YENİ BİR HAYAT (TAMAMLANDI)

By yazar110

637K 27.5K 3.6K

Kendi hayatını kızının üzerine adamış bir kadın... Hayatındaki en büyük şans olan o adam... Adam bir bataklık... More

YENİ BİR HAYAT (TANITIM)
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
Hakkımda 20 Şey
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
57.BÖLÜM
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
YENİ BİR GELİŞME!
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
69. BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
81.BÖLÜM
82.BÖLÜM
83.BÖLÜM
84.BÖLÜM
85.BÖLÜM
86.BÖLÜM
87.BÖLÜM
88.BÖLÜM
BİLGİ
89.BÖLÜM
90.BÖLÜM
91.BÖLÜM
92.BÖLÜM
93.BÖLÜM
94.BÖLÜM
95.Bölüm
97.BÖLÜM
98.BÖLÜM
-YENİ KURGU-
99.BÖLÜM
100.BÖLÜM
GELDİM!
101.BÖLÜM
102.BÖLÜM
103.Bölüm
104.BÖLÜM
105.BÖLÜM
106.BÖLÜM
107.BÖLÜM
108.BÖLÜM
109.BÖLÜM
Bilgilendirme!
110.BÖLÜM
111.BÖLÜM
DANIŞMA'
Geldi!
Yeniden!
112.BÖLÜM

96.BÖLÜM

3.6K 167 20
By yazar110

Selam ballar! Sizlere istediğiniz gibi uzun bir bölüm getirdim. Ve yorumlarınızı çok merak ediyorum.  Lütfen bol bol yorum yapın bana onlar istek veriyor.  Sizleri çok seviyorum iyi okumalar♥》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》

Hastaneden evlerine geçip hazırladıkları ufak bavulu ve Duyguyu almış yeniden yola çıkmışlardı. Arabayı bu sefer Kerem değil Ufuk kullanıyordu. Önce Duyguyu Sevim ve Ahmet'in yanına bırakacaklardı. Onlarla konuştuklarında büyük bir istekle karşılık almışlardı. Neredeyse gideceklerine sevinmişlerdi. Heyecanla onaylamışlardı.

Duygu ise annesi ve babasının yanında kalmak istesede dedesinin ve babaannesinin yanına da gitmek istiyordu. Çünkü orada onlarla oynarken çok eğleniyordu. Ahmet ile çok iyi anlaşıyorlardı. Onların yanındayken annesini babasını aramıyordu. Bu yüzden içinde bulunduğu duruma fazla bir tepki vermiyordu. Zaten Kerem de Zeynep de ona durumu anlatmışlardı. Onu küçük çocuk gibi görmektense bu tür konularda daha çok yetişkin gibi anlatıyorlardı. Ve duygu buna git gide alıştığı için anlayışla tepki de verebiliyordu.

Ama bu babasını annesini özleyeceği gerçeğini değiştirmiyordu. Onları çok özleyecekti. Bu yüzden şuanda arka koltukta yüzü babasına dönük, bacakları üzerinde oturmuş gözlerine bakıyordu. Küçük elleri ile yerinde pek fazla durmuyor, bazen babasının ellerine bazen de yüzüne gidiyordu. Kerem'in yüzünü sevmek onun en sevdiği şeylerden birisiydi. Tıpkı annesi gibi.

Yanağındaki sakallarda parmaklarını dolaştırmak, avuçlarında hissetmek ve aynı zamanda ellerini izlemek hoşuna gidiyordu. Babasına olan sevgisini her zaman dile getirip söylüyordu Kerem gibi.

Şuanda da tıpkı öyle elleri yanaklarında ancak gözleri gözlerindeydi. Kerem ise onu dikkatle izliyordu böyle zamanlarda. Onun da en sevdiği şeylerden birisiydi kızı kendini severken onun güzel yüzüne badem gibi olan gözlerine bakmak. Uzanıp öpmek. Saçlarını okşamak. Kokusunu içine çekmek. Ellerini tutup bazen sinir etmek. Bunlar en sevdiği en eğlendiği şeylerdi.

Şimdi de kızı yanaklarını severken onu izliyordu. Ve kızının alçak sayılan sesini duydu.

_ Baba.

_ Babacığım.

Duygu bunun üzerine ellerini yanağında hareket ettirmeyi keserken gülümsedi ve yeniden okşamaya başladı.

_ Ne zaman geleceksin?

Duygu kelimeleri tam olarak toparlayamasa da cümlesini gayet iyi bir şekilde kurmuştu. Bu sorusu Kerem'i gülümsetirken kızının küçük yüzünü elleri arasına aldı ve uzanıp alnını öptü. Ve yeniden güzel gözlerine baktı.

