ÖZ AİLEM

By yourunknowauthor

2M 109K 21.3K

HAYAT ACIMASIZDI , ACIMADI DA . . . Hayat Atabeyli ailesini hiç acımadan yakmıştı 17 yıl önce. Onlardan bir... More

KARAKTER TANITIMI
1. BÖLÜM (GEÇMİŞ)
2. BÖLÜM (GERÇEKLER)
3. BÖLÜM(HAYATIM)
4.BÖLÜM (İLK KARŞILAŞMA)
5. BÖLÜM(ACILAR)
6. BÖLÜM (YEMEK)
7. BÖLÜM (EĞLENCE)
8. BÖLÜM (ANLATACAĞIZ)
9. BÖLÜM (KAZA)
10. BÖLÜM (UYANDI)
11. BÖLÜM (24 SAAT)
12. BÖLÜM (OYUN)
13. BÖLÜM (ÖĞRENDİ)
14. BÖLÜM (GELECEĞİM)
15. BÖLÜM (ABİ)
16. BÖLÜM (POYRAZ)
17.BÖLÜM (KARAKOL)
18.BÖLÜM (ANNE,BABA)
19.BÖLÜM (DÖNDÜM)
20.BÖLÜM (SAHİL)
DUYURU
21. BÖLÜM (KUZENLER)
22.BÖLÜM (DAVET)
23.BÖLÜM (KAÇIRILMA)
24.BÖLÜM (YALAN)
25.BÖLÜM(AFFET)
İNSTAGRAM
26. BÖLÜM (ANNE TARAFI)
27. BÖLÜM(METEHAN)
28. BÖLÜM (İŞKENCE)
29. BÖLÜM (KAVGA)
30. BÖLÜM (GİDİYORUZ)
31. BÖLÜM (YOLCULUK)
32.BÖLÜM (YAYLA)
34. BÖLÜM (KEMOTERAPİ)
35.BÖLÜM (TARTIŞMA)
36.BÖLÜM (KÜSLÜK)
37.BÖLÜM (SAÇLARIM)
38. BÖLÜM (YATILILIK)
39. BÖLÜM (ALIŞMA)
40. BÖLÜM (ÖZLEM)
41. BÖLÜM (İLİK NAKLİ)
42. BÖLÜM (VURULMA)
43. BÖLÜM (İYİLEŞME)
44. BÖLÜM (BARIŞSAK MI?)
45. BÖLÜM (UZUN ZAMAN)
46. BÖLÜM (ÇIKIYORUM)
47. BÖLÜM (KIŞ TATİLİ)
47. BÖLÜM (KISKANÇLIK)
48. BÖLÜM (MOSKOVA)
49. BÖLÜM (KAYAK)
50. BÖLÜM (DOĞUM GÜNÜ)
51. BÖLÜM (2 KURŞUN)
52. BÖLÜM (UÇURUM)
53. BÖLÜM (ÖLÜMÜN KIYISINDA)
54. BÖLÜM (BASKINLAR)
55. BÖLÜM (ASİL ATEŞ)
56. BÖLÜM (EDİZ BEBEK)
57. BÖLÜM (KUTLAMA)
58. BÖLÜM (ATEŞ AİLESİ)
59. BÖLÜM (EVDEN KAÇIŞ)
60. BÖLÜM(SİZDE Mİ)
61. BÖLÜM (BENCİLLİK)
62. BÖLÜM (İFLASIN EŞİĞİ-FİNAL)

33. BÖLÜM (DÖNDÜK)

22.4K 1.6K 495
By yourunknowauthor

(Multimedya: Araz)

ASLI ATABEYLİ

Gözlerimi açtığımda babaannemlerin evinde odamdaydım. Tek fark genelde kahkahalara yuva olan ev şuan çığlık ve hıçkırıklara gebeydi. Ev yerinden oynuyormuşçasına sesler vardı. Bağırışlar, ağlayışlar... Hızlıca ayağa kalkıp aşağı indim. Salona geçince; babaannem, yengemlerim, annem ağlıyordu. Diğerleri de zor duruyor gibiydi. Sanırım abimler her şeyi anlatmıştı. Beni ilk gören Deniz oldu. Gelip sarıldı.

