Kurtların Dansı

By Elizabethstark1

110K 9.9K 26.9K

2019 Wattys Ödülleri - Tarihi Kurgu Kazananı Serinin TÜM KİTAPLARI bu çalışma ALTINDADIR. Aşk mı özgürlük mü... More

Bilgilendirme:Ülkeler ☯️
Bilgilendirme:Karakterler☯️
Bilgilendirme:Haritalar ☯️
Yeni Kitap-Gazap Tanrısı'nın Çocukları
Gümüş Dansçı☯
Saray Hanımı☯
Kuzgun Prens☯
Tüccarın Arzusu☯
Benim İnsanlarım☯
Çoban ve Koyun☯
Bağlanmaya Başlamak ☯
Duyguları Yaşamak☯
Güven☯
Kuzgunun Anlamı☯
Acı Kabus☯
Kalp Kırıklığı☯
Şahin☯
Ateşi Öpmek☯
Kurt Koruması☯
Hainlik☯
Doğruyla Yanlış☯
Karanlık Yüz☯
Yapayalnız☯
Kusur Dalgaları☯
Gurur☯
Korku Denizi☯
Esaret☯
Denge☯
Kalpteki Acı☯
Kral ve Söz☯
Kızıl Gökyüzü☯
Hain Soyu☯
Koca Bir Yalan☯
Seçim☯
Ateş ile Barut☯
Son Akşam☯
2.Kısım Akreplerin Şifası◑
Gelecek&Geçmiş◑
Aşkı Dilemek◑
Şifa◑
Ayashri'nin Boşluğu◑
Yalnızlığı Paylaşmak◑
Duygularla Yüzleşme◑
Kalpteki Yer◑
Kusursuzluk◑
Aşk,Adalet ve Ölüm◑
Vazgeç◑
Her Şeye Rağmen◑
Gül Kokusu◑
☯ ◑Sohbet, Detaylar, Tatlı Spoiler◑☯
Yasemin Çiçeği◑
Kutsal Hediye◑
Canavar◑
Kalmam Lazım◑
Zayıf Olmama◑
Bir Piç◑
Eve Dönüş◑
Ömür Boyu◑
Nasıl Ölmeliyim?◑
Yeni Bir Yaşam◑
Benim Zamanım◑
Tek Doğrum◑
Kıskançlık◑
Kanlı Yol◑
Karışmak◑
İlk Emir◑
Bilinmezliğe Yolculuk◑
Buzdan Kalp◑
Yalanlarla Dans Etmek◑
Acı Çektirmek◑
Hayata Tutunmak◑
Birleştiren Güç◑
Aptal İnat◑
Onu Seviyorum◑
Zehir Ustası◑
Beni Öldüremezsin◑
Dutarse Tacı◑
Gurur Kırmak◑
Ruh Eşi◑
Son Dans ◑
Kırık Çocukluk◑
Baskı ◑
Hayal Etmek◑
Aydınlığa Yürümek◑
Tehlikeli Kıskançlık ◑
Kemiren Kuşku◑
Basit Bir Sorun◑
Geleceği Görmek◑
Bir Mucize◑
Cezalandırmak◑
Erken◑
Sevdiceğim, Lütfen Ölme◑
Benim Ülkemsin◑
Boş Bakışlar◑
Kuzgun Öfkesi◑
3.Kısım:Şahinlerin Yükselişi♕
Kalplerin Kraliçesi♕
Ben Kralım♕
Hayaller İçin Savaşmak♕
2019 WATTY KAZANANI
İnce Hesaplar♕
Yosun Gözler♕
Nefes Almak♕
Avcı♕
Kaos Rüzgarı♕
Sınırları Yıkmak♕
Mum Alevi♕
Kalbimdeki Sancı♕
Yeşim Taşı♕
Sadece Benim♕
Güven Sorunu♕
♕Ufak Tefek Spoiler-Sohbetler-2♕
Karmaşık Düşünceler♕
Kol Düğmesi♕
Endarieh'in İzi♕
Kemiren Kuşku♕
Korkunun Merhameti♕
Zehrin Oyunu♕
Büyüyen Hayeller♕
Ben İyi Değilim♕
Kontrol Kaybı♕
Maskeli İnsanlar♕
Latafah'ın Öfkesi♕
Yaşamak İntikamdır♕
Kanlı Oyun♕
İçimdeki Fırtınalar♕
Zaman ve Değişim♕
Çocuklar Gibi♕
Kurt Kanı♕
Loya İçin♕
Zalimlerin Yolu♕
Keşke♕
O, Güçlü Bir Adam♕
Ateşler ve Küller♕
Sapkın Kraliçe♕
Hükümdar Öldürmek♕
Leydi Loya♕
Deli Kral♕
Savaşçı'nın Onuru♕
Tokat♕
Akreplerin Zehri♕
Gül ve Kılıç♕
Adalet Nerede?♕
Hüküm♕
Hissizlik♕
Asla Unutma!♕
4. Kısım:Kuzgunların Çığlığı♔
Buz ve Ateş♔
Kraliçe ve Anne♔
Küstah Prenses ♔
Sönmeyen Ateş♔
Zehirli Oyun♔
Karşı Çıkmak♔
Kar ve Kül♔
Vicdan Öldürmek♔
Papatya & Gül♔
Kraliçe Olmak♔
Doğru İnsan♔
Serçe♔
Serseri Kalp♔
Yaz Rüyası♔
Halk Kahramanı♔
Duyguların Büyüsü♔
İhanet Kıvılcımları♔
Ükhel'in İşareti♔
Kırmızı♔
Larastka'ya Sadakat♔
Sürgün mü, Hediye mi?♔
Leydi Prenses♔
Buz ve Ateşin Dengesi♔
Ufak Bir Sorun♔
Akıllı Planlar♔
Savaşın Rengi♔
İntikam Açlığı♔
Kendimle Olan Savaş♔
Kraliçe'nin Bedeli♔
Yolun Sonu&Sevilmek♔
Geri Döndüğümde♔
Yarım Kalmak♔
Adaletin Hükümdarı♔
Büyük Kral♔
Masal ve Gerçek♔
Ölüm Ağı♔
Hükümdar Katili♔
Beni Bırakmayacaksın♔
Kuzgun Kraliçe&Zehir Kralı (Final)♔
♔Kapaklar♔
Yeni Kurgu - Kadim Ruhlar -2021

