ÖZ AİLEM

By yourunknowauthor

2M 109K 21.3K

HAYAT ACIMASIZDI , ACIMADI DA . . . Hayat Atabeyli ailesini hiç acımadan yakmıştı 17 yıl önce. Onlardan bir... More

KARAKTER TANITIMI
1. BÖLÜM (GEÇMİŞ)
2. BÖLÜM (GERÇEKLER)
3. BÖLÜM(HAYATIM)
4.BÖLÜM (İLK KARŞILAŞMA)
5. BÖLÜM(ACILAR)
6. BÖLÜM (YEMEK)
7. BÖLÜM (EĞLENCE)
8. BÖLÜM (ANLATACAĞIZ)
9. BÖLÜM (KAZA)
10. BÖLÜM (UYANDI)
11. BÖLÜM (24 SAAT)
12. BÖLÜM (OYUN)
13. BÖLÜM (ÖĞRENDİ)
14. BÖLÜM (GELECEĞİM)
15. BÖLÜM (ABİ)
16. BÖLÜM (POYRAZ)
17.BÖLÜM (KARAKOL)
18.BÖLÜM (ANNE,BABA)
19.BÖLÜM (DÖNDÜM)
20.BÖLÜM (SAHİL)
DUYURU
21. BÖLÜM (KUZENLER)
22.BÖLÜM (DAVET)
23.BÖLÜM (KAÇIRILMA)
24.BÖLÜM (YALAN)
25.BÖLÜM(AFFET)
İNSTAGRAM
26. BÖLÜM (ANNE TARAFI)
27. BÖLÜM(METEHAN)
28. BÖLÜM (İŞKENCE)
30. BÖLÜM (GİDİYORUZ)
31. BÖLÜM (YOLCULUK)
32.BÖLÜM (YAYLA)
33. BÖLÜM (DÖNDÜK)
34. BÖLÜM (KEMOTERAPİ)
35.BÖLÜM (TARTIŞMA)
36.BÖLÜM (KÜSLÜK)
37.BÖLÜM (SAÇLARIM)
38. BÖLÜM (YATILILIK)
39. BÖLÜM (ALIŞMA)
40. BÖLÜM (ÖZLEM)
41. BÖLÜM (İLİK NAKLİ)
42. BÖLÜM (VURULMA)
43. BÖLÜM (İYİLEŞME)
44. BÖLÜM (BARIŞSAK MI?)
45. BÖLÜM (UZUN ZAMAN)
46. BÖLÜM (ÇIKIYORUM)
47. BÖLÜM (KIŞ TATİLİ)
47. BÖLÜM (KISKANÇLIK)
48. BÖLÜM (MOSKOVA)
49. BÖLÜM (KAYAK)
50. BÖLÜM (DOĞUM GÜNÜ)
51. BÖLÜM (2 KURŞUN)
52. BÖLÜM (UÇURUM)
53. BÖLÜM (ÖLÜMÜN KIYISINDA)
54. BÖLÜM (BASKINLAR)
55. BÖLÜM (ASİL ATEŞ)
56. BÖLÜM (EDİZ BEBEK)
57. BÖLÜM (KUTLAMA)
58. BÖLÜM (ATEŞ AİLESİ)
59. BÖLÜM (EVDEN KAÇIŞ)
60. BÖLÜM(SİZDE Mİ)
61. BÖLÜM (BENCİLLİK)
62. BÖLÜM (İFLASIN EŞİĞİ-FİNAL)

29. BÖLÜM (KAVGA)

28.9K 1.7K 716
By yourunknowauthor

(Multimedya: Demir)

ASLI ATABEYLİ

Zorlu bir güne daha gözlerimizi açtık. Neden mi? Çünkü bugün yine, yeni, yeniden okula gidiyoruz. Metehan ile beraber kahvaltı yapıp aşağı indik. Poyraz abim arayıp bizi alacağını söylemişti.

İndiğimizde Poyraz abim arabasına yaslanmış bizi bekliyordu. Abim diye söylemiyorum şuan aşırı karizmatik duruyordu. Ah kimin abisi işte?

"Günaydın miniğim. Günaydın Metehan." dedi abim.

"Günaydın abim." diyerek yanına gidip ona sarıldım.

"Günaydın." dedi Metehan da.

Metehan arkaya geçince bende öne geçtim abimin yanına. "Sen niye geldin ki? Biz kendimiz giderdik." dedim abim arabayı sürmeye başlarken.

"Niye alamaz mıyım sizi?" dedi gözlerini yoldan ayırmadan.