"Özür dilerim Aslı." dedi Deniz. Sesi titremişti. Oda zor duruyordu. Belki de göle düştüğüm için kendini suçluyordu. "Önemli değil iyiyim ben." dedim gülümsemeye çalışarak. Bizi gören annem biz ayrılınca gelip bana sarılmıştı.

"Üzülme sakın kızım. İyileşeceksin. Birazdan döneceğiz tedavin hemen başlayacak." dedi annem. Ağlamamak için zor duruyordu. "Biliyorum annem. İyileşeceğim." dedim.

Babaanne gelip sarıldı annem ayrılınca. "Oy benum bahtsız uşağum. Korkma tamam mı? İyileşeceksin." dedi kafa salladım. Her böyle dediklerin de farkında olmadan beni daha fazla hasta psikolojisine koyuyorlardı. Bu da bende ağlama isteği uyandırıyordu. 

Ağlamak üzere olduğumu belirtircesine titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp babaannemden ayrıldım. Ondan sonra herkes teker teker sarılıp iyileşeceğime dair bir sürü umut dolu sözler söylemişlerdi. Her geçen saniye beni daha da etkilemişti bu durum. Neden normal bir şeymiş gibi davranmıyoruz ki? Bir grip gibi mesela. 

"Hadi bakalım yola çıkma vakti." dedi babam. Onunda gözleri dolu doluydu. 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yarım saat sonra tekrardan yola çıkmıştık. Ama bu sefer bir farkla. Uçakla dönüyorduk bu sefer. Hiç kimse konuşmuyordu. Benimde işime geliyordu bu. Sessizce dışarıyı izleyip bundan sonra yaşayacaklarımı düşünüyordum. Okulların kapanmasına 2 hafta vardı. Büyük ihtimalle gitmezdim ki zaten hasta olduğum sürece beni okula yollayacaklarını düşünmüyordum.

Ama aklımdaki asıl soru ölecek miydim sorusuydu. Günden güne çürüyerek acı çekerek ölmek istemiyordum. Ben düşüncelere dalmışken, burnumdan akan kan bu düşünceleri böldü. Hızlıca elimi burnuma attım. Yanımda oturan Ayaz abimi dürttüm. Bana bakınca ne olduğunu anlayıp cebinden peçete çıkarıp bana verdi. Alıp burnumdan akan kanı silmeye başladım. 

Sonunda durduğunda abim konuştu. "Herhangi bir ağrın var mı?" dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bastıran uykumla kafamı abimin omzuna yaslayıp uyumaya başladım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gözlerimi ineceğimize dair yapılan anonsla araladım. Varmıştık. Uçak iniş yaptıktan sonra hep beraber indik uçaktan. Hala uykum vardı ve ayakta zor duruyordum. Araz abim bunu anlamış olacak ki gelip beni kaldırdı. "Bıraksak düşecek gibisin bebeğim." dedi kucağında benle arabaya yürüyen Araz abim. Kucağının verdiği rahatlıkla kollarımı ona doladım.

"Öyle zaten. Gelip beni kaldır diye bekliyordum." dedim. Kısıkça kıkırdadım. Arabaya yetişince beni bırakmadan arabaya bindi. Abilerim ve ben aynı arabadaydık. Annem ve babam ise başka arabadaydı. "Aç mısınız?" dedi Poyraz abim hepimize. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Ben de acım." dedi Demir abim. "Tamam. İhsan sen bizi bir restorana götür." dedi Poyraz abim.

15 dakika sonra araba durmuştu. Benimde uykum dağıldığı için Araz abimin kucağından inip arabadan da hızlıca indim. Arkamdan indi abilerim. "Anlaşılan aç bir faremiz var." dedi Demir abim. Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Sensin o! Aç tarla faresi!" dedim.

"Sence ben bu yüzle hiç tarla faresine benzer miyim?" dedi.

Düşünür gibi yapıp cevap verdim. "Haklısın." dedim. Zaferle gülümsedi ama cümlenin kalanını duyunca kaşlarını çattı. "Daha çok sıçan poposuna benziyorsun." dedim gülerek. Gözlerine kısarak bana baktı. Arkamı dönüp geldiğimiz restorana girdim. 

Herkes oturunca garson gelip menüyü verdi. "Ben hamburger istiyorum." dedim. Poyraz abim "Daha sağlıklı beslenmelisin. Olmaz." dedi. Tam ağzımı açıp konuşacağım sırada Kaan abim konuştu. "Prensesim abim haklı. Daha sağlıklı bir şeyler yemelisin. Mesela domates çorbası ve balık yiyebilirsin." dedi. Ona göz devirip menüye döndüm. Zaten Trabzon'da her türlü balık yemiştim. 

"Bir kase mercimek çorbası lütfen." dedim garsona menüyü uzatırken. Hepsi siparişlerini verince garson yanımızdan ayrıldı. "Bir kase çorbayla doyabilecek misin?" dedi Araz abim.

"Midem de tutabilirsem doyacağım." dedim. Doğrusu buydu. Zaten midemde tutmak zorken bir de zorla yediğimde iki katı zor oluyordu. Telefonumu çıkarıp instagrama girdim. Boş boş gezinirken önüme konulan çorbayla telefonumu kapattım. Kaşığı elime alıp yavaşça içmeye başladım. 

"Odaların birleşimi bitti miniğim." dedi Poyraz abim yemeğime odaklanmışken.

"Ne?" dedi tüm diğer abi tayfası. Tabi onların haberi yoktu bundan.

"Miniğim ile odaları birleştirdik ki bence çok doğru bir zamanda oldu çünkü bu sürede Aslı'nın fazlaca yardıma ihtiyacı olacak." dedi Poyraz abim. Konu oda birleştirmekten ne ara hastalığıma gelmişti ki.

"Hay Allah'ım ya. Zaten çok az görüyorduk. Şimdi hiç göremeyiz." diye sessizce söylendi Araz abim. Abimin kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Korkma geceleri kaçıp geleceğim yanına. Kollarından daha rahat yatak mı var?" dedim. Gülümsemeye başladı.

"Kesinlikle kollarım seni bekleyecek." dedi oda fısıltıyla.

"Bence iyi olmuş. Aslı'nın her an yanında olabiliriz. Ya da acil bir durumda müdahale etmemiz geç olmaz." dedi Ayaz abim. O yine mantık kısmından bakıyordu. Telefonuma gelen bildirimle elimdeki kaşığı bırakıp telefonumu elime aldım.

Demir Abim: Pışt fare eve gittiğimizde üstünü değiştirdiğin gibi odama gel. Aç olmayı unutma.
Siz: Yoksa düşündüğüm şey mi?
Demir Abim: Bilemem. Gelince görürsün.
Siz: Merak etme kesin geleceğim.

Ah benim canım abim. Nasıl da düşünürmüş beni. Gülümseyip telefonu kapattım. Demir abime bakınca çaktırmadan göz kırptı.

"Ne oldu miniğim?" dedi Poyraz abim.

"Hiç. Metehan geldiniz mi diye sormuşta ona cevap verdim." dedim. Yalan bir gün bir ölse kesin ilk ölecek ben olurum. Abim kafa salladı. Bende tadını hiç beğenmediğim çorbayı içmek için kendimi zorladım. Yarısı bitince bıraktım. "Ben doydum." dedim. 

Ayaz abim bir bana bir de tabağa baktı. "Doyduğuna emin misin? Daha tabağın bitmemiş." dedi.

"Evet doydum. Şimdi fark ettim de o kadar aç değilmişim." dedim. Onaylayıp bir şey demeden önüne döndü. Bende rahat bir nefes verdim. Yaklaşık 1 saat sonra herkes yemeğini bitirmişti ve eve dönmüştük. Hızlıca odama çıktım ama odamın artık burası olmadığını anlayınca odamdan çıkıp yeni odamıza gittim. Poyraz abim üstünü değiştirmişti ben odaya girdiğimde. Odaya göz attığımda gerçekten tamamen birleştiğini anladım. 

Odanın farklı yerlerine yayılmıştı eşyalarım. Hepimiz beraber çekildiğimiz fotoğraf çerçevesi komodinin üstünde, tarağım odaya sonradan eklenen çalışma masasının üstünde, kıyafetlerim ise abimle aynı yerlere dizilmiş.

"Nasıl beğendin mi?" dedi Poyraz abim. Gerçekten hoş olmuştu. Eski havası daha avangard olan odanın şimdiki havası daha modern ve rahattı. 

"Evet. Hoş olmuş." dedim. 

"Aşağı iniyorum. Bir şey olursa seslenirsin." dedi. Kafamla onayladığım da çıktı.

Kendime birkaç parça kıyafet alıp giydikten sonra odadan çıktım. Gidip Demir abimin odasına daldım. Oda beni bekliyor olacak ki girdiğim gibi konuşmaya başladı.

"Eğer bu yaptığımı abimler öğrenirse beni ayaklarımdan bağlayıp camdan sarkıtırlar. Onun için aramızda tamam mı güzelim?" dedi Demir abim.

"Merak etme abi. Burada olan burada kalacak." dedim. Gülümseyip yanına çağırdı. Yanına varınca gördüklerimle ağzım kulaklarıma vardı. Yere serilmiş bir sofrada iki kişilik hamburger duruyordu. 

"Sen var ya bir tanesin." dedim. "Hadi hadi soğutmadan yiyelim. Her an basılabiliriz." dedi ve oturdu. Bende oturunca beraber yemeğe başladık. 

Her ne kadar zorlansam da bir hamburgeri bitirmiştim. "Sen ne kral adamsın ya." dedim elimle karnımı ovarken.

"En son sıçan poposuna benziyordum sanki." dedi.

"Nırç nırç nırç. Sen beni yanlış anlamışsın. Ben hiç öyle der miyim sence?" dedim.

"Haklısın asla demezsin. Neyse hadi kimse gelmeden şuraları toplayalım." dedi. Hep beraber topladık. 

"Film izleyelim mi?" dedim abime.

"Olur." dedi ve bilgisayarı alıp yatağına oturdu. Bende gidip yanına oturdum.

"Ne izleyelim?" dedi abim.

"Titanik?" diye öneride bulundum. Çok severdim o filmi. Bin kerede izlesem bıkmazdım.

"Olur." dedi ve filmi açtı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gözyaşlarım akarken hala kapalı film ekranına bakıyordum. Bu film her daim etkilemiştir beni. 

"Güzelim yeter artık ağlama." dedi abim.

"Ama abi ..." dedim devamını getiremeden abim sözümü kesti.

"Aması falan yok. Hadi sil bakayım yaşlarını. Hem biraz daha ağlarsan abimler sırf seni ağlattığım için beni döverler." dedi abim.

"Tamam sildim ağlamıyorum." dedim. 

"Hadi aşağı inelim. Bakalım neler yapıyorlar." dedi ayağa kalkan abim. Onu onaylayıp kalktım. 

Beraber aşağı inerken abim su içeceğini söyleyerek mutfağa gitti. Bende içeri ilerledim. Duyduğum şeyle olduğum yerde kaldım. "Doktor Aslı'nın yanında çok söylemedi ama hastalık baya ilerlemiş. Mikrop kapma riski olduğu için dışarı çıkmamasını söyledi. Aynı zamanda hastaneye yatması bile gerekebilir." dedi Kaan abim. Daha fazla dinlemek istemediğim için içeri girdim. 

Beni görünce toparlandılar. "Kızım ne yapıyordunuz?" dedi babam.

"Hiç Demir abimle film izledik." dedim.

"Ağladın mı sen? Gözlerin kızarmış." dedi Araz abim.

"Film baya hüzünlüydü ondan." dedim. Gidip Kaan abimin yanına oturdum. Beni kolunun altına aldı hemen. 

"Aslı biz seninle bir şey konuşmak istiyoruz." dedi annem. Kafamla onayladım.