Jayce'in İzleri◑

531 57 92
By Elizabethstark1

◑BÖLÜMÜ OYLARSANIZ VE YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM!

EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA KÜTÜPHANEDEN ÇIKARIP, BİR DAHA EKLEYİN VEYA BENİ TAKİP EDİN.

Bölüm Şarkısı: Leona Lewis - Broken

Yayınlanma Tarihi: 14.06.2019(23:55)

Aşağıda Naita, Kaisra var.

İyi Okumalar!

Larastka Krallığı/Nizar Bölgesi - Smeryn

Ayashri(Yaş:21)

Khaird festivallerinin 3. günüydü ve benim bugün doğum günümdü. 21. yaşımı bambaşka bir yerde, ailemden uzak gireceğimi nereden bilebilirdim ki? Büyümüştüm. Olgunlaşıyordum. Büyümek için illa doğum günlerinin olması gerekmezdi. Yaşadığımız olaylar, acımasızlıklar da insan ruhunu büyütüyordu. Bende büyümüştüm. Yaşananları düşününce ya delirmem ya  da büyümem gerekirdi. Ben ise ilkini başarmamıştım ve büyümeyi tercih etmiştim.

Çok olay yaşamıştım ama beni en çok etkileyen kollarımın arasında babamı kaybetmekti. Öz değildi ama bu ona baba dememem için neden değildi. Beni büyütmüş, sevgisini vermişti. Öz kızından ayırmayan adama baba demem oldukça normaldi. Son günlerimizi kavga ederek, tartışarak geçirmiş ve birbirimize sevgimizi gösterememiş olmak beni derinden sarsıyor olsa da buna alışmıştım. Eğer öleceğini bilseydim ona sürekli korkaksın demezdim. O, en cesur adamdı gözümde. Sevdikleri için gözünü kırpmadan kendisini siper etmişti ve ona yakışan bir şekilde ölmüştü. Kahramanımdı ve her daim öyle kalacaktı. Onu öz babam Abshek'den ayıran yanı bu olacaktı. Benim kahramanım olarak her daim acı ve sevgiyle anacaktım.

Beni üzen diğer bir konu ise Jayce idi. Ondan vazgeçtiğime ikna olmamış olmalıydı ve bu sefer şansını bambaşka bir şekilde denemek istemişti. Bunu yaparken ruhu kararmış olan bir adamdan yardım almakta sakınca görmemişti. Ben yanlış bir yola sapmamak için çabalarken o kolayca çıkmıştı. Bunu aşk için yaptım diyebilirdi ama buna inanmazdım. O, ret edilmeyi kaldıramamıştı. Kırılan gururunu beni elde ederek onarabilirdi. Ben onu üzmemek isterken onu kırmamak isterken, o bana acımamıştı. Onu iyi hatırlamak istiyordum, yaşadıklarımızı düşünürken gülümsemek istiyordum ama bu onun sayesinde olmayacaktı. Jayce'in ismi bana acı verecekti, ondan nefret edecektim. Ondan nefret etmem gerekiyordu! Yaşananlardan sonra ne diyebilirdim? Ah, Jayce seni çok seviyorum mu? Hayır, hayır olmazdı bu. Acının saf halini, zalimleşmenin sınırsızlığını gösteren Larastka Prensi Ce-Jayce Dutarse'ye benim aşkım fazlaydı.

Kapı açıldığı zaman irkilmiştim. Talayer gelmişti ve gülümsüyordu. O, bana itiraf etmeliyim ki ilaç gibi gelmişti. Zor günlerimi atlatmamda büyük yardımcıydı. Acılarıma ortak oluyor, öfkemin kontrolünü sağlamama yardımcı olurdu. İyi gelemediği tek konu Jayce idi. Jayce için düşündüklerimi net olarak anlatamamıştım. Eğer net olabilseydim yardımcı olabilirdi.

