Merhabalar arkadaşlar♥ Yeni bölüm ile geldim♥ Bölüm hakkında tahminleriniz oluyor anladığım kadarıyla. Yavaş yavaş açılacak herşey hiç merak etmeyin. Sindire sindire okuyacağız, göreceğiz. Ve umarım beğenirsiniz bölümleri, hikayemizi. Tek isteğim sizlerin beğenmesi♥
'Melekoleraa' Bu bölüm senin meleğim♥ Bu hikayemde de her zaman olduğu gibi hep yanımdasın♡ Çok ama çok Teşekkür Ediyorum bunun için♥ İyi ki varsın♥ Umarım beğeniyorsundur hikayemizi♥ Ve umarım bölümü beğenirsin. Umarım istediğin gibi olmuştur♥ Seni seviyorum♥ Öpüyorum çok♥
Hepinize iyi okumalar arkadaşlar♥ Umarım beğenirsiniz ♥ 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》 》
Akşama doğru işler iyice sıkılaşmaya başlamış, gidenlerin yerini hemen başkaları doldurmaya başlamıştı. Haliyle kaldır götür yenisini getir sipariş al siparişi getir derken iyice yorulmuşlardı. Zeynep tepsiyi götürüp bıraktıktan sonra Eymen'in yanına geldi.
_ Eymen yardıma ihtiyacın var mı?
_ Yok yok hallediyorum, bak
müşteri geldi hadi sen ona bak.
_ Tamam.
Zeynep geldiği yere hızla ilerlemeye başladı. Etrafa bakınınca tek bir masanın önünde bir şey olmadığını gördü. Baktı baktı.. Bir yerden tanıdık geliyordu bu adam kendisine. Sanki görmüştü daha önceden. İyice baktıktan sonra aklına geldi dünde gelmiş olduğu. Yine aynı özenli giyimli adamdı. Yapılı vücuduna giymiş olduğu takım elbiseyi bile gölgede bırakıyordu muhteşem yüzü. O muhteşem yüz ile göz dolduran giyiniş tarzı birleşince insanın odaklandığı tek yer oluyordu.
Zeynep daha fazla bakmadan hızlıca ilerledi yanına. Bu adam çok daha lüks yerlere gidebilirdi. Kıyafetiyle görünüşüyle yargılamıyordu ama görüntü olarak zengin birisi gibi gözüküyordu. Zeynep yüzüne bakarken gözlerine dikkat etti bir an. Karar veremedi; yeşildi anladığı kadarıyla ama koyuydu uzaktan kesinlikle yeşil olarak gözükmüyordu. Gözlerini kırpıştırırken konuştu.
_ Hoşgeldiniz. Bir şeye karar verdiniz mi?
_ Kahve alayım ama şekersiz ve sert olsun.
_ Peki, hemen getiriyorum.
Zeynep geri dönüp ilerlerken anı zamanda düşüncelerini de atmaya çalıştı. Kahveyi dediği gibi söyledikten sonra tepsiye koydu ve geri geldi. Kahveyi dikkatlice adamın önüne koyup yeniden ona döndü.
_ Başka bir şey ister misiniz?
Kerem elini fincanın kulpuna getirirken diğer eli ile de karşısında ki sandalyeyi gösterdi.
_ Otur.
Zeynep bir anda ne demek istediğini düşündü. Otur demişti. Kendisine. Ne alakaydı şimdi. Eliyle gösterdiği yere baktıktan sonra yeniden ona baktı anlamayan gözler ile.
_ Pardon.
_ Ne istiyorsun demedin mi? Otur.
_ Neden? Şaunda böyle bir şey mümkün değil. Farkındaysanız mesai saatleri içerisindeyim. Bir isteğiniz varsa alayım.
_ Otur. Daha kaç kere söylemeliyim?
Zeynep adamın gayet ciddi olduğunu görünce sinirden gülümsedi ama bunu hissetmedi bile.
_ Peki ben kaç defa söylemeliyim? Tek cevap o da hayır. Bence bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Neyse ben size başka birisini yönlendireyim.
Zeynep arkasını dönüp adım atacakken adamın söylediği ile olduğu yerde kaldı.
_ Zeynep! Otur dedim.
Adını nereden biliyordu! Yakasına isminin yazılı olan yakalığı takmamıştı bile. Başını eğip baktı ama takmamıştı işte. Nerden biliyordu peki bu adam. Hemen arkasını döndü ve kısılan gözleri ile konuştu.
_ Adımı nerden biliyorsunuz?
_ Senin hakkında çok şey biliyorum.
Zeynep öylece yüzüne bakarken ne dediğini anlamaya çalıştı ama olmadı. Nasıl biliyordu? Tanışmadıklarına veya akraba olmadıklarına çok emindi. Olsa bilirdi zaten. Kızından başka kimsesi yoktu. Kerem onun yüzünde ki ifadeyi görünce söylediği sözü bıkkınlıkla yineledi.
_ Bu yüzden otur diyorum. Şimdi sabahtan beri tekrarlamaktan bunaldığım kelimeyi yineletme bana.
Zeynep o an merakına yenik düşerek etrafına baktı ve patronunun olmadığını gördü. Dediğini yaparak geçip oturdu karşısına ve aynı meraklı yüz ifadesi ile bakmaya devam etti.
_ Oturdum. Cevabımı alabilir miyim artık? Fazla vaktim yok görüyorsunuz. Adımı nerden biliyorsunuz? Ve senin hakkında çok şey biliyorum ne demek? Nerden biliyorsunuz ve ne biliyorsunuz?
