Detayla Randevu

By moonheadx

307K 10.2K 458

Onun olmak ateşten bir gömleği giymek gibiydi. Ve ben bu gömleğin düğmelerini sıkıca kapatmış, iyice bedenimi... More

Detayla Randevu - Giriş
Detayla Randevu - Bölüm 1
Detayla Randevu - Bölüm 2
Detayla Randevu - Bölüm 3
Detayla Randevu - Bölüm 4
Detayla Randevu - Bölüm 5
Detayla Randevu - Bölüm 6
Detayla Randevu - Bölüm 7
Detayla Randevu - Bölüm 8
Detayla Randevu - Bölüm 9
Detayla Randevu - Bölüm 10
Detayla Randevu - Bölüm 11
Detayla Randevu - Bölüm 12
Detayla Randevu - Bölüm 13
Detayla Randevu - Bölüm 14
Detayla Randevu - Bölüm 15
Detayla Randevu - Bölüm 16
Detayla Randevu - Bölüm 18
Detayla Randevu - Bölüm 19
Detayla Randevu - Bölüm 20
Detayla Randevu - Bölüm 21
Detayla Randevu - Bölüm 22
Detayla Randevu - Bölüm 23
Detayla Randevu - Bölüm 24
Detayla Randevu - Bölüm 25
Detayla Randevu - Bölüm 26
Detayla Randevu - Bölüm 27
Detayla Randevu - Bölüm 28
Detayla Randevu - Bölüm 29
Detayla Randevu - Bölüm 30
Detayla Randevu - Bölüm 31
Detayla Randevu - Bölüm 32
Detayla Randevu - Bölüm 33
Detayla Randevu - Bölüm 34
Detayla Randevu - Bölüm 35
Detayla Randevu - Bölüm 36
Detayla Randevu - Bölüm 37
Detayla Randevu - Bölüm 38
Detayla Randevu - Bölüm 39
Detayla Randevu - Bölüm 40
Detayla Randevu - Bölüm 41
Detayla Randevu - Bölüm 42
Detayla Randevu - Bölüm 43
Detayla Randevu - Bölüm 44
Detayla Randevu - Bölüm 45
Detayla Randevu - Bölüm 46
Detayla Randevu - Bölüm 47
Detayla Randevu - Bölüm 48
Detayla Randevu - Bölüm 49
Detayla Randevu - Bölüm 50
Detayla Randevu - Bölüm 51
Detayla Randevu - Bölüm 52
Detayla Randevu - Bölüm 53
Detayla Randevu - Bölüm 54
Detayla Randevu - Bölüm 55
Detayla Randevu - Bölüm 56
Detayla Randevu - Bölüm 57
Detayla Randevu - Bölüm 58
Detayla Randevu - Bölüm 59
Detayla Randevu - Bölüm 60
Detayla Randevu - Bölüm 61
Detayla Randevu - Bölüm 62
Detayla Randevu - Bölüm 63
Detayla Randevu - Bölüm 64
Detayla Randevu - Bölüm 65
Detayla Randevu - Bölüm 66
Detayla Randevu - Bölüm 67
Detayla Randevu - Bölüm 68
Detayla Randevu - Bölüm 69
Detayla Randevu - Bölüm 70
Detayla Randevu - Bölüm 71
Detayla Randevu - Bölüm 72
Detayla Randevu - Bölüm 73
Detayla Randevu | Bölüm 74
Detayla Randevu - Bölüm 75
Detayla Randevu - Bölüm 76
Detayla Randevu - Bölüm 77
Detayla Randevu - Bölüm 78
Detayla Randevu - Bölüm 79
Detayla Randevu - Bölüm 80
Detayla Randevu - Bölüm 81
Detayla Randevu - Bölüm 82
Detayla Randevu - Bölüm 83
Detayla Randevu - Bölüm 84
Detayla Randevu - Bölüm 85
Detayla Randevu - Bölüm 86
Detayla Randevu - Bölüm 87
Detayla Randevu - Bölüm 88
Detayla Randevu - Bölüm 89
Detayla Randevu - Bölüm 90
Detayla Randevu - Bölüm 91
Detayla Randevu - Bölüm 92
Detayla Randevu - Bölüm 93
Detayla Randevu - Bölüm 94
Detayla Randevu - Bölüm 95
Detayla Randevu - Bölüm 96
Detayla Randevu - Bölüm 97
Detayla Randevu - Bölüm 98
Detayla Randevu - Bölüm 99
Detayla Randevu - Bölüm 100 (FİNAL)
SONSÖZ & BİLGİLENDİRME
✨DETAYLA RANDEVU - 300 BİN OKUNMA ✨
İKİZ BEDENLER 🔥| YENİ ÇALIŞMA

Detayla Randevu - Bölüm 17

3.2K 111 1
By moonheadx

Medya: Bella'mızın tatlı kızarıklığı.

Bölüm 17
EBA

Tavır yapmak. 

Bu iki kelimeden de, bunu yapmaktan da, yapanlardan da nefret ederdim. Ama bu seferki şanslı isim Bella'ydı ve benim ondan nefret etmem çok saçma olurdu. Bunun ihtimali bile yoktu ve şimdi onun soğuk çıkarmaya çalıştığı sesini düzeltmeliydim. Tanrı aşkına, telefonda konuşuyorduk ve sanki karşısındaymışım gibi hareketlerime dikkat ediyordum. Ben geri zekâlı mıydım?

"Hiç, odamdayım." dedim sorduğu kuru bir 'sen ne yapıyorsun?'a.

"Ah evet, özelinden bahsediyorsun. Keşke söylemeseydin, özeline girmiş oldum şimdi."

Gözlerimi devirdim ve ayakta dikilip durmaktan vazgeçip yatağımın üzerine oturdum. Otururken buruşan yatak örtüsünü parmağımla düzelttim ve derin bir nefes aldım. 

Benim yüzümden böyle yaptığının farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ben değişmezdim, ben buydum, ona göre öküzün tekiydim belki de ama buydum işte. Değiştiremediğim şeyler gibi değişemiyordum da. Ama sesinin böyle soğuk çıkması hoşuma gitmiyordu. Onun o neşeli sesine alışmıştım. Onu üzdüğüm zamanlarda bile sesi böyle soğuk çıkmazdı. Eğer kendini zorlayıp sesini soğuk çıkarmaya çalıştığını fark etmesem huzursuzlanırdım galiba.

"Tavır yapmak için oldukça geç bir saat, Bella. Bunu yarına iptal etsek ve sen kendini zorlamadan konuşsan?"

"Tavır yapmıyorum. Zaten yapsam da bir yararı olmuyor, bu yüzden..-" 

Sıkıntıyla nefesimi verdiğimde durdu, bıktığımı anlamış olmalıydı. Gerçekten bu tür şeyleri sevmiyordum. Soğuk konuşmalar ve yapılan göndermeler. Gereksizdi. Ona hiç açıklama yapmayabilirdim ama yapmıştım. Bu onu önemsediğimi gösterirdi, onun dediği gibi umursamadığımı değil.

"Hem sen beni aramazdın, ne oldu?" diye sordu kısa bir sessizlikten sonra. 

Şimdi fark etmiştim de, telefonda konuşmak bir işkenceden farksızdı. Ona şuan evlenme teklifi etsem 'neden bu saatte soruyorsun' gibi bir şey derdi herhalde. Telefonda ne düşündüğün hiçbir zaman tam olarak anlaşılmazdı. Yani ona ne anlatmaya çalışırsam çalışayım böyle cevap vermeye devam edecekti. İç çektim.

"Canım aramak istedi, ben de aradım. Konumuz bu mu?"

"Konumuz ne? Senin süper-gizli odan mı?" Artık çığlık atmaya başlayacaktım. Herkesin bu odayla ne derdi vardı? Dört tane duvarı olan bir odaydı işte. İçinde gizli geçit falan yoktu.

"Bunu bu akşam hallettik sanıyordum?" İtiraf etmek gerekirse, hayır, bunu halletmediğimizi biliyordum. Sadece konuyu daha da didiklemek istememiştim. O an ona sarılmak deli gibi kavga etmekten daha cazip gelmişti. Her zaman öyle gelirdi.

"Ah, evet, şey.. Evet, halletmiştik," Sesinde bariz bir kırgınlık vardı ve ne kadar belli etmemeye çalışırsa çalışsın anlıyordum. "Öylesine söyledim. Süper-gizli oda oldukça havalı gelmişti." 

