Bölüm 14

7.1K 529 121
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Havaalanında buluşmaları gerekiyordu. Sırt çantası omzundaydı. Biletini ve yeni kimliğini almıştı. İhtiyacı olan her şey vardı. Derek'in uçağı onunkinden bir saat sonraydı. Konuştukları gibi ona bir miktar para verecekti. Sonra gittiği yerden ilk işi onu aramak olacaktı. Yardımlarına ne kadar minnettar olduğunu kimse anlayamazdı.

Şimdiden yarım saat olmuştu bile ancak gelen giden yoktu. Dahası on beş dakika sonra giriş yapması gerekecekti. Ayakta öyle boş bir şekilde dikilmiş dışarıdaki uçaklara bakıyordu. Sigara içme alanı oldukça dar bir alandı ve zemin ayaklarının altında sallandığı için kendini güvende hissetmiyordu. Ancak en azından sigara içebiliyordu.

Yine o kadar gergindi ki yemek yiyememiş ve uyuyamamıştı. Kurtuluşu için geriye yalnızca on beş dakika kalmıştı. Sonrasında yeni adıyla ve yaşamıyla uslu durmaya karar vermişti. Grace onu istediği kadar arayabilirdi. Sonuna kadar ondan kaçacaktı. Gerekirse cehennemin dibine gitmeye kararlıydı.

Gerçi biraz stresliydi. Bir hafta Grace için uzun bir zamandı. Geçen sefer onun karşısında kaybettiği bir dakika bile mahvolmasına yeterdi. Ancak Sleven, ona dün babasının ve ağabeyinin ayakaltından çekildiğini söylemişti. Belki de onlarla uğraşırken Gabriella ile uğraşamamıştı. Hatta daha güzel olanı onu unutmuş olmasıydı.

Böyle bir şansı olsaydı bunun için hayatının yarısından bile vazgeçebilirdi. En azından kalanını rahat yaşardı ancak onu tanıyordu. Hasta bir zekâya sahipti ve bunu sonuna kadar kullanırdı.

"Ateşini alabilir miyim?"

Gabriella, dalgın bir şekilde yanındakine bakmadan cebinden çakmak çıkardı ve uzattı. Yanındaki çakmağı aldı ancak geri vermedi. Gabriella'da onun farkında olamayacak kadar düşüncelere dalmıştı.

"Senin sigara içmenden hiç hoşlanmazdım"

Başını kaldırıp kocaman açılmış gözlerle yanına baktı. Kâbuslarının başkarakteri duruyordu. Her zamanki gibi üzerine tam oturan muhteşem bir takım elbise vardı. Siyah ceket, beyaz gömlek, siyah etek ve topuklu ayakkabılar...

Topuz yaptığı saçlarında asi bir tutam bile bulunmazdı. O kahverengi gözlerindeki zaferi görmemek için kendi gözlerini oymayı seçerdi. O kadar dehşete düşmüştü ki istemsizce saate baktı. Sadece on dakika... On dakika sonra özgür olacaktı. Nasıl bu kadar aptal olabilirdi?

Biri onu ele mi vermişti? Sleven mı? Belki de en başından beri onunla ortaktı. Yatmışlardı sonuçta. Geçen akşam aradığında da onun yanındaydı. Grace' e söylememek için bir nedeni yoktu. Ayrıca kendisi itiraf etmişti. Gücü yoktu ve kesinlikle güç istiyordu.

"Nasıl?" derken sesi istediğinden daha da kısık çıkmıştı. Az kalmıştı. Çok az kalmıştı. Nasıl bu kadar aptal olabilirdi ki?

Grace, o meşhur muzaffer gülümsemesiyle ona baktı. "Sevgilin ihbar etti" dedi ona doğru bir adım atarak. Gabriella istemsizce geri doğru bir adım attı. Grace onun kaçışından çok memnun oluyordu. "Şu geçen sefer ki. Seni bu sefer korumadı. Hayır, teslim ederken bir kurdele takmadığı kaldı"

Derek mi? Bu nasıl olabilirdi ki? Ona yardımcı olacağına söz vermişti. Bunca zamandır hep onun yanındaydı. Her şeyde yardım etmeye çalışmıştı. Başının dertte olduğunu duyduğu anda koşarak gelmişti. Neden böyle bir şey yapsındı ki?

MİLYONLUK BEBEK - BEBEK 1. KİTAPWhere stories live. Discover now