ÖZ AİLEM

By yourunknowauthor

1.9M 106K 21K

HAYAT ACIMASIZDI , ACIMADI DA . . . Hayat Atabeyli ailesini hiç acımadan yakmıştı 17 yıl önce. Onlardan bir... More

KARAKTER TANITIMI
1. BÖLÜM (GEÇMİŞ)
2. BÖLÜM (GERÇEKLER)
3. BÖLÜM(HAYATIM)
4.BÖLÜM (İLK KARŞILAŞMA)
5. BÖLÜM(ACILAR)
6. BÖLÜM (YEMEK)
7. BÖLÜM (EĞLENCE)
8. BÖLÜM (ANLATACAĞIZ)
9. BÖLÜM (KAZA)
10. BÖLÜM (UYANDI)
11. BÖLÜM (24 SAAT)
12. BÖLÜM (OYUN)
13. BÖLÜM (ÖĞRENDİ)
14. BÖLÜM (GELECEĞİM)
15. BÖLÜM (ABİ)
16. BÖLÜM (POYRAZ)
17.BÖLÜM (KARAKOL)
18.BÖLÜM (ANNE,BABA)
19.BÖLÜM (DÖNDÜM)
20.BÖLÜM (SAHİL)
DUYURU
21. BÖLÜM (KUZENLER)
22.BÖLÜM (DAVET)
23.BÖLÜM (KAÇIRILMA)
24.BÖLÜM (YALAN)
25.BÖLÜM(AFFET)
İNSTAGRAM
26. BÖLÜM (ANNE TARAFI)
27. BÖLÜM(METEHAN)
28. BÖLÜM (İŞKENCE)
29. BÖLÜM (KAVGA)
30. BÖLÜM (GİDİYORUZ)
31. BÖLÜM (YOLCULUK)
32.BÖLÜM (YAYLA)
33. BÖLÜM (DÖNDÜK)
34. BÖLÜM (KEMOTERAPİ)
35.BÖLÜM (TARTIŞMA)
36.BÖLÜM (KÜSLÜK)
37.BÖLÜM (SAÇLARIM)
38. BÖLÜM (YATILILIK)
39. BÖLÜM (ALIŞMA)
40. BÖLÜM (ÖZLEM)
41. BÖLÜM (İLİK NAKLİ)
42. BÖLÜM (VURULMA)
43. BÖLÜM (İYİLEŞME)
45. BÖLÜM (UZUN ZAMAN)
46. BÖLÜM (ÇIKIYORUM)
47. BÖLÜM (KIŞ TATİLİ)
47. BÖLÜM (KISKANÇLIK)
48. BÖLÜM (MOSKOVA)
49. BÖLÜM (KAYAK)
50. BÖLÜM (DOĞUM GÜNÜ)
51. BÖLÜM (2 KURŞUN)
52. BÖLÜM (UÇURUM)
53. BÖLÜM (ÖLÜMÜN KIYISINDA)
54. BÖLÜM (BASKINLAR)
55. BÖLÜM (ASİL ATEŞ)
56. BÖLÜM (EDİZ BEBEK)
57. BÖLÜM (KUTLAMA)
58. BÖLÜM (ATEŞ AİLESİ)
59. BÖLÜM (EVDEN KAÇIŞ)
60. BÖLÜM(SİZDE Mİ)
61. BÖLÜM (BENCİLLİK)
62. BÖLÜM (İFLASIN EŞİĞİ-FİNAL)

44. BÖLÜM (BARIŞSAK MI?)

17.7K 1.2K 278
By yourunknowauthor

(Multimedya: Kaan)

ASLI ATABEYLİ

"BAYA GÜZEL BAKIYORSUN. ONUN İÇİN HAVALE GEÇİRDİ." diye bağıran Poyraz abimle gözlerimi araladım. Ses bana uzak olmasına rağmen çok güçlüydü.

"ABİ NEDEN ANLAMIYORSUN? BİRDEN OLDU. ZATEN FARK ETTİĞİM GİBİ DOKTOR ÇAĞIRDIM." diye bağırdı bu sefer Araz abim.

