Ben geldim canlarım, sizlere yeni bölüm getirdim. Bu bölümün ardından dediğim gibi bir ara vereceğim ama bu hikayede. Simsiyah'ı düzenlemeye yeniden yazmaya devam ediyorum. Sizleri de oraya bekliyorum. Bir süre orada birlikte olacağız. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Lütfen multi mediaya koyduğum şarkı ile okuyun bu bölümü. Yorumlarınızı bekliyorum. Sizleri çok seviyorum en kısa sürede burada buluşalım♡
Sizlerii çook ama çook seviyorum sakın unutmayın öpüyorum hemde çok kocaman♡》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》》
Zeynep gün eve gittiğinde büyük bir heyecanla bekliyordu. Kocasının kızı ile oynayışını büyük bir keyif ve heyecanla izlerken onlara daha içtenlikle bakıyordu. Birliktelikleri, sevgileri öyle güzeldi ki. Öyle saftı ki. Onları izlemek, onlara bakmak, onları hissetmek çok büyük bir ayrıcalıktı.
Duygu'nun babasına bakışları, kucaklaşında ki mutluluğu, sevgisi, onunla geçen her andaki huzuru...
Kerem'in ona canını bile verecek derecede hattâ çok daha yüksek derecede olan aşkı, bağlılığı, mutluluğu, şefkati.... Bunlar anlatılması zor ancak yaşanması gereken, görülmesi gereken, hissedilmesi gereken şeylerdi. Bir annenin görebileceği, mutluluğuna tonlarca daha çok mutluluk katacak bir his, görüntüydü. İkisi birbirlerine bu kadar bağlı oldukları için çok şanslılardı. Zeynep buna onlardan daha çok seviniyordu çünkü onları çok ama çok seviyordu.
Kerem koltukta sırt üstü uzanmışken Duygu da onun göğsüne yakın bir yanda bacaklarını iki yana koyarak oturuyordu. Hem babasıyla oynuyor, hem onu seviyordu. Kerem de ona katılırken Duyguyu havaya kaldırıp indiriyordu. Saat iledikçe Duygu babasının göğsüne yatmış ve Kerem'in onun saçlarıyla oynaması, yanağını okşamasından dolayı uyku bastırmış ve gözlerini kapatmıştı. Babasının güvenli kollarında güzel, tatlı bir uykuya dalmıştı. Kerem onun uyuduğunu anladığında kolları ile sıkıca kavrayıp kendisi de kızının güzel kokusunun içinde uykuya teslim olmuştu. İkiside birbirlerinin kollarında güzel bir uykuya kapılıp gitmişlerdi.
○○○○○○○○○○○○○○○
Zeynep yukarıda odasında olan bir kaç işi hallederken içi içine sığmıyor, heyecandan yer yer eli ayağı titriyordu. Öyle güzel birşey olmuştu ki. Öyle güzel bir mucize. Bunun sabırsızlığını yaşıyordu. Yüzü gülüyordu düşündükçe, mutlu oluyordu. Bunu kocasıyla biran önce paylaşmak istiyordu. Onun vereceği tepkiyi merak ediyordu. İşini bitirdiğinde odadan çıktı ve merdivenlerden yavaşça aşağıya indi. Salona geçtiğinde Kerem ile Duygu'nun oyun oynamasını beklerken tam tersi ikisinin birbirine sarılmış bir şekilde huzur içinde uyuduğunu gördü. Yüzüne yerleşen tatlı gülümseme ile onlara iyice yaklaştı yavaşça eğilip önce kızının saçlarını okşadı ardından kocasının. Ikisine de şefkatle dokunurken Kerem gözlerini yavaşça aralamıştı. Zeynep kocasına gülümserken saçlarını okşamaya devam ediyordu.
_ Hayatım burada uyuma. Duygu da uyumuş onu yatıralım yatağa geç daha rahat edersin. Hadı canım.
Kerem kendine geldiğinde kollarındaki kızını daha net algılamış ve karısına başını sallamıştı.
_ Alayım ben Duyguyu.
Zeynep ona gülümsedi yeniden ve dikkatlice kocasının üzerinden dikkatlice kendine çekip başına ve beline dikkat ederek kucağına aldı. Onu kucağına alırken Duygu derin bir nefes ile başını annesinin omzuna yaslamıştı. Hafifçe çıkardığı sesi Zeynep anlayarak uyanmasını engelledi.
_ Şş, buradayım anneciğim.
