26.BÖLÜM

897 78 33
                                    

Kalbimi açıp içine baktılar ama beni değil, seni buldular.

Sehun, bazen elimi öyle sıkı tutuyordu ki, avuç içlerimizden bir damar açılacağını ve bizi birbirimize bağlayacağını hissediyordum. Oysa birbirimize bağlanmamız için bir damar'a ihtiyacımız yoktu. Birbirimiz için atan kalplerimiz buna yetiyordu.

Evet, hâlâ yetiyordu.

"Nerede?"

Yanımdaki Chanyeol eliyle koridorun sonundaki merdivenleri gösterdiğinde ceketimi üstümden çıkarıp koluma astım ve derin bir nefes aldım. Aslında gülmemek için büyük bir çaba sarf ediyordum.

Ama bekleyin lütfen, bunu size Sehun anlatacak.

"Benim girmeme izin vermediler." diye mırıldandı Chanyeol sessizce. Merdivenlerden inerken dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona ciddi olduğunu düşündüğüm bir bakış gönderdim.

"Sen avukat değilsin çünkü."

"Şu havalara bak," dedi Chanyeol. Sonra kendi kendine mırıldandı. "Sanki ejderhası var."

"Giderim." dedim bir anda duraksayıp. Girmem gereken kapının hemen önündeydim aslında ama Chanyeol'le oynamak hoşuma gidiyordu. "Gerçekten giderim."

Kaşlarını çattı. "İçerideki benim değil, senin kocan oğlum." diye çıkıştı ve arkasındaki polise bakıp iç çekti. "Tamam özür dilerim, hadi."

Gözlerimi devirip kapıyı açtıktan sonra içeriye girdim ve yavaş adımlarla nezarethanenin içinde ilerlemeye başladım. Geçtiğim demir parmaklıkların birisinin arkasında, battaniyenin üstünde oturan ve kara kara düşünen Sehun'u görmemle tüm ciddiyetim bir anda dağıldı ve kahkaha atmaya başladım.

"Gülme ya." diye homurdandı Sehun. Kapıdaki polis memuru bana garip garip bakarken, "Özür dilerim." dedim kahkahalarımın arasından.

Birkaç saniye nefeslendikten sonra Sehun'a bakıp tekrar gülmeye başladım ki bu volümü epey yüksek kahkahalardandı. "Sehun," dedim zorlukla. Gülmeye devam ederken ayağa kalkıp demirlere yaklaştı. "Bir an duvarlara çizik atmaya başlayacağını sandım!"

Dümdüz baktı. "Gülme dedim."

"Üzülme ya, sayılı gün çabuk geçer." dedim kahkahalarım yavaş yavaş dinerken. "Söylemeden geçemeyeceğim, çok yakışmış bu kötü adam tavırları sana."

Gözlerim Sehun'un hemen arkasındaki tanımadığım adamlarda dolaştı ve tekrar Sehun'u buldu. Onlar da garip garip bana bakıyordu. "İçeriye gel de kötü adamı burada göstereyim sana." diye homurdandı sessizce.

Gözlerimi devirdim. "Sehun biliyor musun, senin için her şeyi yapacağımı düşünürdüm ama bir gece yarısı karakoldan çıkaracağım hiç aklıma gelmezdi." deyip tekrar güldüm. "Nasıl oldu, anlatsana."

"Niye?"

"Acaba?" Kaşlarımı çattım yalancı bir tavırla. "Gecenin bir köründe sıcacık yatağımdan kalkıp buralara kadar geldim ve bu da yetmezmiş gibi dükkan sahibine bir ton dil döktüm. Hak ediyorum bence." Ona yaklaştım. "Niye kırdın adamın camını?"

"Şerefsiz herifin parasını kasaya bıraktım zaten!" diye çıkıştıktan hemen sonra dişlerini sıktı. "Kar küresi gördüm, çok hoşuma gitti... Büyüktü ama, baya büyüktü... Bak yine gülüyorsun."

Evet, gülüyordum çünkü çok masum anlatıyordu. "Çok tatlısın çünkü." diye fısıldadım sessizce ve kapıda bekleyen memura, "Kapıyı açar mısınız, lütfen." dedim. Polis memuru bana garip bir bakış daha yollama gereği duyarak yanımıza gelip kapıyı açtı.

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Where stories live. Discover now