13.BÖLÜM

1.1K 105 116
                                    

Bir gazete haberine bakarak ağlamak isteyeceğimi söyleseler gülerdim

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.


Bir gazete haberine bakarak ağlamak isteyeceğimi söyleseler gülerdim. Düşünün, o zaman bile gülerdim. Ama gelin görün ki kendimi durdurmadan ağlamak için kusursuz bir istek duyuyordum.

Ağlamak için çok yanlış bir yerde ve zamandaydım.

Elimdeki gazetenin köşesine sıkıştırılmış haberi belki de yüzüncü defa okurken Jackson'ın artık bana kafayı yemişim gibi baktığına emindim. Oysa kafayı yememiştim, sevdiğim adamın, eski karısıyla olan haberini okuyordum. Haberin içeriği pek umurumda olmasa da içinde geçen bir cümleydi beni bu hâle getiren.

Tekrar barışma ihtimalinin olup olmadığını soran muhabire, Neden olmasın diye verilen cevaptı. Bu cevabı kimin verdiğini de pek önemsemiyordum. Sonuç olarak tekrar barışma ihtimalleri vardı ve Lanet olsun! Kadın çok güzeldi.

Muhteşem bir kadındı. Bir kere gözlerine bakan, gözlerini geriye çekmek istemezdi. Alışılmışın dışında gözleri çekik değildi. Küçük bir yüze ve hayran kalacağınız bir vücuda sahipti. Saçları ortalama bir boya sahip, kahverenginden vazgeçmeyen ancak sarıya olan sadakatini de kesmeyen bir rengi vardı.

Benim ise...

Benim ise, cansız diyebileceğim solgun sarı saçlarım, korku filmlerinden fırlamış gibi duran o hayaletin beyazlığında bir ten rengim vardı. Can alıcı bakışlara da sahip değildim. Bir yere uzun süre baktığımda gözlerimi kısmak zorunda kalıyordum. Üstelik insanların gözlerinin içine de öyle uzun süre bakamıyordum. Sıskaydım bir kere. Koordinasyon duygum sıfırdı. Anlayacağınız defolar listemin sonu gelmiyordu.

Kollarını göğsünde birleştirmiş ve tek ayağını bıkkınlıkla yere vuran bilinç altım, "Kes şunu!" diye bağırdı. "Bütün bu kendine acıma ve sızlanıp durma haline bir son ver."

Derin, yatıştırıcı bir nefes alıp gazeteyi parmaklarımın ucuyla Jackson'a geri ittim. "Beni ilgilendirmez."

Vay canına, muhteşemdim. İyi olduğum bir konu da bu olmalıydı, kesinlikle bir şeyleri çok iyi atlattığımı düşünüyor olmalıydım. Ya da sadece rol yapıyordum. Ve belki de, yalnızca sıkı bir ağlamaya ihtiyacım vardı.

Jackson tek bacağının üstüne attığı ayağını sallamayı durdurup bana hayretle, "Sen ciddi misin ya?" diye sordu.

Yutkundum. "Evet, neden şaşırdın ki?" diye sordum olağan sesimin dışına çıkmadan. "Patronumun, eski eşiyle barışması beni ne ilgilendirir Jackson? Aramızda sandığın gibi bir şey yok."

Ah, evet evet... Kesinlikle yok. Sadece birbirimizin üstüne çıkıp öpüşüyoruz.

"İnanmadım." dedi kaşlarını havaya kaldırıp. "Üstelik o kadın şu anda yukarıda. Senin sevgili patronunla bir toplantıda. Sen de orada olabilirdin."

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz