CAN SUYU'M (Tamamlandı)

By HuysuzMuallime

402K 16.1K 625

Evet, o benim Can Suyu'm! Toprağa dikilen küçücük bir fidenin ihtiyacı sadece Can Suyudur. Bende onu Can Suyu... More

CAN SUYU'M
KARAKTERLER
1-Badem Gözler
2-Gitmesen Olmaz Mı?
3-Yoksa aşık mısın?
4-Alışma!
5-Benim için değerlisin!
6-Cennet/cehennem
7-Girdiğin gibi çık hayatımdan!
8-Prenses ile hayat daha güzel
9-Yeni İnsanlar/Farklı Hayatlar
10-Sevilmeyi hakediyor!
11-Uzak durmalıyım ondan!
12-Değerim yok!
13-Bir başkası!
14-Bensiz gitti!
15-Tekrar aşık oldum.
16-Beklenmeyen düğün!
17-Şansımız Var Mı?
18-Kıskanıyorum
19-Aşkınızın değerini bilin!
20-Benim Gerçeğim
21-Aklım hep sende!
22-Yeni biri!
23-Onsuz nefes alamam!
24-Yüreğim seni çok sevdi
25-Adı aşk olsun
26-Can Suyu'm
27-Kalbini dinle
28-Hayallerim gerçek oldu.
29-Prenseleri kim sevmez ki?
30-İkna
31-Yeni ailem
32-Hayal kırıklığı
33-İdare etmeyi öğreniyorum
34-TBK mavişleri!
35-Nişan
36-Süpriz!
37-Senin için her şeye razıyım!
38-Şaka mı bu!
Anneler Günü Özel!
39- Buğrasız!
40-Bana Ait
41-Mezuniyet Balosu
42-Her şey Bitti!
43-Yeni Kararlar...
44-Vazgeçmeyeceğim Sizden!
45-Biz Olur Muyuz Yine?
46. Sahi Neydi Seni Benden Alan?
47-Aşığım!
48- Değişen Hayatlar (Part 1)
48- Değişen Hayatlar(part 2)
49- Yabancı! (part-1)
49 - Yabancı! (part-2)
50 - Vuslat (part-1)
50- Vuslat (part-2)
51- Güzel Günler (patr-1)
51- Güzel Günler (Part-2)
52- Yeni Başlangıçlar (Part-1)
52 - Yeni Başlangıçlar (Part-2)
53 - Mutlu Aileler (Part-1)
53-Mutlu Aileler (Part-2)
54-Yeni Bir Aşk (Part-1)
54-Yeni Bir Aşk (Part-2)
Fragman
55-Özlemek... (Part -1)
FRAGMAN
55- Özlemek... (Part-2)
56 - Yeni Kararlar (Part-1)
56- Yeni Kararlar (Part-2)
57 - Masum Sevda ( Part-1)
57 - Masum Sevda (Part - 2 )
58 - Hayatın Planları (part-1)
Fragman
58 - Hayatın Planları (Part-2)
59 - Yeniden Aşk (Part-1)
59-Yeniden aşk(Part-2)
60 - Ilk Aşk (Part-1)
60- İlk Aşk (Part -2)
61 - Geleceğe Dair (Part -1)
61 - Geleceğe Dair (Part - 2)
FİNAL (Part-2)
SON SÖZ
HAYAT AŞKLA BAŞLAR
INSTAGRAM
ÇOCUK GÖNÜLLÜ

FİNAL (Part-1)

4.6K 172 1
By HuysuzMuallime

YAZAR NOTU: Merhabalar! Evet! Finale geldik. Daha önce belirtmiştim finale az kaldığını. veişte final. Ama bu burada bitmiyor. bunda sonra ki hikayemiz çocuklarımızın hikayesi HAYAT AŞKLA BAŞLAR  ve bence çok eğlenceli olacak ;) Tabi sizler yanımda olursanız :)

M.M: Poyraz- Açelya \ Doruk-Kumsal \ Yasemin Alex çiftleri :)

Bölüm videomuz; İmera- İmera Fera bölüme pek uymasa da şu sıralar çok hoşuma giden bir şarkı sizin ile paylaşmak istedim :)

İyi okumalar... :*

"Ben vermiyorum! "

Herkes Buğra dayıma şaşkın şaşkın bakarken benim omuzlarım düşmüştü. Hayır anlamıyorum, neden hayatımda ki erkeklerin hepsi birbirinden kıskanç? Neden bir tane normal insan yok hayatımda?

"Buğra ne diyorsun?"

Diyerek sessizliği bozan Mevsim teyzemdi. Buğra dayım ona öyle bir bakış attı ki...