Karşıma geçmiş ve beni süzmüştü. Nizar giysilerine alışabilmiş değildim. Süslü geliyordu. Belki de ömrüm boyunca ipek kumaşlara sarınmadığım için tuhaf geliyordu. Bugün festival için koyu pembe giyinmeyi tercih etmiştim. Eteğimde minik pırıltılar vardı. Bel kısmım açıktı ve üstüm ise minik çiçekler işliydi. Misha'nın hediye ettiği bilezikleri takmıştım. Ayrıca ayak bileğimde gümüş halhalım mevcuttu.

Talayer bir tutam saçımı arkaya atarak "Oldukça hoşsun, Ayashri." dedi yumuşak bir sesle.

"Teşekkür ederim! Evet, festival için dışarı çıkmıyor muyuz?" dedim ve güldü.

"Eğlenceler hoşuna gitti değil mi? Elbette dışarı çıkıyoruz. Kardeşimle ilgilendim. Khaird festivali sebebiyle Kral Dinuri'den kardeşimin çıkmasını istedim. Hükümdarlar, festivaller boyunca halklarının isteklerini mümkün ise gerçekleştirirler ve o da benim isteğimi kabul etti."

"Kardeşin şu an nerede?"

"Arkadaşıyla beraber ve durumu gayet iyi."

"Tamam o zaman." dedim ve beraber odadan çıkmıştık.

Talayer'in bu koca sarayda yanımda olmasından memnundum. İnsanların yabancı bakışlarına alışamıyordum. Evet, oyuncuydum ve insanların bakışlarını umursamamam lazımdı. Fakat olmuyordu işte. Buradakilerin bakışları bana huzursuzluk veriyordu ama alışacaktım. Bir süre burada yaşayacak isem buna alışmak zorundaydım.

Sarayın dışına çıkabilmiştik. Festival tüm coşkusuyla devam ediyordu. İnsanlar birbirilerne aşkın rengi olduğuna inandıkları kırmızı tozları atıyorlardı. İlk gün Talayer saçlarımı kırmızı toza bulamıştı ve bunu bu şekilde öğrenmiştim. Ayrıca Khaird'in heykelleri sokaklarda gezidiriliyordu ve aşk adına şarkılar söyleyerek insanlar dans ediyorlardı. Bu eğlenceye karışmak hoşuma gitmişti. Talayer'e kırmızı tozlar atmak ise eğlenceliydi.

Misha ve sevgilisi Adag, festival alanında bizi bulmuşlardı. Misha darmadağınık haldeydi. Güzel elbisesi kırmızı boyalarla lekelenmişti. Saçlarında kırmızı tozlar parlıyordu. Adag ise mutluydu. Onun da Misha'dan farkı yoktu. Hatta elindeki kırmızı tozları Misha'nın eteğine silmişti. Eğlencelilerdi. Talayer onların bizimle olmasından memnun değildi ama bir şey dememişti.

Misha "Talayer, bakıyorum Khaird'in tozlarına bulanmışsın ama daha fazla bulanmaman için bir sebep yok!" dedi ve eline aldığı bir avuç tozu Talayer'e atmıştı.

Talayer "Yapma şunu!" dedi ama tozdan kaçamamıştı.

"Ayashri seni yeterince boyamış, haklısın." dedi ve bana göz kırptı. Talayer ise elini kovaya batırmıştı sonra ise belime boyayı sürmüştü.

"Fazlasıyla boyadık birbirimizi değil mi, Aya?" dedi ve bende elimdeki boyayı onun saçlarına bulaştırmıştım.

"Evet, fazlasıyla!" dedim gülerek.

Talayer diyen bir kadın sesi duymuştuk. Dans eden gruptan ayrılan, bize doğru gelen kıza ait olmalıydı. Mavi bir elbise giyinmişti ama onunda üstü başı boyalar içindeydi. Dalgalı, siyah saçları ve kalp şeklinde yüzü vardı. Heyecanla gelmiş ve Talayer sarılmıştı. Boynuna atlamıştı demem daha iyi olurdu. Talayer ise şaşkındı ve bana bakarken kendimi gülümsemek zorunda hissetmiştim. Ne bekliyordum ki? Talayer'in burada arkadaşları olacaktı elbette. Fazlasıyla samimi olduğu arkadaşlarına ne diyebilirdim?

Talayer "Naita! Seni görmek şaşırtıcı." dedi şaşkınca ve kız kıkırdadı.

Niata "Neden şaşırıyorsun ki? Ben her daim buradayım ve sana verdiğim sözü tutuyorum." dedi ve Naita'nın sürmeli koyu gözleri bana çevrilmişti. Beni süzerken yüzündeki gülümseme solmuştu. Talayer ise derin bir nefes almıştı.

"Tanıştırayım, Ayashri." dedi ve Niata elini uzatmış, sıkmıştım.

"Demek meşhur Azinkaytlı asi sensin. Ufak tefek bir kızın, bu kadar büyük olaylara karışabileceğini kim bilebilirdi ki?"