"Yok abi onun için söylemedim sadece yolunun üstü değil. Ondan." dedim.

Kafa salladı. "E ne yaptınız dün gece?" diye sordu.

"Hiç. Pijama partisi yaptık. Açıkçası sabaha karşı uyuduk ve uyumamak için zor duruyorum." dedim hafiften esneyerek.

"Neden o kadar geç yattınız? Baksana haline. Bende diyorum hasta mı oldu acaba." dedi.

"Ama abi o kadar eğlendik ki. Pişman mıyım diye sorsan asla derim." dedim gülerek.

"Onu anladık. Bu arada okuldan sonra seninle bir şey konuşacağım." dedi.

"Ne? Şimdi söylesen olmaz mı? Hem ben merak ederim. Şimdi söyle." dedim merakla hızlıca.

"Olmaz okuldan sonra." dedi.

"Gıcık. Şimdi söylesen olmaz mı?" dedim.

"Gıcık? Pardon miniğim?" dedi.

"Ne? Sende söylemiyorsun. Hem uykuluyum hem de sen beni meraklandırdın." dedim. Kafamı cama çevirince okula vardığımızı görünce arabadan indim. Vallahi şuan tek istediğim sırama gidip uyumak. Metehan da yanına gelince gülümseyip yürümeye başladım.

Aniden arkaya doğru çekilince dengemi kaybettim. Az kalsın yeri boyluyordum ama beni çeken kişi dengemi sağlamayı başardı. Kim olduğuna bakınca Poyraz olduğunu gördüm. O Mete'ye dönüp "Mete sen çık. Aslı birazdan gelecek." dedi. Mete onaylayıp yanımızdan ayrıldı.

Şuan ben bile neye sinirlenip trip attığımı bilmiyordum. Tek bildiğim uykusuz olduğumdu. Mete genelde beni ben uykusuz olunca keçiye benzediğimi söylerdi. Ne var der gibi yüzüne baktım.

"Ne oldu miniğim? Neye sinirlendin bu kadar?" dedi merakla.

Omuz silkip "Sadece uykusuzum." dedim.

"Başka bir şey olmadığına emin misin?" dedi.

"Evet abi." dedim.

"İyi. Öyle olsun bakalım. Bir şey olursa ara beni. Gidiyorum ben." dedi ve uzaklaşmaya başladı.

"Abi!" dedim arkasından. Ona yetişip sarıldım. O da bana sarıldı.

"Seni seviyorum ve az önce için kusura bakma. Biraz uykusuzum." dedim.

"Bende seni seviyorum. Önemli değil. Ama bir daha okul varken böyle uykusuz kalmana izin vermeyeceğim. Bilesin." dedi.

"Tamam." ayağımda yükselip yanağından öptüm ve sınıfa ilerlemeye başladım.

Sınıfa girince Erim'in sırada oturduğunu gördüm. Hemen yanına oturdum. Bana döndü ve gülümsedi. "Günaydın kuzen." dedi.

"Günaydın kuzen." dedim bende gülümseyerek. Sonra devam ettim. "Çok uykum var uyuyacağım. Öğlen arasında uyandır. Olur mu?" dedim. Kafasını salladı. Bende kafamı sıraya gömdüm ve uyumaya başladım. Oh be dünya varmış.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Aslı! Hadi güzelim uyan." diye seslenen kişi Demir abimdi. Ama ben uyumak istiyordum.

"Ya ben uyuyacağım. Siz gidin." dedim mızmız bir çocuk gibi.

"Güzelim öğlen arası oldu. Bir şeyler yemelisin. Yoksa Poyraz abim hepimizi topa dizer." dedi.

"Tamam. Siz kantine geçin, ben lavaboya gidip geliyorum." dedim sıramdan kalkarken.

Çişim geldiği için lavaboya da girmeye karar verdim. Ben işimi hallederken kapı tekrar açıldı. Sanırım birileri girmişti. Adım seslerinden anladığım kadarıyla 3 kişiydiler. Kendi aralarında sohbet ederlerken başlarda dinlemeyip kendi işimi hallederken sonrasında duyduğum cümleyle onları dinlemeye başladım.

"Demir de şu kız ortaya çıktıktan sonra kimseye yüz vermez oldu. Aslına bakarsan tüm Atabeyli erkekleri bize yüz vermez oldu. Hani eskiden sevgili olmasak bile belki konuşurduk ama şimdi hiçbiri bize yüz bile vermiyorlar." dedi birinci.