Sesine karıştırmaya çalıştığı neşe beni tatmin etmemişti. Muhtemelen şimdi gözleri de dolmuştur, diye düşündüm içimden. Lütfen birisi bana ölüm tarihimi söylesin!

"Yine katlanmaya çalışıyorsun.."

"Hayır, çalışmıyorum, bence de hallettik. Zaten çok da önemli bir şey değildi. Bu arada Elaine mutfağı yakmak üzere, onu durdurmalıyım." 

Söylemeye çalıştığı modası geçmiş yalana elbette inanmamıştım ama inanmış gibi yapmam gerekiyordu. Yoksa bunu uzattıkça uzatacak ve şimdi üzüldüğünden daha çok üzülmesini sağlayacaktım. Bunu istemiyordum. 

Evet, belki bunu bilmiyordu ama onun üzüldüğünü gördüğümde ya da hissettiğimde içimde berbat bir sızı duyuyordum. Yavaşça yukarıya doğru çıkıyor ve en son durduramadığım bir baş ağrısı yaparak bitiyordu. Bu alışık olmadığım bir şeydi. Telefonu kapattıktan sonra sırtüstü yatağa uzandım.

Neden sevdiğim herkesi üzmek zorundaydım? Neden normal olamıyordum? Neden diğerleri gibi ne düşünüyorsam söyleyemiyordum? 

Benim için hiç sorun olmuyordu ama anlaşılan başkalarını üzüyordum. Asıl sorunsa, bunu hiçbir zaman engelleyemeyeceğimdi. Kendimi değiştiremezdim. Olmadığım biri gibi davranamazdım. Ama Bella'yı bir şekilde onu sevdiğime inandırmalıydım. Seni seviyorum'la olacak iş değildi bu. Seni seviyorum. Düşününce bile yüzümü buruşturmaktan alamıyordum kendimi, lanet cümle.

Ani bir hareketle yatağımdan kalktım ve masamın başına geçtim. Birine onu önemsediğini göstermek istediğinde ne yapabilirdin? Ona iltifat etmek, onu öpmek, ona sarılmak, onunla bir yerlere gitmek.. Bunların hiçbirini yapmayacaktım. Çünkü bunlar benim 'seni önemsiyorum' deme yollarımdan değildi. Peki, benim yolum neydi? 

Birini önemsediğimi gösterebilmek için önce duvarlarımı yıkmam gerekiyordu sanırım ve bu düşündüğüm kadar kolay bir şey değildi. Tükürdüğümü yalamak zorunda kalacaktım. Bir yanım sürekli 'kendinden ödün verdin' diye bağıracaktı. Ama yapabilirdim. Eğer onu önemsediğimi göstermenin yolu kendimi yıkmaksa bunu yapabilirdim. 

Tekrar düşüncelere dalıp kararımdan vazgeçmeden önce masanın tam ortasında duran kalemimi aldım ve yeni bir resim kâğıdı çıkarttım. 

Duvarıma çoktan elveda demiştim.

...

Randevu saatimiz geldiğinde bekleme odasından çıkıp tanıdık kapıya doğru ilerledim. Görevli kadın beni bekleme odasına gördüğüne şaşırmıştı çünkü genelde ya geç, ya da seans başlamadan beş dakika önce gelirdim. Şimdiyse yarım saat önceden gelip beklemeye başlamıştım. 

Odasına girince elimdeki paketi yavaşça masasına bıraktım, gözleri önce pakete sonra bana kaymıştı. Ve işte nefes alamıyorum, çünkü önceliğimi kalp atışlarımı düzenlemeye vermem lazım. 

Ona eskiden de aynı böyle bakıyordum ama birkaç ayrıntıyı kaçırıyormuşum. İşte onlar büyük kayıptı. Şimdi gözlerimi sadece yüzünde değil, bütün vücudunda gezdiriyordum. Üzerindeki incelemem bittikten sonra her zaman oturduğum koltuğa oturdum ve yanaklarının kırmızıya dönmesini izledim. Burası ahlak kurallarına saygılı bir ofis olmasaydı, muhtemelen o yanakları ısırmaya kadar gelebilirdim.

"Geç kalmadın, ne güzel, dur bir yere tarihini atayım."