"Boya bakmayacaksın o zaman. Zeka ve cesaret her şeyin üstesinden gelmeme yardımcı oluyor."

"Ah, Talayer! Bayılıyorsun böyle kızlarla takılmaya değil mi? Hala aynısın." dedi alaycı bir şekilde ve derin bir nefes alırken Misha tedirgin olmuştu. Adag ile bakışmışlardı.

Talayer "Bu seni ne kadar ilgilendirir, bunu sana sorarım." dedi sertçe ve Naita'nın alaycı gülümsemesi silinmişti.

Adag "Neden günlük dövüşlere katılmıyoruz? Sizlerde bizleri izlersiniz?" dedi ve Talayer rahatlamış bir ifadeyle ona bakmıştı.

"Çok güzel olur! Ayashri, kazanacağım zaferlerim senin içindir."

"Bence bu dövüş yerine gidelim." dedim ve Naita ile beraber dövüşlerin olduğu küçük meydana gelmiştik.

Misha sayesinde kendimize yer bulabilmiştik. Dövüş meydanından birkaç basamak yüksek bir yere oturmuştuk. Adag ve Talayer ise isimlerini yazdırmak için yanımızdan ayrılmışlardı. Naita ve Misha'nın ortasına oturmuştum. Misha yanındaki diğer insanlarla ilgilenirken Naita hafifçe öksürmüştü ve ona baktım.

Naita "Ayashri. Buraya alışabildin mi?" dedi hafifçe kafamı salladım. Talayer'i elinde mızrağı ile görmüştüm. Basit bir zırh giymişti ve bana bakıp, öpücük atınca gözlerim iri iri olmuştu.

"Alıştım denilebilir." dedim.

"Talayer bu konuda fazlasıyla yardımcı oluyordur. Samimiyetinizi görmeyen yok." dedi donuk bir sesle.

"Birbirimize değer veriyoruz. Talayer, bana hakkettiğimden daha fazla değer veriyor." dedim ve Talayer rakibiyle dövüşmeye başlamıştı. Mızrağını ustaca kullandığını itiraf etmeliydim. Dans eder gibiydi.

"Talayer sevdiği insanlara karşı oldukça cömert davranır. Her konuda cömert diyebilirim. Ah, Ayashri! Onu düşündüğünden daha iyi tanıyorum."

"Belli oluyor." diye mırıldandım ve Talayer rakibini ittirmişti.

"Onun Azinkayt'a gitmeden önceki sevgilisiyim. Sakın basit bir heves olarak düşünme. Biz onunla gelip geçici bir şey yaşamadık."

"Ne güzel!"

"Neden ayrıldık biliyor musun? Hata yaptım. Teyzem Elzira'nın aklına uydum ve onu aşağıladım. Sıradan bir kavgada edilmeyecek sözler söyledim ve onu kendimden soğuttum." dedi ellerine bakarak.

"Kraliçe Elzira'nın akrabası mısın?" dedim şaşkınca ve kafası salladı.

"Kendisi teyzem oluyor. Aslında annemin kuzeni ama akrabayız işte. Teyzem o zamanlarda benim ve Talayer'in ilişkisini asla onaylamadı. Teyzemden Talayer'in gerçek kimliğini öğrenmiştim. Sonra basit bir kavga sırasında patladım, kraliyet piçi diye aşağıladım. Ardından bitti her şey. Rüya gibi olan ilişkimiz bitti." dedi Talayer'e bakarken. Talayer ise gösteri peşindeydi. 

"Sen bilmiyor muydun?"

"Bilmiyordum, o da hiç demedi. İlgilenmedim açıkçası ama saklamasını hazmedemedim. O Nizar'dan ayrılırken söz verdim. Seni bekleyeceğim diye ve şimdi o geri döndü. Fakat yalnız değil."

"Talayer'i seviyorsun." diye mırıldandım ve güldü.

"Elbette seviyorum! O, benim için gerçek bir aşktı. Ateşli, tutkulu, ihtiraslı ve şehvetli bir aşk. Gerçi Talayer'in kendisi de böyle. Gerçek bir erkek! Keşke zamanı geriye alabilsem."

"Zaman önemli. Elimizdekilerin kıymetini bilmemiz lazım."

"Sen biliyor musun? Talayer'in sana olan bakışları belli. Ayrıca Azinkayt'da ikiniz çok yakınmışsınız. Kimileri senin onun metresi olduğunu söylüyor."

"İnsanlar konuşmayı seviyorlar, ağızlarını dikmem mümkün değil."

"Onun hayatında olmak istiyor musun? Onu hayatında nasıl görmek istiyorsun, Ayashri? Bunu sorguladın mı?"

"Hayır." dedim ve güldü.

"Ah, Talayer'i ilk defa sabırlı görüyorum. Normalde de sabırlı bir adam ama ilk defa birisi için sabrı fazla. Bunun kıymetini bil."

"Bu seni ilgilendirir mi?" dedim ve kahkaha attı.

"Elbette! Seninle bir işi yoksa Talayer ile barışmak istiyorum. Onunla ben gerçek bir çifttik. Ah, senin gibi minik bir kuşta ne bulduğunu anlamak ise mümkün değil!" dedi ve ellerimi sıktım.

"Küstahsın." dedim ve Talayer adımı seslenmişti. 

Ona baktığımda ise rakibini yenmişti. Oldukça gururlu ve güçlü duruyordu. Senin için dediğinde ayağa kalkmış ve alkışlamıştım. Naita ise sinsice gülümsemişti. Bu kızdan ve dediklerinden hoşlanmamıştım. Tamam, Talayer'in ilişkileri olabilirdi. Peki beni ilgilendirir miydi? Talayer kaç kadınla beraber oldu, kaç kadınla yattı? Hayır ilgilendirmiyordu. Beni ilgilendiren benim onun hayatında farklı olduğumdu. Evet, ben Naita veya ondan öncekiler gibi değildim. Olamazdım ve Talayer bunun farkında olmalıydı.

Talayer'in dövüşünden sonra Adag dövüşmüştü ama bu ilgimi çekmemişti. Naita'nın dedikleri, Naita'nın davranışları yüzünden dikkatimi verememiştim. Misha ise heyecanla sevgilisini izlemişti. Naita ise sabırsızca Talayer'e bakmıştı. Hala ona aşıktı, seviyordu. Peki Talayer'in ona karşı hisleri var mıydı? Ah, bana ne! Bunu düşünmemeliydim. Aptalcaydı. Hem Talayer bekar bir adamdı ve istediğine istediği hisleri besleyebilirdi. Şu an ciddi ciddi Talayer'i kıskanacak değildim. Ben onun için bir şey değildim sonuçta. Biz ikimiz sadece aynı savaşta savaşan savaşçılardık. Biraz yakınlaşsak bile bunun ötesine gidememiştik. Naita ile olmak mı istiyor? Olsun! Bu beni ilgilendirmemeliydi. Üstelik Jayce kalbimi kırmış iken bir başkasına al yaralı kalbimi sende kır diyemezdim.

Dövüşlerden sonra Talayer ve Adag yanımıza gelmişti. İkisi de kazanmanın verdiği sarhoşlukla coşkululardı. Misha artık saraya dönelim demişti. Naita'da saraya kadar bize eşlik etmek istemişti. Hatta Talayer'in koluna girecek iken Talayer ondan sıyrılmıştı ve elini benim belime atarak benimle yürümüştü. Naita buna bozulsa bile sahte gülücükleri ile bastırmıştı.

Saraydaki odamıza girmiştik. Bileziklerimden kurtulmuş ve halhalımı çıkarmıştım. Aynada kendime baktığımda ise kırmızı boyalar içindeydim. Talayer arkamdan kendisine bakmıştı.

Talayer "Festivalin sonucu bu işte. Kıpkırmızıyız." dedi ve ona baktım.

"Festival sürprizlerle dolu. Aşkın yaratıcısı Khaird'in festivali olunca insanlar eski, tutkulu bir aşk yaşadıkları sevgilileri ile karşılaşabiliyor." dedim ve Talayer tek kaşını kaldırmıştı.

"Naita sana ne anlattı?"

"Eski sevgilinmiş. Birbirinizin aşkı için ölüyormuşsunuz. Oldukça ateşliymiş."

"Ve beni kendinden küçük gördü. Bundan sana hiç bahsetti mi? Gittikçe artan kaprislerinden bahsetti mi? Kraliyet piçinden daha fazla şeylerden bahsetti mi?" dedi ve kollarını kavuşturdu.

"Pişman olması tüm bunları unutturmaz mı?"

"Onunla yaşadığım basit bir tutkuydu sadece. Aşk değildi."

"Süslü laflarınla beni kandırabileceğini mi sanıyorsun?" dedim sertçe veTalayer güldü. Yakınıma gelmişti.

"Ben gerçeği söylüyorum. Onunla yaşadığım tutkuyu sevmiş, olamaz mıyım?"

"Bilmem!"

"Sen beni kıskanıyorsun, farkında mısın? Beni sahiplenmişsin, Ayashri." dedi alaycı bir şekilde.

"Ben mi seni kıskanıyorum? Sen nesin ki? Kendini abartıyorsun." dedim öfkeyle ve çenemi eliyle kaldırmıştı. Gözlerine bakmaya zorluyordu. Naita'nın Talayer tanımı aklıma gelince yanaklarımın ateşlendiğini hissediyordum.

"Yanakların boya kadar kırmızı oldu. Haklıyım, değil mi?"

"Asla!" diye tısladım ve güldü. Eğlenmişe benziyordu.

"Benim gerçekten aşık olduğum, aşkı hissettiğim kişi sensin Ayashri. Senden öncekiler hevesti ama sen gerçeğin kendisisin."

"Naita seni bekliyormuş!"

"Beni beklesin ve yaşlılıktan çürüsün o zaman, güzelim." dedi ve elindeki kırmızı boyayı yavaşça dudaklarıma sürmüştü. Bunu yaparken kalbimin hızlandığını hissediyordum. Talayer'in gözleri dudaklarımdaydı.

