36.BÖLÜM

6.8K 304 53
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yine günümüzde ben geldim. Hepinize güzel yorumlarınızdan dolayı votelerinizden dolayı bir kez daha çok ama çok teşekkür ederim. Gerçekten beni öyle mutlu ediyorsunuz ki anlatamam. Ben sizlerden aldığım ben istekle yazıyorum bölümleri inanın. Sizinde istekleriniz var biliyorum ama herşey zamanla olacak merak etmeyin olur mu? Yazmayı planladığım yerler var. Kerem açılacak mı açılmayacak mı onu göreceğiz. O farklı arkadaşlar bunu göreceksiniz. Kerem Sayer farklı. Ama hepsini göreceğiz hiç merak etmeyin.

Hepinize iyi okumalar ♥ 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》


Kerem'in söylediklerinden yine bir şeylerin farklı olduğunu anlamıştı. Masanın üstündeki elini bu sefer o tuttu ve gözlerine baktı.

_ Neden olduğunu bilmesemde öyle olacağını biliyorum. Anlatmıyorsun ama bir şey var biliyorum. Ne zaman anlatmak istersen ben yanındayım dinlerim seni.

Kerem gülümseyip elini kendi elleri arasına aldı ve dudaklarına götürüp öptü.

_ Biliyorum.

Elinin üstüne değen dudaklar ile elektrik tüm vücuduna yayılırken gözlerine bakmaya devam etti yüzündeki gülümseme ile.

_ Kalkalım mı artık?

_ Kalkalım güzelim.

Bir kez daha öpüp elini bıraktı. Derin bir nefes alıp kızının üstünü giydirdi ve kalkıp kendi montunu giyindi. Eve döndüklerinde hiç bir yerin ev gibi olmadığını gördüler bir kez daha. Koltuğa otururken çalan telefonunu hoşnutsuzca çıkarttı. Babası arıyordu.

_ Efendim.

Sesi herkese olduğu gibi oldukça soğuk ve mesafeli çıkmıştı. Herkesi ürküten korkutan sesi.

_ Kerem evde misin size geliyorum.

_ Evdeyim ama dinleniyorum. Telefonda da söyleyebilirsin.

Ahmet'in sinirli bir nefes aldığını telefonun öbür ucundan bile anlıyordu ve yüzündeki ifade gözünün önünden canlanıyordu.

_ Kerem yüz yüze konuşmamız gerekiyor!

_ Müsait değilim dedim Ahmet Sayer! Telefonda söyleyeceksen söyle yoksa kapatıyorum.

Dik bir şekilde otururken sesi yükselmişti. Gelen ayak sesini duyduğunda kendini tuttu ve gözlerini kapatıp açtı. Zeynep gidip gitmemek arasında kalsada ilerleyip karşına oturdu ve kızını yere bıraktı.

_ Kerem Sayer sana yüz yüze konuşacağız dedim!

_ Madem bu kadar ısrarcısın yarın şirkete beklerim. Yüz yüze! Konuşuyoruz.

Daha fazla beklemeden ve sinirlenmeden kapatıp yanına attı telefonu. Gözleri bir anda Zeynep'inkilerle çatışınca hislerinin gevşediğini hissetti.

_ Bir sorun mu var? Bizim içinse eğer kalma git şirkete.

_ Bir sorun yok. Bana istediğini yaptıramaz. Karıma saçma sapan sözleşme zımbırtısı sunup evime hiç gelemez! Bu kadar istiyorsa yarın şirkete gelir.

Zeynep'in gözlerini bir an kaçırması ile kendini suçladığını anladı ve oturduğu yerden kalkıp yanına oturdu. Çenesinden tutup kendine çevirdi.

_ Senin yüzünden değil. Kendini suçlama sakın.

_ Sen.. Nerden..

_ Bilirim ben. Kendisi istedi. Senin suçun değil.

Kendini suçlu hissetsede onun sözleriyle birazda olsa rahatladığını hissediyordu. Eli çenesini okşarken biraz daha yaklaştı ona. Zeynep onun yüzünün dudaklarının gözlerinin kendine daha çok yakınlaşması ile titrediğini hissederken zar zor açık tutuyordu gözlerini. Bu sefer bir adımda o attı ve aralarındaki mesafeyi tamamen kapattı. Kendisi bastırdı dudaklarını onun dudaklarına. Hep ondan beklemek haksızlık olurdu. Zaten en büyük adımı o atıp yaklaşıyordu şimdide dudaklarını aralıyordu. Kendini ona bırakmışken belinde ellerini hissedince o da boynuna götürdü ve ensesine koydu ellerini. O damar yine kendini şaşmadan belirginleşip atmaya başlamıştı. O damarın etkisi gülümsemesine neden olurken parmağını hafifçe hareket ettirdi ve okşadı. Belindeki eller sıkılaşırken kazağını kavramıştı ve kendine daha çok çekmişti. Ne bir erkek onu bu kadar etkilemişti ne de bu kadar istenmişti. Her zaman olduğu gibi bu an o sevimli sesi duydular.

