21.BÖLÜM

917 88 79
                                    

Çok güzel bir rüyadan uyanacağınızı düşündüğünüz oldu mu hiç?

Benim olmuştu.

Tam şu an yatağın diğer tarafındaki boşluğu hissederken gözlerimi açmaya ve bunun bir rüya olmasından ölesiye korkuyordum. Yine de bunu yaptım. Gözlerimi açtım ve birkaç saniye kendime zaman tanıdım.

Vücudum da tatlı bir sızı, karnımda ise sıkı bir ağrı vardı. Tüm bunlar dün gecenin yalan olmadığının kanıtıydı. Dudaklarıma içten bir tebessümü konuk ederken dirseklerimden destek alarak birazcık doğruldum. Gözlerim dağınıklığın içinde dolaştı. Yatak çok fazla dağılmıştı, yerdeki kıyafetlerimizi saymıyordum bile.

Vay canına! Böyle mi hissediliyordu yani?

Dün gecenin her bir saniyesi öylesine canlıydı ki zihnimde, artık utanma sırasının geldiğini fark ettim. Kullandığı ve kullandığım kelimeler öyle... Açıktı ki utanılmayacak gibi değildi. Tanrım! Yine de bunu tekrar tekrar yaşamak istiyordum.

Bir daha ne zaman olurdu ki?

Kendi düşüncelerimden utanıp başımı tekrar yastığa bıraktıktan sonra sol kolumun üstüne dönerek yastığı başımın üstüne bastırdım. "Edepsiz," diye söylendim kendi kendime. "Nasıl bakacağım yüzüne? Tanrım!"

Kapının dışından neşeli ıslığı duyuldu ve çok geçmeden kapı açıldı. "Ohoo!" diye homurdandı. "Kalk bakalım uykucu!" Birkaç saniye sonra yatağın üstündeki hareketliliği hissettim. Parmakları çıplak sırtıma dokundu, oradan koluma çıktı ve yastığın üstündeki elime kadar gezindi. "Luhan?" diye fısıldadı. "Hadi uyan da biraz dalga geçeyim seninle."

Çok sağol ya.

Gerçekten.

"Üstümü giyinmeme izin ver." diye mırıldandım utançtan çatlayan sesimle. "Hatta evden git, bulurum ben seni."

"Olmaz." Yastığı başımdan çekip beni kendine çevirdiğinde gözlerine bakamadan gövdesinde dolaştırdım bakışlarımı. Eh, en azından çıplak değildi. "Bugün ne kadar da güzelsin."

Konuşmadım.

Bundan keyif alarak güldükten sonra yatağın üstünden aldığı bir tişörtü başımdan geçirdi. Bir istediğini daha yapmıştı işte. Üstüme geçirdiği tişört onun tişörtüydü. "Utanıyor musun?" diye sordu. Gözlerimi gözlerine çevirip başımı salladım belli belirsiz. "Bence de utan." dedi aniden. "Kaplan gibiydin."

Kötü bir kahkaha attı.

Ayaklarımla pikeyi tekmelerken yüzüme ağlamaklı bir ifade kondu ve o bundan acayip bir keyif aldı. "Ben olsam açmazdım o pikeyi." dedi. "Kendimi tutamayabilirim, o yüzden diyorum."

Gözlerimi büyütüp pikeyi iyice örttüm. Bacağıma vurdu yavaşça. "Hadi, bugün romantik bir sevgili oldum ve sana kahvaltı hazırladım." Burnumun ucuna ufacık bir öpücük kondurdu. "Kaçırmak istemezsin."

Sonra da kalktı ve odadan çıktı.

Birkaç saniye daha tavana bakıp hayatı sorguladım ama kaçışım olmadığını bildiğimden ayağa kalkmak zorunda kaldım. Altıma hızlıca bir iç çamaşırı ve şort geçirip dışarıya çıktığımda Sehun'u kapının yanında sırıtırken buldum. Gözlerimi devirdim. "Ne ya ne?"

"Boynumu gördün mü?" diye sordu sırıtmaya devam ederken. Gözlerim boynunda dolaştı. Boynundaki morluğa gözlerimi büyüterek baktıktan sonra hızla ayrıldım yanından ve o sadece peşimden kahkaha atmakla yetindi.

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Where stories live. Discover now