Sesim titreyerek "Belki çürümez." dedim ama Talayer gülmüştü.

"Khaird'in kırmızı tozlarına bulandık ikimizde. Birbirimize sürdük ve bunun anlamı ne biliyor musun? Sen benimsin, ben de seninim."

"İnsanlar birbirine atıyorlardı."

"Gerçek amacını söyledim." dedi ve boynumu öpmüştü. Gözlerimi kapatmıştım. Kendimi onun kollarına bırakmak ve Talayer'in beni keşfetmesini istiyordum. Fakat hayır, hayır olmazdı. Ateşle oynamak tehlikeliydi.

Talayer'i nazikçe ittirip "Ben yıkanmalıyım." dedim ve banyoya kaçtım. Eğer Talayer'e söz hakkı verseydim, şu an birbirimizi keşfediyor olabilirdik.

Banyodan  uzun süre çıkmamıştım. Boyalardan, tozlardan arınmak zor olmuştu. En sonunda saçım eskisi gibi olduğunda çıkmıştım. Benden sonra Talayer banyoya girmişti. Bir şey dememişti. Talayer ile eskisinden yakın olmak, beni zorluyordu ve yoruyordu. Her an birbirimize bu kadar kolay çekilir iken ne yapacağımı bilmiyordum. Üstelik sarayın gözü üstümüzdeydi.

Akşam yemeği için hazırlanmıştım. Kraliyete yakışır olmam önemliydi. Bu beni yoruyordu. Ne giyeceğim, ne takacağım, saçlarım nasıl olacak gibi şeylerle uğraşıyordum. Oysa bir zamanlar bunu umursamazdım. Basit bir tunik giyer, saçlarımı açık bırakır ve sağda solda koştururdum. Şimdi ise bir saraylı olmayı öğreniyordum. Burada en çok merak ettiğim kuğu gibi süzülerek yürümekti. Saray kadınları, büyük bir zariflikle yürüyorlardı. Bulutların üstündeymiş gibilerdi. Minik ama güzel adımlarla ilerliyorlardı. Ben ise onların yanında kabaydım. İnsanların bakışında bu kızda dışarıdan gelme, zariflikten ne anlar vardı. Bu kibirden hoşlanmadığım bir gerçekti. Madem burada kalıyordum, benden bir saray hanımefendisi yaratacaktım. Hayır, özümde ben aynı ben kalacaktım. Sadece saraylara uyum sağlamam gerekiyordu.

Akşam yemeği ise oldukça keyifliydi. Yemekten sonra ise bir gösteri vardı. Bunu izlemekten memnun kalmıştım. Dans gösterileri bizimkisi gibiydi. Davullar hızla vuruluyor, dansçılar adımlarını hızlandırıyordu. En sonunda ise Khaird diye bağırarak bitirmişlerdi. Herkes gibi bende coşkuyla alkışlamıştım.

Latafah "Ayashri, oldukça sevdin." dedi heyecanla ve kafamı salladım. Latafah, benim oldukça karmaşıktı. Misha kadar içten gelmeyen bir yapısı vardı ve nedenini çözememiştim.

"Dansı seviyorum." dedim.

Misha "Esla'nın en yeteneklisi senmişsin diye duydum." dedi ve şarabını yudumladı.

Latafah "Esla'dan bir haber var mı? Her gün saraya yeni bir istek mektubu geliyordu."

Kraliçe Elzira "Bugün gelmedi ve şaşırdım. Prens Jayce ve Yönetici Dranil'in imkansız görünen isteklerinden sıkılmıştım. Hayırdan asla anlamıyorlar." dedi.

Kral Dinuri "Peki Kraliçe Kaisra'nın mektubundan haberin var mı? Bizden bir askeri birlik istemiş daha doğrusu emretmiş. Bu gizli bir emir diye eklemiş."

"Neden?" dedim ve Kral'ın bakışları bana dönmüştü. Talayer, babasına fiziksel olarak benziyordu. Koyu, ateşli gözlerini babasından almıştı ama Kral Dinuri daha soğuk ve oturaklıydı.

"Bunun nedenini bilmiyorum. Sadece askeri birlik ve askeri malzeme göndereceğiz. Sömürgesi olarak bunu yapmak zorundayız." dedi ve Latafah'ın gözleri kısılmıştı.

Latafah "Bir emri de yerine getirmezsek ne olur? Onların her dediğine boyun eğersek nasıl kurtuluşa ulaşabiliriz?" dedi hırsla ve ona baktım.  Beni şaşırtmıştı.

Kraliçe kızına bakarak "Bu düzeni bozmaya kimsenin gücü yetemez." dedi soğukça.

Talayer "Bundan çok mu eminsiniz, Kraliçe? Zincirler koparılamaz mı? Köleler efendilerine isyan edemez mi?"

"Bunu yapabilecek bir zamanda yaşadığımızı düşünmüyorum."