"OĞLUM BİZ SENİ HAVALE BAŞLADIKTAN SONRA DOKTOR ÇAĞIR DİYE BIRAKMADIK ORAYA. BAŞLAMASINI ENGELLE DİYE ORADASIN SEN." diye bağırdı bu sefer Kaan abim. Yok artık sende mi?

"ABİ BEN BİLMİYOR MUYUM HATAMI SANIYORSUNUZ? TAMAM HATALIYIM AMA DÜZELTMEK İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPTIM." dedi Araz abim. Ne yaptıklarını sanıyorlar? Araz abim tabi ki haklı. Ben bile doktor diyene kadar havale geçirdiğimi fark etmemiştim.

"Abi sessiz olun biraz. Hem hastanedeyiz hem de Aslı uyuyor." dedi Ayaz abim. Uykumu kaldı bende. 

"Bunu bana değil karşımdaki iki abine söyle. Aslı'yı o kadar düşünüyorsan onunla o şekilde konuşmayacaktın. Senin yüzünden ne kadar üzüldü biliyor musun?" dedi Araz abim.

"Sana ne lan sana ne. Merak etme kalbini kırdığım gibi yapmasını da bilirim." dedi Poyraz abim alçaltılmış ama hala sert sesiyle.

"Yaparsın tabi. Sen onun için hep en iyisini düşünürsün. Zaten biz hiçbir şey bilmeyiz." dedi Araz abim. Nereden buna geldik. Kaçırdım sanırım.

"Bilmiyorsun ki kız havale geçirdi." dedi Kaan abim. Yeter ikisi bir olmuş Araz abimin üstüne gidiyorlar. Yataktan doğruldum. 

Odanın dışındaydılar. Ayağa kalkıp dışarı çıktım. Hepsi bana dönerken Araz abimin kolundan tutup içeri çektim tek kelime etmeden. Hemen ardından kapıyı kapattım. 

Kollarımı boynuna doladım. "Onların dediklerini takma lütfen. Senin bir suçun yok. Ben biliyorum." dedim.  O da kollarını karnıma sardı. Başı boynuma denk gelirken bende başımı boynuna sardım. 

"Haklılar. Dikkat etseydim olmazdı." dedi boğuk sesiyle. "Kendini suçlarsan senle küserim. Bir daha da konuşmam." dedim. 

"Yalnız bu büyük bir kayıp benim için. Sanırım dediğini yapacağım." dedi gülerek. 

"Şaka maka bir yana abi. Lütfen kendini suçlama. Böyle kendimi sana vicdan azabı çektirdiğim için kötü hissediyorum." dedim. 

"Tamam bebeğim. Söz kendimi suçlamayacağım." dedi. "Hadi bakalım sen geç içeri. Yemek ayarlamıştım onu ye. Bende onlara bakıp geleceğim." dedi. 

"Tamam ama lütfen kavga etmeyin." dedim. Onayladı ve çıktı. Bende içeri geçtim. Yemeğimi yemeye başlamıştım ki kapı tekrar açıldı. Ama içeri yalnız Araz abim değil, hepsi girdi. Yüzleri maskeli, elleri eldivenliydi. Hani kimse girmeyecekti ne oldu? 

"Hoş geldiniz de nasıl girdiniz içeri?" dedim.

"Doktordan minik bir rica da bulunduk güzelim." dedi Demir abim. 

"İyi." diye kısa bir tepki verdim ve yemeğime döndüm. 

"Neden geldiğimizi sormayacak mısın?" dedi Ayaz abim. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Araz ve Demir abim dışında hepsine kırgındım. Kaan abime kırgın olma sebebim ise suçsuz yere Araz abime bağırmasıydı. Aslında buna Araz abimin kızması gerekirdi ancak benim yüzümden ona kızmışlardı ve bu benim ona kızıp kırılmama yeterdi.

"İyi o zaman. Sen sorma ama biz anlatalım." dedi Kaan abim. Umursamadığımı belirtircesine omuz silktim.

"Benle de mi küssün? Ben ne yaptım?" dedi Kaan abim. 

"Araz abime boş yere bağırıp onu üzdün." dedim. 

"Bebeğim ben üzülmedim ki. Neden abine boş yere küsüyorsun?" dedi Araz abim.

"Bana ne! Benim yüzümden sana boş yere bağırdılar." dedim.

"Boş yere olsa bağırmazdık. Sen umursamasan da biz senin sağlığını umursuyoruz." dedi Poyraz abim. 

"Benim umursamadığım sağlığımı umursamanız size ona bağırma hakkı vermiyor." dedim.

"Hey hey! Konumuz haklı ya da haksızı aramak mı? Bence buraya geliş amacımız farklıydı." dedi Ayaz abim. 

"Biz değil ama anlaşılan birileri bizi haksız bellemiş." dedi Poyraz abim. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Neden böyle yapıyordu? Hani nerede bana kıyamayan adam? Nerede göz yaşlarımı öpen adam? Belki de artık beni sevmiyordur? Belki de sıkılmıştır? Ona bakmaya devam ederken gözlerim dolmaya başlayınca gözlerimi hızla ondan çekip lavaboya ilerledim.

Kapıyı kilitleyip lavaboya girdikten sonra bir bir aktı yaşlarım. Regldim ve zaten dengesizken bir de onlarla uğraşıyordum. Akan burnumu çektim. Aynaya ilerledim. Tek bir tel olmayan kafa, çökmüş gözler, iğrenç derecede soğuk ve beyaz ten, kemikleri belli olan güçsüz bir vücut... Ben olsam bende beni sevmezdim. Niye sevsinler ki? Ağzımdan kaçan hıçkırık sessiz banyoda yankılandı. 

Belki de hiç sevmemişlerdi, sadece yıllar sonra bulunduğum için böyle davranmışlardı. Şimdi hasta olunca da bıkmışlardı benden. Olamaz mı? Seni büyüten o şerefsizler bile sevmemişken 17 yıl sonra bulduğum öz ailem mi sevecekti beni? Bir hıçkırık daha kaçtı ağzımdan.

"Aslı ağlıyor musun?" dedi Araz abim kapıdan.

Cevap veremeden bir hıçkırık daha kaçtı ağzımdan. Kapı zorlandı.

"Miniğim aç kapıyı konuşalım. Özür dilerim amacım seni kırmak değildi." dedi Poyraz abim.

Kapının önünde durdum. "Sevilmeyecek kadar çirkin olduğumu biliyorum. O yüzden bana böyle davranmanızda size hak veriyorum." dedim ağlarken.

"Prensesim ne diyorsun? Ne sevmemesi ne çirkini? Aç kapıyı hadi." dedi Kaan abim.

"Açmıyorum iğrenç halimden biraz olsun uzak kalmış olursunuz." dedim.

"Güzelim sen iğrenç değilsin. Sen bu dünyada gördüğüm en güzel yeşil gözlere, utanın kızarıp çok tatlı olan yanaklara, minik ısırmalık bir buruna sahipsin." dedi Demir abim. 

"Gerçekten mi?" dedim hafiften duran ağlamamla.

"Gerçekten. Hatta uyurken büzülen dudaklarınla çok tatlısın, bir şey anlatırken o duruma göre ayarladığın mimiklerle çok güzelsin." dedi Kaan abim. Ağlamam iç çekişlere dönerken yüzüme minik bir tebessüm yayılmıştı.

"Gülümsemenin bu dünyada en çok yakıştığı kişisin." dedi Ayaz abim.

"Her an parlayan gözlerin, minik ellerinle yaptığın her şeye kendi güzelliğini katan, çilek gibi kokan, en önemlisi hepimizin bu dünyada gördüğü en güzel iki kadından birisin. İlki zaten annemiz." dedi Poyraz abim. 

Yavaşça açtım kapıyı. Hemen bir kol tarafından çekilip sarıldım. "Nasıl seni sevmediğimizi düşünürsün? Özür dilerim miniğim. Sadece uyandığım gibi gözümün önünde bayılınca o kadar endişelendim ki sana bir şey olacak diye. Tamam biraz abarttım. Beni affedebilecek misin?" dedi bana sarılan kişi olan Poyraz abim. 