_ İşimi bitirip hemen geleceğim babacığım. Bekletmeyeceğim seni, söz.

Duygu ona gülümserken babasının yanaklarına ellerini biraz daha bastırdı ve hevesle sordu.

_ Sen gelince biylikte uyuyacağız.

Kerem hemen başını salladı kızına ve onu onayladı.

_ Ben gelince birlikte uyuyacağız güzelim. Gelir gelmez birlikte sarılıp uyuyacağız, buna da söz.

Duygu kocaman gülümserken hareketlenmişti. Başını sağa çevirdiğinde annesi ile göz göze geldi ve babasına döndü yeniden.

_ Peki anne?

Kerem hâlâ gülümserken kızının alnını yeniden öpüp karısına uzandı ve onun da alnını öptü.

_ Hepimiz birlikte güzelim. Anne sen ben ve kardeşin. Hepimiz beraber uyuyacağız.

Duygu boşta kalan ellerini birbirine vurdu ve sevin nidasını bıraktı.

_ Yaşasın!

Kerem kızının sevincini onunla birlikte kucaklayıp kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Elleri yumuşacık saçlarının arasında onları okşuyor, öpüyordu.

Ve onlar bu güzel anları derinden yaşarken bir çift göz de aynı mutlulukla onları seyrediyordu. Onlara bakarken, bu hallerini, birlikte sıkı sıkı sarılıp uyudukları hallerini, birbirini öpüşlerini, sevişlerini hep inanılmaz bir duygu ile izliyordu. Hep şükrediyordu. Onların sevgisinin asla azalmayacağını hattâ aksine her geçen saniye, dakika, saat olarak daha da artacağını biliyordu. Buna şahit oluyordu. Dünyada ki en güzel şeylere şahit oluyor, onları yaşıyordu.

İçinde ki bu duygular ayağa çoktan kalkmışken yavaşça kocasına iyice yaklaştı ve başını omzuna yasladı. Bir eli karnında ki yerini alırken kocasının başı başının üstündeki yerini aldı.

Yolculuğun devamı bu sessizlikte devam ederken evin önüne gelmişlerdi. Arabadan indiklerinde karşılarında ki kapı da onları beklercesine hemen açılmıştı ve Sevim ile Ahmet yüzlerinde ki gülümseme ile karşılamıştı onları. Kerem yere inmek isteyen kızını bıraktığında Duygu koşmaya başlamıştı.

_ Dede!

Aradaki mesafe kapandığında Duygu dedesinin kollarına girmişti sevinçle. Ahmet onu hemen kolları ile sarıp sarmaladı ve öptü.

_ Hoşgeldin güzel kızım benim.

Sevim de ona yönelip öptükten sonra kendilerine gelen Zeynep ve Kerem'e dönmüş ulaşınca oğluna sarılmıştı sıkıca.

_ Hoşgeldin oğlum.

_ Hoşbuldum annem.

Sevim geri çekildiğinde oğlunun yüzünü elleri arasına alıp okşadı ve Zeynep'e yönelip ona sarıldı. Kerem Sevimden her zaman sevgi görmüştü. Her zaman iyi şeyler almıştı. Anne gibi değil biliyordu ama ona yakın şeylerdi. Kendi annesinin yerini asla dolduramazdı ama Sevim de öyle davranıyordu.
En çokta Ahmet değişmişti. Bunu özellikle Duygu dolayısıyla olduğunu çok iyi biliyordu. Duygu onları tamamen değiştirmişti. Bambaşka, hiç görmediği insanlar haline çevirmişti. Kızının sihrini biliyordu.

Zeynep de Sevim'e içtenlikle sarılmıştı.

_ Sende hoşgeldin Zeynepciğim.

_ Teşekkür ederim, hoşbulduk.

Sevim ondan ayrıldığında elini yavaşça Zeynep'in karnına götürmüş ve gülümsemeye devam ederek sormuştu.

_ Sen iyi ol. Torunum nasıl?

_ Çok iyi. Doktordan geliyoruz herşeyin yolunda olduğunu söyledi.

_ Yolculuk için bir sorun yokmuş değil mi?

_ Yok, hayır. Dikkat edeceğimiz sürece herhangi bir sorun olmayacağını söyledi. Biz de çok dikkat edeceğiz.

_ Dikkat edin. Kerem'in gözlerinin üzerinizde olacağına hiç şüphem yok. Aklınız da geri de kalmasın, Duygu burda eğleniyor biliyorsunuz. Özlediğinde ararız konuşursunuz.