Latafah "Anne, yanılıyorsun. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. İnsanlar alttan alta baş kaldırmaya başladı. Kendilerini gösteriyorlar. Esla'da yaşanan korsan yangını mesela. Zaferin Ruhu'nun Yönetici Dranil'e kendisini en güzel şekilde ifade etme biçimi olmadı mı?" dedi ve Talayer ile bakıştım. O gece yaşananları biliyorduk, unutmak ise mümkün değildi. Kral Dinuri ise bizim bakışmamızı yakalamıştı ve dudakları kıvrılmıştı.

Kral Dinuri "Açıkçası ben öldürülen Thaman'ın o yangını düzenlediğine inanmıyorum. Daha cesur ve daha akıllı birisi düzenledi. Dranil'in ruhu duymadı ve şehir alev aldı." dedi ve Talayer ile ikimize bakarak.

"O gece oldukça zorluydu. Kimse bunu beklemiyordu." dedim.

Latafah "Bence hayranlık verici! Kurtuluşa önderlik eden o insana hayranım ve Amidral benimle olursa bende onunla aynı yolda yürüyeceğim. Bende Zaferin Ruhu'nun Lideri'nin öldüğüne inanmıyorum. Ayashri, baban bence bir paravandı. Gerçek lideri bilmediğine emin misin?" dedi ve gülmemek için kendimi zor tuttum. Bunun için şarabımı yudumlar iken Talayer yardımcı olmuştu.

Talayer "Bilmemiz mümkün değil. Biliyor olsaydık bence şu an o kişi bizi koruyor olurdu."

Kral "Başka ihtimaller olamaz mı?" diye mırıldandı. Bu adamın cümleleri, bakışları tedirgin etmeye başlamıştı. Burada kendi kimliği saklayarak ilerlemek isterken kendimi zehirli akreplerle bulmuştum. Zehirlerinden korunmak için çabalıyordum.

"Olamaz!" dedi sertçe.

"Sizin sözlerinize inanıyoruz o zaman." dedi gülümseyerek ve Elzira gözlerini kısarak beni süzmüştü.

"Peki sizce neden Kraliçe Kaisra yardım istedi? Kral Arnav'ın saltanatını korumak için olabilir mi?" dedim Kral'ın gözlerine bakarak.

"Bunu bana neden soruyorsun?"

"Çünkü siz bir kralsınız. Yönetimdesiniz ve insanların niyetlerini çözmüş olmanız gerekir." dedim ve Kraliçe Elzira güldü.

Kraliçe "İnsanlar Kaisra'nın uzaktan kral oğlunu korumak için  çabaladığını görüyor olabilirler. Fakat hayır, onun amacının farklı olduğu açık. Küçük oğlu için asker topluyor."

Misha "Prens Jayce için mi? Ah, o çocuk çok kasıntı!" dedi yüzünü buruşturarak.

Latafah "Jayce'i Ayashri ve Talayer tanıyor. Sizce o annesinin yardımını kabul eder mi?" dedi ve derin bir nefes aldım. Jayce'i burada en iyi tanıyan bendim.

"Edecektir. O, kral olmayı istiyor ve çürük olarak gördüğü her şeyi düzeltmek için her şeyi yapacaktır." dedim sakin bir sesle.

"Çürük ola her şey mi? O zaman ülkeleri bağımsız ilan edebilir!" dedi heyecanla.

Misha "Aptal mısın? Hangi ülke sömürgelerinden vazgeçer? Hangi efendi kölesini serbest bırakır?" dedi ve Latafah omzunu silkti.

"Prenses Latafah, Prenses Misha haklı. Jayce tipik bir Larastkalı hatta daha beteri. Jayce'e göre çürük olan her şey düzeltilecek. Eğer Jayce Nizar'ın çürük olduğuna inanırsa burayı yok etmek için her şeyi yapacaktır." dedim ve Latafah irkildi. 

Latafah "O zaman bunun kolay olmayacağını görecek! Bizler Nizar olarak kendi özümüzü korudu isek bunun devam etmesini de sağlayacağız." dedi hırsla.

Kral "Prens Jayce,  Kral Jayce olsun öyle ihtimalleri konuşalım. Acaba onu saraya mı davet etsem?"

Talayer ile aynı anda "Hayır!" demiştik. Birbirimize bakarken Kral Dinuri gülmüştü.

Kral "Ufak bir tuzaktı ve buna düştünüz. Prens Jayce ile bu kadar derin ne yaşadınız, merak ediyorum. Larastka Prensi ikinizde de unutulmayacak izler bırakmış."

Kraliçe "Larastkalılar unutlmayacak insanlar. Barbarlar!" dedi öfkeyle ve meyvesinden bir parça almıştı.

"Kral, ben Jayce ile oldukça yakındım ve inanın bana hayatımın hatası olabilecek bir yakınlıktı. Bana acıdan başka bir vermeyen bir yakınlık. Sizce böyle birisi unutulabilir mi?" dedim.

"Aşkın nefrete ve acıya dönüşmesi oldukça yakıcı diyorlar, Ayashri. Bu doğru mu?" dedi ve Kraliçe'nin bana gülümseyen yüzüne baktım. İlk tanıştığımızda dedikleri ne kadar doğru ise şimdi de dedikleri doğruydu. Almış olduğu eğitim onu insanları anlama konusunda bir tık daha iyi yapıyordu. Bu kadın karşısında ketum olmayı isterdim.

