1. Bölüm: "Karşılaşma"

4.3K 149 79
                                    

Kapımı kilitlemiş ve merdivenleri üçer beşer inerek binadan çıkmıştım. Koşturarak arabamı park ettiğim yere gitmiş ve vakit kaybetmeden arabamı bulup binmiştim. Jimin çok kızacaktı. Geç kaldığım için beni lime lime etmesinden korkuyordum.

Arabayı çalıştırırken telefonum çalmış ve cebimden çıkartarak kim olduğuna bakmadan kulağıma götürmüştüm. Tek kelime bile etmeden karşıda ki kişi "Hyung nerede kaldın? Biz Jungkook'la çoktan geldik. Bak beni yalancı çıkarma. Namjoon'a gelmek üzere dedim." Dedi Jimin. Evet arayan oydu. Ama ne yapabilirdim ki? İşlerimi anca bitirebilmiştim. "Tamam Jimin sabret geliyorum. Şimdi kapatıyorum. Merak etme yalancı da çıkmazsın." Diyerek telefonu tekrar cebime koymuştum. Yoksa susmayabilir ve başımı şişirebilirdi.

Nişan çoktan başlamıştı ve ben çok geç kalmıştım. Davetiyenin üzerinde yazan adrese yaklaşmış ve park edilecek yer göremeyince 15 dakika gibi bir süreç içerisinde arabayı park etmek için yer aramış ve bulmuştum. Neyse ki nişanlanan çokta olmasa yakın bir arkadaşımdı. Yine de bana tavır koyabilirdi. En iyisi koşarak nişan salonuna girmekti.

Hediye poşetini unutmadan arabadan çıkmış ve hızlı adımlarla kısa sürede nişan salonuna ulaşmıştım. Bayağı büyük bir yerdi. Şaşırmıştım açıkçası. Yüzümdeki ifadeyi yok ederek Jimin ve Jungkook'un yanına oturdum. "Bak hemen geldim." Diyerek gülümsemeye çalıştım. Sahteydi bu. "Evet geldin." Beni takmayarak elindeki telefonla ilgilenmeye başladı. "Haesoo nerede hyung?" Jungkook'a kısa bir bakış atıp "Karşı komşuya bıraktım. Onun oğluyla güzel oynuyor." Dedim ve nişanlanmak üzere olan çifte döndüm.

Namjoon'un yanındaki çocuk bana nereden tanıdık gelmişti ki? Sanki daha önce görmüş gibiydim. Belki de birine benzetiyor olabilirdim. "İyi arkadaş oldu onlar." Dedi Jimin. Doğru söylüyordu. O ikisi çok iyi arkadaş olmuştu. Benim güzel kızım herkesle iyi anlaşıyordu. Herkesle güzel oynuyordu. "Namjoon'un nişanlanacağı çocuğun adı neydi?" İkisi de garip bir şekilde bana baktı. "Sana o kadar söyledik hyung." Dedi Jimin. Unutmuş olamaz mıydım?

"Unutmuşum." Hediye poşetini yere koydum. Avuç içim terlemişti. Jungkook ve Jimin dudaklarını aralayarak "Jin!" Dedi. Neyse ki şu an yakınımızda olan kimse yoktu. O yüzden rahatça bağırmışlardı. "Teşekkür ederim ikinize de." Hemen o ikisini tebrik etmeli ve evime dönmeliydim. Ha bir de Jin'in adını unutmamalıydım. Jin'in yanında duran siyah takım elbiseli olan biri onun kulağına yaklaştı. Yüzünü göremiyordum.

Daha sonra da ondan uzaklaştı ve yavaşça bize doğru dön- ne?! Bu o, o olamazdı değil mi? Hayır yanlış görmüş olmalıydım. O olamazdı. Yıllar önce hayatımdan çıkan kişi olamazdı. Olamazdı değil mi? Kumaş pantolonumu sıktım istemeden. Nefes alamadım sanki o an. Bayılacak gibiydim. O beni görmemeliydi. Yıllardır nasıl görmediyse bugün de beni görmemeliydi. Buradan bir şekilde ona görünmeden ayrılmalı ve bir daha da onu görmemeliydim.

Jimin elini omzuma koydu ve "Hyung bir şey mi oldu?" Dedi. Herkes Namjoon ve Jin'i alkışlarken ben dona kalmış bir şekilde onu izliyordum. Yutkunamıyordum. "Jimin benim gitmem gerek." Sesim titriyordu. 8 yılın ardından onu görmek beni hiç iyi etkilememişti. "Olmaz hyung gidemezsin." Dedi Jungkook. Ayağa kalktığımda Jimin koluma girdi. "Gel elini yüzünü yıka. Belki kendine gelirsin." Diyerek beni kendi ile sürükledi.

Kitlenmiş gibiydim. Doğru düzgün konuşamıyordum. Ayakta duramıyordum. Onu görmek beni ne hale getirmişti. Unutamıyordum onu ve anılarını. Ardı ardına yüzüme soğuk su çarpmış ve zor da olsa kendine gelebilmiştim. "Hyung ne olduğunu anlatır mısın?" Kollarını bağlamış ve duvara yaslanmış bir şekilde beni izliyordu Jimin. Şu an da ne olduğunu anlatabilir miydim bilmiyordum ama tek bildiğim şey eve gerektiğiydi. "Tamam eve gideceksin ama en azından hediyeni verip onlar için iyi dilekler de bulun hyung." Bunu yapmam gerekiyordu.

Encounter |Sope✔Where stories live. Discover now