Sessizce kızına fısıldadığında Duygu yeniden aldığı nrfes ile annesine sarılıp uykusuna kaldığı yerden bölmeden devam etmişti. Kerem elini ensesine götürürken kalkmış ve karısının yanağını yavaşça öpmüştü. Zeynep ona gülümserken yukarı yöneldi. Merdivenleri çıktıklarında Kerem Duygunun odasının kapısını açmış ve Zeynep de içeri girmişti. Yatağına geldiklerinde kızının başına ve sırtına destek vererek yatağına yatırdı. Üzerindeki kazağı dikkatlice onu uyandırmadan çıkardı ve daha rahat etmesini sağladı. Ardından öptü ve kocası ile odadan çıktılar. Kerem karısını kolunun altına aldığında Zeynep hemen başını göğsüne yaslamıştı. Kendine odalarına geçmişlerdi. Kerem üzerini değiştirirken Zeynep de siyah geceliğini giymişti. Daha rahatladığını hissederken istemsizce gözleri karnına kayıyordu. Elini oraya götürmemek için zor tutuyordu.
Kerem'in ayakta camın önünde kendisine arkası dönük olduğunu gördüğünde yavaşça ilerledi ve kokusunu hissere arkasından ona sarılarak ellerini göğüslerinin üzerine koyup başını da yasladı. Kerem karısını hissederken gülümsedi ve kısa bir süre bekleyip ellerinden tutarak önüne çekti nazikçe. Zeynep kocasının yüzü ile karşılaşırken oda aydınlanmıştı. Kerem karısının yüzünü elleri arasına almış doymasada uzun süre bakmış okşamıştı. Ardından uzanıp dudaklarını kendine hapsederek öpmeye başlamıştı. Zeynep onun beline sarılırken iyice yaklaşmış ve özlem ile karşılık vermeye başlamıştı. Kerem de yüzünü şefkatle bırakıp kollarını beline sardığında ileri gitmeden gözlerini araladı ve dudaklarını istemesede kocasından çekti. Ancak hiç uzaklaşmamıştı. Gözleri kocası ile birleşirken dudaklarını birbirine bastırdı. Nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.
Kerem bunu anlarken yeniden karısının yüzünü okşadı ve sordu şefkatli sesi ile.
_ Güzelim bir şey mi oldu?
Zeynep bir süre ona bakıp beklerken ardından sessizce konuştu.
_ Kerem, benim sana bir şey söylemem lazım.
_ Tamam güzelim söyle. Dinliyorum.
Kerem onu bekliyordu. Çekinecek birşey yoktu herşeyi söyleyebilirdi karısı. Herşeyi paylaşıp anlatabilirdi.
_ Kerem...
_ Güzelim...
Zeynep neyi nasıl söyleyeceğini düşünmeden hissederek girdi lafa.
_ Biz hiç hatırlamak istemesekte talihsiz bir şekilde canımızı kaybettik. Biz çok büyük bir acı yaşadık. İstemeyerek vazgeçtik bebeğimizden. Üstüne hiç birşey koyamadık. Yerine uzun süre hiç birşey sığdıramadık, hâlâ da sığdıramıyoruz. Hâlâ bahsettikçe içimizde acı yükseliyor. Belki kızımız belki oğlumuz olacaktı. Ben senin tıpkı Yağmur da olduğu gibi telaşını, şaşkınlığını görecektim. Doğduğunda küçükken kucağına alacağın anı görecektim. İkinci kez babalık heyecanını görecektim. Görüyordum da zaten. Sen mükemmel bir babasın Kerem. Bizim bebeğimiz bizi istemeyerek bıraktı.
Bunları söylerken yeri geldi kelimeleri boğazında düğümlendi, nefesi kayboldu, acısı tazelenip canını yaktı. Her ikisininde. Gözlerin de ki yağmur yağmaya başladı yavaştan. Bu hiç unutmayacakları acı o an korkusuzca nüksetmişti. Acıtmıştı. Ağrıtmıştı. İçini parçalara bölmüştü. Kerem acısını en derinden yaşarken karısının gözünden düşen yaş nedeniyle dişlerini sıkıyordu. Acısı katlanıyordu böyle olunca. Ama neden şuan da bunu söylediğini bilmiyordu çünkü Zeynep böyle bahsetmezdi. Acının kollarında hissederek paylaşırdı. Kollarından destek alarak. Ona soracakken Zeynep derin bir nefes aldı ve Kerem'in o an beynini durduracak şekilde yüzündeki kocasının elini alıp hemen karnına yerleştirdi ve kendi elini üstüne koydu. Beklentili gözlerine baktı buruk gülümsemesi ile.
