36. Bölüm

1.6K 116 14
                                    


Mrb! İste yb! Umarim begenirsinz. Bolum geç geldiği için üzgünüm. Lütfen son notumu okuyun ve lütfen Oy ve Yorumlarinizi esirgemeyin. Keyifli okumalar:)))

CARTER
Kırmızı duvarlarla kaplı odanın içinde bir adım daha attım. Nerede olduğumu zerre bilmiyordum ama sanki burayı bir yerlerden anımsıyordum. Oda lüks denebilecek kadar hoştu ancak içerinin normal sıcaklıkta olmasına rağmen vücudumu ter basmıştı. Etrafımda bir tur dönüp odanın her bir köşesinde göz gezdirdim. Pencerelerin yanlarına küçük bir kumaş parçasıyla tutturulmuş iki dev uyku perdesi, odanın ışık almasını önlüyor ve içeriye loş bir ortam sunuyordu. Yere serilmiş küçük tüylü kilim ise odayı  nostarjikleştiriyordu...
Bütün bunlar çok hoştu ama neden burada olduğumu bilmiyordum. Tanrılar aşkına! Kafam patlayacak gibi ağrıyordu. Sanki beğnim odayı hatırlamaya, veya en ufak bir anıya dair bir şeyler arıyordu ama bulamıyordu. Derin derin bir kaç nefes alarak ağrının uzaklaşmasını diledim. Ama geçecek gibi değildi...
Bir anda odanın açık olan penceresinden ani esen rüzgârla ve içeri buz gibi bir havanın dolmasıyla ürperdim. Kulaklarımı dolduran usul ve sessiz bir fısıltı duyduğumda elim refleksle pantalonumun hançer cebine gitmişti ama... Kahretsin! Üzerimde hiç silah yoktu. Gardımı alıp fısıltının geldiği yönü bulmak için dikkat kesildim.

'Hatırlamalısın....'
Hışımla arkamı döndüm. Kimse yoktu ama sesin bu yönden geldiğinden emindim.

'Αυτο μοu...'
Aniden başıma saplanan o tanıdık, korkunç ağrıyla isterik bir inleme sesi çıkardım. Lanet olsun! Şu ağrıdan kurtulamayacak mıyım ben? Sesler giderek beğnimde yankılanmaya başlamıştı. Sanki biri kafamın içine girmiş bas bas bağırıyordu. Kendimi zorlayarak bir iki adım geriye sendeledim ve kendimi duvarın dibine bıraktım. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve kafamdaki bütün seslere aldırmamaya çalıştım. Lanet olası ağrı!

"Carter!"

Gözlerimi birden bire açtığımda az kalsın oturduğum metal iskemleden düşüyordum. Son anda dengemi koruyarak düşmeden ayağa kalkmayı başardım. Lanet olsun! Kim bilir ne zamandan beri uyuyordum. Birde görev yerinde uyurken Kronos'a yakalansam yandığımın resmiyetiydi.

"Carter!"

Kulak tırmalayıcı bir kız çığlığı arasında adımı duyduğumda irkildim. Neler oluyordu?

"Carter!"

İkinci bir çığlık duyduğumda merakım git gide kabarıyordu. Bu sesi tanıyordum. Kızın sesiydi. Son günlerde bu çığlıkları daha çok duyuyordum. Bazen saatlerce bile sürdüğü oluyordu. Ve çığlık sesleri kesildiğinde de nöbetime geri dönüyordum. Kıza ne kadar acımamaya çalışsamda başarmıyor onu o şekilde- kanlar içinde- acınası bir durumda görünce dağılıyordum. Oysa bu duygular bana çok tersti. Başarılı bir avcı olarak bir sürü kişiyi gözümü bile kırpmadan öldürmüştüm. Şimdi ise sadece bir kız yüzünden yüreğim sızlıyordu. Hatta bu çığlıkları duyduğumda adeta kızın acısını kendi içimde hissediyordum. Ona karşı nasıl davrancağımdan bile emin değildim.

Melezin GölgesiWhere stories live. Discover now