ÖZEL BÖLÜM #3

251 16 36
                                    

(Medya'ya düştüm)

"Heda, Kral Roan, Trikru ve Azgeda toprak sınırlarını tekrardan belirlemek için bir toplantı ayarlamamızı istemişti, hatırlarsanız," koyu tenli ve kısa saçlı kadın otoriter sesiyle esmer komutana yapması gereken şeyleri sırasıyla anlatıyordu.

"Floukru Lideri Luna topraklarınıza geri dönmek istiyor Heda,"
Esmer omurgasını dik bir şekilde tutarak kollarını arkadan beline bağladı. Çenesini kaldırarak taht odasındaki generallerini izledi. Klan büyükelçileri ve liderleri toplanmış ve bir kez daha toprak sınırlarını belirlemek için toplantıda hazır bir şekilde hedanın konuşmasını bekliyorlardı.

"Floukru topraklarının yarısını çöl halkından, çeyreğini Trishanakru (parıldayan orman halkı) dan diğer çeyreğini ise buz ulusundan alacaktır. Trikru toprak sınırları bu yıl artmayacaktır. İtirazı olan..."
Kral Roan, komutanın sözlerini bitirmesine dahi izin vermeden konuşmalarına başladı.

"Buz Ulusu topraklarının bir karışını bile korkup kaçan bir halka vermeyecektir," sesi gürledi ve bakışları doğrudan Luna'ya isabet etti. Luna'nın bakışları sabit kaldı, olanları biliyordu, savaştan nefret etti, insanların ölmesinden nefret etti, kanından dolayı tapılarak ve dört yaşından itibaren dövüştürülmeye zorlanan çocukların yaşamak zorunda olduğu hayattan nefret etti. Yaşamaktan nefret etti, sadece hayatta kalmak zorunda olmaktan nefret etti.

"Kararlarımı bu yönden sorgulama hakkına sahip değilsiniz Kral Roan, hiç kimse değildir. Eğer sözlerimin bitmesini bekleyecek kadar sabırlı olsaydınız itirazı olanlar, itirazlarını kendilerine saklasınlar sözlerimi duyabilirdiniz,"
Keskin bakışlarını doğrudan, buz mavisi ürkütücü gözlere gönderdi. Karısıyla evlendikleri sırada Roan'ın onaylamayan bakışlarını fark etmişti, ona karşı içinde açıklanamayan bir sinir dalgasının kol gezdiğini hissetti. Duygularını işine karıştırmaması gerektiğini biliyordu, ama duygularını düşünmediği zaman kendisinin daha zayıf olduğunu fark etti.

"Dediklerinizi umursamıyorum Heda, topraklarımı yabancı ve kendini bilmezlere teslim etmeyeceğim,"
Roan yinede tartışmaya devam etti. Komutanın sınır çizgisini ne zaman aşacağını merak ediyor gibi bir havaya sahipti. Komutan bu davranışına karşı aşırı sabırlı olabilirdi ancak duygularını işin içine sokarsa elli dördüncü kattan aşağı atılacağını bilmeliydi.

"Burada sizin yetkiniz yok Kral Roan, koalisyon komutanı Heda Leksa Kom Trikru,"
Luna, bir saygıyla başını komutana çevirdi ve gözlerindeki ürkünç bakışlarıyla kanının çekildiğini hissetti. Elbette bunu göstermeye niyeti yoktu ancak komutanın gerektiği zaman ne kadar korkutucu olabildiğini her zaman biliyordu.

Komutan, Luna'nın sözleriyle ilgilenmedi, hiç kimsenin sözleriyle ilgilenmedi. Çünkü herkes gerçeği zaten biliyordu. Hiçbirini umursamadı. Sonra garip bir şey oldu. Midesinde bir acı hissetti. Garip bir acıydı, oluşum sebebi çözülemeyecek kadar karışık ancak yaşadığı acı oldukça gerçekti. Elini karnının üzerine koydu ve yüzünü buruşturmamak için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı. Duygularını ve acısını yüzüne yansıtmaması onu bir nebze rahatlattı. Düşmanı değildi ancak karşıt tarafların onu böyle görmesi iyi bir şey olmazdı. Sonuçta en uzun yaşayan hedalardan biri oldu.

"Toplantı bitmiştir, herkes dışarı,"
Sesine acının yansımaması için ses tonunu acı bir şekilde kükreyişe çevirdi. Şanslıydı bunu kimse anlamadı, sadece otoritesini koruyan komutan rolü olduğunu düşündüler. Hatta kimilerine göreyse komutanın tek bir kişiliği vardı o da şimdiki kükreyen ifadesi, bazıları sarışının onunla nasıl evlendiğini anlamadılar. Eğer ritüelde bir şeyler yanlış gitseydi ölümle sonuçlanacağını bilmeselerdi sarışının esmeri ayarttığını ve halkının daha fazla imkanlara sahip olması için onunla evli olduğunu düşünürlerdi. Ama işte orda duran bir şey varsa gerçeklerdi, sarışın esmeri gerçekten sevdi ve esmerde sarışını da sevmişti, belki daha fazla sevdi, bunu belli edemedi ancak sevdi. Çoğu kişi için bu hâlâ imkansız geliyordu, düşman olarak birbirleriyle çok aktif olmasa bile savaş hâlinde olan iki klanın liderlerinin birbirlerini sevmeleri, hatta en ilgincide bu sevginin geçici ihtiras ve zevklere yenik düşmediklerini gösteren bir ritüelle kanıtlamalarıydı. Hoş zaten kanıtlamalarına gerek yoktu, kendi içlerinde bunu her zaman bildiler.

Why didn't say it?Där berättelser lever. Upptäck nu