20. Bölüm: "Tamam İmzalayacağım"

981 92 123
                                    

Haesoo'yu güzelce giydirdikten sonra ben de üstüme takım elbise giymiştim. Sonuçta zengin biriyle konuşmaya gidecektim. İyi görünmeliydim. Gerçekten bunu dert ettiğime inanamıyordum. Tonlarca derdim varken ben takım elbise giymekle uğraşmıştım. Kolum günden güne iyileşmesi gerekirken benimle birlikte kötüleşiyordu bu sayede.

Evden çıkarak arabama binmiştik. "Baba biz nereye gidiyoruz?" Dedi Haesoo. "Büyük bir yere gideceğiz. Ben biriyle konuşacağım. Sonra da seninle gezeceğiz." Gülümsemeye çalışarak arabayı çalıştırdım. Ağlayacak gibiydim halbuki. Biri dokunsa çöküp ağlardım da ama kendimi tutuyordum. Ben güçlü biriydim ve tek başıma halledebilirdim.

"Konuşacağın kişi kim?" Bunu ben de bilmiyordum. Umarım anlayışlı biri çıkardı karşıma. "Adını bilmiyorum canım." Yolu karıştırmadan ve sorarak bulmuştum. Aradan geçen dakikalar sonrasında da şirkete varabilmiştik. "Şimdi sadece sessiz ol tamam mı?" Haesoo beni onayladıktan sonra içeri girmiştik. Birkaç saniye gözümle soru sorabileceğim birini aramış ve bulduğumda direkt yanına gitmiştim.

"Ben patronunuzla görüşebilir miyim acaba?" Dedim karşımda duran kıza. "Az önce gelip beni 1 saat boyunca kimse rahatsız etmesin dedi. Üzgünüm şu an görüşemezsiniz." Pes edemezdim ve o kadar süre de bekleyemezdim. "Sizden rica ediyorum. Lütfen gidip sorar mısınız? Çok önemli. Onunla görüşmem gerekiyor." Kız bunu yapmak istemese de tamam diyerek patronunun odasına gitti.

Onu zorlamak istemezdim ama bu benim için çok önemliydi. Buraya kadar gelmiştim. Erken saatte kalkmıştım. 1 saat daha bekleyemezdim. Patronunun odasına giden kız ağzı açık bir şekilde yanıma geri döndü. "Patron şey dedi. Şey eğer siz onunla güzel bir gece geçirirseniz odasına girebileceğinizi söyledi." Şaka mı yapıyordu? Yoksa ben yanlış mı duyuyordum? "Baba güzel bir gece geçirmek ne demek? Oyun oynamak gibi mi?" Şu an soru sorma sırası değildi. Hem bunu Haesoo'ya açıklayamazdım.

"Bunu dediğine emin misiniz?" Dediğimde kız "E-evet. Neden böyle bir şey dedi bilmiyorum." Dedi. Sinirle Haesoo'yu kendimle çekiştirerek odasına daldım. Bunu bana nasıl diyebilirdi? Kendisini ne sanıyordu? Delirmek üzereydim! Bana arkası dönüktü ve bir dosya inceliyordu.

"Siz kim oluyorsunuz da bana böyle bir şey diyebiliyorsunuz?! Cevap versenize!" Günlerdir doğru düzgün uyuyamıyor ve kendime bakamıyordum. Öfkem birikmişti ve şimdi bu kişiye kusacaktım içimdeki her şeyi. "Sizden bana süre vermeniz için gelmiştim! Belki iyi birisinizdir sanmıştım! Dediğiniz ne kadar ahlaksızca! Ben tek başıma bir kız yetiştiriyorum ve o sizden daha iyi biliyor doğru ve yanlışı! Sizden daha terbiyeli!"

"Evet evet Hoseok bir kız yetiştiriyorsun." Diyerek dönen koltuğuyla bana döndü. "Baba?" Dedi Haesoo şaşkınca. O Yoongi miydi? Kafayı yemek üzereydim.

Gözlerimdeki yaşlar bir bir düşmeye başladı. Dayanamıyordum artık. Ayakta duracak gücüm yoktu. Ben güçsüz biriydim. "Bunu bana neden yapıyorsun?" Dediğimde masasının çekmecesinden bir dosya ve bir kalem çıkardı. "Ben sana hiçbir şey yapmıyorum Hoseok." Dedi. Dosyayı açarak içindeki kağıdı bana gösterdi. Bu sözleşme olmalıydı.

"Sana süre falan vermiyorum. Ya bana o parayı şu birkaç gün içerisinde ödersin ya da bu sözleşmeyi imzalar ve benimle evlenirsin." Haesoo bana baktı. Sonra da "Sen babamla evlenmek için neden onu ağlatıyorsun?" Dedi Yoongi'ye. Kaşları çatılmıştı. "Bu yaptığın yanlış." Yoongi güldü ve Haesoo'nun yanına geldi. "Ama ben başta babana benimle evlenmesini söyledim. O istemedi. Ben de belki bir şeyler yaparsam evlenir diye düşündüm. Üzgünüm Haesoo ama yapmak zorundaydım." Diyerek onu kucağına aldı.

"Eee Hoseok cevabın ne? Kabul edip tüm borçlarından kurtulmak mı istiyorsun? Yoksa sürünerek borçlarını kendin mi ödemek mi istiyorsun? Eğer ikinci seçeneği seçersen seni daha fazla zorlarım. Başka yollar denerim." Açıkça tüm bu olanları ben yaptırıyorum diyordu. İstediğimi alacağım diyordu.

Encounter |Sope✔Where stories live. Discover now