Kerem fincanı dudaklarına götürdükten sonra yerine koydu.
_ İstediğimde herşeyi öğrenebilirim. Kim olduğu fark etmez. Senin hakkında da bilgi sahibi olmam hiç zor olmadı aslında.
Kerem konuşurken kafenin patronunun geldiğini gördü ve sözüne devam ederken elini kaldırıp durmasını işaret etti. Zeynep ağzı aralanırken patronuna baktı şaşkınlıkla. Durmuştu. Ses çıkartmamıştı. Anında geri dönmüştü. Onun gidişinin ardından karşısındaki adama geri döndü.
_ Yani neredeyse hakkında herşeyi biliyorum.
Neyin nesiydi bu adam? Nasıl bilebilirdi ki? Ajana benzer bir hali de yoktu. Dediğini yaptıracak bir otoritesi olduğu gibi aynı zamanda kendini beğenmiş gibi görünüyordu ve bu Zeynep'in sinirine dokunmaya başlıyordu.
_ Öyle mi? Hakkımda herşeyi biliyorsunuz yani ? Nerden bileceğim ben yalan söylemediğinizi?
_ Kızın var, sonra kızına bakan Reyhan, Reyhan'ın ve senin sevmediğiniz Cevdet. Keşin teki. Aynı zamanda sevmese de Reyhan'ın kardeşi. Sadece sen çalışıyorsun. O it herif de senin aldığın paranın üstüne konuyor. Sende orda kalmaya mecbur olduğun için buna izin veriyorsun. Baban bir kaç sene önce vefat etmiş, annen de sen küçükken. Kızına tek başına bakıyorsun. Hiç evlenmedin ama kızın var, babası ortada yok. Devam etmemi ister misin? Yeterince inandırabildim mi ?
Zeynep şaşkınlıkla dinledi dediklerini. Hepsi doğruydu atladığı bir şey yoktu. Zaten bu kadar basitti olanlar. Yetim kalan bir kız, o kızın çocuğu. Gözleri dolarken yüzünden masaya inmişti söz annesine babasına gelince. Hiç açmak istediği bir konu değildi bu. Hiç. Yarası kabuk bağlarken birileri yine kanatmayı başarıyordu işte. Peki ya bunları neden araştırmıştı? Ne istiyordu? Başını endişeyle kaldırıp çatık kaşları ile yüzüne baktı.
_ Peki neden araştırdınız bunları? Öylesine keyif için değil herhalde. Ne istiyorsunuz?
Kerem fincanı biraz ileri itip kollarını masanın üzerine koydu ve yüzüne odaklandı.
_ Adım Kerem Sayer. Tanımamış olmana şaşırdım. Her neyse. Dediğim gibi istediğim zaman çok uzun sürmeden herşeyi öğrenirim. Gördüğün gibi herşeyi biliyorum. Neden araştırdım sorusuna gelince; seninle bir anlaşma yapmak istiyorum Zeynep.
_ Anladım ne anlaşması bu?
_ Sana şu kadar söyleceğim eğer bu anlaşmaya uyarsan ve kabul edersen kızını o yerden, o adamın yanından kurtarabilirsin. Daha iyi yerde daha iyi şekilde bakabilirsin. Çalışmana da gerek kalmayacak. Sen sadece kızınla ilgileneceksin.
_ Nasıl olacakmış o? Sizin bu dediğinizi yapabilmem için benim bu ömrümün üstüne bir ömür daha yaşamam lazım anca o zaman olur. Hem çalışmayacağım hem kızıma bakacağım hemde çok iyi bir yerde çok iyi bir şekilde?
_ Aynen öyle. Tam da bunu anlattım çok doğru anlamışsın.
_ Şuan gerçekten ciddi misiniz diye bakıyorum. Kim bir insana hem de tanımadığı insana bir anlaşma için böyle şeyler vaad ederki?
_ Çok ciddiyim önce belirteyim. Ben bu söylediklerimi sana vaad ediyorum. Ve çok ciddiyim Zeynep eğer kabul edersen belki daha fazlasını bile yaşayabilirsin.
_ Sizi tanımıyorum kim olduğunuzu bilmiyorum. Sadece adınızı yeni öğrendim. Nerden bileceğim sizin başka nedenler için yapmadığınızı?
_ Bak sana anlatacağım herşeyi. Bu fırsatları bir daha bulamayabilirisin. Söz konusu olan şey kızın.
Zeynep arada kalsada dinlemeye karar verdi. Kalkıp gitmeliydi aslında bu ne saçmalık daha fazla konuşma demesi gerekirdi ama istediği şeyleri söylüyordü. Asla güveniyordu. Kim olduğunu bile bilmiyordu ama dinlemekten zarar gelmezdi. Eğer kafasına yatmazsa başka yerlere giderse konu hayır der kalkardı. Dikkatini çeken şey kızının geleceği cümlesiydi. Tek istediği şey ona iyi bir gelecek hazırlamaktı. Kendisi umrunda bile değildi. Tek düşündüğü şey kızıydı.
_ Sadece dinleyeceğim. Size güvendiğimi falan da sakın düşünmeyin çünkü güvenmiyorum.
_ Peki ben anlatayım sen öyle karar ver. Sana saçma gelebilir belki ki bencede öyle anlamlı olan en ufak bir şeyi yok. Şuanda kendi şirketimin başındayım. Ama resmi olarak benim değil. Eğer evlenirsem şirket tamamen bana devredilecek.
_ Yani?
_ Yani olay şu ki; biz seninle evleneceğiz..........................................