Ben İyi Değilim♕

Começar do início
                                    

"Bilmiyorum. Tek bildiğim annemle buraya gelecek olması."

"Anneme kalsa onu sınırdan geri çevirmem lazım. Bunu ilk duyduğu zaman bu tepkiyi vermişti, hatırlarsan. Ben ise Nizar'ın misafirperverliğini sunmak istiyorum ama dikkatli olmam şart. Ayashri ve Talayer'e yakın olan insanlar benim düşmanım olarak karşıma çıkıyorlar."

"İnsanları uzaktan yargılamayalım. Beni asıl eğlendiren annenle Leydi Anita'nın karşı karşıya gelecek olması. En son ne zaman karşılaşmışlardı? Kantre'deki düğünde değil mi?"

İstemsizce gülmüştüm. O günlerde Kantre sarayı büyük bir buluşmaya şahitlik etmişti. Annem, Aspenza Kraliçesi Anita ve Larastka Kraliçesi Kaisra buluşmuştu. Kıtanın 3 güçlü kadını biraraya gelmişti."Evet, o zamandan bu yana denk gelmediler zaten mümkün değildi." dedim.

"Hadi, aşağıya inelim." dedi ve beraber odamdan çıktık.

Armin ile sarayın bahçesine inmiştik. Bizimle beraber olmasını beklediğim annem yoktu. Anlaşılan artık rütbe olarak dengi olmayan Anita'yı görmezden gelebilecekti. Belki de Armin'in annesi yüzünden yanımızda değildi. Sonuçta babamın en büyük aşkının sahte yansımasını görüyordu. O güzelliği, o zarifliği karşısında görmek işkence olmalıydı. Belki de Yüzsüz Tanrı'nın cezasıydı. Bunu hakketmiş miydi? Evet! Masum bir kadının ölümüne neden olmuştu. Babam ona sadakatsiz davranmış olabilirdi, bunun hıncını babamdan çıkarmak yerine o kadından çıkarmıştı. Şimdi de bedel ödüyordu.

Nizar bayraklı askerler ve Aspenza bayraklı askerler giriş yapmıştı. Arkalarında iki at arabası gelmişti. Kırmızı at arabasından inen Armin'in annesi Asrel idi. Azinkayt'a gitmesi canımı sıkıyordu ama bir türlü engel olamıyordum. Armin'in annesini koruması yüzünden buna engel olamıyordum. Oraya Talayer'e benim ülkem hakkımda bir şeyler dememesinin garantisi var mıydı? Yoktu! Kendi oğlunu hiçe sayarak iktidar oyunlarını oynayan anneler vardı. Asrel kendi oğlunu harcayamaz mıydı? Harcardı! Anneme göre bunu yapması mantıklı değildi. Kim kendi torununun geleceğini riske atardı, Talayer gibi bir piçin kazanma ihtimali olamaz gibi cümlelerle beni yatıştırmaya çalışıyordu ama bu çabası nafileydi. Sevgili kayınvalidemi köşeye sıkıştıracaktım. Beni gelini olarak değil Nizar Kraliçesi olarak görmesi onun adına yararlı olurdu.

Diğer arabadan inen ise Anita idi. Koyu kırmızı pelerini içindeydi. Merakla etrafa bakarken Asrel onu yönlendirmişti. Hiç yerimden kıpırdamamıştım. Benim ayağıma geleceklerdi, ben onların ayağına gidemezdim. Karşıma geldiklerinde gülümsemiştim.

Gülümseyerek "Leydi Anita, Nizar'a hoş geldiniz!" dedim.

Anita beni süzmüştü. Daha sonra yanımda duran Armin'e bakmıştı. Anita bana bakarak "Nizar'ın Akrep Kraliçesi Latafah ile tanıştığım için memnunum. Seninle en son Kantre de görüşmüştük o zamandan bu yana oldukça olgunlaşmış olduğunu görüyorum." dedi.

"Zaman her şeyin ilacıdır veya her şeyin zehridir. Kimileri için zehir olan zaman benim için ilaç oldu."

Gülümseyerek Asrel'e bakmıştı."Erkek kardeşi Talayer gibi ağzı iyi laf yapmıyor mu?"  dedi ve yüzümdeki gülümseme silinmişti. Anlaşılan ona sarayın ilk kuralını söyleyen ben olacaktım.

Tam konuşacak iken Armin "Leydim, bu sarayda Talayer'in ismi pek anılmaz. Özellikle Kraliçe Latafah'ın kardeşi olarak hiç anılmaz. O, bu sarayda baş düşmanlarımızdan birisidir." dedi. Dedikleri hoşuma gitmişti.

"Armin doğru söylüyor. Talayer, bu sarayda düşman olarak anılır. Benim ve oğlumun geleceğini tehdit eden birisinden dost olarak bahsetmem mümkün değildir. Üstelik benim erkek kardeşim değil, bunu ret ediyorum."

Kurtların DansıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora