Selam okuyucularım, nasılsınız?
Birkaç ufak şeyler yazdım. Zor günlerde anca bu kadar oldu. İnşallah beğenirsiniz..🙏🏻
Keyifli okumalar olsun..
YAZAR'ın ağzından..
..
Selin'i kucağına aldığı gibi eve doğru hızlıca adımladı, kendi odasına çıktı direk. İkisinin de üzeri iyice batmıştı ve keskin bir koku üzerlerine sinmişti. Önce Selin'i duşa sokması gerektiğini fark ettiğinde, bedenini endişe kapladı. Bunu yapması demek kadını soyması demekti ve Selin boş bakışlarla hala etrafı izliyordu. Kendi başına duş alabileceğinden emin değildi Can.
Kucağından, odasındaki geniş banyoya Selin'i bırakınca etrafına bakındı önce. Bunu yapmak isteyip istemediğine odaklanması lazımdı. Vücudunu ateş basmıştı adeta, Selin'in çıplak olacağını düşünerek..
Selin'de etrafa baygın bakışlar atmaya devam ediyordu ifadesizce, iyi değildi.
''Selin kendi başına yıkanabilir misin?'' dediğinde Can, kaşlarını çatmıştı endişeyle. Vereceği cevap onun için önemliydi ve kadın başını aşağı yukarı sallayarak bunu yapabileceğini fısıldadı. İşte buna sevinse mi üzülse mi bilemedi..
''Tamam o zaman sen duşa gir, ben odadayım..'' dedi kapıyı eliyle işaret ederek. Kadın direk üzerindekilerden kurtulmaya başlamıştı bile, Can derin bir nefes aldı kapıdan çıkmadan hemen önce..
Daha beş dakika olmamıştı ki, ''Yapamıyorum..'' diye bir ses işitti Can..
Ne yapacaktı şimdi?
Vakit kaybetmeden Selin'e bir şey olmaması için, banyoya girdi endişeyle ve gözlerini nedensizce kıstı. Selin üzerindeki kazaktan kurtulup sadece pantolonu ve siyah süteniyle kalmıştı. Ceketi, ayakkabıları ve siyah kazağı yerlere saçılmıştı. Sütyenden taşan dolgun göğüslerine bakmamaya çalışarak, ona yavaşça yaklaştı.
Şuan karşısındaki kadın güzel vücuduyla adamı gerçekten zorluyordu.
''Noldu?'' derken endişeliydi adam..
Selin pantolonunun fermuarı ve düğmeleriyle bir süre uğraştıktan sonra pes edercesine, karşısındaki adama koca gözlerini dikti. ''Olmuyor..'' dedi, yarısı açılmış fermuara ve hala ilikli olan düğmeye baktı Can. Haklıydı, becerememişti.
Üzerindeki daracık pantolon zaten uzun bacaklarını ortaya çıkarıyordu. Derin bir nefes alarak dizlerinin üzerine çöktü, Selin'e yardımcı olmak için ellerini önce düğmeye ardından da fermuara götürdü.
Halletmişti sorunu, tabi bu sırada başını birkaç kez kaldırıp, ufak bakışlar atmadan durmadı. Hemen başının az üzerinde duran dolgun göğüsleri dikkatini fazlaca dağıtmış hatta bu yüzden düğmeyi zor açmıştı tabi.
''Şimdi oldu..'' dediğinde, gözlerini ona bakan koca gözlere dikti. Yerinden kalmaya hazırlandığı anda, Selin başından onu kuvvetlice ittirerek, öyle kalmasını sağladı. Yaptığı şeyi anlamayan Can, gözlerine bakmaya devam etti.
''Çıkar şunu..'' dedi, pantolonu kastederek..
Can mecburiyetle pantolonu kalçalarının kenarından tutarak, yavaşça aşağıya doğru indirmeye başladı. Selin eliyle hala Can'ın başından sıkıca tutunuyordu dengesini sağlamak istercesine ve saçları çekiştirdiğinden haberi yoktu.
''Neden bu kadar dar ki..'' derken Selin, gerçekten anlamamış gibiydi..
Geçici zihin karışıklığı da başlamıştı..
''Sen hep dar giyinirsin..'' dedi Can, gözlerine bakarak direk. Göğüslerini es geçmeyi gerçekten denemişti!
''Hıı..'' dedi şaşkınca kadın, anlamadığını belli edercesine..
''Boşver, kafanı karıştırma..'' dediğinde Can, yine siyah dantelli çamaşırına bakmamaya çalışarak, kendini tamamen pantolonu çıkartmaya adamıştı. Pantolonu tamamen bacaklarından aşağıya indirmiş ve ayaklarından çıkartmaya çalışıyordu. Sonunda başardığında kenara atıverdi.
Şimdiki büyük sorun duştu..
Selin üzerindeki sütyeni çıkartmak istercesine huzursuzca yerinde kıpırdanırken, ellerini de sırtına doğru götürdü. Can bunu anladığı an onu engelledi. Ellerini tuttu, ayağa kalkarken.
''Sakın, dur.. Bence böyle yıkanabilirsin..'' dediğinde, kaşlarını endişeyle çatmıştı. Hangisi daha iyiydi, bilemedi. Gerçi onları görmek istiyordu..
''Peki..'' dedi Selin, arkasını ona dönüp duşakabine doğru adımladı. Can gözleri önünde salınarak yürüyen kadının kalçalarına bakakaldı bir süre, bu kadarı fazlaydı! Hayatında böyle bir beyazlıkta vücut görmemişti. Hatta kendini kontrol etmekte ilk kez bu kadar zorlanıyordu..
Hemen gözlerini ondan kaçırırken, Selin'in ne giyeceğini düşünmeye başladı. O sırada da yerlere saçılan eşyaları topladı tek tek, ceketin ağırlığını fark ederek, cebindeki telefonu eline alıp pantolonunun arka cebine tıktı, eşyaları kirli sepetine bıraktı. Aslında atsa bile olurdu ama..
Selin duşun içinde hala öylece dikilirken, Can müdahale etmesi gerektiğini fark etti. Hemen ona doğru adımlayıp, duşa girdi. Suyu belli bir sıcaklıkta ayarladıktan sonra, Selin'i suyun altına çekti.
Bu kadar boşlukta olması gayet normaldi..
''Sen yıka beni..'' dedi Selin, Ali'nin her zaman onu yıkadığı gibi bu adamında onu yıkamasını istiyordu.
Gerçi bu adam onun sevgilisi olduğunu söylemişti ama aklındaki mavi gözlere sahip değildi. Aklı daha çok karıştığında pes etti. Midesi hala bulanıyordu ve kendini çok yorgun hissediyordu, sersem gibiydi..
''Peki..'' dediğinde Can, Selin'in tüm bedeninin ıslandığından emin olduğunda saçlarını köpürtmeye başladı. Daha önce hiçbir kadını yıkamamıştı ondandı bu tecrübesizliği, sadece kadınları soyup banyoda becermişti..
''Senin adın ne?'' dedi Selin durup dururken..
''Can..'' dediğinde, başını hafifçe eğip gözlerini kıstı Selin. ''Ali kim o zaman?'' dediğinde, Can derin bir nefes aldı.
Açıklamasına gerek yoktu, zaten sabaha kadar her şey eski haline dönecekti. Vücuduna odaklandı kadının, her yerine dokunmaya çalıştı onu kızdırmadan.
Yumuşacık,pürüzsüz kadife bir ten diye düşündü..
Tüm vücudunun temizlendiğinden emin olduğunda, sertleşip zonklayan erkekliğini düşünmek istemiyordu. Şu an onun için hayalden de öteydi..
''Hadi bu kadar yeter, üşüyeceksin..'' dedi Can daha fazla dayanamayacağını düşünerek, suyu kapatıp Selin'i sarmak için temiz bir havlu aldı çekmeceden..
Onu sararak, odaya yönlendirdiğinde üzerinin ıslaklığını önemsemedi. Şimdi Selin'i yatıracak ve kendisi de ufak bir duş alacaktı.
Selin odanın ortasında, vücudunu sarmaktan çok omuzlarına bırakılan kocaman bir havlunun altında resmen kaybolmuş gibi dikiliyordu. Saçlarından dökülen sular direk havluyla emiliyordu.