"Aynen kız da da tip olsa içim yanmayacak. Kıçım gibi. Hem bence burnu estetik." dedi ikinci.

"Hem kızın zaten sevgilisi var. Onlardan ne istiyor anlamıyorum. Bence hepsini birden yürütüyor." dedi üçüncü.

Yuh! Bu ne? Oha bunlar ne diyor? Sinirle yerimde doğrulup, üstümü düzeltip dışarı çıktım.

"Bakıyorum beni çok seviyorsunuz." dedim.

"Ya ya ne seviyoruz bilemezsin. Kızım sen kimsin? Kaç aydır ortalıklarda dolaşıyorsun. Söylesene hangisiyle yattın? Bence sen hepsiyle yatmışsındır." dedi ikinci.

"Bana bak. Ağzından çıkanı kulağın duysun yoksa bana laf eden bir dilin olmayacak." dedim sinirle.

"Ya öylemi hadi yok et bakalım dilimi." dedi birinci kız üzerime yürürken.

"Gel bakalım. Göstereyim sana." dedim bende üstüne yürürken.

Şuan çok riskli bir durumdaydım. Üçe karşı birdi. Kitaplardaki kızlar gibi üç kızı aynı anda dövemezdim tabi ki ama korkup da kaçamazdım.

Kız elini kaldırıp saçıma atacağı sırada kolumu kaldırıp elini tutup ters çevirdim. O sırada diğer kız tam adım atacağı sırada ayağımı kızın karnına geçirdim tam diğer kıza dönecektim ki geç kaldığımı anladım çünkü karnıma tekme attı. Hızla kıza dönüp at kuyruğu halde ki saçına elimi atıp aşağı çektim. Bu sefer diğer kız tırnaklarını koluma geçirdi. Gözümü kıza çevirdim hızla elimi kaldırıp tokat attım. Bu sefer aniden biri beni arkamdan itince boşluğuma geldi ve duvara çarpıp yere düştüm. İşte ne olduysa o an oldu. Kolumun üstüne düşmüştüm ama asıl önemli olan kolumdan gelen kırılma sesiydi. Sanırım trafik kazasında kırdığım kolu tekrar kırmıştım.

Hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Gözlerim dolmuştu. Başımda dikilen kızlar sırıtarak bana bakıyorlardı. Zorda olsa ayağa kalktım. Kolumun acısı her geçen saniye daha da artıyordu. Şuan onları umursayamazdım. Hızla lavabodan çıktım. Koluma göz attığımda, morarıp, şiştiğini gördüm.

Hızlıca merdivenleri inip kantine girdim. Demir abimleri masamızda otururken buldum. Hızla yanlarına gittim. "Abi!" dedim. Sesim acı dolu çıkmıştı. Bakışlarını hemen bana çevirdi. Kaşları çatıldı.

"Güzelim ne oldu? Ne bu halin? Kavga mı ettin?" dedi hızla.

"Abi kolum..." dedim sadece. Bakışlarını koluma çevirdi. Gözleri kocaman açıldı.

"Siktir. Güzelim ne oldu? Hadi hastaneye gidelim." dediğinde hepsi ayaklanmıştı.

Abim gelip beni kucağına alırken aynı zamanda koluma dikkat etmeye çalışıyordu. "Ayaz abimi arayın gelsin. Şuan bir tek araba onda var." diyordu aynı zamanda. Bakışlarını yüzüme çevirdi. Endişesi yüzüne yansımıştı. "Korkma güzelim geçecek. Ondan sonra sana bunu yapanın benden çekeceği var." dedi.

"Abi kolum çok acıyor." dedim acıyla. Gerçekten acıyordu.

"Tamam güzelim. Bak Ayaz abim geldi. Şimdi hastaneye gidiyoruz." dedi. O sırada dışarı çıkmıştık. Ayaz abim koşarak yanımıza geldi. "Ne oldu meleğim? Ne bu halin?" dedi o da endişeyle.

"Abi sanırım kolu kırılmış. Hadi hastaneye gidelim." dedi Demir abim arabaya yönelirken.

Acı dolu 15 dakikanın ardından hastaneye varabilmiştik. Hızla Demir abim tekrar beni kucağına alıp hastaneye girdi. Yanımıza gelen doktor ve hemşirenin yanında getirdiği sedyeye bıraktı beni.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kolumdaki alçıya baktım. Tahminlerimiz doğru çıkmış ve kolumu kırmıştım. Tüm aileye haber verilmiş, şuan bana serum takılan odada oturuyoruz. Kimse konuşmuyor. Vallahi ağrı kesici vermelerine rağmen hala kolum acıyor. Onun için konuşacak halde değilim.

Kaan abim ayağa kalkıp ayakta dikilen Demir, Kerem, Kerim, Erim, Deniz, Dengiz ve Metehan grubunun başına geçti. "Siz ne yapıyordunuz? Kız kolunu kırıyor siz oturmuş yemek yiyorsunuz. Ben size demedim mi dikkat edin bir şey olmasın diye. Ha?" diye bağırmaya başladı.

Onların bir suçu yoktu. Kavga lavaboda çıkmıştı. Ne yapsınlar lavaboya da benimle mi girsinler? Hepsi kafasını suçlulukla yere eğmişti.

"Abi onların bir suçu yok. Biraz kendime geleyim anlatacağım." dedim.

"Ne demek suçları yok? Allahtan yalnız bırakmayın dedik. Demesek kim bilir neler olacak?" diyen kişi Poyraz abimdi. Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladım.

"Öğlen arasında gelip beni uyandırdılar, yemek yiyeceğiz diye. Bende dedim ki siz gidin lavaboya gidip geleceğim. Sonra işte ben lavaboya gittim. Tam işimi hallederken içeri 3 kız girdi. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Başta umursamadım ama sonra konu aniden Demir abimlere geldi. Neymiş ortaya bir kız çıkınca onları umursamaz olmuşlar, neymiş ben kesin hepsini birden götürüyormuşum, neymiş burunum estetikmiş." ben sonuncuyu söyleyince birkaç kıkırdama duydum. Ben burada sinirden kuduruyorum onlar gülüyor. Önemsemeyip devam ettim.

"Neyse işte bende sinirlenip çıktım karşılarına. Kızlarla atışmaya başladık. Bana kesin hepsiyle yatmışsındır deyince bende sabrımın son demlerine gelmiş olarak bağırmaya başladım. Sonra bir anda üstüme yürüyünce kolunu ters çevirdim. Sonrası zaten aniden oldu. Ben daha ne olduğu anlamadan biri beni itti ve kendimi yerde buldum. Sonrası malum." diyerek kolumu gösterdim.

Hepsine teker teker göz attığımda kaşları çatılmış, elleri yumruk olmuştu. Allahtan anneme haber vermemişlerdi. Kadın böyle kavga ettiğimi bilse ne yapar acaba? Eve gidince göreceğiz.

"Kızım neden kavgaya giriyorsun? Abinlere söyleseydin hallederlerdi." dedi babam.

"Ne yapayım baba? Kavganın ortasında bekleyin ben bir abimlere haber vereyim mi deseydim? Zaten okula döneyim göstereceğim ben onlara kolumu kırmanın bedelini." yine sinirlenmiştim işte.

"Hala ne kavgasından bahsediyorsun sen Aslı? Bir daha asla böyle bir şeye karışma. Gerekirse kaç." dedi Araz abim. Sinirliydi hepsi gibi.

"Neden kaçayım? Sırf benden sayıca üstün oldukları için bir korkak gibi kaçamam. Bir daha olsa bir daha yapardım. Pişman mıyım? Asla." dedim. Ne oluyor yani? Korkak mıyım ben?

"Neyse tamam eve gidince konuşuruz. Hadi serumun bittiğine göre çıkalım." dedi babam. Kafamla onayladım ve kimsenin yanıma gelmesine izin vermeden kolumdaki anjiokatı* çıkarıp yürümeye başladım. Hem bağıracaklar hem de taşıyacaklar yok ya.   

Metehan'ın yanına gidip ona sarıldım. Tek kolla ne kadar olursa artık. O bizle gelmeyecekti. "Görüşürüz yakışıklım." dedim ondan ayrılırken. "Görüşürüz güzelim. Dikkat et kendine. Bu konuyu da daha sonra konuşacağız." dedi.

Kapıdan çıktık ve arabaya doğru ilerlemeye başladık. O sırada Erim yanıma geldi. "Kim olduklarını biliyor musun?" dedi. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp konuştum. "Ama görsem tanırım. Bir göreyim göstereceğim onlara." dedim.

"Tamam. Yarın okula gittiğimiz de buluruz hepsini ve hallederiz." dedi. Sağlam kolumu omuzuna attım ve "Bundan sonra her kavgada senin yanına geleceğim artık. Ona göre." dedim. Oda tek kolunu omuzuma attı ve "Gel tabi beraber hallederiz." dedi. İşte aradığım kişi. Çocuk resmen benim dilimden konuşuyor.