"Araz abimden özür dile. Onun bir suçu yoktu. Ben bile doktor diyene kadar havale geçirdiğimi anlamamıştım." dedim. "O zaman barışacak mıyız?" Bana bir  Microsoft XBOX Series S Oyun Konsolu olu alırsan barışırım." dedim. Aslında barışmıştım ama neden kendime hediye aldırmak varken bunu kullanmayayım. Hem o oyun konsolunu çok beğenmiştim. Bir de olanlara küs kaldığımda ne olduğunu anlamıştım. 

Ciddi misin der gibi baktı. "Benle oyun konsolu karşılığında mı barışacaksın?" dedi Poyraz abim. "Hayır abicim sen bana özür hediyesi olarak olacaksın." dedim. "Beleşçilikte kesinlikle Demir abine benziyorsun." dedi abim gülerek.

"Beleşçilik değil." dedim.

"Beleşçilik değil." dedi Demir abim. Aynı anda konuşmuştuk. Elini çak der gibi kaldırınca çaktım. Gülerken Kaan abim çekip sarılmıştı. "Benle barışacak mısın?" dedi Kaan abim.

"Ben değil Araz abimle sarılmalısın ama senle barışmamı çok istiyorsan bana Canon 800D 18-55Mm Is Stm Dslr Fotoğraf Makinesi alabilirsin." dedim. Vallahi hastanede çok boş vaktim vardı. O sürede bir sürü şey beğenmiştim. Teker teker hepsini ya alacak ya da aldıracaktım.

"Barışalım da istediğin bir fotoğraf makinesi olsun." dedi Kaan abim. Gülümsedim. 

Ondan ayrılınca Ayaz abim sarıldı. "Hepsiyle barıştın. Bizde barışsak mı?" dedi Ayaz abim. "Hım. Özür hediyesi alacaksan barışalım." dedim. "Ne istersin?" dedi. "Vallahi zorla aldırmak gibi olmasın ama şu aralar AppIe iPad Pro MXDH2TU/A Wifi 1TB 11" Silver Tablete ihtiyacım var." dedim. Çok şükür listenin üç tanesini eledim. 

"Acaba bende size küssem barışmak için bana da hediye alır mısınız?" dedi Demir abim.

"Demir saçmalamaya başladığına göre düzeldik." dedi Ayaz abim gülerek.

"Hayır düzelmedik. Hala dilenmesi gereken iki özür var." dedim.

Poyraz abim Araz abimle sarıldı. "Kusura bakma kardeşim. Biliyorsun konu Aslı olunca ne yaptığımı bilmiyorum." dedi Poyraz abim. "Sende sesimi yükselttiğim için kusura bakma abi." dedi Araz abim. 

Kaan abim sarıldı bu sefer. "Benimde kusuruma bakma kardeşim biliyorsun çok gerginiz şu aralar. Sana patladım." dedi Kaan abim. "Sende kusuruma bakma abi." dedi Araz abim.

Oh rahatladım yemin ederim. Küslük hiç bana göre bir şey değil. "Bize de çıkış yolu gözüktü." dedi Demir abim. "Aynen çok bile kaldık. Araz bir şey olursa haber et. Miniğim sende dikkat et kendine. En ufak bir şeyi abine söyle." dedi Poyraz abim. "Tamam bir tanem." dedim. Gülümsediğini kırışan göz çevresinden anlamıştım. 

"Ne dedin sen? Bir tanem mi?" dedi Kaan abim.

"Evet prensim." dedim bana hitap biçimine vurgu yaparak.

"A a a prensim mi?" dedi Demir abim.

"Evet yakışıklım. Bir sorun mu var?" dedim.

"Bir daha desene." dedi Demir abim.

"Bak sen Aslı hanım herkese bir hitap biçimi geliştirmiş. Bizde hani bana hani bana mı demişiz?" dedi Araz abim.

"Hiç öyle olur mu badem gözlüm?" dedim gülerek. 

"Bana ne diyeceksin?" dedi Ayaz abim.

"Sana daha bir şey bulamadım." dedim. 

"Neyse bulunca söylersin artık." dedi düşen moduyla Ayaz abim.