Can çekmecelerini karıştırmaya başlarken, Selin için uygun bir şeyler arıyordu. Eline aldığı beyaz bir tişörte açarak baktı, bu olabilirdi, uzundu. Ayrıca altına giymesi içinde mavi penye bir şortu aldı. İç çamaşırları ıslak olduğundan onları üzerinde tutamazdı, bunları giyse yeter diye düşündü..
Eline aldığı kıyafetleri yatağa bırakırken, Selin'e baktı. ''Bunları giy şimdi, ben sana su getiricem..'' dediğinde gözlerine bakarak tane tane konuştu. Algılamada güçlük çekeceğini biliyordu.
Başını salladı Selin, omuzlarından havluyu atarken. Yürümesi de iyice sersemlediğini belirtircesine dengesizdi..
Can odadan hemen çıkıp bir alt kattaki mutfaktan bir sürahi su ve iki bardak alıp, vakit kaybetmeden Selin'in yanına döndü. Kapıdan girerken, tedbirlice bakışlarını ona götürmeden komodine adımlayıp ellerindekini bıraktı.
''Oldu mu?'' diye sorduğunda Selin dümdüz bir sesle, Can hemen başını ona çevirdi.
Kadın giyinmişti ve o kadar sevimliydi ki.. Üzerindeki beyaz tişörtten ıslak iç çamaşırı belli olmaya başlamıştı. Onları çıkartmayı umutmuş olamazdı ama değil mi?
''Sen ıslak çamaşırlarını çıkartmadın mı?'' dedi Can, bıkmış bir halde..
''Iıı..'' derken dudağının kenarını dişledi.
''Şimdi yeniden soyunur musun? Islak yatılmaz ki Selin ya..'' derken, Can yine dolap ve çekmecelerinden bir tişört ve şort çıkarttı.
Arkasını döndüğünde hiçte beklemediği bir şeyle karşılaştı, Selin tamamen soyunmuş karşısında dikiliyordu. Can gözlerini kadının her yerinde birkaç saniye gezdirdi, arsızca.
O dolgun göğüslerinin koyu pembe tepecikleri, kadınlığının hemen üzerindeki kasık dövmesi.. Anka kuşu dövmesi..
Kendine gelip hemen gözlerini çektiğinde ise ona doğru yaklaşıp elindekileri uzattı. Gözlerini sıkıca yumarken, o muhteşem vücudun aklından çıkmamasını umdu..
Selin ona uzatılan eşyalara bir süre baktıktan sonra ellerini uzatarak aldı. ''Neden bakmıyorsun?'' diye sordu, altına gri şortu geçirirken..
''Bakamam çünkü kızarsın..'' dedi omuzlarını silkerek, biliyordu kızardı.
''Sen sevgilimmişsin neden kızayım ki..'' dediğinde omuzlarını silkti, haklıydı ama hatırlamıyordu.
''O öyle değil de.. Neyse..... Giyindin mi?'' dedi hemen ardından da uzatmadan..
''Giyindim..'' dediğinde Selin, başını yavaşça ona çevirdi. Gözlerini de yavaşça açtı, endişeyle. Selin şu durumda her an sürprizlere gebeydi. Her şeyi yerli yerinde görünce derin bir nefes aldı adam..
''Tamam.. Şimdi gel bakalım yatma vakti..'' dediğinde, Selin'in elinden tutarak onu yatağa doğru çekti. Yatağın üzerindeki çarşafları kaldırdıktan sonra yatmasına yardım etti.
''Susadım..'' dediğinde Selin mızmızca, iyice uyku bastırmıştı. Nefes alışverişleri sanki yavaşlamıştı ve susuzluk çekercesine boğazı yanıyordu. İyi olmadığını fark edemeyecek kadar bitkindi..
Can komodinin üzerinden bir bardak su doldurdu ve yardım ederek güzelce içmesini sağladı. Çok su içmesinin de iyi olmadığını bilerek, fazlasından kaçındı. Şimdi güzelce uyursa, uyandığında eskisi gibi olacaktı..
Selin yatağa girdiği gibi gözlerini kapattı. Bir süre Can onu izledi, endişeyle..
Selin için endişeliydi evet ve Ali'yi düşünmek gerilmesine neden oluyordu.
Bir ormanda Aslan'dan her zaman korkulması gerektiğinin farkındaydı, özellikle de o Mavi Gözlü Aslansa..
Tamamı en yakın zamanda..
O zaman kadar,
AŞK'la kalın..