Biri beni çekince kim olduğuna baktım. Aras abimdi. "Hayırdır koçum. Niye sarılıyorsunuz? Hem ne konuşuyorsunuz fısır fısır?" dedi. Abimin tuttuğu kolumu kurtarıp "Sana ne. Bizim aramızda bir sır. Allah Allah." dedim Erim'in yanına geçerken. Erim'e göz kırpıp abime döndüm. Gözlerini kısmış bize bakıyordu. Bir tırsmadım değil yani?

"Baba Erimlerde bize mi geliyor?" diye önden yürüyen babama seslendim. 

"Evet kızım. İki amcanda akşam yemeğe bizde." dedi.

"Baba o zaman ben Erimlerle gelebilir miyim?" dedim.

Abilerim koro halinde "Olmaz." dedi. Hah sanki size sordum.

"Babacığım ne diyorsun?" dedim onları takmadan.

"Tamam kızım. Zaten gittiğimiz yer aynı." dedi.

"Teşekkürler canım babam." dedim sırıtarak. Abilerim kaşlarını çatmış bana bakıyorlardı. Önce gel bağır sonra yok gitme de yok ya. Onları takmayıp Kerem abimin kullandığı arabaya bindim. Önde Kerim abimde oturuyordu. Erim de yanıma gelince arabayı çalıştırdı Kerem abim. 

"Ağrın yok değil mi Aslı?" dedi Kerim abim.

"Hayır sadece kolum biraz sızlıyor. O kadar." dedim.

"Tamam. Evde ağrı kesici alırsın." dedi. 

"Özür dilerim. Benim yüzümden sizde azar yediniz." dedim utanarak.

"Önemli değil. Haklılardı seni yalnız bırakmamalıydık." dedi Kerem abim.

"Hayır önemli. Siz zaten benle her an her yere geliyorsunuz, lavaboya da gelmeyin yani." dedim hızlıca.

"Hadi ama kuzen. Sırf bir iki bağırdılar diye üzüleceğimizi düşünmüyorsun herhalde. Emin ol her hafta bunun gibi bir çok kez bağırıyorlar." dedi Erim.

"Diğer kısmı beni ilgilendirmez. Şuan benim yüzümden size kızdılar." dedim. Gözlerim dolmuştu. Ah neden böyle duygu değişimleri içindeyim ben. Aklıma gelen şeyle hızla telefonumu açtım. Regl günüme 1 gün kalmıştı. Bende diyorum neden böyle dengesizleştim. Ah bir de şu karın ağrısı var. Allah'ım sen güç ver. 

"Aslı bunun için ağlamayacaksın değil mi?" dedi Erim yüzüme bakarken. Burnumu çektim. Her an ağlayabilirdim. Yüzüne bakınca endişeli bir haldeydi. Bu ağlama isteğimi iyice körükledi. Dudaklarım büzüldü ve çenem titredi. 

"Aslı, güzelim ağlama önemli değil. Biz üzülmedik sende üzülme. Hadi bir tanem." dedi Kerem abim. Anlaşılan dikiz aynasından beni görmüştü. Neden bu kadar ilgililer ki? Bir kez daha burnumu çektim. 

"Sümüklü böcek oldun ha iyice." dedi Erim aradaki duygusal anı bozarak. Hızla kaşlarımı çattım ve gözümde birikmiş yaşları sağlam elimle sildim. "Hiçte bile. Sensin sümüklü böcek. Amip beyinli." dedim.  

"Terliksi hayvan vücutlu." dedi Erim bana meydan okurcasına. Tabi bende altta kalır mıyım? Hayır.

"Öglena götlü." dedim.

"Vıcık mantar burunlu." dedi.

"Bok torbası." dedim.

"Çiş şişesi." dedi.

Tam ağzımı açmış cevap verecektim ki Kerim abim "İğrençleşmeye başladınız." dedi. Ona hak vererek sustum ama Erim susmadı.

"Sustun bakıyorum. Hah birde benle yarışıyor." dedi.

"Egonu çekte seni görelim koçum. Hem sustum çünkü senle konuşmamın bana hiçbir şey katmayıp tam tersi benden bir şeyler götürdüğüne karar verdim." dedim.

"Ya ya. Yarında 'Erim hadi bizim işi halledelim' derken göreceğim ben seni." oy beni pis yerden vurdu. Şirince sırıtıp "A a a canım kuzenim benim. Hiç olur mu öyle şey? Hem sen en sevdiğin kuzenine bunu yapmak istemezsin değil mi?" dedim. 

