51)BENİM UĞRUMA (FİNAL)

Mulai dari awal
                                    

Babamın bana en son yanıma gel dediği günü anımsıyorum Cansu, Mete ve Yiğit'i karşıma alıp konuştuğumda Yiğit dahil gitmemi istemelerini hiçbir zaman anlamamış hep bir soru işareti olarak kalmış olsa da şimdi anlıyordum. Plan en baştan vardı benim Yiğit'i yanımdan uzaklaştırmam anlara altın tepsiyle sunulan fırsattı. Yiğit'in gitmeden önce bana "Senin için" demiş olmasının da cevabı çıkmıştı. Benim uğruma neler yapılmış kim nelerden vazgeçmişti. Yiğit hayatından vazgeçmişti. Bu hafife alınacak bir karar değildi. İçimde oluşan hüzünle gidip ona sımsıkı sarılmak istiyor olsam da bir o kadar kızgındım bunu yapmayabilirdi yine de babam haklıydı ona kızmamam gerekiyor hatta bir özür borcum olduğunu bilmem gerekiyordu. Babam ve annem yalanı sevmediğim halde beni kandırmaya müsade etmişler benim uğruma sözlerini çiğnemişlerdi. Mete ve Cansu da öylece izlemişlerdi.

Israrla çalan telefonumun ardından dayanamayıp açmıştım "Efendim John?" Sıkıntıyla nefes verip cevap bekledim "Elif neredeysen hemen gelmen gerekiyor." Sesindeki endişe beni meraklandırmıştı. Ses çıkarmadım şuan kimseyle konuşmak istemiyordum bunu fark etmiş olmalı ki "Erdem Bey fenalaştı hastanedeyiz gelmen gerekiyor." Duyduklarım tokat misali yüzüme çarparken kalbim sıkışmıştı. Bu konuda da yalan söyleyecek halleri olamazdı.

Arabanın tekerlekleri ani frenle zemine sürtünürken hiç beklemeden çıkıp babamın olduğu kata gitmiştim. Annem dahil herkes vardı buna Yiğit'te dahildi. Hiç kimseye bakmadan o sırada odasından çıkan doktorun yanına gittim ve "Babam nasıl?" Doktor gayet sakin ve güler yüzle "Durumu iyi her şey kontrol altında lakin tekrarlanır ve geç kalınmış olursa bu defa aynı şeyleri söyleyemem. Efsun Hanım özellikle siz, size daha önce de söyledim Erdem Beye çok dikkat etmelisiniz stresten uzak durmalı. Size güveniyorum geçmiş olsun." Giden doktorun ardından öylece bakarken kafam karışmıştı. Herkes rahatlarken ben henüz anlayamadığım bir şeyin içindeydim. Bu defa anneme döndüm.

Annem bana sarılıp sarılmamak arasında elleri havada kalırken ben ise kendimi sakin olmaya zorluyordum. "Ne demek size daha önce de söyledim?" Anlaşılan o ki hepsi bir olup benden çok şey saklıyorlardı. Annem nemli gözlerle bana baktı. "Baban geçtiğimiz yıllarda kalp krizi geçirdi. Düzenli olarak kontrole geliyoruz bugün fazla streslendi bir anda yığılıp kaldı." Benim yüzümden!

"Ve benim yine olanlardan haberim yok! Anlamıyorum hiçbirinizi anlamıyorum! Her şeyi gizleyerek oldukça iyi rol yaparak beni buralara kadar getirdiniz. Yalanı dolanı sevmediğim halde yalan söylediniz yüzüme baka baka yalan söylediniz. Erkenden söyleseydiniz ne mi olurdu anne? Gelir babamı görürdüm iyi olmasını sağlar dönerdim. Ne babamı incitmiş ne de bu hale gelmesine neden olurdum. Bunların hiçbirine gerek yoktu hiçbirine dahası bir fedakarlık yapılması gerekiyorsa ben yapardım bir başkası değil!"

Kısık ama sinirli bir şekilde konuştuğum sırada Yiğitle göz göze gelmiştim doğru bahsettiğim oydu. Babamın duyup üzülmesini istemiyordum en azından benim yüzümden daha fazla zarar görmesini istemiyordum. Hava almak istediğimi söyleyerek çıkmıştım hastaneden arkamdan koşturarak gelen adım seslerini duyunca durdum ve arkama baktım. Yiğit. Öylece durup izleyebilirdim bu adamı ne de çok özlemiştim onu lakin tüm olanlar aklıma gelmiş henüz o dahil herkese olan kızgınlığımla dönüp arkamı gitmiştim. Gitmem bir işe yaramamıştı. Yiğit arkamdan gelmiş beni durdurmuştu. "Sadece konuşalım." Tek söylediği buydu hangi birini konuşacaktık bilmiyorum sadece yavaştan gelen kokusuyla sessizce beklerken yüzüne baktım. Gerçek şu ki çok özlemiştim. Sonunda kabul ettim.

Geleceğimiz yere gelene kadar sessiz kalmış yol boyunca sessizliği dinlemiştik daha fazla sürmesini istememiş ve "Konuşmak istediğini sanıyordum." diyerek aslında lafa nereden başlayacağını bilmeyen hallerini izliyordum. Bir şeyden daha emindim ki kendimi mağdur hissetmek hiç hoşuma gitmemişti. Olduğu yerinden bir iki adım uzaklaştı ve konuşmaya başladı. "Hiçbir zaman ne sen yanımdan git ne de ben senden gideyim asla düşünmedim bunu ve başta da istemedim çok karşı çıktım kabul etmedim ta ki olaylar birbirine girip benim yüzünden yanımda olmadığın her gün çok düşündüm ve kabul ettim. Sana gelen zararın benden kaynaklı olmasını kaldıramadım. Her zaman babanların yanı daha güvenli daha huzurlu olmasını umut ettim." Sustu, derin bir nefes aldı. Tüm bu olanlar benim için olurken benim hiçbir şeyden haberimin olmaması çok fazla dokunuyordu. Bu yanlıştı hepsi yanlış yolu seçmişti. Daha farklı olabilir bunun için çok fazla seçenek sunabilirlerdi. Fikrimin alınmaması bu kararı kendilerinin vermesi kendimi piyon gibi hissetmeme neden olmuştu.

Benim UğrumaTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang