10.Bölüm.

2.8K 185 11
                                    

Mrb! Umarım bu bölüm hosunuza gider. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum keyifli okumalar!:)

Carter salonun duvarına sırtını yaslamış derin mavi gözleriyle beni izliyordu. Bakışları öfkeli değildi ve bana suçluymuşum gibi de bakmıyordu. Yanında da Derek vardı.
Ancak Scott'tan hiç bir iz yoktu. Bu da demekti ki Scott'la aynı sınıfta değildik.

Aynı derste olmadığımıza sevinmiştim.

Tekrar Carter'a bakınca Midemde kelebekler uçuştu ve kalbim bir ters takla attı. Utancımdan kıpkırmızı kesildim.

Bir daha ona bakmamaya çalışarak sıraya geçtim.

Hücum ve saldırı tekniklerini denemek için Bay Ruler melezleri ve safkanları eşleştirmeye başlamıştı.

Sıranın en sonunda ben vardım. Bay Ruler sıra bana gelince durdu ve şakaklarını ovuşturdu.

"Imm...Mia sen Carter ile eşsin."

Ağzım bir karış açık kaldı.

Kutsal bebek iblisler! Neden bu kadar şanslı olmak zorundaydım sanki?(!)

Carter bana bakıp kibirle gülümsediğinde benle dövüşeceği için mutlu görünüyordu.

Tanrım lütfen bir terslik olmasın.

Derin bir nefes aldım ve Akaşa'yı içimin derinliklerine gömdüm.

Herkes eşleştiği kişiyle salonda numaralara ayrılmış olan bölgelere gidiyordu. Bende yavaşça yürüyerek üç numaralı bölgeye gittim.

Carter'da peşimden geldi.

Başlamak için Bay Ruler'ın düdüğünün sesini bekliyorduk.

"Aslında daha güçlü bir rakip isterdim."  dedi Carter.

"Biraz daha beni zorlayabilecek bir rakip..."

"Bunu seni yere yıktığımda söyle."

Carter sırıttı.

"Elinden geleni ardına koyma."

"Koymam" dedim ve bende sırıtarak pozisyon aldım.

Sonunda düdük çaldı ve birbirimizin etrafında dönmeye başladık.

İlk atağı ben yaptım ve yumruğumu gardını aşabilmesi için epey yükselttim. Ancak gardını aşamadım.

İkinci hamleyi o yaptı. Hızla arkamdan dolanıp beni bir kilit pozisyonuna sokmaya çalıştı ama ellerinden kurtuldum.

Dönerek bir tekme attım. Tekmem başarısızdı. Ne kadar hızlı olsam da hemen gardını almış ve tekmemi bloke etmeyi başarmıştı. O da bir tekme attı ancak bloke etmekte iyi olan yalnızca o değildi. Tekmesi gardımı aşamadı ve başarısız oldu.

Durup düşündüm. Onu böyle yıkamazdım. Aklıma birşey geldi ve uygulamaya karar verdim.

Sağ elimi yumruk yapıp yüzümü korumak için önümde tuttum. Sol yumruğumuysa kendini savunmak için kaldırdığı dirseklerine hızla götürdüm. Ama onun beklediği gibi yumruk atmak yerine kolunu tuttum. Carter'ın suratı şaşkınlıkla aydınlandı.

"Sen ne..." diyordu ki kendimi yere attım ve yerde çömelmiş vaziyette, insan üstü bir hızla dönüp alçaktan bir  tekmeyi tam baldırlarına geçirdim.

Tekmem, buna hazırlıksız yakalanan Carter'ın ayaklarını yerden kesmişti
ve onu yere düşürmüştü.

Kibirle sırıtıp şaşkın şaşkın tavana bakan Carter'a tepeden baktım.

"Bence rakibini asla küçümsememelisin."

Sesim sanki kendimden çok küçük birine öğüt verir gibi çıkmıştı.

Sonra hızla arkama döndüm ve zaferimi alkışlayarak kutlayan Bay Ruler'a baktım.

Etrafa gülücükler saçarken kendimi birden bire soğuk zeminde bulduğumda ufak bir çığlık koparmıştım.

Yere serilmiş ve sırtım bu ani düşüşle acımıştı.

Daha da beteri ise Carter şu anda tam  üzerimdeydi. Sanki vahşi bir hayvanmış gibi üstüme atlamıştı.

Ve gerçekten çok hızlıydı. Bir an öylece kalakalmıştım. Onun üstümdeki varlığı kafamdaki düşüncelerin başka yerlere kaymasına neden oluyordu.

Onun beni ateşli bir şekilde öptüğü ve yatakta dönüp durduğumuz görüntüsü zihnimden hızlı bir filmşeridi gibi geçti. 

Hemen titreyerek kendime geldim ve bu görüntüleri zihnimden attım.

Kendimi iterek Carter'ı üstümden devirip üste çıkmaya çalıştım. Ancak o vücudunu bana daha da çok bastırınca bu mümkün olmadı.

Sert kaslarını karnımda hissediyordum ve bu içimin kıpır kıpır olmasına sebep oluyordu. Yüzlerimiz birbirine öyle yakındı ki nefesini kendi dudaklarımda hissediyordum. Nefesi ferah ve tatlıydı.

Beni tamamen hareketsiz bırakmak için bileklerimi yakaladı ve başımın üstünde sabitledi. Şimdi onun izni olmadan vücudum hiçbir yere kıpırdayamıyordu. Nefes alışverişim yavaşladı ve bakışlarımı kaldırınca gözlerimiz buluştu.

O derin mavi gözlerini hiç usanmadan yıllarca izleyebilirdim.

Gözüm ister istemez dolgun ve aralık dudaklarına kaydı ve kendi dudaklarımın da aralanmasına engel olamadım. Zihnim allak bullaktı. Kalbim öyle bir atıyordu ki yerinden çıkmasından korkuyordum. Orada öylece Carter'ın altında yatıyor ve umutsuzca öpülmeyi bekliyordum.

Onun dudaklarının tadını ve sıcaklığını öyle merak ediyordum ki.

Ah tanrım! Onun dudaklarına yapışmak ve beni nefesimin bitene kadar çılgınca öpmesini istiyordum.

Derin bir nefes aldım. Onun, sanki denize çok yakın bir yerde duruyormuşsunuz gibi hissettiren deniz kokusu ciğerlerimi doldurdu.

Yüzünü benimkine iyice yaklaştırıp dudaklarını da dudaklarıma yaklaştırınca soluğum kesildi. Resmen kriz geçirecek gibi olmuştum.

Şimdi nefesi benimkine karışıyordu.

Dudakları hareket edip beklemediğim birşeyi söyeyince hayalkırıklığı bedenimi doldurdu.

"Bence gözünü rakibinden asla ayırmamalısın." dedi ve kalakaldım.

Hiçbir şey diyemeden şaşkın şaşkın ona baktım sadece.

(Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum ve okuyan herkese teşekkür ederim. Seviliyorsunz:))

Melezin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin