35. Bölüm

162 14 19
                                    


Lexa'dan

"Lanet olsun!" Kapının arkasından yüzüme vuran beyaz ışık gözlerimi kör ederken hiddetli çıkan ses konuşmaya devam etti.

"Kapıyı açmamalıydın!" Yüzündeki öfkeli bakışıyla gözbebekleri ağzını açmasına gerek duymadan kini ve öfkesini kusuyor gibiydi. Karamel rengi saçları hafif bir kıvrımla ortadan iki yana ayrılmış bir şekilde omuzlarından aşağı akıyordu.

"Az önce ne yaptığının farkında mısın? Benim için en iyi hizmeti vermeliydin!" Söylediği şeylerle kaşlarımı çattım ve yaptığım şeyi -kapıyı açma kısmını- es geçerek niye ona hizmet etmem gerektiğini düşünüyordum. Kimseye hizmet etmezdim!

"Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok!" Sesimi ondan daha güçlü çıkarmaya çalışarak üzerine doğru yürüdüm. Tanrıçalara kafa tutacak kadar fazlaca bir güzelliğe sahipti, dış güzelliğine öylesine kapılmıştı ki daha da artması için iç güzelliğinide dışına ekleyerek huylarının kibirle dolup taşmasına izin vermişti. O kimdi ve nasıl böyle bir hâldeydi? Kibirden dış görünüşündeki güzellik bile saniyeler geçtikçe maskeleniyordu.

"Ah, Ateşli Sarışın!" Gözlerini kapattı ve açtığında şaşkın yüz hatlarıma bakarak sırıtırken bir yandanda ufak bir müzik mırıldanıyordu. Dudak hareketlerini takip ederken trigedenslang veya ingilizce haricinde bir dilde olduğunu fark ettim.

"Alors on danse,"

Gözlerimi yumdum, beyin hücrelerimdeki görüntüyü içime çekercesine algılamaya çalıştım. O tatlı ses beynime ulaştığında yüzümde ufak çaplı bir gülümseme oluştu. Kalbimin hızlandığını ve aptal gibi görünüyor olabilirdim ama umurumda değildi, o buradaydı, bana bir yabancıymışım gibi baksada buradaydı, hayattaydı, önemli olan tek şey buydu.

Tatlı ses konuşmaya devam etti, beynimdeki her algı sadece onun sesiyle ilgilenmek istiyordu. Sadece onu istiyordu. Melodinin içine sığınmışçasına gözlerimi kapatmaya devam ettim, bir işi yaparken insanlar çoğunlukla gözlerini kapatırlardı, örneğin hayal kurarken bazen gözlerimizin kapandığını veya gözlerimizin bir yere sabitlendiğini fark ederiz: bu o anıyı ya da olmasını istediğimiz şeyi ne kadar içten bir şekilde düşündüğümüzün kanıtıdır.

"Gök insanlarından Clarke TonDC'ye ulaştı Heda," kumandanın sadık savaşçısı Indra durumu kısaca izah ederken, kumandan keskinliğini kontrol ettiği bıçakla kısa bir süreliğine ilgilenmekten vazgeçti ve başını sadık savaşçısına doğru çevirerek, onayladı.

Kumandan, elindeki dikkat dağıtıcı olarak kulladığı bıçakla oynarken, gök insanlarının lideri kız geldiğinde, onları bir an önce topraklarından nasıl süreceğini planlıyordu. Onlar için yeterince zaman tanımıştı. Zaten halkından yüzlerce kişiyi kaybetmesine sebep olmuşlardı. Boşuna ölen her ruh için, içinde bir şeylerin, bu eğer temsili bir şey olsaydı, sayısız mumdan her seferinde bir tanesi sönmüş ve yok olmuş gibi hissetti.

Ne kadar orada oturduğunu ve düşüncelerin her birinde gök halkını süreceğini düşündüğünü bilmiyordu ama sadık koruması Gustus'ın sesiyle gerçekliğe döndü. Sesi net olmasada anlaşılır derecedeydi. Kulaklarına ulaştığında, trigedenslang konuşmadığı için konuştuğu kişinin gök halkından Clarke olabiliceğini düşündü ve sağ bacağını sol bacağının üzerine atarak rahatlamaya çalıştı. Duruşunu dikleştirdi ve sırtını tahta tahtına yaslayarak bıçağı sağ avucu ile sol işaret parmağı arasına bastırdıktan sonra yemyeşil gözlerine büyük bir kibir ve en önemlisi soğukluk ekledi.

"Ona ters bir bakış dahi atacak olursan seni öldürürüm!"

Çadırının girişinde bir hareketlilik fark etti ve sarı saçlara sahip bir kızın silüeti, yanına yaklaştıkça bu silüet fark edilir bir hâl aldı, Sonunda karşılaşacağı derin okyanus gözleri için. Kızın kaşlarının hafif çatılı ifadesi ve solgun, pembe, dudaklarının azda olsa belirgin bir hâl alan 'o' şekli, arkadan esen meltemle her iki taraftan düşen sarı perçemleri, sabit bir ritimle inip kalkan dolgun göğüslerinin hatları.

Why didn't say it?Where stories live. Discover now