"Vermiyorum diyorum Mevsim. Doruk, Kumsal ile evlenmez diyorum. Olmaz diyorum."

Dayım, Mevsim teyzeme hitaben konuşuyor olsa da gözlerini Doruk'un yüzünden çekmemişti.

"Bende vermiyorum!"

Diyen ses ile acıyla inlememek için kendimi zor tuttum. Tolga dayıma baktım yalvaran gözlerle, söylediklerini desteklercesine omuz silkti.

"Ama neden? "

Diye isyan etti sonunda Doruk. Yutkunduktan sonra devam etti.

"Güven mi vermiyorum? Sevgimden mi emin değilsiniz? Geleceğinden, ona bakmayacağımdan mı korkuyorsunuz? Yaşı mı küçük? Ne? Hangisi? "

Ara ardına sorduğu sorular boyunca sesi sakın olsa da o ses altında ki sabırsızlık, çaresizlik ve aşk kendini hissettirdi. Gözlerini iki dayım arasında gezdirdi sözleri bitince, şuan gelecek cevabı nefesini tutup beklediğine adım gibi eminim. Bende baktım onlara, ikisi birbirine baktı o an. Ve ben biran gözlerinde zafer parıltısı gördüm. Hatta babamın gözlerinde de aynı parıltıyı gördüm sanki.

O bakışmalardan sonra Tolga dayım boğazını temizleyip söze girdi.

"Diyelim ki hepsi... Neye dayanarak korkularımızı dindireceksin? "

Ben, "İşte şimdi yandık, elveda Doruk. " diye düşünürken, daha doğrusu buna yeltenirken Doruk kendinden emin konuşmaya başladı.

"Aşkıma dayanarak tabi ki! Aşkım ona olan sevgim, tüm sorularınıza yan-"

"Aşkını nasıl kanıtlayacaksın peki? "

Kaşları burnuna düşmüş Buğra dayım ile neredeyse ağlayacaktım. Böyle hayal etmemiştim!

"Kanıt için son 12 yılından birine baksanız yeter. Hepsinde kalbim Kumsal ile doluydu. Bizimkisi gelip geçici bir heves veya beden arzusu değil. Bizimkisi çocukluk aşkı hiç değil! Bizim kalplerimiz bir oldu daha çocukken! Şimdi biz sizden izin istiyoruz ama.. Oldu ki bu izni vermediniz... Biz ayrılamayız abi! Başta iç içe geçmiş kalplerimiz izin vermez buna! Et tırnaktan ayrılır mı hiç? "

Doruk sözlerini bitirince derin bir nefes aldı. İşte o zaman nefesimi tuttuğumu fark edip derin bir nefes aldım.

"Aşka bak be! Bende istiyorum bu modelden."

Diye mırıldanan Açelya'ya baktım. Gözlerini Poyraz'a dikmiş iç çekiy-Ne! Oha!

"Bu sefer kesin aldı seni."

Diyip kıkırdayan Yasemin idi. Ben ise hala gerginim çünkü ortam hala sağır edici derecede sessiz!

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama konuşan Buğra dayım oldu.

"Açıklaman güzel. Aferin, gözüme girdin! "

Dedikten sonra gülümsedi. Tolga dayım da onaylar bir şekilde başını salladı! Sonra Buğra dayım babama dönüp göz kırptı! Bunların hepsi cidden oldu ya!

"Kıvanç, devam edebilirsin. "

"Eh... Peki o zaman, verdim gitti! Hayırlı olsun!"

Babamın sözleri ile herkes şoktan çıkıp gülümsemeye başladı. Hele Doruk öyle güzel güldü ki...

Sonrasında ise yüzükler takıldı, Rüzgar abi kurdeleyi kesti, eller öpüldü ve sıra tatlılara geldi. Eh tatlı yiyelim tatlı konuşalım değil mi?

*

"Hey! Gözlerin ile yedin çocuğu!"

Elimi Açelya'nın önünde sallarken kıkır kıkır gülüyordum. Bu neşeyi tabi ki tatlısını yerken bana gülen gözlerle bakan "Sözlüme" borçluyum! Ay biz cidden sözlendik ya! Baya yani. Allah'ım!

"Hı? Ne çocuğu ya! Tatlı yiyorum ben! "

Dedikten sonra ağzına tatlı tıkan Açelya "Hiç inanmadım" bakışı attım.

"Ya tabi tabi. İnandım ya bende."

"Ay yiyecek gibi bakma zaten sevgilime! Kıskanç bir insanım ben!"

Yasemin'in sözleriyle ben ona kocaman olmuş gözlerle bakarken Açelya'nın tatlısı boğazına dizildi ve öksürmeye başladı doğal olarak.

"Ay! Dur dur şu suyu iç!"

Yasemin şu uzatırken bende sırtına vuruyordum. Oha ama ya! Amma garip bir isteme günü oldu bu! Allah'ım bu kız Alex'i seviyordu, ne zaman Poyraz ile çıkmaya başladı. Neler oluyor ya?

"Siz... Siz sevgili misiniz?"

Öksürüğü diner dinmez sorduğu soruda bak ya! Tam bende ağzımı açıyordum ki Yasemin bana göz kırptı ve ben işte o an anladım neden öyle dediğini! Az değil bu kızda ha!

"Eveeetttt! Dün çıkma teklifi etti, bende kabul ettim. Ondan iyisini mi bulacağım yani? Değil mi ama? Yakışıklı, zeki, böyle çok da tatlı. "

Yasemin şımarık şımarık anlatırken Açelya kırgın gözler ile ona bakıyordu.

"Ha-hayırlı olsun."

Derken gözlerini tabağına çevirmişti bile. O an Yasemin ile göz göze geldik.

"Bak ya, nasılda üzüldü."

Dedi Yasemin kıpır kıpır sesi ile. Açelya telaşla başını kaldırdı

"Yok. Üzülmedim valla! Sevindim hatta! Hay-"

"Sevgili değiliz seni kandırdım!"

Dedi sözlerini tamamlatmadan. Açelya şokla gözlerini kırpıştırdı.

"Kız, valla sevgilim değil. Tepkini ölçmek için dedim öyle. Ay valla çok üzüldün ama. Hava da aşk kokusu mu var ne? "

Yasemin kıpır kıpır konuşurken Açelya hala şoktaydı.

"Neler oluyor anlatacak mısın?"

Dedim Açelya'ya. Önce bir tereddüt etti ama sonra derin bir nefes alıp anlatmaya başladı. Meğer ilk gördüğünden beri dikkatini çekiyormuş Poyraz ama söylememiş bize.

"Bence sende onun dikkatini çektin"

Derken bir bilge edasındaydı Yasemin.

"Bence de. "

Dediğim de Açelya bize alaylı baktı.

"Yapmayın ama kızlar. Daha yeni Yasemin de dedi. O yakışıklı, zeki, tatlı... Ona hasta olduğu için hastaneye gelen kızların efsanesini geçende sen anlattın Kumsal . Beni ne yapsın?"

O dudak büzünce Yasemin ile birbirimize bakıp kıkırdadık.

"Ya kızım. Sen ne bakıyorsun o efsaneye. Poyraz şimdiye kadar derslerden başka bir şey görmemiş ineğin teki. Olursa eğer ilk kız arkadaşı sen olacaksın."

Dediğim de şaşkın şaşkın baktı bana.

"Ciddi olamazsın!"

"Gayet ciddi! Ay acaba senin hakkında ne düşüyor? Gidip ağzını arasam mı ki?"

Yasemin kendi kendine mırıldandıktan sonra biz daha itiraz edemeden ayağa kalktı.

"Konuşayım ben bir."

Dedikten sonra göz kırpıp Açelya'nın itirazlarına aldırmadan Poyraz'ın yanına gidip onu çeke çeke bizim görebileceğimiz sakin bir köşeye götürdü.

"Bu kız insanı öldürür. Ne diyecek şimdi ama ya! "

İsyanı ile kıkırdadım.

"Yasemin... Kardeş gibi Poyraz için. yani bende öyleyim ama bana daha çok arkadaş gözüyle bakıyor."

Derken Yasemin'in saçlarını karıştıran Poyraz'a gülümsüyordum. Her zaman ki gibi Yasemin homurdanırken o kahkaha atıyordu.

"N-Neden ki?"

Dedi Açelya. Gözlerimi ona çevirdiğim de dikkat ile Poyraz'a baktığını gördüm.

"Valla tam olarak bir bilgim yok. Yani bir şekilde Yasemin onun için korunup kollanması gereken bir kız en başından beri. Bunun sebebi belki daha küçük diye... Yada belki bana Doruk göz kulak olduğunu için kendini Yasemin'in abisi ilan etti. Belki de... Bizden bile yanlız olduğu için..."

"Anlamadım? "

Kafası karışık bir şekilde bakınca bana gülümsedim.

"Biz hepimiz yurttan arkadaşız biliyorsun?"

Dedim sorarcasına, başını salladı.

