11. Bölüm: "Aşkımmm mı?"

1K 100 17
                                    

Haesoo okula gittikten sonra ardından Hoseok'ta çıkmak için gidip üstünü değiştirdi. Ben de oturmuş onun çıkmasını bekliyordum işte. Onu hastaneye bırakmak istiyordum. Biraz zaman geçirmek istiyordum onunla. Ne çok şey istiyordum değil mi? Şoför Haesoo'yu bıraktığı için ben ve Hoseok yalnız olacaktık.

Odadan çıkarken ayağa kalktım ve temkinli adımlarla yanına yaklaştım. Dünden beri hiç konuşmamıştık. O direkt odasına gitmiş ve çıkmamıştı. Benim de bir işim olmadığı için mecburen odama çekilmiştim. Gece boyunca onunla nasıl konuşacağımı düşünüp durmuştum.

"Ben çıkıyorum." Dedi. Bunu bana söylemesi bir adım attığını mı gösteriyordu? "Seni bırakmak istiyorum. Hem bana odanı da gösterirsin." Hayır deyip moralimi bozacağını düşünürken o "Tamam gel." Dedi. İkimizde evden çıktık ve arabama bindik. Sessizdik. Arabayı çalıştırdım ve çalıştığı hastanenin nerede olduğunu sordum. Cevabı aldıktan sonra oraya doğru sürdüm.

"Yoongi." Dedi. "Efendim." Daha önce bu hastaneye geldiğim için tam olarak nerede olduğunu biliyordum. "Ben daha sonra nişanlımla buluşacağım." Hastanenin önünde durmuş ve ona kısa bir bakış atmıştım. "Ben o zamana kadar gitmiş olurum merak etme." Dedim. Keşke beni istemediğini bu kadar belli etmeseydi. Zaten yanında çok kalmayı da düşünmüyordum.

"Hayır Yoongi. Ben rahatsız olabilirsin diye söyledim. Yani onunla karşılaşmanız belki ikiniz açısından iyi olmayabilir." Derin bir nefes verdim. Aslında karşılaşırsak iyi olurdu. Hatta onu kıstırabilir ve Hoseok'tan vazgeçmesini sağlayabilirdim. Evet içimdeki ses bunu söylüyordu ama yapmayacaktım. Ben öyle biri değildim çünkü.

"Anladım." Diyerek onunla birlikte hastaneye girdim. Bu hastane kokusundan nefret ederdim ama Hoseok için katlanabilirdim sanırım. Hastaneye girdiğimizde herkes Hoseok'a günaydın tarzında bir şeyler söylemeye başlamıştı. Onun odasına girene kadar bu böyle sürmüştü. Çok seviliyor olmalıydı. Zaten Hoseok'un yaydığı enerji insanları kendine çekiyordu. Bu normaldi.

"Odan güzelmiş." Sandalyeye oturdum ve odayı incelemeye başladım. Huzur veren bir odaydı. Gayet sakindi. "Teşekkür ederim. Sevdiğim şeylere göre kendimce bir şeyler yaptım." Masasının üstündeki dağınık kağıtları topladı ve düzenli bir şekilde yerleştirdi. "Bugün birkaç hastam var. İlk hastamın 1 saat sonraya randevusu var." Dedi. Bunu o zamana kadar gitmem için söylüyordu. Tamam gidecektim Hoseok. Sabret. Sadece biraz daha kalacağım.

"Ne alırsın?" Telefonu kulağına götürdü. "Sade kahve alayım." Dedim. Telefonda olan kişiye "2 sade kahve." Dedikten sonra kapattı. Eskiden o sade kahve içmezdi. Hatta 'şekersiz nasıl içebiliyorsunuz?' diye sorardı. Kendinde birçok değişiklik yapmıştı anlaşılan. "Ne zaman evleneceksin?" Diye sordum. Kötü hissetmiştim ama konu açmaya çalışıyordum. "2 hafta kadar sonra." Dedi. Bu kadar erken olacağını düşünmemiştim.

"Sade bir nikah mı yapacaksınız?" Neden sormakta zorlanıyordum? O evlenecekti Haesoo için. Kızıma güzel annelik yapacak biriyle evlenecekti ama ben bunu istemiyordum işte! O sonsuza dek birine ait olacaktı. Bunu anlamak istemiyordum. Beni hayatından çıkarmıştı. Benim de bir zamanlar onu çıkardığım gibi. Bunu kabullenmek zorundaydım. "Evet. Sadece bir nikah fazlası olmayacak."

"Sen eminsin değil mi?" Dedim. Bunu sormak için biraz fazla geç kalmıştım. "Evet eminim ve geri dönmeye de niyetim yok." Kahvelerimiz geldi. İçesim yoktu. Bana benden ümit bekleme diyordu. "Haesoo'yu okuldan aldıktan sonra birlikte lunaparka götürmeyi düşünüyorum." Fincanı dudaklarından çekti ve "İyi fikir. Haesoo'yu daha önce doğru düzgün lunaparka götürmemiştim. Senin sayende mutlu olacak." Dedi.

"Müsaitsin değil mi? Hani nişanlınla buluşacaktın ya." Daha fazla kalamayacaktım. Burası beni boğmaya başlamıştı. "Sadece buluşup konuşacağız. Müsaitim yani." Kahvemi bitirmeden kolumdaki saate baktım. Artık gitmem gerekiyordu. "Ben kalkayım."

Encounter |Sope✔Where stories live. Discover now