Poyraz abim konuşmaya başladı. "Hastalığın yüzünden artık evden çıkmanın doğru olduğunu düşünmüyoruz. Mikrop kapma riskin olduğundan zorunda kalmadıkça herkese açık yerlere gitmeyeceksin. Gitsen bile gerekli önlemleri alarak gitmek zorundasın. Aynı zamanda yarından itibaren tedavin başlayacak. Vücudun çok yorulacak. Hastaneye gittikten sonra birkaç gün senin için çok zorlu olacak çünkü bilincin açık olsa bile vücudun tepki vermeyecek kadar yorgun olacak." dedi.

Eve hapsolmuştum tamamen. Hastaydım. Canım acıyacaktı. Derin bir nefes aldım. Bunlar iyileşmem içindi. Hepsi iyileşmem içindi.  "Tamam. Ne olacaksa olsun." dedim ve arkama yaslandım. 

Elimi  boynumun arka kısmına atınca acıyla yüzümü buruşturdum. Çok acıyordu. "Abi boynumun arka kısmında  bir şey mi  var çok acıyor?" dedim. Abim eğilip boynuma baktı. Gözlerini bana çevirdiğinde hüzünle yüzüme baktı. Yutkunup konuştu.

"Morarmış abiciğim. Doktorun dediği gibi, sebepsiz yere oluşacak morluklardan." dedi. Kafa salladım. Canım acıyordu. Acıdan gözlerim dolunca gözlerimi kaçırdım. "Çok acıyor mu?" dedi Kaan abim. "Evet. Ama sadece ora değil tüm eklemlerim ve kemiklerime ani bir ağrı girdi. Vücudumun her yeri ağrıyor." dedim acıyla dişlerimi dudaklarıma geçirirken. 

"Miniğim ağrı kesici vermek isterdim ama doktora sormadan sana ilaç veremem. Gel odaya çıkalım uyu biraz." dedi Poyraz abim ve gelip beni kucağına aldı. Odaya geçince beni yatağa uzattı. 

"Ağrın en çok nerede? Söyle oraya masaj yapayım." dedi Poyraz abim.

"Ayak bileğim." dedim. Şuan en çok acıyan yer orasıydı. Abimin elini bileğimde hissedince kıpırdandım yerimde. Huylanmıştım. "Kıpırdama. Canın daha çok yanar." dedi abim. Bileğimdeki elleri ritmik bir şekilde masaj yaparken bileğimdeki ağrı yavaşça şiddetini kaybediyordu.

"Daha iyi misin?" dedi abim. Bastıran uykumla mırıldandım. "Hı-hı." dedim. Bu aralar çok fazla uyumama rağmen hiç enerjimi alamıyordum. Abim bileğimi bırakıp yanıma uzandı. Beni kolları arasına aldı. Vücudumu hareket ettirmek istesem de çok zordu. Bende fazla zorlamayıp kendimi uykuya bıraktım.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Ben geldim.

Nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

En beğendiğiniz sahne?

Bir daha ki bölüm görmek istediğiniz sahneler?

Bu bölüm en sevdiğiniz karakter?

Aslı sizce nasıl davranmalı tüm bu olanlara karşılık?

Neyse kuşlarım tekrar buluşana kadar kendinize iyi bakın.

Sınır: 640 OY 400 YORUM.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Continue Reading

You'll Also Like

52.2K 1.4K 15
Bir Albay kızı. Yakışıklı ilgi odağı başarılı bir Subay Ve "tesadüf" diye adlandırılan karşılaşma. Diğer yandan ilgi çeken Demir ve Arda ikilisi. Di...
532K 26.5K 33
Bir gece birlikte olan bir hemşire ve bir askerin aylar sonra aynı karargahta karşılaşma serüveni... Arkanda, bir ölü bırakıp gittin ama katil deği...
ASYA By Su

ChickLit

662K 38.8K 58
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...
201K 9.2K 32
"Nasılsın asker" dedi albay Allah'tan rütbemi söylememişti "Sağolun komutanım iyim" dedim " Seni bekliyoruz asker biran önce Ankara'da olunuz emrimd...