"Şaka yaptım okyanusum." dedim göz renginden ilham alarak bulduğum sözcüğü.

"Onun ki neden benimkinden daha yaratıcı?" dedi Demir abim. 

"Adamına göre muamele aslanım." dedi Ayaz abim gülerek.

"Ne çok konuştunuz. Hadi gidelim." dedi Poyraz abim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

1 HAFTA SONRA...

Yeni uyanmıştım ama gözlerimi açmamıştım çünkü dün doktor aldığım ilaçları birkaç doz arttırmıştı. Buda beni yormuştu. O yüzden tekrar uyumayı deniyordum.

Bu bir haftada Araz abimle kalmıştım. Poyraz abim ve Kaan abim 6 gün önce hastaneden çıkmıştı. Poyraz abim burada olmasa bile her 1.5 saatte bir aramıştı. Onun dışında herkesle eskiden olduğu gibi konuşmaya devam edememiştim. Metehan'a bu olayları anlatamamıştım çünkü evin silahla basılma olayı nasıl açıklardım? Ailem mafya diyerek mi? Ona anlatmama sebebim güvenmeme değildi. Sebep onun benim için strese girecek olmasıydı. Her an endişe duyacaktı benim için ve ben bunu istemiyordum.

Abimlere bir kere evi basan adamı bulup bulmadıklarını sormuştum ama kesin bir dille bu konuyu deşmem için uyarılmıştım. Yani elde var sıfır. 

Nedensiz bir şekilde her geçen gün daha iyi hissediyordum. Bunda çok hafif çıkan saçlarımın ve aldığım 1 kilonun da büyük bir etkisi vardı. Vücudumun kabul edip etmediğini hala bilmiyordum ama kabul ettiğini hissediyordum. 

Abimlerin hepsi isteklerimi almıştı. Ama ikisini evde bıraktırmıştım çünkü eve gidince kullanabilecektim ancak. iPad'imi almıştım hastaneye. 

Uyuyamayacağımı anlayınca gözlerimi araladım ama minik bir şok yaşadım. Çünkü Araz abimin olması gereken yerde Poyraz abim uyuyordu. Dün çok erken uyumuştum ama uykuya dalmadan önce Araz abimin baş ucumda olduğunu biliyordum. 

Saate göz attığımda daha yeni 8 olduğunu gördüm. Harbi erken kalkmışım ya. Sessiz olmaya özen göstererek ayağa kalkıp birkaç parça kıyafet alıp banyoya yöneldim. Mor şortumu ve beyaz tişörtümü giydikten sonra şortumla aynı renkte olan bir boneyi kafama geçirdiğimde hazırdım. 

Banyodan çıkıp abimin baş ucuna oturdum. Yavaşça elimi saçlarına attım. Saçları kızların bile kıskanacağı derecede yumuşak ve parlaktı. Ben saçlarıyla oynamaya devam ederken abim gözlerini açtı. "Günaydın. Erkencisin." dedi. "Günaydın. Dün erken yatınca erken kalktım." dedim.

"Biliyorum. Geldiğimde uyanık olacağını düşünüyordum ama uyuyordun." dedim.

"Ne zaman geldin?" dedim.

"Dün 8'de geldim. Araz abinin şirkette halletmesi gereken acil bir hukuki pürüz oluştu. Bu yüzden yer değiştirdik. Tekrardan ben seninle kalacağım." dedi Poyraz abim.

"İçimden bir ses bunun senin yer değiştirmek için ürettiğin bir bahane olduğunu söylüyor." dedim.

"Olabilir." dedi göz kırparken.

"Sen iyi misin? Yaran nasıl?" dedim.

"İki hafta geçti miniğim bir şeyim kalmadı." dedi.

"İyi iyi." dedim. Aklıma gelen şeyle abime döndüm. "Abi doktor izin verirse biraz hastanenin bahçesine inelim mi?" dedim. "Bilmiyorum. Doktor dışarı çıkmanın çok riskli olduğunu söylüyor." dedi kararsızlıkla. Kıyamadığı bakışlarımı atmaya başladım. 