Zeynep, Sevim'in boş olan elini tuttu ve minnettar bir şekilde baktı ona.

_ Biliyorum, yanında siz olduğunuz için gözümüz arkada kalmayacak. Çok teşekkür ederim.

_ O bizim her şeyimiz. Torunun ne kadar değerli olduğunu söylerlerdi de anlamazdık. Ama artık çok iyi anlıyoruz. Teşekkür etme lütfen, keyfinize bakın siz.

Sevim Zeynep'in elini samimiyetini göstererek sıktı.

_ Biz gidelim artık anne. Geç kalmayalım.

_ Tamam oğlum dikkat edin.

Sevim ikisine de sarıldığında gidip Ahmetle ve kucağında ki kızları ile görüştüler. Duyguyu sıkı sıkı öpüp, koklamış, sarışmışlardı. Ondan ayrılmak zor olsada defalarca öpüp havaalanına gitmek için yeniden arabalarına dönmüşlerdi. Duygudan ayrılmak oldukça zor gelmişti. Zeynep'in yüzü hemen düşmüş hattâ ağlamaklı bir hâl almıştı. Dediklerinde samimiydi. Onlara güveniyordu, gözü arkada kalmayacaktı ama kızından ayrılmakla bir değildi bu. Farklı şeylerdi. Hele ki şuanda içinde bulunduğu hormonal değişiklik onu daha da farklı yönlere çekiyordu. Kızına karşı hemen bir özlem dahi oluşmuştu.

Ve bu elbette gözünü üzerinden bir dakika olsun ayırmayan Kerem den kaçmamıştı. Yavaşça Zeynep'e doğru dönüp bir elini saçlarına görürüp okşayarak yanağına indirdi ve dolu gözlerine baktı.

_ Güzelim, yapma böyle.

_ Elimde değil.

Dediği an kapattığı gözünden bir damla firar etmişti bile. Kerem hemen parmağını o hizaya koymuş ve yavaşça silmiş, yerini öpmüştü.

_ Bak bebeğimizi düşün, o da hissetmez mi? Hisseder. O da üzülür, etkilenir. Sonra bak bende dayanamıyorum biliyorsun.

Zeynep onu dinlerken başını salladı onaylarcasına ve ellerini kaldırıp gözlerine bastırdı yavaşça. Kerem daha sonra onu yavaşça kendine çekti ve göğsüne yaslayıp saçlarını okşamaya başladı. Onun gibi mükemmel bir anne tüm herşeyi düşünüyordu işte.

Onlar havaalanına varana kadar Zeynep iyice kendine gelmiş daha iyi hissetmeye başlamıştı. Bunda her zaman olduğu gibi Kerem'in konuşmaları da etkiliydi. Havaalanına geldiklerinde içeri girdiler kısa bir süre beklemenin ardından kontrolden geçerek uçağa yerleştiler. Kerem onlar gelseydi hazırladığı tüm düşünceli davranışı uçağa biner binmez karşı taraftan görmüştü. Her şeyi düşünmüşlerdi. Uçağın en rahat bölgesindeydiler.

Zeynep ilk kez binecekti uçağa. Daha önce merak etsede binememişti hiç. Ülke dışına çıkmamıştı hiç. Merak etsede çıkmamıştı. Ama şundan bunları yapamamasından dolayı pişmanlık duymuyordu çünkü bu ilkleri kocası ile yaşıyordu. Bunun değeri çok daha büyüktü. Uçağa yerleştiklerinde derin bir nefes almıştı. Heyecanlıydı ama kocasının elinde ki eli her şeyi unuturuyordu. Komutlar verdildiğinde ve açıklamalar yapıldığında uçak harekete geçmeye hazırlanmıştı. Kerem karısına döndüğünde boşta ki elini karnına yerleştirdi.

_ Uçak kalkarken derin bir nefes al güzelim. Basınç seni de bebeğimizi de rahatsız edecek. Mümkün olduğunca derin nefes al.

Zeynep buna karşılık başını sallayıp onaylasa da hemen aklına gelen daha iyi bir fikri sundu.

_ Sarılsak?

_ Sarılalım.

Kerem gülümserken arada kalan boşluğa rağmen omzunu mümkün olduğunca Zeynep'e doğru getirdi. Onun pek fazla kendini zorlamasını istemediğinden hemen kolları arasına aldı. Ve Zeynep hemen başını omzuna yasladı. Zaten onlar tüm zorluklara rağmen bir araya gelmemiş miydi?

Uçak havaya yükselmeye başladığında Zeynep, Kerem'in dediği gibi derin derin nefesler almaya çalışarak gözlerini kapatmıştı. Bu üstünde ki etki bebeğinden de kaynaklanıyordu. Yaşadığı heyecandan ve düşüncelerden midesi hafifte olsa bulanmaya başlamıştı. Ancak bunu düşünmemeye çalışarak nefesler alarak bekledi. Kerem de karısının saçlarını okşadı ve öptü. Eli yüzüne gittiğinde yanağını okşadı. Yol uzundu ama gevşeyeceğini biliyordu.

Biraz zaman geçtiğinde tahmin ettiği gibi Zeynep daha fazla gevşemiş ve rahat hissetmeye başlamıştı. Ve Kerem'in sırtının ağrımaması için onu öpüp geri çekilmişti. Yolculuk uzun geçecekti. Ancak küçük camdan dışarıda ki süzülen bulutları izlemek bile çok farklı bir histi. Farklı düşüncelere dalarken kocasının sesini duydu.

_ Acıktın mı bebeğim?

Başını bir diğer manzara olan kocasına çevirdiğinde gülümsedi ona.

_ Hayır hayatım, daha değil. Sadece sanki biraz uykum geldi. Son zamanlarda uykuya dayanamamaya başladım biliyorsun.

_ Tamam güzelim. Uyu sen. Koltuğu yatıralım.

Kerem hemen beklemeden bağlı olan kemerini çözerek karısının üzerine eğilip koltuğu geri yatırdı. Özellikle diğer tamamen yatan koltukları seçmemişti. Zeynep öyle uyumamalı ve gözünün önünde olmalıydı. Hem bu koltuklarda sırtı da ağrımazdı. Zeynep kocasına yakından gülümseyerek bakarken beklemediği anda ona zaten yakınken uzanıp dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. Kerem gözlerini karısına çevirdiğinde onun güzel gülümsemesi ile karşılaştı. İçine yüksek dozda huzur yüklenirken dudaklarını bu sefer o bastırdı karısının dudaklarına. Zeynep bu bekliyordu. Hemen ona karışık verirken geriye doğru giderek uzandı koltuğa ve dudaklarını ayırdı. Kerem'in gözlerine bakarken sessizce konuştu.

_ Şşh, ayıp. Bir sürü insan var.

_ Sen başlattın.

Dedi Kerem yeniden karısına yaklaşırken. Ancak Zeynep onu bir kez daha öpüp geri çekildi.

_ Tamam şimdilik de bitiriyorum. Uykum geldi.

Kerem ona gülümserken başını iki yana salladı ve alnından öptü. Ardından koltuğun kenarında bulunan battaniye tarzı bir şeyi alarak Zeynep'in üzerini güzelce örttü. Alnından yeniden öptü.

_ Uyu güzelim. Bir şey olursa söyle.

_ Tamam bir tanem. Sende uyu. Aklım sende kalmasın.

_ Kalmasın güzelim. Dinlen sen.

Karısını yeniden öpüp saçlarını okşadı ve geri çekildi. Zeynep de huzurla gözlerini kapatıp kendini havada süzülen bulutların arasına bıraktı. Bulunduğu yerde ki, yer ile olan temassızlığı onu sakin kılmıştı aslında. İçinde huzur yükselmeye başlamıştı. Biraz başı ağrımış, midesi hareketlenmişti ama bununla uyuyana kadar baş edebileceğini biliyordu. Dediği gibi hamile kaldığından beri uyku ve dinlenme ihtiyacı artmıştı. Kendini daha yorgun hissediyordu. Ancak şuanda asla bunlardan pişman değildi. Olmazdı da. Yanında sevdiği adam, karnında sevdiği adamdan can... Her kadının mutlaka yaşaması gereken o narin duygular. Tarfisiz duygular. İşte tüm bunlar aklında dolanırken bilinci ona yenik düşerek uykunun içine çekmişti.

Kerem Zeynep'in en sonunda uyuduğunu görünce ona uzanıp üzerindekini düzeltti ve saçlarını okşadı. Rahat olduğunu görünce içi rahatlamıştı. Uyuması bu uzun yolda onun için en iyisiydi. Kendisi ise getirdiği bilgisayarı açıp iş ile ilgili son bilgileri kontrol etti. Fazla döküman olduğundan işi uzayacak gibiydi. Ancak o zamanı varken bunu değerlendirdi ve tüm dökümanları bilgisayarından tek tek okuyup inceledi. Herşey istediği gibiydi. Hiç bir eksik yoktu. Orada da herhangi bir sorun çıkmayacağını umuyordu. Kafa rahatlığıyla gidip gelmek istiyordu.