Omuz silkip önüne döndü. Ben seni neyle ayartacağımı çok iyi biliyorum. "Neyse o zaman bende 2 kişilik aldığım Formula1 yarışına yalnız giderim." kısa zaman önce Erim'in bu yarışa olan tutkusunu öğrenmiştim. Biletlere ulaşamamıştı ve çok üzülmüştü. Sonra bende biraz araştırma yapıp bilet almış ama yarışa katılamayacak bir çift bulmuştum. 

Hızla kafasını bana çevirdi ve "Ne dedin sen? Formula1 bileti mi?"  dedi. Heyecanı sesine yansımıştı. Omuz silkip önüme döndüm. Bu sefer bana yanaştı. "En sevdiğim kuzenim bir şey istemişte ben yapmaz mıyım?" dedi. Yalaka! "Az önce öyle demiyordun ama." dedim. 

"Yok canım sen yanlış anlamışsın." dedi. "İyi öyle olsun bakalım." dedim. "Peki sen bilet konusunda ciddi miydin?" dedi. Gülümsedim "Evet o gün bilet bulamayınca nasıl üzüldüğünü gördüm. Bende biraz araştırıp yarışa katılamayacak bir çiftten bilet aldım." dedim. 

Kocaman gülümseyip bana sarıldı koluma dikkat ederek. "Bundan sonra dünya ahiret en sevdiğim kuzenimsin." dedi.

"Bunlar daha az önce kavga etmiyor muydu? Ne ara barıştılar?" dedi Kerim abim.

"Bende anlamadım." diye cevapladı onu Kerem abim. 

Araba durunca geldiğimizi anladım ve indim. Hepimiz indik. Abimler ve diğerleri de gelmişti. Deniz ve Dengiz'e baktığımda bana bakmadan içeri geçtiler. Bunlara ne oldu şimdi. Onları şimdilik boş verdim çünkü açıklama yapmam gereken bir adet annem var.

Babam kapıyı çaldı ve açıldığında teker teker içeri girmeye başladık. Yengelerim ve annem kapıda karşılamışlardı bizi. Annem beni görünce gülümsedi, sonra gözleri kolumu buldu. Hızla yanıma geldi. "Kızım ne oldu, ne bu halin?" dedi endişeli sesiyle.

"Kavgaya karışmış, kolunu kırmış." dedi Araz abim ben daha cevap veremeden.

"Kızım ne kavgası? Ne oluyor? Neden bana haber vermediniz?" dedi. İşte tam da bu yüzden anneciğim. Fazla panik yapıyorsun.

"Anne abartılacak bir şey yok. İçeri geçelim anlatacağım." dedim sakin bir ses tonu ile.

"Hala abartılacak bir şey yok diyor. Kızım kolunu kırmışsın daha ne olsun?" diye bağırdı aniden Kaan abim. Yerimde sıçradım. Gözlerim doldu. Ne vardı bu kadar bağıracak?

"Üstümü değiştirip aşağı ineceğim." dedim yanlarından ayrılırken. Orada kalırsam oturup ağlayacaktım. Zaten hormonlarım halay çekiyor. Birde bunlar başladı. 

Odama girip kapıyı örttüm. Akan burnumu çekip üstümü değiştirmeye çalışmaya başladım. Bakın çalışmaya diyorum çünkü tek elle bu biraz imkansız. Ne pantolonumu indirebildim ne de sweatshirtımı çıkarabildim. Zaten dolu olan gözlerim acizliğimle daha da dolup taştı. Yatağa oturup ağlamaya başladım. 

Kapım aniden açılınca kafamı oraya çevirdim. Gelen Poyraz abimdi. Gözleri beni bulunca kaşları çatıldı. "Miniğim neden ağlıyorsun?" ağlamaya devam ettim. Kapıyı örtüp yanıma geldi. Yüzümü elleri arasına alıp her ağladığımda yaptığı gibi gözyaşlarımı öptü. "Kaan abin yüzünden ağlıyorsan o sadece senin için endişelendi onun için öyle yaptı. Ağlama miniğim." dedi.

"O da var ama tek o değil. Üstümü değiştiremiyorum." dedim.

"Bunun için mi ağlıyorsun? Bende bir şey oldu sandım. Sana yardım etmemi ister misin?" dedi anlayışlı bir tonda. Bir an kararsız kaldım.