"Ben aralarında en şanslısı olarak Gülen ailesine evlatlık verildim, bunun için ne kadar şükrediyorum bilmezsin. Sonra Doruk'un da tam olmasa da bildiği bir geçmişi, yandığını bildiği bir ailesi, onlarda kalan bir şeyler var elinde. Ama Poyraz da oda yok. O bir ara ailesini bulmaya çalıştı. Ama tek bulabildiği yurt kayıtlarında yazan "Cami önünde bulunmuş" cümlesi. "

"Cami önü mü?"

Sesi hem şaşkın hem üzgün çıktığında gülümsemeye çalıştım ama olmadı. Gülebileceğim bir konu değil ki bu....

"Evet. İşte belki o yüzden Yasemin onun için kardeş gibi. Onu asla kıramaz. Kendi için olmasa bile onun için seninle buluşacaktır."

Dediğim an dilimi ısırdım! Ya ben ne diyorum?

"Ama... Ama bence onun dikkatini çekiyorsun zaten. "

Benim çabamı görünce kahkaha attı.

"Çevir kazı yanmasın, ha?"

"Of... Her şeyi batırdım. "

Ben dudaklarımı büzünce yanaklarımı öptü sulu sulu.

"Kısmet gülüm ya."

Dese de umut etmişti bir kere. Ya inşallah olur!

Ben gözlerimi kaçırırken Yasemin bomba gibi düştü yanımıza.

"Eveeetttt! Açelya bana ne alıyorsun?"

Derken muzır bir şekilde gülüyordu. İkimiz de anlamamış bir şekilde baktık ona.

"Ne? Ne oldu ki? "

Açelya merakla soruları sorunca Yasemin damağını şaklattı, saçlarını havlandırdı.

"Şimdi hani ben onun yanına gittim ya ağzımı aramak için. Daha ben konuyu açmadan o açtı. Dedi ki Açelya'nın çıktığı görüştüğü biri var mı. "

"Damdan düşer gibi? "

Dedim gözlerimi kocaman açarken. Yasemin kıkırdayarak başını salladı.

"Valla Poyraz abimi bilirsin, düz adamdır lafı dolandırmadan sordu. İşte aslında başından beri dikkatini çekiyormuşsun. Ama ben ne yaptım. Valla dedim, güzel kız dedim, talibi çok olur dedim. Ama herhalde şuan çıktığı yok dedim. Ay bir derin nefes aldı böyle. Çiğeri parçalandı sandım."

Yasemin kendini kaptırmış anlatırken Açelya şok olmuş bir şekilde ona bakıyordu. Beklemiyordu tabi garibim. Koluna girdim gülümseyip.

"Ee.. Sonra? "

Dedim merakla. Poyraz'a kısa bir bakış attım, sıkıntı ile Doruk'a bir şey anlatıyor, Doruk ise onun haline gülüyor. Kesin Yasemin ile konuştuğunu anlatıyordur.

"İşte numarasını istedi. Sen kendin al dedim. Sıkıntı ile kafasını kaşıyıp "O işleri hiç beceremem ki. Kızı ürkütürüm ben." dedi."

Derken sesini kalınlaştırmış, Poyraz'ın taklidini yapıyordu. Kahkaha attım. Açelya da sonunda bir tepki verip gülümsedi.

"Ama dedim ki, olmaz dedim kendin konuş dedim. Hatta bunu hemen bugün yap dedim. Ve sanırım gün sonunda yeni bir ilişkimiz olacak! "

"Ciddisin sen?"

Gözlerini kocaman açmış Yasemin'e bakan Açelya'ya kahkaha atmamak işten değildi. Yasemin kıkırdayıp tekrar konuşmaya başladı. Ben onların haline gülerken ne kadar geçti bilmiyorum ama konu çoktan değişmişti. Ve o sırada yanımıza Poyraz gelip Açelya ile konuşmak istediğini ıkına sıkıla söyleyip onunla yanımızdan ayrıldı .

"Ben demiştim! Ben demiştim!"

Kendi kendine zaferini kutlayan Yasemin ile kahkaha attığımda kulağımın dibinde tanıdık bir nefes hissettim.

"Benden başka neye gülüyorsun bakayım sen?"

Sesi ile sol tarafıma dönüp bana güzel güzel gülümseyen Doruk'a baktım.

"Kızlara..."

Dedim ama devamı gelmedi, aşkla parlayan gözlerine dalıp gittim çünkü. Parmaklarını dudaklarımın etrafında gezdirirken mırıldandı.

"Benden başkasına böyle güzel gülme, kıskanıyorum."

"Ya..."

Diye nazlı nazlı mırıldanıyordum ki Yasemin'in sesini işittim.

"Ya tamam, aşıksınız anladık. Ama şuan cilveleşmenin hiç sırası değil. Çünkü amcam hala seni öldürecek kapasiteye sahip Doruk abi!"

Kendimi Doruktan ayırıp etrafa baktığım da babamın cidden bize gözleri kısık bir şekilde baktığını gördüm.

"Bence yerine geç."

Dedim fısıltı ile. Doruk beni başıyla onaylayıp yerine geçti. Ya ama biz ne zaman özgür bir şekilde aşkımızı yaşayacağız!?

---Yasemin---

Elim tedirgin bir şekilde zile dokunurken gerginlikten ölüyordum. Birazdan bu kapı açılacak ve bana neden geldiğim sorulacak. İşte o zaman ne diyeceğim bilmiyorum ama gelmek istedim. Sanki bugün burada olmaz isem hayatım bir daha düzene girmeyecekmiş gibi hissediyorum.

Ben derin bir nefes alırken kapı açıldı ve Alexander beni görünce şaşırdı. Gülümsemeye çalıştım.

"Merhaba! "

Derken sesim kuru boğazım yüzünden talazlıydı. Kaşlarını çattı.

"Ne işin var burada? Niye geldin? "

Tam da beklediğim tepki geldiğinde ne söylemem gerektiğini bilemedim ve aklıma ilk geleni söyledim.

"Ailen için... Üzüldüm."

Diyebildim fısıltı halinde. Gözlerine bakmaya cesaretim olmadığı için başımı eğip pantalonumun kuşağıyla oynamaya başladım. Histerik bir kahkaha duyduğumda hayretle baktım ona, anında ciddileşti.

"Acıyorsun değil mi bana? Buraya da bu yüzden geldin!"

O sinirle tıslarken ben şaşkınlıkla baktım sinirle iyice siyahlaşan gözlerine.

Hayır acıdığım için gelmedim ki ben. O gece... Hani haber gecesi gerçekten annesi ile konuştuğunu, dün isteme merasiminden sonra gece Kumsal'ın yanında kaldığım zaman öğrendim. O günden sonra ne Alex'i dinlemiş, nede bir başkasını onun hakkında konuşturmuştum. Ama dün gece Kumsal isteyip istemediğimi önemsemeden tüm her şeyi anlattı tek tek. Babası annesini defalarca aldatmış. Sonunda da annesi dayanamayıp buraya gelmiş o parti sabahı. Ve o günden beri Alex annesi yeniden düzen kursun diye uğraşıyormuş. Bu bencilliğin önde gideni ama o gün seni seviyorum dediği kişinin annesi olması -şu koşulda bile - beni rahatlattı. Yani... Başkasını sevmesin işte o... Tek beni sevsin olmaz mı?

Anlamadığım dilde bir şeyler duyduğum da fark ettim düşüncelere daldığımı. Kendime geldiğim de Alex çoktan içeriye geçmiş kapıyı açık bırakmıştı. Bu içeri girebilirim demek mi? Öyle olduğunu umup içeriye geçtim tedirgin adımlar ile. Gözlerim etrafı tararken mırıldandım.

"Annen nerede? Şey-"

"Sana ne? Sen niye hala buradasın? Ne diyeceksen de çek git."

Üçlü koltuğa yayılmış hiç bana bakmadan konuşuyordu. Gözlerini çevirdi sonra gözlerime, o gözlerde ki ifade canımı yaktı. Dayanamayıp gözlerimi kaçırdım.

"Ailenin durumunu yeni öğrendim. Yani bu konu da ne denir bilmi-"

"Bir şey demene gerek yok! Benim, bize acıyan insanlara veya tesellilere ihtiyacı yok! Yorma kendini boşuna!"

Sözlerini kesip hırsla konuşunca gözlerimin dolmasını engelleyemedim.

"Ne dediğini anlamıyorum. Hem sana acımıyorum da sadece üzülüyorum."

Niye açıklama yapıyorum ki sanki! Buraya niye geldim peki! Lanet olsun, onun evinde ne işim var!

"Aynı şey!"

Diye bağırınca sıçradım olduğum yerden. Gözlerimin akmaya başladığını Alex'in bulanıklaşan görüntüsüyle anladım.

"Ağlama! Sakın ağlama!"

Derken sesi deminkine nazaran yumuşak olsa da hala sinirli çıkıyordu.

"Niye bağrıyorsun ki? Sadece zor zamanlarında yanında olmak, sana destek olmak olmak istemiştim."

Derken sesim fazlasıyla titremişti. O bana bağırmazdı ki. Sert bile konuşmadı hiç. Ona destek olmak istemem suç mu da bana bağırıyor? Hem hani Kumsal'a beni sevdiğini söylemişti? İnsan sevdiğine bağırır mı? Sevmesi falan hikaye! Yalancı domuz!