Bilgisayarı kapatıp kaldırırken karısına döndü. Hâlâ huzurlu bir şekilde uyuyordu. Sadece her zaman yaptığı şeyi yapmıştı Zeynep, üzerini açmıştı. Kerem hemen ona uzanıp üzerini düzeltecekti ki Zeynep bir anda sıçradı. Gözleri uykuyla açılırken etrafta dolaştı. Kerem ise refleksle elini beline koydu.

_ Şşh burdayım güzelim.

Zeynep olduğu yeri fark edip kocasının sesini işittiğinde başını hemen ona çevirdi. Onun gözlerini görünce derin bir nefes verdi ve başının yerini değiştirerek Kerem den tarafa yasladı. Onun gözlerinde ki endişeyi gördüğünde ise konuştu hemen.

_ Sadece irkildim bir anda, bir şey yok.

_ Aklım çıktı.

Zeynep dediğine gülümserken doğrularak elini boynuna yerleştirio kendine çekti ve dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu.

_ İyiyim hayatım. Kötü bir şey gördüm herhalde.

Kerem başını sallarken ona uzanıp bir kez daha öptü. İyi olduğunu görmek onu rahatlatmıştı. İkisi daha sonra birlikte zaman geçirirken yol daha da hızlı geçmeye başlamıştı. Zaten onlar birlikteyken zaman kavramı ortadan kalkıyordu. Zeynep belli bir zaman sonra yeniden uykuya dalarken, Kerem en fazla bir saat uyumuştu. Uçak yolculuğunda uyuyamazdı. Karısına sarılamıyordu sonuçta. O güzel kokuyu en yakından içine çekemiyor, sarılamıyordu. Bu yüzden işleriyle ya da karısıyla ilgilenmişti. Alışıktı bu duruma, zorlanmıyordu.

Zeynep ise yolculuğu uyku sayesinde rahat geçirmişti. Uyku onu mide bulantısından da diğer olumsuz şeylerden de uzak tutmuştu. Ve sonunda o uzun yolculuğun sonuna gelmişlerdi. Uçaktan indiklerin de hava aydınlıktı. Havaalanda onları karşılamaya gelen kişi onları dışarıda ki arabaya yönlendirmişti. Zeynep daha ilk anda şehrin güzelliğine bakıyordu. Bulunan her yer farklıydı aslında. Güzeldi, dikkat çekiciydi. Araba uzun bir sürenin ardından oldukça lüks bir otelin önünde durmuştu. Kerem daha öncede bu otele gelmişti. Biliyordu. Araçta ki adam onlara döndüp kendi dilinde konuştu.

_ Önce dinlenin efendim. Akşam size bildirilecek saatte ben yine geleceğim.

_ Peki, teşekkür ederiz.

Kerem arabadan indiğinde Zeynep de inmiş ve tuttuğu elini sıkmıştı. Birlikte otele girer girmez onların yanına gelinerek odalarına yönlendirilmişti. Gayet güzel karşılanmışlardı. Zaten Kerem'in bundan şüpheside yoktu. Odalarına girdiklerin de otelden de belli olacak şekilde en lüks oda verilmişti. Zeynep bu kadar şatafatı sevmesede yinede hoşuna gitmişti. Duvarlarda yanan ışıklar dikkatini çekmişti. Kerem karısının elini bırakırken üzerinde ki ceketi çıkarıp koltuğa attı ve ardından tişörtünü de çıkartarak ceketin yanına gönderdi. Zeynep onun sıkılmış olduğunu biliyordu. Uyumamıştı da zaten. Evde de kıyafetleri yük gibi geliyordu ona. Omuzlarını geri gerdiğinde sırtında ki kaslar gerilmişti. Zeynep de ceketini çıkatıp onun gibi koltuğa koyarken aralarınds ki mesafeyi kapatarak Kerem'in arkasından sarıldı. Ellerini göğsüne, dudaklarını sırtına yerleştirdi. Kokusunu içine çekerken konuştu.

_ Duş alalım, sende uyu biraz. Yorgunsun bir tanem.

Dudakları çıplak sırtında dolaşırken Kerem gözlerini kapatmış ve ana bırakmıştı o an. Bir süre bekledikten sonra karısının ellerini tuttu ve ona döndü.

_ Duş alalım.

İkiside yorgunlukla duşa girdiklerin de uzun denecek bir sürenin ardından çıkmışlardı. İkiside rahat kıyafetlerini üzerine geçirirken Kerem sadece eşofmanını giymiş ve tişörte gerek duymadan kendini yatağa atmıştı. Zeynep de hemen yanına sokulurken onu daha da mayıştırmak için yüzünü öperek, saçları ile oynamıştı. Ve çok geçmeden ikisi de uyuya kalmıştı.

Zeynep uçakta da uyuduğu için Kerem den önce uyanmıştı. Kerem yorgun olduğu için ve uyumadığı için onu uyandırmadan öperek yataktan çıktı. Hafif başı dönüyor ve midesi bulanıyordu. Bu uçaktan dolayı böyleydi. Ancak bununla başa çıkabilirdi. Derin nefes alarak banyoya girdi ve soğuk su ile yüzünü çıkadı. Biraz da olsa kendine getirirdi. Oradan ayrılıp odaya döndüğün de camın önüne ilerledi ve hemen önünde ki manzarayı izlemeye başladı.  Şehrin ışıkları karanlık havayı aydınlatıyordu. Gerçekten çok güzel bir yerdi burası.  Kollarını göğsünde bağlarken vakit geçirdi orada. Hem iyide gelmişti içerinin loş ışığı ile düşünmek. 

Yataktan gelen ses ile arkasını döndüğünde Kerem uyanmış ve dirsekleri üzerinde doğrulmuştu. Hemen kocasına doğru ilerleyip yanına oturdu ve ellerini kollarının arasında ki boşluğa yerleştirerek ona yakınlaştı.

_ Daha iyi misin ?

_ Hıhı, çok iyiyim. Ama daha iyi olabilirim.

Ve dudaklarını Zeynep'in hemen önünde ki dudaklarına bastırdı.  Zeynep ellerini çıplak beline koyarken ona karşılık verdi.  Ancak hemen ayrıldı.

_ Hadi kalkalım artık.

Kerem onu dinlemeyip yeniden dudaklarına yönelmişti ki telefonu çalmaya başladı.  Derin bir nefes alarak komidinin üzerinde ki telefonunu aldı. Robert Will arıyordu.

_ Efendim. 

_ Merhaba Kerem, nasılsın?  Hoşgeldiniz. 

_ Teşekkür ederim Robert.

_ Otel'i beğendiniz mi herhangi bir sorun çıkmamıştır umarım ve dinlenebilmişsinizdir.

_ Hayır,  hiç bir sorun yok aksine oldukça memnun kaldık. Teşekkür ederiz.  Ve gayet iyi dinlendik.

_ Böyle olmasına çok sevindim.  O zaman akşam yemeğini birlikte yiyelim.

_ Tabii,  olur.

_ Siz hazırlanın öyleyse şoför sizi bekliyor olacak. 

_ Görüşmek üzere. 

Zeynep onu uzaklaşmadan bekliyordu.

_ Ne oldu? 

_ Birlikte akşam yemeği yiyelim dedi. Karşılamayı şimdiden yapacaklar.

_ Baya iyi karşıladılar bizi.

_ İş dünyası güzelim. Neyse hadi hazırlanalım bizde.

Zeynep başını salladığında yataktan kalktılar.  Kerem siyah takım elbisesini alırken Zeynep de böyle olacağını tahmin ettiğinden getirdiği siyah dizlerinin üzerinde göğsünün iki yanından küçük transparan  bölgeleri olan elbiseyi giymişti. Belini çok sıkmıyordu ancak aşağıya doğru bollaşıyordu. Hamilelikte onu sıkmayan ancak şık bir elbiseydi. Sırtındaki fermuar omuz hizasının biraz altında bitiyordu. Giydiği topuklı ayakkabı ise yine siyah ve bileğinde bir şerit vardı. Topuğun üstünde bileğindeki şeritte minik minik boncuklar vardı ve çok şık duruyordu.  Hem rahat da ettiriyordu onu, hamilelikte rahatsız etmiyordu. Saçlarını da düzelttiğinde yanında getirdiği bir kaç makyaj malzemesine yöneldi. Rimel, allık ve ruj  sürerek gayet minimal bir şekilde tutmuştu makyajını. Banyodan çıktığında Kerem de giyinmişti. Onun karşısına geldiğinde sordu.

_ Nasıl olmuş?

Kerem bakışlarını karısına çevirdiğinde baştan aşağı süzdü ve aklına gelenlerle güldü. Zeynep onu hemen anlarken öne doğru atıldı  ve omzuna vurup parmağını salladı.

_ Kerem şu aklını yerinde tut. Gülme öyle, anlıyorum.

Kerem gülmeye devam ederken bir anda Zeynep'in kollarından tutarak kendine çekti. 