"Utanıyorsan annemi çağırayım ben." dedi ses tonundan bozulduğu anlaşılıyordu. Karasızlığım uçtu gitti. O benim abimdi ve ondan utanmamı gerektirecek bir şey yoktu. Ayağa kalmaya çalıştığında Omuzlarından tutup oturttum. Dolabımdan geçen gün Poyraz abimin dolabından aldığım sweatshirtü ve bir eşofman alıp yanına geldim. Gülümsedi elimdekileri alıp beni yatağıma oturttu. Kıyafetlere göz atınca gülümsemesi büyüdü. 

İlk olarak oldukça yavaş bir şekilde sweatshirtümü çıkarıp elindeki bana en az 4 beden büyük olan sweatshirtü giydirdi. Sonra pantolonumu indirdi. Açıkçası burada biraz utandım ama üzerimdeki sweatshirt kalçamın altına kadar geldiği için rahattım. Eşofmanı da giydirdikten sonra iplerini bağladı ve beni ayağa kaldırdı. "Teşekkürler abim." ona ne kadar sinirlensem de kızgın kalamıyorum. Neden bilmiyorum ama diğerlerine göre kalbimdeki yeri ayrı. Ayrımcılık gibi gelebilir ama öyle değil. Onun bakışları, sözleri, hareketleri hepsi ayrı bir hayranlık uyandırıyor. Hani hep derler ya kızların ilk aşkları babaları olur diye eğer ilk doğduğum andan itibaren yanlarında olsaydım büyük ihtimalle benim ilk aşkım Poyraz'ım olurdu.

"Ne oldu daldın?" dedi merakla.

"Hiç." dedim. Ne deseydim ilk aşkımın sen olacağını düşünüyorum mu deseydim.

"Bunu mu düşünüyordun gerçekten?" dedi gözleri parlıyordu resmen.

"Anlamadım?" dedim.

"Demek ilk aşkın ben olurdum. Ha?" dedi. Gözlerim kocaman oldu ve yanaklarım kızardı. Sesli düşünmüştüm.

"Ne olamaz mı? Öyle düşünüyorum ki öyle dedim. Hem şöyle bakmayı keser misin? Utanıyorum." dedim.

"Tamam tek bir şey soracağım sonra bitecek." dedi. Kafamla onayladım.

"Sana bunu düşündüren şey?" dedi. Gülümseyerek cevap vermeye başladım.

"Tek bir şey değil. Konuşman, hareketlerin, bakışların ne bileyim? Her şeyin. Hani derler ya kızların ilk aşkları babalarıdır diye. Bende eğer doğduğumdan beri sizin yanınızda olsaydım ilk aşkımın babam değil sen olacağını düşündüm." dedim dürüstçe.

"Yani ilk aşkın başka biri?" dedi sorarcasına.

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır hiç aşık olmadım. E şimdi de size aşık olamayacağıma göre." dedim.

Hala gözlerindeki parlama gitmemişti. "Bence hiçbir şey için geç değil." dedi.

Şaşkınlıkla konuştum "Ne?".

"Diyorum ki hala senin ilk aşkın olabilirim. Yalnızca benim olan şeylere yada bana aşık olabilirsin." dedi.

Gülümsedim. "Öyle olsun bakalım. Aşık değilim belki ama sana kesinlikle hayranım ve tak hayranın ben olabilirim ona göre." dedim.

Gülümseyerek kafa salladı. "Sende bir tek bana hayran olabilirsin o zaman." dedi. 

"Anlaştık." dedim bende.

"Hadi aşağı inelim bizi bekliyorlar." dedi ve ciddileşti. "Şu meseleyi de doğru düzgün anlatacaksın." dedi.

Bende ciddileşip konuştum. "Sizde çok üstüme gelmeyin. Özellikle Kaan abime söyle bağırmasın." dedim ve devam ettim. "Sende zorlama beni. Zaten ne yapsan da sana kızamıyorum. Onun için üstüme gelim deme." dedim.

"Tamam tamam. Hadi aşağı." dedi.

Aşağı indiğimizde Kaan abim gözlerini duvara dikmiş bakıyordu. Bu görüntüye bir tık üzüldüm. Diğerleri de kendi aralarında konuşuyorlardı. Bizim geldiğimizi görünce bize bakmaya başladılar.

Boş bir yere geçtim ve onları en başından anlatmaya başladım. Sonunda bittiğinde derin bir nefes aldım. Babam telefonunu eline aldı ve hızla yanımızdan ayrıldı. Ardından iki amcamda. Sanırım okulu arayacak.