"Uçkuruna düşkün şerefsiz babamın sorumsuzluğu beni ırgalamıyor küçük hanım! Annemin yanıma gelmesi, ondan ayrılması da başından beri istediğim bir şey! Boşa acıma!"

"Acımıyorum!"

Dedim sonunda dayanamayıp bağırırken. İlk önce bu çıkışıma şaşırmış olsa da sonra alayla gülümsedi.

"Neden buradasın o zaman? Aa yoksa beni seviyor musun? Ah yok bu olmadı. En son nefret ettiğini söylemiştin değil mi? Nasıl da unutmuşum?"

Onun alayla söylediği her söz biraz daha canımı yakıp geçti. Üzerimde öyle yoğun bir etkisi var ki ufacık bir sözü bile beni dağıtabiliyor. Ne bunun adı? Aşk mı? Bu kadar yoğun etki yaratan şey nasıl sadece 3 harften oluşur? Bilmiyorum.

"Ağlama! Lanet olsun Yasemin ağlama!"

Diye çıkışınca hırsla göz yaşlarımı silip burnumu bilmişlikle havaya diktim.

"Tamam. Bundan sonra beni görmezsin bir daha! Madem sana acıdığımı, bu yüzden burada olduğumu düşünüyorsun daha gelmem buraya! Başka yerde bile çıkmam karşına! Rahat ol sen!"

Dedikten sonra o bir şey diyemeden çıktım evden. Ama çok uzaklaşamadan arkamdan gelip kendine çevirip sarıldı bana.

"Gitme Yasemin. Ne olur, sana ihtiyacım var."

Derken boynuma damlayalarla ağladığını anladım! Alex ağlıyor! Alex! Sert çocuk!

"Ta-tamam. Gitmiyorum, buradayım."

Derken sesim gibi bende titremiştim. Neden titremiştim ki? Sarıldığı için mi? Peki kokusu niye beni başka alemlere götürüyor? Gözlerini de çok seviyorum mesela. Sonra üzülmesine dayanamıyorum.. Ben bunlara bir anlam veremiyorum. Sahiden bunun adı ne?

-Aşk...

İç sesim... O haklı mı? Yani aşk dedikleri bu mu? Bu kadar büyük etkiler o tek kelime ile mi açıklanıyor? Yoksa daha büyük bir şey mi? Emin değilim. Bir türlü emin olamıyorum.

*2 ay sonra*

Kapının açılmasını beklerken buraya son gelişlerim de olduğu gibi heyecandan ölüyorum! Alex'i görecek olma ihtimalim bile çok fena heyecanlandırıyor beni. Şu sıralar aramız o kadar iyi ki.. Eskisinden bile iyi. Hatta mükemmel diyebilirim. Böyle tatlı tatlı didişmeler, işte ne bileyim güzel güzel bakışlar falan... Ya o kadar tatlı ki...

"Merhaba Yasemin. "

Düşüncelerimden beni ayıran Alex'in annesinin, Isabel Teyzenin -ismi ile hitap etmemi istiyor ama ben teyze diyorum- sesi ile kendine gelip gülümsedim.

"Merhaba. Annem geçen gün istediklerinizi bulmuş da onları getirdim."

Dedim elimdeki ıvır zıvır dolu poşeti gösterirken. Kadının resmen gözleri parladı elimde ki poşeti alırken.

"Ah... Çok teşekkür ederim. Gel, geç içeriye. "

Aslında kalmak istemesem de sırf Alex'i görebilmek için girdim eve. Biraz sohbet ettik Isabel ile. Çok hoş bir sohbeti var. Sonra kahve içip içmeyeceğimi sordu ve ben ona izin vermeden şu koymaya kalktım. Koskoca kadın sonuçta.

Ben su ısıtıcısının suyu ısıtmasını beklerken Alex girdi eve. Ama ne giriş... Öyle bir ciddiyet ile telefon ile konuşuyor ki.. Yani bana ulaşan sesi çok sert en azından. Ne konuştuğunu merak edip dinlemek istedim ama Fransızca konuştuğunu anladığım an suratım düştü. En kısa zamanda Fransızca öğrenmeliyim!

"Yine mi buradasın sen? "

Sorusunu duyduğum da dargın bir şekilde dönsem de ona gözlerinde ki muzırlık ile içim rahatladı.

"İstenmiyorum sanırım."

Dedim dargın dargın. Tek kaşını kaldırdı.