_ Senin yüzünden güzelim.  Ne yapayım?

_ Pisliksin.

_ Eh.

Gülen dudakları birleştiğinde Zeynep ellerini göğsüne koydu ve biraz itti.

_ Hadi geç kalmayalım.

Kerem başını sallarken karısının elini tuttu ve odalarından ayrılıp aşağıya indiler. Dediği gibi şoför onları bekliyordu.  Arabaya geçtiklerinde kısa süre içinde şık bir restorantın önünde durmuşlardı.  Kerem burayı da daha önceden biliyordu. Gerçi gitmediği yer kalmamıştı. Karısının elini tutarken içeri girmişlerdi. Kerem karşıda, ileride ayağa kalkan adama doğru ilerledi. Robert, Keremden iki üç yaş büyük, esmer, uzun boylu bir adamdı. Pek fazla yapılı olduğu söylenemezdi ancak kendini gösteriyordu. Pahalı havası her yerden belliydi. Ve yanında da oldukça genç, en fazla 22 yaşında olan uzun zayıf kumral bir kız vardı. Kızın uzun ve güzel fiziğine giydiği kısa bustiyer ve dar lacivert kot pantolonu çok yakışıyordu. Topuklu ayakkabılarıyla  da daha da uzun gözüküyordu. Yüzünde ki gülümsemeden nasıl biri olduğu anlaşılmıyordu. Kız Robert'ın koluna kendi kolunu dolamıştı.

Onlara yaklaştıklarında  Kerem elini uzatmıştı.

_ Hoşgeldiniz. 

_ Teşekkür ederiz Robert.

Kerem elini çekerken Zeynep'e yönelmişti. Robert Zeynep'in elini yavaşça sıkmıştı ve gülümsemişti. Kerem hemen tanıttı.

_ Eşim, Zeynep.

_ Memnun oldum Zeynep. 

Zeynep bu kadarını anladığından cevap vermişti. Robert'ın yanında ki kız da uzun beyaz ojeli elini Kerem'e uzatmıştı.

_ Hoşgeldiniz. 

Kerem kısa bir el sıkışmanın ardından geri çekti. Kız Zeynep'in elini de sıkarken Robert tanıttı.

_ Angelina,  sevgilim. 

Masaya oturduklarında yemeklerini sipariş etmişlerdi. İş muhabbeti dönerken Angelina dahil oluyor ancak Zeynep dahil olamıyordu. Karnı acıktığı için önünde ki yemek daha çok dikkatini çekiyordu.  Fakat yemekte bittiğinde arkasına yaslanıp dinlemeye başlamıştı. Anlamıyordu. Başta az çok anlasada şimdi olmuyordu. Yavaş yavaş sıkılıyordu. Angelina daha çok Kerem odaklı giderken dirseğini masaya, başını eline yaslamıştı. Daha çok gençti ancak yüzünde ki makyaj buna zıttı. Kız çok eğleniyordu. Kerem bazı şeyleri hemen Zeynep'e de çeviriyordu. Zeynepse başını sallamakla yetiniyordu. Bu kızdan hoşlanmamıştı. Duyguları birbirine girerken öne doğru Kerem'e doğru geldi ve masada ki koluna kendi kolunu sararak parmaklarını birleştirdi. Kocası kendine döndüğünde gülümsedi ve Kerem de uzanıp şakağını öptü.  Neden bilmesede şimdi daha iyi hissediyordu. Kocasına yakın olmak böyle yapıyordu. Bu pozisyon zaman geçtikçe değişmiş Zeynep Kerem'in kolunun altına girmişti. Zeynep içemese de Robert,  Kerem ve Angelina viski içmeye başlamışlardı. Kerem üçüncü kadehi bitirirken Zeynep ona döndü. Kerem'i etkilemiyordu kolay kolay içki, biliyordu. Ancak yinede yeterli bulmuştu.  Zaten yorulmuştu.

_ Hayatım yeter bu kadar.

_ Son bir kadeh daha güzelim. Tadında kalsın.

Zeynep anlayışla başını salladığında Angelina olduğundan fazla içmişti. Kerem dediği hibi bırakırken Angelina gece sonunda neredeyse ayakta duramıyordu. Çok fazla içmiş ve çarpmıştı. Kalktıkların da Kerem Zeynep'in elini tutarken Robert da Angelinaya sarılmıştı. Angelina bir şeyler diyor ancak anlaşılmıyordu. Çıkışa yöneldiklerinde ve kapıdan çıktıklarında Angelina tökezleyerek Kerem'e doğru gelmişti. Kerem refleks olarak onu uzağında tutarken yüzlerinin yakınlaşmadığına çok seviniyordu.  Zeynep ise dişlerini sıkmıştı. Angelina Kerem'in yüzünde gözlerini gezdirirken doğruldu ve ona doğru adım attı. Kerem kaşlarını çatarken bir adım yavaşça geriledi. O sırada Robert onu tuttu ve görüşüp arabalara yöneldiler.