"Ağh! Sana bu kadar kolay yenilmem hiç iyi değil. Bakma şöyle. Doktoru arayıp soracağım." dedi. Sevinçle konuştum. "Bir tanesin abim." dedim. "Hadi yalakalığı bırak da kahvaltı yapalım." dedi.

"Doktora sorsan dışarıda yapsak?" dedim.

"Tamam arıyorum." dedi yatakta doğrulup telefonunu alıp doktoru aradı.

"Günaydın doktor bey."

"..."

"Aslı bahçede kahvaltı yapmak istiyor. Çıkabilir mi diye sormak için aradım." dedi abim.

"..."

"Biliyorum bende aynısı söyledim ama diretiyor."

"..."

"Pekala. Teşekkür ederiz." dedi ve kapattı. Beklentiyle yüzüne bakmaya başladım.

"Doktor bu saatte bahçenin kalabalık olmadığını o yüzden gerekli tedbirleri alarak çıkabileceğimizi söyledi." dedi.

"Oley be." dedim sevinçle. "Ne yapman gerektiğini biliyorsun." dedi. Onaylayıp kalktım. Önce maskemi taktım, ardından eldivenlerimi giydim. "En fazla 1.5 saat kalabiliriz. Güneş görmemelisin çok fazla." dedi abim. Kafa salladım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Şu bank boş ve gölge oraya geçelim." dedi abim elinde kahvaltı tepsisiyle. Onaylayıp gösterdiği yere geçtim. 

Ne kadar özlemişim dışarıda nefes almayı ya. "Hadi yemeğini ye." dedi tabağımı önüme bırakan abim. Yemeğimi yemeye başladım. "Abi?" dedim.

"Efendim?" dedi.

"Bir şey soracağım." dedim.

"Sor tabi." dedi.

"Benim doğacağımı ilk duyduğunda ne hissettin?" dedim.

~~Geçmiş~~

(Yazardan)

Demet Hanım ailenin 4 erkeğini toplamış hepsinin merak ettiği o şeyi açıklamak üzereydi. Mehmet Bey, Poyraz, Kaan ve Araz merakla ve heyecanla annelerine bakıyorlardı. Hepsi bir kardeşleri daha olacağını biliyorlardı ama hiçbiri daha cinsiyetini bilmiyordu.

"Anne hadi söylesene! Cinsiyeti neymiş? Kız mı erkek mi?" dedi Araz merakla ama içten içe kız olmasını istiyordu çünkü erkek kardeşleri vardı ama kız kardeşleri yoktu ve bunun nasıl bir şey olduğunu merak ediyordu.

"Bir sakin Araz. Annem zaten söyleyecek şimdi." dedi her zaman ki olgunluğuyla Poyraz. Ama o da söylemese de çok heyecanlıydı. Bir kardeşi daha olacaktı. Bu hepsinden daha farklıydı. Daha onu ilk öğrendiği günden bağlanmıştı. Her gece annesinin karnını severek iyi geceler miniğim diyerek uyur olmuştu. 

"Yeni doğacak kardeşinizin cinsiyeti kız." dedi Demet Hanım mutlulukla. Oda 5 oğlan çocuktan sonra 1 kızı olacağı için çok mutluydu. Her çocuğunu ayrı ayrı çok severdi ama gençliğinden beri biz kız çocuğunun olmasının hayalini kurar kızıyla yapacağı şeyleri planlardı.

"Ne kız mı? Kızım mı olacak Demet?" dedi sevinçle eşine sarılan Mehmet Bey. Mutluydu fazlasıyla. Kızı olacaktı ne de olsa.

"Kız mı? Miniğim kız mı anne?" dedi Poyraz yüzündeki gülümsemeyle. Kız kardeşi olacaktı. Daha hiç görmeden ona karşı büyük bir sevgi beslediği kız kardeşi.

Mehmet Bey eşinden ayrılırken Araz annesinin karnına sarılmıştı. Karna doğru kısık sesle fısıldadı. "Kız olacağını biliyordum. İyi ki kızsın. Seni seviyorum kız kardeşim." dedi. 