Yerimden kalkıp geldiğimizden beri inatla benle göz göze gelmeyen Deniz ve Dengiz'in arasına oturdum. "Size ne oldu?" dedim. "Hiç, sen gitsene Erim'in yanına." dedi Dengiz. Aha karın ağrıları şimdi belli oldu. Allah'ım sen bu kıskanç erkek sürüsü arasında aklımı kaçırmamam için bana yardım et.

"Yo hayır. Ben canımın içi ikiz kuzenlerimin arasına oturup onları üzdüğüm için kendimi affettirmeyi planlıyorum." dedim.

"Ya canının içi kuzenlerin ha? Bence o biz değil Erimdir çünkü bizden çok onunla ilgilenip Formula1 bileti aldığına göre." dedi Dengiz. Yuh Erim ne ara söyledin? Gülümsedim. Hiç onları unutur muyum?

"Ama bende tam size bu haftaki Galatasaray maçı için üçümüze bilet aldığımı söyleyecektim." dedim. İkisi de benim gibi koyu Galatasaraylıydı. 

"Gerçekten mi?" dedi Deniz.

"Evet sizi unutur muyum? Siz benim ilk göz ağrısı kuzenlerimsiniz." dedim.

Aklıma düşen şeyle abimlere baktım. Ben olayı anlattım ama ses çıkarmadılar. Gözüm Poyraz abimde durunca ne düşündüğümü anlamış gibi göz kırptı. Demek onun sayesinde. Öpücük attım bende ona. Gözüm Kaan abime kayınca zaten bana baktığını anladım. Gözlerinden pişman olduğu anlaşılıyordu ama yok öyle hemen yelkenleri suya indirmek. Bana bağırmıştı. Tamam bu çok büyük bir şey değildi ama o benim kahramanımdı ve kahramanlar kurtardıkları kişilere bağırmazlar değil mi? Gözlerimi hızla ondan çektim. Çünkü biraz daha bakarsam onu affedecektim. 

Boynuma sarılan kollarla Deniz ve Dengiz'e baktım. "İşte benim kuzenim." dediler aynı anda. "Benim." diye tekrar ettiler. İki olduklarını ne kadar da belli oluyor. 

Babamlar içeri girdi. "Kızım müdür kameralarda kızları buldu. Halledecek sen merak etme." dedi. Onunda sinirli olduğu her halinden belli oluyordu. Kafamla onayladım.

"E hadi yemeğe geçelim." dedi Yasemin yengem.

~~~~~~~~~~~~~~~~

"Herkese iyi geceler." dedim ve odama çıkmaya başladım.

Hep beraber yemek yemiştik. Yemekten sonra sohbet muhabbet derken amcalarım kendi evlerine gitmişlerdi. Şimdi herkes salonda oturuyordu. Ben ise hem uykum geldiği hem de yarın okul olduğu için odama geldim uyumak için.

Yatakta geçip tam uyumak üzereydim ki kapım açıldı ve kapandı. Yatağımın bir köşesi çöktü. İçeri gelen kişi yatağıma oturmuştu. "Özür dilerim prensesim. Senin için endişelendim. Affet beni sana bağırmamalıydım." dedi Kaan abim. Sesinden tanımıştım. Ya ama bu haksızlık ben onlara küs kalamıyorum ki. Yatağımdaki çökük yer düzeldi ve adım sesleri geldi. Tam kapı açılmıştı ki konuştum. "Önemli değil kahramanım. Bir daha bağırma yeter." dedim ve devam ettim. "Beraber uyuyalım mı?" dedim. Hızla yanıma gelip uzandı. "Bir söz olmayacak prensesim." dedi.

Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim ettim.

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Ben geldim.

Nasılsınız bakalım?

Bölüm nasıldı?

Karakterler hakkında düşünceleriniz?

Aslı?

Poyraz?

Kaan?

Demir?

Araz?

Deniz ve Dengiz?

Erim?

Neyse kuşlarım bir daha buluşana kadar sağlıklı kalın.

Sınır: 500 OY⭐ 300 YORUM.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Continue Reading

You'll Also Like

582 113 10
"Yaralarının hepsini iyileştireceğim." Ant içer gibi konuşan Bartu'ya baktım. O ise omzuna bir öpücük kondurup saçlarımı kokladı. İlgisi gözlerimi do...
ASYA By Su

ChickLit

653K 38.2K 57
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...
1.9M 52.7K 27
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
1.8K 195 26
Levin Soylu,babasının sözde bile olmayan 'biricik' kızı.Hayatı boyunca kukla niyetine kullanılmış biri.Şimdi ailesi onu daha büyük bir şeye hazırlıyo...