Zeynep yine dıygularına yenik düşerek sinirlenmişti. Otele yakın söylenmeye başlamıştı.

_ Ağzının içine girseydi! Neyineyse o kadar içmek !

Kerem karısına döndüğünde araba durmuş ve inmişlerdi. Zeynep ondan önde gittiğinde odaya da önce girmişti. Hemen yatağa oturup ayakkabılarını çıkarmıştı.

_ Güzelim. 

Zeynep ona cevap vermeyip ayağa kalktığında banyoya gidecekti ki Kerem kolundan yakalayıp kendine çekti.

_ Ne oldu?

_ Kerem bırakır mısın, birazdan konuşalım. 

_ Bırakmayacağımı biliyorsun güzelim. Bir daha soruyorum ne oldu? 

Zeynep kaşlarını çatarken istemeden gözleri de doldu.  Hattâ istemeden sesi de yükseldi.

_ Bilmiyorum! Ya aslında biliyorum!  O kız resmen gece boyunca sana baktı! Yok sana bakıp gülmeler, içip içip üstüne atlamalar! Sinirlerim bozuldu!  Kıskandım anladın mı?! Hep bu hamilelikten, duygularım birbirine giriyor! Ama kıskandım!  Yanında ben varım hâlâ bir beklentisi var! Sinirim bozuldu işte!

Kerem aslında buna şaşırmıştı. Hem de bir yandan olan şeylerden haklı görmüş ve kıskanması hoşuna gitmişti. Zeynep yeniden gidecekken yine izin vermedi ve kendine iyice çekti. Dolu gözlerine bakıp konuştu.

_ Benim gözüm senden başkasını görür mü güzelim? Görmez. Farkında bile değilim dediklerinin. Son şey beni de rahatsız etti. Tepkiyi de gösterdim.  Ama senin böyle üzülmeni beklemedim. Boşver sen onu görme bile. Para için o adamın yanında olduğu çok belli zaten.  Benim de umrumda dahi değil. Senin üzülmen beni çok üzer. Bebeğimin üzülmesi de çok üzer. Lütfen güzelim basit insanları kafana takma.

_ Sinirlerim bozuldu Kerem. Senden şüphe ettiğimden değil inan. Kendime engel olamıyorum bazen. Seni çok seviyorum,  dayanamadım.

Kerem hemen yüzünü elleri arasına aldı ve alnını öpüp karısını sol göğsüne yasladı. Saçlarını okşayıp kalp atışlarının sesi ile anlattı.

_  Şuanda duyduğun ses senin için atıyor güzelim. Başkasını duymuyor bile. Sadece senin için. Senin sevgin burda. Aşkın burda. Senin herşeyin.  Sen böyle diyip söyleyince ben eriyorum. Senin aşkın benim en büyük hediyem. En büyük yaşam nedenim. Sana olan sevgim anlatılmaz. Sadece seninle yaşıyorum bunu. Ben seninle bambaşka bir adam oldum.  Ve bu adam seni kendinden çok seviyor,  herşeyden çok seviyor.  Seni asla incitmez. Saçının teline zarar gelse bu dünyayı yakar, yıkar.  Başka ucuz insanlar için kendini üzmeneyse hem üzülür hem kızar. Senin onları kıskanmaya bile eğilimin olmamalı güzelim. Sen benimsin. Sen bensin. Sadece sen varsın o kadar.  Onlar bir ses bile değil. Kendini üzmeni yasaklıyorum. Öyle bir şey yok. Hele de boş insanlar için. Benim için sadece sen varsın.  Dünya da sadece sen! Sen ve çocuklarım!  Ben sizi, en değerli varlıklarımı beş paralık insanlar için harcamam. Siz benim herşeyimsiniz! Hep diyorum ya güzelim; yaşama sebebimsiniz!......................

Continue Reading

You'll Also Like

11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
91.5K 17.7K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
1.1K 357 17
Bir Künye Bir Mermi Aşk Hikayesi " Zıt kutuplar birbirini çekermiş." " Ama biz, birbirimize kenetlendik Kara." " Gülüm, bana son kez tek birşey söy...
74.1K 6K 23
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...