_Bende! Baba! Anne! Bende!

Ayrılmak zorunda kalınca yüzünden gitmeyen gülümseme ile kızını kucağına aldı ve önce yanağını daha sonra da boynunu öptü.

_ Çocukların yanında yapılmaması gereken şeyleri yapıyoruz.

Kızını öpmeye devam ederken gözlerini kaldırıp onun gülen gözlerine baktı.

_ Aklıma sahip çıkamıyorum.

Kızardığını hissederken bakışlarını kaçırdı ondan. Dudaklarını birbirine bastırmıştı kızarmamak için.

_ Ve hâlâ.

Duyduğu şeyle gülsemi kızsa mı bilemedi ama yüzünde göstermek istemediği bir gülümseme oluştu.

_ Çocukların yanında konuşulmaması gereken şeyleri de konuşuyoruz.

_ İyi, biz de yanlızken konuşuruz.

Bakışları geri şaşkınlıkla ona dönerken yüzündeki ifade şaşkınlığına rağmen gitmemişti. Bir şey demedi ve onun kızını sevişini izledi. Duygu bir de mümkünmüş gibi onun sevgisiyle daha çok sarılıyor bırakmıyordu babasını.

_ Şirine yerim seni.

_ Aaa!

Onun tepkileriyle daha çok öpmeye başlamıştı.

_ Babacı.

Kerem onun kendisinin dediği gibi 'babacığım' demeye çalıştığını anlamıştı. Hergün birşeyleri daha iyi anlıyor konuşmaya yelteniyordu.

_ Duygu.

Duygu başı annesine tersken babasını ittirip elini koltuğa koydu ve destek alarak kalktı. Paytak adımlarla annesinin kucağına oturup babası gibi öpmeye çalıştı.

_ Kerem bu çocuk senin her yaptığını yapacaksa yandık. Yandık.
_ Yapsın tabii.

Geri yaslınıp bu sefer o izlemeye başladı onları. Duygu annesinin elinde yüzüğü görünce parmağını küçük elleriyle tuttu ve ona baktı. "

_ Bu ne?

İkisinin de gözleri kocaman açılmış ve bir anda birbirlerine bakmışlardı. İşte yine kocaman bir adım atmıştı Duygu. Zeynep gülümseyerek bozuntuya vermedi ve cevapladı onu.

_ O yüzük anneciğim.

Duygu annesini anlamaya çalışırken oturduğu yerde zıplamaya başladı. Ellerini birbirine vurup gülümseyerek konuştu.

_ Bende iştoyoyum! Bende!

Gerçekten bir anda söylüyor muydu Duygu bunları! İnanamayarak baktılar yeniden birbirlerine. Kerem dayanamayıp ortalarına çekti ve bir yandan kendisi öperken diğer yandan Zeynep öpüyordu. Elleri kızlarının karnının üzerine birleşmişti.

_ Sen iste baba sana hemen alır. Duygu inanmıyorum prensesim sana. Ne kadar akıllısın sen.

Zeynep şakağını öpüp boynuna yöneldi ve saçlarını okşadı.

_ Her gün daha da büyüyorsun. İyi ki doğurmuşum seni fındığım.

Yeniden öpüp kokladı onun bebek kokusunu. İyi ki doğurmuştu onu! Herşeye rağmen iyi ki!

_ İyi ki bulmuşum sizi. İyi ki.

Kerem'e bakıp gülümseyişini derinleştirdi.

_ İyi ki.

Onunla birlikte Kerem de gülümserken Duyguyu kucağına alıp Zeynep'i kolundan tutup kendine yakınlaşmasını sağlamıştı ve başını göğsüne yaslamıştı. Zeynep memnuniyetle hayranlıkla kızının elini tutup başını iyice yasladı göğsüne. Yüzündeki gülümseme evi ısıtıyordu sanki. Gözlerini bir süre kapattı ve sadece huzurun sesini dinledi. İçine inmesine kafasının rahatlamasına izin verdi. Saçları okşanırken sanki bir masalın içindeydi. Saçlarındaki eli belinde hissederken kendi elini de üstüne koydu. Masalın içindeki sihirli sözcüklere en yakından en sıcak nefesten kulak verdi; kendisine hayat verilir gibi.

_ Seni seviyorum.

Sihirli sözcükler fısıltıyla içine kalbine doğru yol alırken masalın içindeki tatlı sesi dinledi bu sefer.

_ Şeniy şeveyiyoyum!.......................

YENİ BİR HAYAT (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin