30. Bölüm: "Büyük Gün"

905 88 70
                                    

"Jungkook!" Diyerek ona sıkıca sarıldım ve kafamı omzuna gömdüm. "B-ben böyle olacağını bilmiyordum." Gözyaşlarımı durduramıyordum. Hem korkudan hem de kendi salaklığıma ağlıyordum. Ben nasıl Bayan Min'e güvenerek o adrese gitmiştim? Neden bir dakika bile durup düşünmemiştim. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim? "Tamam hyung ağlama. Ben buradayım."

Eğer Jungkook olmasaydı belki de ben şu an ölmüş bile olabilirdim. Daha önce beni öldürmeyi deneyen bir kadının sözüne inanıp buraya gelmem büyük bir hataydı. "Lütfen sakinleş." Ondan ayrıldıktan sonra direkt arabaya binmiştik. Burada daha fazla kalmak istemiyordum. "Neden böyle bir yere geldin?" Hızla buradan uzaklaşırken "Bayan Min bana huzurevinin adresini attı. Ben de gidip ailemi görmek istedim. Nereden bilebilirdim kadının bana tuzak hazırladığını." Dedim.

"Umarım bir daha o kadının dediği şeye inanmazsın." Başımı salladım aşağı yukarı. O kadına asla inanmayacaktım. Uzak duracaktım ondan. "Eee ne olacak şimdi? Gidecek miyiz nişana?" Dedi. Gitmeye ne kadarda hevesliydi. Gidip gitmeme konusunda emin değildim. Gitmeli miydim? Gitsem bile Yoongi artık bana inanmazdı. Zaten o annesine bu derece de güvenirken asla bana inanmazdı. "Cevap yok mu? Tamam o zaman kesin gideceğiz." Gülümsedi kendi kendine.

1 saat öncesinde Bayan Min'den mesaj gelir gelmez evden çıkmış ve onun verdiği adrese gitmiştim. Annem ve babamı göreceğimi sanmıştım. Bana kızsalar da onları çok özlemiştim. Bir kere olsun sarılmak istemiştim. Çok istemiştim bunu. Yıllar sonra onları görecektim. Heyecanlanmıştım. Ta ki taksinin orman yoluna doğru gittiğini görene kadar.

O an bir huzurevinin orada olamayacağını ve dönmeyi düşünmüştüm ama içimdeki ses gitmemi söylemişti. Onu dinlemiş ve devam etmiştim. İndiğimde ise taksi anında kaybolmuştu. İlk 5 dakika etrafta bir bina aramıştım. Gerçekten bakmıştım her yere ama sonrasında karşıma çıkan iki kişi ile afallamıştım. İkisi de beni sürüklemeye çalışırken nereden geldiğini bilmediğim Jungkook çıkmıştı karşıma.

Onun sayesinde kurtulabilmiştim. Beni o adamların elinden almıştı zorla. İyi ki vardı. Durmadım ve dile getirdim. "Jungkook iyi ki varsın. Sen olmasaydın ben ne yapardım hiç bilmiyorum." Dedim. "Sen de iyi ki varsın. Senin gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok mutluyum." Dedi. Bu sözleri hakettiğimi sanmıyordum. Hiçbir zaman onlara iyiliğim dokunmamıştı. Hep sorun çıkarmıştım aksine ama yine de beni seviyorlar ve sahip çıkıyorlardı.

Jungkook'un evine gidene kadar tek kelime etmedik. Sadece yolu izlemiştim. "Hyung yarın kesinlikle oraya gideceğiz tamam mı?" Gidip Bayan Min'e hesap sormak istiyordum. Onu herkesin önünde rezil etmek istiyordum ve bunu yapacaktım da çünkü o kadın hakediyordu. "Tamam Jungkook kesinlikle gideceğiz." Dedim.

..........

Haesoo dün benimle yatmıştı. Birbirimize sarılmıştık sıkıca. Uyandığımda ise Jimin tarafından güzelce giydirildiğini görmüştüm. "Hadi hyung kalk artık." Dedi Jimin heyecanla. Nişana gitmeye benden daha meraklıydılar.

"Neden sen ve Jungkook'un bir haltlar yediğini hissediyorum." Dedim çünkü Jungkook en son Yoongi'den nefret ediyordu. Onunla evlenmemem için elinden geleni yapmıştı ama şimdi sanki araya bir şey girmişti. "Hahaaa! Çok şakacısın hyung." Yapmacık bir kahkaha ile şüphelerimi artırmıştı. "Ben şaka yapmıyorum Jimin."

"Baba hadi kalk ve giyin. Gidelim!" Canım kızımın hiçbir şeyden haberi yoktu. O gelmese sanki daha iyi olurdu. Üzülmesini istemiyordum. "Sen giyin hyung. Biz seni salonda bekliyor olacağız." İkisi de odadan çıktıktan sonra bavulumu açarak sıradan kıyafetlerimi çıkarmış ve giymeye başlamıştım. Benim amacım Bayan Min'e haddini bildirmekti. Bundan başka bir şey istemiyordum ama Jungkook'un aklında çok farklı şeyler dolanıyordu. Umarım Yoongi'ye zarar vermezdi.

Encounter |Sope✔Where stories live. Discover now