23. Bölüm: "Restoran"

973 100 80
                                    

Annem hala gitmemiş ve Bayan Luna ile tartışıyordu. Bu kadın ne zaman beni dinleyecekti? İnatla bildiğini yapması ve hayatıma burnunu sokması canımı sıkıyordu. Mutfağa yakın olduğumu anlamamaları için duvara yaslandım iyice. Umarım beni fark etmezlerdi.

"Neden bana bunu haber vermiyorsun? Günlerdir seni arıyorum ve sen hiçbir şey yok falan diyorsun. Nasıl bir şey yok? Bana bak Luna ya işini daha iyi yaparsın ya da seni kovarım." Annem sinirle konuşurken Bayan Luna başını eğerek onu dinliyordu. "Efendim size haber vermek istedim ama Bay Yoongi izin vermedi."

"Her ne olursa olsun beni haberdar etmeliydin. Dur bir dakika! Yoongi'nin haberi mi vardı?" Mutfağa girmiş ve "Evet haberim vardı. Çok önceden biliyordum zaten. Neyse şimdi ikinizde bavullarınızı alıp bu evi terk edin." Demiştim. İkisine de daha fazla tahammül edemeyecektim. "Ama oğlu-" Elimi kaldırarak susmasını işaret etmiştim. Yüzsüz yüzsüz hala benimle konuşmaya çalışıyordu.

"Şimdi ikinizde evimden gidin!" Mutfağın kapısını işaret ettim. "Bay Min dediğinizi yaptım ama neden beni kovuyorsunuz?" Bu kadın neler söylüyordu? "Gidin!" Diyerek mutfaktan çıktım. Kafa dinlemek istiyordum ama rahat bırakmıyorlardı. İllaki beni delirteceklerdi.

Haesoo gelmeden annemin gitmesi gerekti. Eğer karşılaşırlarsa annem durmaz ve kızımın aklına bir şey sokardı. Ben kızımın yardımsever, merhametli ve kötülüğün ne olduğunu bilmeden yetişsin istiyordum. Saf ve tertemiz olsun istiyordum. Bence Hoseok'ta benim gibi istiyordu. Yani kısacası annemin acilen bu evi terk etmesi gerekiyordu.

Aradan geçen dakikalar sonrası Bayan Luna bavuluyla annem ile kapı da görünmüştü. "Size hayatta başarılar dilerim. Mümkünse bir daha karşıma çıkmayın." İkisinin yüzüne kapıyı kapattıktan sonra dudaklarımın arasından büyük bir nefes verdim. Şimdilik sorundan kurtulmuştum ama annem en yakın zamanda yine kendini belli edecekti. Annemi ne yazık ki tanıyordum.

"Hoseok iyi misin?" Yatağın diğer tarafına oturdum. Bir noktaya odaklanmış ve bir şey düşünüyor gibi görünüyordu. Elimi omzuna koyduğumda "Ha! Ne? Ne oldu Yoongi?" Dedi. "Annem ve Bayan Luna'yı gönderdim. Onu söyleyecektim. Senin de dalıp gittiğini görünce o yüzden dokundum. Amacım seni korkutmak değildi." Söyleyecek bir şey bulamıyordum. "Neden gönderdin?"

"Bize rahat vermeyeceklerini bildiğim için." Haklıydım. Mutlu olabilmek için de onların gitmesi gerekti ve öyle de olmuştu. "Sen bayağı dalgın görünüyorsun. Aklını ne kurcalıyor?" Diye sordum. "Hiçbir şey. İyiyim ben." İyi olduğunu soramamıştım ama olsun. Yine de bana bir cevap verdi. Bu demek oluyor ki Hoseok'un aklında büyük bir şey vardı.

"Haesoo okuldan geldikten sonra restorana gidelim mi? Ailecek yemek yiyelim. Nasıl fikir?" Göz göze geldik ve o dişiyle dudağını ezdi. Hoseok bunu yapma işte! "Güzel fikir. Haesoo ödevlerini tamamlar tamamlamaz hazırlanır ve çıkarız." Hayır diyecek sanmıştım fakat o beni yanıltmıştı. Biz bir daha adım falan mı atmıştık? Yoksa ben rüya da mıydım?

"Beni mutlu ettin." Hoseok ile ilgileneceğim diye sevinirken annem gelmiş ve her şeyi berbat ederek tüm hevesimi kırmıştı ama şimdi gerçekten çok mutluydum. Hoseok teklifimi kabul etmişti ve kızım birazdan ev de olacaktı. Bugün güzel bitecekti eminim. "Hoseok annem seni çok üzmedi değil mi?" Dedim. Çenesine parmaklarımı değdirdim korkarcasına.

"Hayır hiç üzmedi Yoongi. Bunu düşünmene gerek yok." Az önce öptüğüm dudakları kızarıp şişmiş, boğazında küçük izler oluşmuştu. Bunları bilmesine rağmen bir şey demiyordu. En çokta bundan cesaret alıyordum. Yine aynı şeyi yaptığımda bu sefer sesini çıkaracak mıydı acaba? "Haesoo geldi." Dedim odanın dışında çıkan sesleri duyunca. Evimizin küçük neşesiydi o. Her şey onun sayesinde gelişmişti. Eğer Haesoo olmasaydı belki hala Hoseok'u annemin bana anlattığı gibi biri sanmaya devam edecektim.

Encounter |Sope✔Where stories live. Discover now