Ajandasını çıkarıp bir şeyler karalarken onu izliyordum. Acaba ona bakarken de tavır yapabilecek miydi merak ediyordum. Telefon onun için büyük bir avantaj olmuştu dün gece. Ama şimdi gözlerimi ondan ayırmayacak ve soğuk sesini eski haline çevirecektim.

"Süper-gizli odamda çalışmam erken bitti, ben de vakit kaybetmeden gelip tavırlar kraliçesini görmeliyim diye düşündüm." Ona taktığım bu ismi beğenmemiş olacak ki yüzünü buruşturdu. Bense pencereden içeri giren rüzgârla birlikte uçuşan saçlarını izliyordum. Onlara birkaç kez dokunmuştum ama içimde tekrar dokunma isteği uyanmıştı.

"Tavır yapmadığımı söylemiştim. Aksine unuttum bile, yani önemli değil. İstersen ölene kadar oradan çıkma ve beni içeri alma, sorun değil." Bunları gülerek söylemişti, eğer onun tüm mimiklerini ve tüm hareketlerini çoktan ezberlemiş olmasam bunu yutabilirdim. Ama yanlış kişiyle oynuyordu.

"Hala o aptal düşünceden kurtulamadın, değil mi?"

"Aptal düşünce mi? Ben aptalca mı düşünüyorum?" 

Gözlerini kocaman açarak bana baktı. Yüzündeki ifadeden buna gerçekten şaşırdığını anlamıştım. Başımı sallayarak ellerini saçlarının arasından geçirişini izledim. Sinirliydi ve sinirlendiğinde ona dokunmak daha güzel olabilirmiş gibi geliyordu. Fark etmeden gülmüştüm ve bu biraz yüksek sesle konuşmasına neden oldu.

"Aptal düşüncelere sahip olan sensin, ben değilim. Duygularını belli edemiyormuş! Bunu yapmak istemiyorum desen bile daha inandırıcı olurdu." 

Sinirli olduğu için yüzündeki kızarıklık artmıştı. Bundan rahatsız olduğunu görebiliyordum. Gülümsemem genişledi. Buna da sinir olduğunu biliyordum ama masanın üzerindeki pakete güveniyordum açıkçası. Tabi bunun ters tepme olasılığı da vardı ve o zaman yapacaklarım tamamen doğaçlama olurdu.

"O masadaki ne?" dedi bir süre sonra. Sesindeki merakı saklamaya çalışıyordu. Geldiğimden beri gözlerinin masada olduğunu görebiliyordum. Elbette merak edecekti, merak etmediği ne vardı ki? Merakla açılmış gözlerine bakarak gülümsedim. Merakın yanında sakladığı hüznü görünce gözlerimi masaya çevirdim. Onu sandığımdan daha da üzmüştüm, ve o bunu belli etmemeye karar vermişti, kendince.

"O senin için," dedim parmaklarımla ensemdeki saçları düzeltirken. Terlemiştim ve saçlarım enseme yapışmıştı. Terleyip durmamın sebebinin gömleğinin açık yakasından görünen göğüsleri olduğunu kendime itiraf etmeyecektim. En azından şu an için. "Beğenecek misin bilmiyorum.." diye devam ettim ardından. 

Birkaç saniyeliğine parlayan su yeşili gözleri gözlerime çarpmış, kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Neden ona karşı hissettiklerimi gösteremiyordum?

"Bunu yapmazsın diye düşünmüştüm.." Sesindeki heyecanlı tonu duyunca düşüncelerimden sıyrıldım. Paketi çoktan açmıştı.

"Senin için duvarlarımı yıkıyorum işte, artık anlaman gerek." 

O tabloyu incelerken ben de ona bakıyordum. Sonunda yüzünün gerçekten güldüğünü gördüğümde bunu daha önceden yapmadığıma pişman olmuştum. Benden onun için bir şey çizmemi istediğinde keskin bir 'hayır'la cevap vermiştim ona. Oysa bu gülümsemeyi görmek için her şeyi verebilirdim. Gözleri bir süre daha tabloda gezindi ve sonra bana döndü. Gözlerindeki ani değişiklik beni mutlu etmişti, artık gözlerinin de güldüğünü görebiliyordum.

"Bu harika olmuş, teşekkürler. Gerçekten.." Kendine gelmeye çalışır gibi gözlerini kırpıştırdı ve tekrar bana baktı. "Mükemmel."

"Bunu yatak odana koyacağından emin misin?" Aklıma benden odasına koymak için soyut bir şeyler çizmemi istediği gün aklıma gelince güldüm. Ona hayır dediğimde yüzündeki ifade gerçekten görülmeye değerdi.

"Geldiğinde sana gösteririm. Benim odam herkese açık."

Ta-daaa. Bir gönderme daha. Konuyu başka bir konu açarak ertelemeli miydim yoksa şimdi mi konuşmalıydım? Ertelemek daha mantıklıydı. Ama bu haline bir saniye daha dayanabileceğimi sanmıyordum bu yüzden..

"Odama kimsenin girmesini istememem seni önemsemediğim anlamına geliyor yani, öyle mi? Hala böyle düşünüyorsun."

"Hayır, odana benim girmemi istememen beni önemsemediğin anlamına geliyor çünkü benim kitabımda böyle bir şey yazmıyor. Odana almaya bile tenezzül etmediğin birisiyim yani senin için, böyle görünüyor." Söylediği şey hayatımda duyduğum en saçma şeydi ama çok yaratıcıydı doğrusu. Vay be.

"Bunları gece yatmadan önce düşünüyor musun? Çünkü benim söylediğim şeylerden bunu çıkarman oldukça zamanını almış olmalı."

Omuz silkince gözlerimi devirdim. Söylediğim şeyi geri almamı istiyordu, tamam gel hadi diyerek onu odama götürmemi istiyordu, bunu farkındaydım. Ama bu duvar yıkamayacağım kadar sağlamdı çünkü gerisinde yıllar vardı. O yılların hepsini tek tek yıkamazdım. Bu zordu.

"Sana seni önemsediğimi göstermeye çalışıyorum sense bunu görmey-"

"Bunu 'odama gelemezsin' diyerek mi göstermeye çalışıyorsun?"

"Bazı şeyleri yıkarak, hiç vazgeçmediğim şeyleri sırf sen bunu kafana takma diye göz ardı ederek. Neden hala anlamıyorsun? Ben o vıcık vıcık ve anlamsız sevgi sözcüklerini kullanacak biri değilim. Sana seni seviyorum desem mutlu olacak mısın?"

Hayır anlamında başını sallasa da gözlerindeki isteği görmüştüm. İşte yine o dayanılmaz sızı karnımdan başlayarak yukarıya doğru çıkıyordu. Masanın üzerinde eğilerek ona yaklaştım. Ona bir şeyleri anlamasına yardımcı olacak kadar açabilirdim kendimi.

"Eğer sana seni seviyorum dersem mutlu olacaksın, tamam, anladım. Ama o kadar basit değilsin. Sana karşı hissettiğim şeyler o kadar basit değil. Seni seviyorum'la geçiştirebileceğim kadar basit değil anladın mı?" 

Gözlerini benden kaçırırken uzanıp yavaşça çenesinden tutup yüzünü kendime çevirdim. Gözlerime kilitlenen gözlerine bakarak konuşmak ne kadar zor olsa da derin bir nefes aldım. Çenesinde duran elim yavaşça sıcacık yanaklarına kaydı. Bunu yaparken gözlerimi bir saniye bile ondan ayırmamıştım.

"Basit değil ve bunu basitleştirmek istemiyorum. Seni seviyorum demesem bile seni sevdiğimi bilmeni istiyorum sadece. Bunları sana açıklamama gerek kalmadan seni sevdiğimden emin ol istiyorum tamam mı? Çünkü sen benim hiçbir şeyimdin unuttun mu? Diğer her şey gibi benden uzaklaşmaman gerekiyordu."

Fotoğraf: İç sızlatıcı bakışlar...

Continue Reading

You'll Also Like

644K 37.6K 62
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
15.1K 1K 2
" D e n i z e d ü ş e n y ı l a n a s a r ı l ı r " UYARI; Kitabın her ayrıntısı bana aittir. Çalınma ihtimalinde yasal işlemle yetinmem. O ki...
2.5M 133K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
ŞİLAN By mrklikllncj

General Fiction

382K 14.7K 23
"Sevdiğin var mıydı?" elindeki duvağı kenara bırakıp genç kızın gözlerine baktı. Kafasını hayır anlamında salladı, titremesine engel olamıyordu. Genç...