"Fazlasıyla doğru." dedim ve Kraliçe eşine bakarken gözlerinde acı görmüştüm.

"Seni anlıyorum. Aşk zor kazanılır ama kolay kaybedilir. Nefrete ve acıya dönüşmesi ise yakar." dedi ama Kral Dinuri onu umursamamıştı.

Kral "Sonuç olarak hayattasın, Ayashri. Başına ne gelirse gelsin, buradasın ve bunun kıymetini bil." dedi umursamazca. Kraliçe ise gergindi. Asil yüzünde hayal kırıklığı vardı. Yılların verdiği hayal kırıklığı bile denilebilirdi. Buruk gülümsemeyle eşine bakmıştı.

Gecenin sonunda ise odalarımıza çekilmiştik. Geceliğimi giydikten sonra Talayer'in yattığı koltuğa ondan önce uzanmıştım. Talayer banyodan çıktığında ise şaşırmıştı. Ayakucuma oturmuş ve bana bakıyordu.

Talayer "Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Bir gün sen yatakta yat, bir gün ben yatayım. Nasıl fikir?" dedim ve beni kaldırmıştı.

"Hayır, küçük hanım. Sen yatağa geçeceksin."

"Neden? Senin burada yatman hoşuma gitmiyor."

"Ben her yere alışkınım. Daha kötü yerlerde de yattığım oldu. Hadi, yatağa geç." dedi ve ayağa kalktım. Daha sonra onun ellerinden tutmuştum. O ise tek kaşını kaldırmış, merakla bana bakmıştı.

"O zaman benim yanımda yat ama yatağın en ucunda. Herhangi bir yaramaz durum olmama şartıyla. Aksi takdirde yatmam dersen bende yerde yatarım."

"Ayashri, neden inatçısın? Yat, işte yattığın yerde. Beni neden düşünüyorsun?"

"Çünkü bu hayatta düşünebileceğim kimim kaldı? Çevremde değer verebileceğim kimsem yok." dedim ve yüzü yumuşamıştı. Verdiğim cevap onu şaşırtmıştı.

Onu ayağa kaldırmıştım ve yatağa yatmıştık. O uzanmış ve arkasına dönmüştü. Bende Talayer gibi yatağın en ucuna kıvrılmıştım. Naita'nın dedikleri ise aklıma gelmişti. Talayer, gerçek bir erkek demişti. Gerçek, ateşli bir aşık. Gözucuyla ona baktığımda ise çıplak sırtını görmüştüm ve hemen gözlerimi kaçırmıştım. Aklımı korumalıydım.

Talayer "Ayashri, uyudun mu?" diye fısıldamıştı.

"Efendim." dedim sessizce.

"Doğum günün kutlu olsun, güzelim. Hayatın güzelliklerle dolsun."

"Teşekkür ederim."

"İyi geceler."

"İyi geceler." diye mırıldandım.

Sabah uyanmıştık. Talayer'e uyanmam dışında her şey normaldi. Kabuslar görüyordum ve kabuslardan kaçış yolum Talayer'e sarılmak oluyordu. Kabuslarımda ise Jayce vardı. Kılıcıyla tek tek sevdiklerimi öldürüyordu ve bu bana büyük bir işkenceydi. Çığlıklarla uyanmak ise kabustan kaçıştı. Yeni oluşan korkum bu olmamalıydı. Jayce'den korkmamalıydım. Onun bana vereceği acıdan korkmamalıydım. Bununla barışmalıydım. Yolumda ilerleyebilmem için Jayce'in izlerini silmeliydim.Kalbimden ve ruhumdan söküp, atmalıydım.

Naita (Yaş:26)

Kaisra

Naita karakterini nasıl buldunuz? Sizce amacı nedir? Talayer ile geçmişi için düşünceleriniz nedir?

◑Talayer ve Ayashri ikilisini Naita etkiler mi? Ayashri Talayer'i kıskandı mı?  Sizce Ayashri-Talayer ikilisi nereye doğru gidiyorlar?

◑Kaisra'nın amacı sizce ne? Askeri birlik isteme amacı Jayce mi yoksa Arnav için mi?

Kral Dinuri, sizce bir şeyler çözer mi ve bunu kullanır mı Ayashri'ye karşı?

Bir dahaki bölüm Loya oalcaktır.

Continue Reading

You'll Also Like

990 156 24
İnsan yapımı bir robot karşınıza geçip özgür iradenizin olmadığını ve bu kitabı tercih edip etmeme kararınızın aslında sizden bağımsız gerçekleştiğin...
213K 30.8K 50
Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız? On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğunda Eda artık bir gerçeği kabul etmek zor...
Algon By cicek8899

Historical Fiction

22.5K 1.1K 24
iki düşman ailenin arasında filizlenen bir sevda meselesi🌼
Beyaz Leke~ By .

Teen Fiction

5.5K 320 28
Beyaz Leke. Ne okuduk biz? Ne anladık? Neden bahsediyor bu kitap? Hadi anlayalım