Bölüm 29

5.1K 450 78
                                    

FİNALE SON BİR ADIM ARKADAŞLAR... EVET, BİR SONRAKİ BÖLÜMÜMÜZ FİNAL OLACAK... ÇOK HEYECANLIYIM DOĞRUSU... HEMEN YENİ KİTABA BAŞLAYACAĞIM ÇÜNKÜ... İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Locaya minik bir ordu getiriyor" dedi Gabriella. Zaten ne zamandır sesi soluğu çıkmıyordu. Bir süre için hayatının en güzel zamanlarını geçirmişti ancak ne yazık ki tamamen sona ermişti. Adını duymak bile bütün gününü karartmaya yetiyordu.

Ne yazık ki mevzunun bundan ibaret olmadığı çok belliydi. Grace, eğlenmeye gelmiyordu. Yirmi kişi, tamamen kendi korumalarından oluşacaktı. İçeride yirmi kişi peki dışarı da kaç kişi olacaktı? Grace belli ki gözünü karartmıştı. Direk saldırmak istiyordu.

Leonard, tatilinin erken bitmiş olmasında yana son derece mutsuzdu ancak durumun ciddiyetinin farkındaydı. "O kadar adamımız yok" diye mırıldandı sessizce.

Gerçekten de bir orduyla başa çıkacak durumları yoktu. Kaldı ki bu iş çok fazla insanın hayatına mal olurdu. Grace'in kafasında Sleven büyük bir engeldi. Gabriella'ya ulaşmasını engelliyordu. Bu işten nasıl sıyrılacakları konusunda bir fikri yoktu açıkçası.

Grace'ın bu kadar göz göre göre üzerlerine gelmesini kimse beklememişti. Basın ve bütün dünya Gabriella'nın üzerindeyken ne yapmaya çalışıyordu ki? Bir de üstelik gelişini haber veriyordu. Hazırlıklı olmalarını mı istiyorlardı? Belki de elinde bir kozu vardı.

"Bodoslama saldırılarda bulunamayız. Özellikle yarın istiyor olmalı. Şu afişlerdeki bilet çekilişi yarın yapılacaktı." Leonard başını iki yana salladı. Medya gözü önünde korunaklı olabilirdi ama bu son iş saçmalığın daniskasıydı. "İnsanlara paralarını iade etmeliyiz. Sivillerin içeride olmalarına izin veremeyiz"

Bu kadar gözünü karartmışsa muhtemelen karşısına çıkan kimseyi önemsemezdi. Büyük bir kıyıma neden olurdu sadece. Sleven geri doğru yaslandı ve gözlerini kapadı. Burada iyi yönden bakabildiği tek şey Taehan'ın güvende kalabileceğiydi.

Açıkçası bir kartı vardı ama bu kartı kullanmak o kadarda istediği bir şey değildi. Eliyle gözlerini kapadı ve derin bir nefes alıp verdi. Bu zamanlarda herkes istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalıyorlardı. "Tanya Alcott'a haber ver" dedi. "Adam desteğine ihtiyacım var"

Modacı...

Gabriella, kaşlarını kaldırıp eşine baktı. Bahsettiği kadın dünyanın en ünlü moda tasarımcılarından biriydi. Kendi kıyafetlerinin büyük bir çoğunluğu da ondan alınmıştı. Ancak Tanya Alcott'un nasıl bir işin içinde olduğundan emin değildi. "Tanya mı?"

"Bir iş anlaşmamız var" dedi Sleven sakince. "Tanya, güçlü bir organ mafyası" dedi. "Bana yardımcı olur. Ancak sonrasında ödemek zorunda olacağım bedeli kestiremiyorum"

Organ mafyası mı? Üzerindeki kıyafetlere tiksintiyle baktı. Birden bire bluzu ağır gelmeye başlamıştı. Midesi bulanıyordu. Bu kadın çocuk ve kadınlar konusundaki özeni ve yardımlarıyla bilinirdi. Pek çok okul yaptırmış ve çoğu kadının yardımına koşmuştur. Ayrıca güçlü bir feminist olduğu da biliniyordu. Şu anda bildiği bütün her şey yalan olabilirdi. Her neyse bile Gabriella, bundan hoşlanmamıştı.

"Öyle birinden yardım istemek uygun mu?" derken aklında karşılığı olarak hangi organlarını kaybedebileceği vardı. Taehan'ı gönderdikleri okula çok dikkat etmeleri gerekiyordu.

Leonard'da bundan hoşlanmamış gibiydi. "Tanya bize adam sağlar ama sonrasını bilemeyiz. İşin ciddiyetini öğrendiğinde çok zorlu şeyler isteyebilir"

Ne yapmalıydı? Sleven'ın şu anda yardım isteyebileceği tek kişiydi. Tanya çok acımasız bir kadı olabilirdi ancak güçlüydü. Ayrıca Grace Isla gibi psikopat da değildi. Daha doğrusu onun psikopatlığı farklı bir yerdeydi. Kızı şu anda Taehan'ın yaşındaydı ve okul arkadaşıydılar.

Tanya'nın yardımını istemiyorlarsa o zaman bir öneride bulunmaları gerekiyordu. "Teklifiniz nedir?" diye sordu öne eğilerek. Ellerini kenetledi önünde.

Söyleyebilecek hiçbir şeyi yoktu. Gabriella başını öne eğip masaya dayandı. Zaten bütün bu olanlar onun suçuydu bir de şimdi hayatları tehlikedeydi.

Âşık olmak başlı başına zor bir şeyken bir de kadının birden kabuğuna çekilmesi içini daha da sıktı. Ayağa kalkıp onun önünde durdu. Çenesini tutarak kendisine bakmaya zorladı. "Hem senin sevgini koruyup hem de bu işi temiz çözemem" dedi en sonunda. "Grace, pis oynamak istiyor o zaman pis oynayacağım"

Haklı olduğunu biliyordu. Gabriella, öyle istiyor olsa bile bu iş sessiz sedasız ve kan dökülmeden bitmeyecekti. Dahası Grace ölmeden hiç bitmeyecekti.

Leonard, geri doğru yaslanıp rahatsız bir şekilde öksürdü. Onların bu cicim halleri gerçekten rahatsız edici olabiliyordu. Kimse Sleven'ın böyle bir sevgi pıtırcığı haline dönüşebileceğini düşünemezdi. Ted burada olsaydı çok dalga geçerdi.

Ölen arkadaşlarını düşünmek hem Sleven'ın hem de Leonard'ın canını çok sıkıyordu. Arkasında çok fazla gizem ve sorun bırakmıştı. Başını eğip alnını ovdu. Bütün bunlar olmadan sessiz sedasız bir yaşama özendiği çok oluyordu ama o zamanda çok sıkılıyordu. Elinde olmadan gülümsedi. Solid'in genel yapısı dışarıdan keskin nişancıya izin vermiyordu. Bütün savaşı içeride yapmaları gerekiyordu.

"Tanya bize yardımcı olamaz" dedi en sonunda başını kaldırıp. "Etse bile onun isteklerini yerine getiremeyiz. O yüzden kendi başımıza bu işi başarmak zorundayız."

Grace'i reddedemezlerdi. Aksi halde ondan korktuklarını düşünüp daha çok üzerlerine giderdi. Onunla birebir savaşmaları gerekiyordu. "Bir yol daha var" diye mırıldandı en sonunda. Leonard bu yola girmeyi hiç istemiyordu açıkçası ama başka bir şansı kalmamıştı. "Gereken adamları ben bulabilirim."

O kadar heyecan vericiydi ki uyku tutmuyordu. Genç kadın evinin zindanında durmuş karşısındaki demir direğe bakıyordu. Üzerinde kelepçeler ve prangalar asılıydı. Geçen zaman içinde burayı geliştirmek için çok uğraşmıştı.

Gabriella'yı ilk yakaladığında hazırlıksızdı. Teçhizatı yetersizdi. Şimdi her şey olması gerektiği gibiydi. Elindeki binici kırbacını şefle salladı. Bütün duvarlar kırmızı kadire örtüyle kaplanmıştı. Ortada eskiden demir borunun olduğu yere çelikten T şeklinde kalın bir direk dikilmişti. Hemen karşısında çeşitli aletler duvara asılmış duruyordu.

Heyecanını engelleyemiyordu. Düşündükçe ağzının suları akıyordu doğrusu. Yarın gece Gabriella ait olduğu yerde olacaktı. Onu bu direğe bağladığında karşısında üzerinde kullanacağı aletleri görecekti. Gözlerindeki korkuyu şimdiden görebiliyordu.

Sleven Coldoba'da öldükten sonra önlerinde başka bir engel kalmayacak ve Gabriella, onu kurtaracak başka kimse olmadığını görüp umutsuzluğa düşecekti. O zamanda artık Grace'in kraliçesi kendisini kabul etmek zorunda kalacaktı.

Yarın geceye çok az bir zaman kalmıştı. Sonsuzluk boyunca birbirlerinin olmalarına, Gabriella'nın onu kabul etmesine çok az bir zaman kalmıştı. Bu küçük hücre onun bütün dünyası haline gelecekti. Bundan sonrasında dış dünyayı bir daha asla göremeyeceğinden emin olacaktı Grace.

Ayağa kalkıp direğe doğru gitti. Elindeki binici kırbacını sertçe direğe vurdu. "Sende benim kadar heyecanlı mısın, aşkım?" diye mırıldandı. Hiç şüphesiz ki olacaklar konusunda çok heyecanlanıyordu. Akacak olan kanı ve Gabriella'nın ağlamalarını düşününce dişlerinin kamaştığını ve ağzının sulandığını hissedebiliyordu. 

MİLYONLUK BEBEK - BEBEK 1. KİTAPWhere stories live. Discover now