Poyraz karna sarılmış Araz'ı yavaşça geri çekti. "Bir şey olur sarılma şöyle." dedi. Aslında biraz da kıskançlıktan yapmıştı bunu. O onun miniğiydi. Kimse sarılmasın.

Kaan yavaşça elini annesinin karnına dokundu. "Bizi duyuyor mudur anne?" dedi merakla. "Bilmem konuş. Belki cevap verir." dedi Demet Hanım. 

Kaan karına bakarak konuşmaya başladı. "Umarım çabucak gelirsin. Annem dedi ki kızmışsın. Benim hiç kız kardeşim yok ama artık sen varsın. Hemen gel çok merak ediyorum seni. Ve Kaan abin olarak çok seviyorum seni." dedi.

Aslı ise sanki bir şeyler hissetmiş gibi bir tekme atmıştı. Demet Hanım şaşkınlıkla ve heyecanla konuştu. "Kaan kardeşin sana cevap verdi." dedi. "Hani ben duymadım. Ne dedi?" dedi Kaan. Demet Hanım Kaan'ın elini alıp tekme atılan bölgeye götürdü. "Hissettin mi?" dedi Demet Hanım. Kaan şaşkınlıkla ve mutlulukla konuştu. "Anne hissettim. Böyle hafif hafif vuruyor. Bana cevap veriyor." dedi.

Poyraz kaşlarını çatmış onları izliyordu. Kıskançlığı tüm bedeninde hissederken aynı zamanda mutluluğun en saf halini yaşıyordu.

~~Geçmiş son~~


"Çok mutluydum ama aynı zamanda cinsiyetini öğrendiğimiz ilk gün bariz bir kıskançlık hissetmiştim." dedi abim.

"Neden?" diye sordum. Oda o gün olanları anlatmaya başladı. 

Biz sohbet etmeye devam ederken birinin bana seslendiğini fark ettim. Kafamı çevirip bakınca Mercan ve Bulut olduğunu gördüm. Yanımıza geldiler.

"Çok iyi gördüm seni. O günden sonra çok görüşemedik. Bu arada geçmiş olsun Poyraz abi." dedi Mercan sevecenlikle. 

"Sağ ol." dedi abim kısaca.

"Otursanıza ayakta kaldınız." dedim.

"Biz hiç oturmayalım Aslı. Seni görünce nasılsın diye bakalım dedik. İyi olmana çok sevindim." dedi Bulut.

"Teşekkürler." dedim.

"Aslı bir de sana çok güzel bir haberim var." dedi Mercan gülerek.

"Ne oldu?" dedim merakla.

"Uyumlu böbrek bulundu. Yakında nakil olacağım." dedi Mercan gülümseyerek.

"Gerçekten mi? Çok sevindim. Umarım kısa zamanda eskisi gibi sağlıklı olursun." dedim sevinçle. Mutlu olmuştum onun iyileşmesine.

"Umarım sende en kısa zamanda çıkarsın. Biliyorsun yapacak çok şeyimiz var." dedi Mercan.

"Umarım ve evet biliyorum, yapmak için sabırsızlanıyorum." dedim. Vedalaşıp gittiler.

"Hadi bakalım. Bizde odaya çıkalım artık." dedi abim. Onaylayınca çıkmaya başladık.


<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Ben geldim.

Nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Sizce bundan sonra ne olacak?

En beğendiğiniz sahne?

Bir daha ki bölüm görmek istediğiniz şeyler?

Yıldızı aydınlatıp yorum yapmayı unutmayın.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Buraya Aslı'nın istediği şeylerin  fotoğrafını bırakıyorum.


 

Continue Reading

You'll Also Like

2.2K 185 9
iki farklı kişi ,iki farklı hayat iki asker ,hayat onlar için neler hazırladı bilinmez her şeye rağmen yanyana gelebilecekler mi orası da meçhul onla...
344K 18.7K 43
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
708K 43.9K 48
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
2.1M 160K 192
Anka, 21 yaşında abisiyle küçük dünyasında yaşayan bir kızdır. Abisinin eski defterini büyük çabalarla yakmasıyla hayatında yeni bir sayfa açılmıştır...