16.BÖLÜM

1K 93 67
                                    

Bazı anlarda, zamanın durmasını isterdik ya hani, işte ben tam da o anlardan birisindeydim.

Çok yakışıklıydı be!

Sehun'dan bahsediyorum arkadaşlar.

"Ehe."

"Bazen kendi kendine konuştuğunu düşünüyorum." dedi Jackson. Pervasızca Sehun'un üstünde dolaştırdığım bakışlarımı ona çevirdiğimde bana garip garip baktığını gördüm.

Parmaklarım, hafta içinde kestirdiğim saçlarımın arasına daldı ve diğer elimde tuttuğum içki dolu bardağı dudaklarıma götürdüm. "Öyle yapıyorum zaten."

"Ne?"

Gözlerimi devirdim. "Sen yapmıyor musun?" diye sordum masum masum. Kesinlikle sarhoş olmuştum. Hem de en olmamam gereken yerde. Şirket çalışanları yılda bir kez yaparmış bu gibi davetleri. Eh, ben de bir şirket çalışanı olduğum için davet edilmiştim ve Jackson'ın ısrarıyla bir bardak diye başladığım o içki şişesinin dibini görüyordum.

"Henüz kafayı o kadar sıyırmadım, güzelim." diye alay etti benimle. Ayakta duruyor olmama rağmen, masanın üstüne uzattığım koluma başımı yaslamıştım. Jackson benim bu halime bıkkın bir bakış atıp başımı geriye itti.

Onu umursamadan masanın üstünden aldığım şişeyi salladım. "Ne bu?"

Derin bir nefes aldı. "Votka."

"Rus yapımı sanırım." dedikten sonra kendi kendime güldüm. "Çok anlarım ya hani." Gözlerimi Sehun'un olduğu tarafa çevirdim tekrar. "Sehun çok yakışıklı değil mi sence de?"

"Aşık mısın sen bu adama?" diye sordu sorumu es geçerek. Gözlerimi Sehun'un üstünden çekme gereği duymadım.

"Hayranım." diye fısıldadım sahiden de hayran hayran bakışlarla onu izlerken. "Yakışıklı, başarılı, kibar ve omuzları çok geniş... Sanki başımı oraya yaslamam için yaratmış Tanrı, öyle yani. Nasıl hayran olmam ki?"

"Ben de yakışıklıyım." dedi homurdanmayla. "Başarılıyım, kibarım ve omuzlarım çok geniş. Kaslarım da var aynı zaman da. Dokunmak ister misin?"

Ona bakıp yüzümü buruşturduğumda kahkaha attı başını geriye atarak.

Tekrar Sehun'u izleyeceğim sırada aklıma bir şey gelmiş gibi ellerimi üstümde gezdirdim ve, "Ceketim nerede benim ya?" diye sordum. "Jackson, ceketimi gördün mü?"

Bir yüzüme, bir de üstüme baktıktan sonra dudaklarını ıslattı. Bıkkın bir nefes aldığını da fark etmiştim aynı zaman da. "Pilot olmuş uçuyorsun ama uçağını nereye koyduğunu unuttun öyle mi?" diye sordu.

Kaşlarımı çattım. "Bir dakika, anlamadım..."

"Şaşırmadım." dedi ve üstüme duran kot ceketimin yakasını tutup bana gösterdi. Sanki çok komik bir şey yapmış gibi kıkırdadığımda, "Bekle, Sehun'u çağıracağım." dedi sessizce.

O'na hiçbir şey söylemeden ceketimi aramaya devam ettiğimde yanımdan ayrıldı ve birkaç masa kadar uzağımızda olan Sehun'un yanına gitti. Bir dakika kadar bir sürenin ardından Sehun'la beraber masaya gelmişlerdi.

"Şu kadar insansın içinde sarhoş olan tek kişisin." dedi Sehun. Kızmıyordu, hatta parmakları dudaklarını yokladı ve gülüşünü silmeye çalıştı.

Kaşlarımı kaldırdım. "Çünkü ilk kez içiyorum?"

Başını salladı. "Ve bir de sarhoş olup mantıklı konuşan tek kişisin."

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Where stories live. Discover now