"Hım... Benim için burada olman sorun değil. Ama hani sen seneye üniversite sınavına girecekmişsin ya... Hani çok çalışman gerekiyormuş... Ondan dedim ben. Git çalış. "

O tek kaş hala havada bir şekilde bana bakarken yutkundum. Geçen güne atıf yapıyor şuan... Şey... Onu birazcık ekmiş olabilirim de. Yani o sinemaya gidelim dedikten sonra sınava hazırlanıyorum gelemem demiş olabilirim. Hıh! Ya hayır! Hiçte onun ile başbaşa kalmaktan korkuyormuyorum!

"Iıı... Bugün ki derslerime çalıştım da ondan... Hem annem annene bir sürü bir şey yolladı. Onları getirdim. Yoksa ders çalışıyordum ben. Yani buraya neden geley- Ne? Neden bakıyorsun öyle?"

Kollarını göğsünde birleştirip yüzünde ki yamuk gülümseme ile bana bakan Alex resmen delip geçiyor. Ay ama şuan o kadar tatlı ki...

"Seni... "

Dedikten sonra durup biraz dinlendi ve kafasını sol yanına yatırdı.

"Seni çok seviyorum Yasemin. Artık içime sığmıyorsun. "

Söylediklerini algılayamadım ilk önce. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama gözlerimi kırpıştırıp konuşmaya çalıştım.

"Gitsem... İyi olacak... "

Söylemek istediğim bu muydu bilmiyorum ama sözler ağzımdan çıkar çıkmaz bende mutfaktan çıktım. Salona geçip çantamı alırken şaşkın şaşkın bana bakan Isabel'e gülümsedim. Yani bunu denedim.

"Görüşürüz Isabel Teyze."

O bana cevap veremeden ben çoktan evden çıkmıştım bile ama gidemedim daha fazla. Çünkü deminden beri bana seslenen Alexander kolumdan tutup kendine çevirmişti.

"Yasemin, nereye? Ne oldu? Ben-"

"Ben..."

Dedikten sonra yutkundum. O ana kadar üstümde olan şok gitmiş, yerine ne demem gerektiğini planlayan beynim geri gelmişti. Evet, kısacık anda plan yapabilirim çünkü kadınlara özgü olan beynim için bu çok kolay.

"Ben... Sadece arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm Alex. Senin öyle düşündüğünü bilmiyordum."

Bana şaşkınlıkla bakan Alex ile gözlerimi kaçırdım. Bu benim ona karşı kurduğum son set. Eğer bunu da aşar ise işte o zaman bende ona sevdiğimi söyleyeceğim.

"Ne demek sadece arkadaşız Yasemin? Ben... Ben sandım ki..."

"Özür dilerim Alex ben. Sana umut vermek istemedim. Sadece... Tek istediğim zor zamanlarında yanında olmaktı."

Derken sesime hüzün katmıştım. Alex mırıldanarak söylesede duyduğum ağır küfürle gözlerimi kocaman açarken "Alex!" diye resmen cırladım.

"Ne Alex, ne?"

Dedi sinirle solurken. Bir iki adım geri çekilmek zorunda kaldım.

"Küfür ettin!"

Dedim sitemle, buna gerçekten tahammülüm yok! İyice sinirlenirken benim açtığım mesafeyi hızla kapatıp kollarımı tuttu sıkı sıkıya. O kadar sıkıyor ki acıdan inlememek için resmen kendimle savaşıyorum.

"Şaka mısın kızım sen! Tek derdin bu mu?! Delirtme beni Yasem-"

"Ahh! Canımı yakıyorsun geri zekalı!"

Diye bağırdım dayanamayarak. Yaptığını farkedince az sakinleşti ve ben, beni bırakacak sandım. Ama aksine beni kendine çekti ve.... Oha! Öpüyor ya beni! Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırırken acıyla (kesinlikle tek sebep bu!) inledim. Dudaklarımda ki baskı kollarımdakinden daha beter! Resmen eziyor dudaklarımı pis domuz!

Bu arada acıyla, belki tekrar aynı şeyi yaşamanın verdiği hisle gözlerim dolu dolu oldu. Ama bu sefer ağlamayacağım!

Kendime gelince ittirmeye çalıştım olmadı. Beni mengene gibi tutmuş! Kımıldayamıyorum bile! Adamda öküz gücü var! Bu duruma iyice sinirlenirken karşıt gösterilerime devam ettim tabiki. Ama bu durum Alex'i daha fazla sinirlendirmekten başka bir işe yaramadı. Kollarımda ki ve dudaklarımda ki baskısı artarken yeni bir acı dalgasıyla inledim ve daha fazla dayanamayarak dudaklarımı araladım. O bunu kendi lehine kullanırken gözlerimde ki yaşlar isyan bayrağını çekip, tek tek akmaya başladı. Bunu farkedince ilk önce azalan baskılar sonra tamamen yok oldu, yerini dudaklarımda ve kollarımda zonklamaya bıraktı.

"Yine... Aynı..."

"Yasemin."

Diyen kırgın ses konuşmamı engellerken gözlerimi iyice koyulaşmış kömür gözlere diktim. Ama yine ve yine 3 saniyeden fazla dayanamayıp ellerimle oynamaya başladım. Çenemde elini hissederken ona bakmam için başımı kaldırdı.

"Biz arkadaş değiliz Yasemin. Arkadaşlar birbirine aşık olmaz. Onlar öpüşmez, bunu istemez bile."

"Biz öpüşmüyoruz! Her seferinde sen beni zorla öpüyorsun! Ve ben bunu istemiyorum!"

Yalan! Külliyen yalan! Ben onun dudaklarını ilk hissettiğim andan beri sürekli bunu istiyorum ama karşılık vermeye cesaretim yok. Hem daha 17 yaşındayım ben!

"Tamam! Senin rızan olmadan öpmem seni ama bize bir şans ver. Niye kaçıyorsun bundan?"

Derken sesi öyle kırgın ve üzgündü ki eridim gittim.

"Ben... Daha ufağım. Cesaretim yok buna."

Dedim tüm dürüstlüğüm ile. Beni baştan ayağa çapkın bakışlarla süzdü. Birde keyifle mırıldanınca iyice kızardım.

"Ben karşımda güzeller güzeli bir genç kız görüyorum."

Dedikten sonra nazikce belime sarıldı ve kendine çekti. Başımı göğüsüne bırakmamı beklemesede bu onu iyice keyiflendirdi.

"Beni... Bırakacaksın."

Evet, en büyük korkum bu. Zaten bu yüzden köşe bucak kaçıyorum ya ondan. O benim ilkim ve benim tek hayalim annem gibi ilk sevdiğim le evlenmek. Yaşımı göz önüne alırsak o... O bunu bekleyemez.

"Bırakmayacağım."

"Çok gençsin. Bense ç..çocuk."

"Bu büyümeyeceğin yada seni bırakacağım anlamına gelmez."

"Senin için hevesden ibaretim ben. Başkasını 'gerçekten' seveceksin."

"Sen benim her şeyimsin. Tek sevdiğim ve bundan sonra seveceğim de sensin Yasemin. Bu söylediklerin boşa kuruntu."

"Biz tamamen farklıyız! Her şeyimiz farklı; kültürlerimiz, ülkelerimiz, ırkımız, milletimiz... Dinlerimiz bile farklı!"

Dediğimde kaskatı kesildi. Ne olduğunu anlamak için yüzüne bakarken burnumu çektim.

"Bunlar sevenlere bahane olmaz Yasemin! Ama eğer sevmiyorsan ve bunun için kaçıyorsa-"

"Seni sevmemek mi?"

Derken gözlerim dehşetle açıldı. Buna inanabiliyor mu cidden!

-Yaptıklarından sonra haklı!

Sen.çeneni.kapa.iç.ses!

"Seni seviyorum ben gerizekalı domuz! Hatta aşığım! Sadece ilkim olman zorluyor beni! Aptal!"

Dedim sitemle. Kaşları önce çatılsada sonra keyifle gülümseyip alnıma öpücük kondurdu.

"Demek seviyorsun, hatta aşıksın öyle mi?"

Deyince kızaran yanaklarımı saklamak adına tekrar göğüsüne başımı koydum.

"Utangaç sevgilim benim."

O saçlarıma öpücük kondururken sırıtıp ellerimi beline doladım.

"Boncuk gözlü sevdalım. "

Deyince merakla kaldırdım başımı.

"Sevdalım mı?"

"Evet. Geçen bir türk filminde duymuştum. Çok güzel değil mi?"

Deyince gülümseyip başımı salladım. Onunla gerçekten mutluyum.

*


Continue Reading

You'll Also Like

HARABE By yago

General Fiction

172K 9.7K 20
Ne kaçırılmıştım ne de karışmıştım. Ama inanın çok isterdim. Bu ailede olmaktansa bir sokak köşesinde yaşasaydım daha az yalnız olurdum... *** Omuzla...
165K 7.3K 72
Gecenin bir vakti tanımadığı iki adamın arbasına binerek kendisini ve kardeşini tehlikeyle burun buruna getiren Gözde,bu iki adamın parktaki salıncağ...
410K 30.4K 23
KURTALAN MAHALLESİ SERİSİ - 1 İnsanın hayatında kimi anlar vardı ki, bir dönüm noktası ya da sıfırdan başlangıcı olabilirdi kişinin. Tek bir durum, t...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

641K 49.4K 5
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...