_ Kerem bizim bebeğimiz, meleğimiz geri geldi.
Heyecanla bunu söylerken kocasının tepkisini bekledi. Kerem önce eline bakarken ardından karısının sözleri ile ona bakıp kalmıştı. İçinde öyle duygular yükselmişti ki gösteremediği. Kalmıştı öyle. Karısının yüzüne bakıp kalmıştı. Bebeğimiz geri geldi demişti. Bu, bu yeniden bir bebekleri olacak demekti. Algıları açılmaya başlarken yüzüne gülümseme bir geliyor, bir gidiyordu. Gözü eline kayarken heyecanla karısına yaklaşmıştı.
_ H-hamile misin güzelim? Ha? Hamile misin?
Zeynep onun parlayan gözlerine bakarken hemen gülümseyerek mutlulukla başını salladı ve onayladı.
_ Hamileyim Kerem. Hamileyim, bizim bir bebeğimiz daha olacak.
Kerem sevinç dolu şekilde kocaman gülümserken eline yeniden bakıp ardından hızlıca karısını kendine çekti ve sıkıca sardı onu. Gözleri dolmuştu. Sıkıca sarıp saçlarını öptü. Ardından yüzüne bakıp yanağını dudağını öptü.
_ Ben yeniden baba oluyorum! Baba oluyorum öyle mi?!
_ Baba oluyorsun hayatım.
Gözünden yaş akarken Zeynep de aynı şekildeydi. Kerem ona sıkıca sarıldığında Zeynep de hemen sıkıca sarılmış başını boynuna gömmüştü.
_ Baba oluyorum! Yeniden baba oluyorum!
Zeynep yine başını sallarken kapattığı gözlerinden mutluluktan dolayı yaşlar firar ediyordu. Kerem onu öpüp koklarken geri çekildi ve karısının başını elleri arasına alarak akan göz yaşlarını sildi ve öpüp heyecanla şefkatle konuştu.
_ Size çok iyi bakacağım. Gözümden sakınacağım. Çok iyi olacaksınız güzelim, yemin ediyorum. Size en ufak birşeyin zarar vermesine izin vermeyeceğim, asla. Size çok iyi bakacağım.
_ Biliyorum. Sen bizim kahramanımızsın. En iyi sen bakarsın. Kerem seni çok seviyorum!
Sonunda yeniden ağlamaya başlarken hızlıca kocasına sarılmıştı. Kerem mutluluktan gülümserken karısını sıkıca sardı.
_ Asıl ben seni çok seviyorum güzelim. Sen benim mucizemsin, herşeyimsin. Tıpkı çocuklarım gibi. En değerlimsin. Meleğimsin.
°•°•°•°°•°°•°°•°•°•°°•°••°•°°•°•°•°•°°•°•°•°•
İkiside hâlâ olayın sevincini yaşarken Kerem karısının daha fazla ayakta tutmamak için ondan hiç ayrılmadan yatağın yanına getirdi ve içine girdikten sonra üzerini örttü ve yanına geçti. Hemen karısına sarılıp kendine çekerken Zeynep onun bu mutluluğu ve heyecanı ile bir çok duyguyu bir arada yaşarken hemen kocasının göğsüne sokuldu. Ellerini göğsünün üzerine ve karnına yerleştirip sarıldı. Kerem ise onu sıkıca sarmışken saçlarını öpüyordu. Mutluluktan ne düşüneceğini bilmiyordu ama aklına gelen şeyi hemen söyledi.
_ Ne zaman öğrendin güzelim?
Zeynep gülümseyerek başını biraz geriye koydu ve kocasının gözlerine baktı.
_ Hastanede son günlerde midem bulanmaya başlamıştı ama ben hiç ihtimal vermedim, hastanede olduğumuz içindir dedim. Sonra Yağmurlara gidince artmaya başladı başım dönmeye başladı, iştahım kesildi bir anda. Bunlar olunca ben de şüphelendim. Nazlıyı doktora götürdüğümüz zaman bende o boş anda doktora gözüktüm. Olanları anlattım sonra ultrasona aldı ve hamile olduğumu net bir şekilde öğrendim. O kadar mutlu oldum ki, anlatamam. Hemen sana söylemek istedim ama doğru zamanı bekledim. Yanlızken söylemek istedim, bir bebeğimizin daha olacağını.
Bunları yaşadığı mutluluğu katarak anlatırken anne şefkati ile elini karnına götürmüştü. Kerem tıpkı onun gibi heyecanını en üst seviyede yaşarken önce elini karısının elinin üstüne koydu ardından sordu.
_ Bu mide bulantılarından, baş dönmelerinden benim neden haberim yok peki güzelim?
Zeynep kendini az da olsa suçlu hissederken elini kocasının yanağına koydu ve gözlerine içtenlikle baktı.
_ Bu durumlar hamileliği işaret ettiği için söylemedim. Daha doğrusu emin olmadan söylemek istemedim, seni hayal kırıklığına uğratmamak için. Boş yere umutlan sonra da üzül istemedim. Ama şuan mutluyuz, umutluyuz çünkü bebeğimiz burada Kerem. Karnımda. Aramızda.
Kerem onun kendisini düşündüğünü biliyordu, zaten ona boşuna melek demiyordu. Melek gibiydi, önce onu düşünmüştü. Hemen şefkatiyle uzanıp alnını öptü. Elini karnına yerleştirdi.
_ Burada hissetmeyi çok özledim. Bebeğimizin varlığını bilmeyi çok özledim.
_ Bende. Bende çok özledim. Çok.
Kocasına kollarını sardığında Kerem de ona sıkıca sarılmış öpmüş koklamıştı. Bebeğinin varlığı içini sıcacık yapmıştı. Yağmuru gördüğünde gerçekten ilk başta Zeynep'i öyle düşünmüştü. Doğum anını, sonrasında bebeğini kucaklarına alacakları zamanı... Tüm o evreyi. Her zaman dediği gibi Zeynep'in karnının büyüdüğünü görmek istiyordu. Bebeklerini daha yakından en yakından hissetmek istiyordu. Canı birşey çektiğinde aramak bulmak sonra ona getirmek istiyordu. Şuanda giydiği kıyafetlerin ona yeniden dar gelmesini, içine girememesini istiyordu. Aynı heyecanı fazlasıyla hakkıyla gereğiyle sonuna kadar yaşamak hissetmek istiyordu. Hakkı olan güzel zamanları istiyordu. Duyguyu kardeşi ile görmek istiyordu. Onun tepkisini görmek istiyordu. Karısının dediği gibi kıskanışını, bakışını... Hepsini yakından bilmek istiyordu.
Ama bu sefer kendine herşey adına yemin etmişti. Yemin etmişti karısına bebeğine kızına çok daha iyi bir şekilde bakacaktı. Herşeyleri ile kendisi ilgilenecek sürekleri yanlarında olacaktı. Hep gözünün önünde tutacaktı. Gözünün önünden ayırmayacaktı. Karısının hamileliğinin en rahat şekilde geçmesi için ona destek olacaktı. Her zaman olduğu gibi, sürekli kollarının altında tutacaktı. Ona asla herhangi bir acı yaşatmayacaktı. En iyisini hak ettiği için herşeyin en iyisini vermek için herşeyi yapacaktı. Ne gerekirse. Her zaman sorumlulukları olan ve bunların farkına varan bir adamdı Kerem. Ama şimdi o bir aile babasıydı. Karısı, kızı vardı. Ayrıca yeniden baba olacaktı. İki çocuğu vardı. Bu olanlar onu çok daha olgun bir adam aynı zamanda da hiç yaşayamadığı çocukluğu yapmıştı. Yeri geldiğinde kızı ile çocuk oluyordu. Karısı ile büyüyordu. Onlardan çok şey öğreniyordu. Karşılıklı birbirlerine öyle güzel şeyler veriyorlardı ki, ailenin ne demek olduğunu öğrenmişti. Ne kadar önemli olduğunu öğrenmişti. Ve yemin etmişti, onlara hak ettikleri gibi en güzel şekilde, en korunaklı, en mutlu, en huzurlu, en aşklı, en güvenli şekilde sahip çıkmaya devam edecekti. Her zaman hem kollarının hem de kalbinin altına alacaktı. Hayatında verdiği en güzel kararı vermişti zaten karısı ve kızı ile bir araya geldiğinde. Şimdi de ikinci mucize olan bebeği geliyordu. O hep içten içe istediği büyük ailesi birleşmişti. Artık büyük bir ailelerdi. Artık o bir eş, artık o bir baba, artık o bir adamdı. O artık sevgi gücünün en büyük kaynağıydı. O kaynağı karısına kızına ve bebeğine sonuna kadar açacak verecekti. En büyük gücü onlardan, yaşam güçlerinden, güzelliklerinden alarak..................