1.BÖLÜM

2.2K 135 204
                                    

Luhan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Luhan.

Benim adım bu.

Ne sizi şaşkınlığa çevirecek bir hikayeye sahibim, ne de ağlatacak. Hele, öyle kahkahalarla gülmeyi falan sakın ha beklemeyin. Sizden biriyim. Ne eksik ne de fazlası. Ben sizim. Gün gelecek, siz de ben olacaksınız belki.

Sıradan hayatımın sıradan bir günündeyim yine. Hayır, arada istisna falan da yok. Sizin gibi çöp atmaktan, ekmeğe gitmekten, internetimin çekmemesinden nefret ederim.

Evet gençler, bunlardan gerçekten nefret ediyordum.

Tabii bu yirmi yaşına daha yeni basmış bir yarı bir ergen olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Gençliğimin baharında nefret ettiğim tonlarca şey vardı. Sabahları erken kalkmaktan, sakladığım abur cuburların bulunmasından, ansızın gelen misafirlerden, birbirine dolanan kulaklıktan, çantamda bir türlü bulamadım ve yer değiştiren akbilimden, son dakika kaçırdığım metrolardan, burnunu karıştıran insanlardan, tuvalette sigara içen tiplerden, yere tüküren insanlardan... Hepsinden nefret ediyordum!

Günümü dershanede, odamda, küçük balkonumda geçiririm. Ha bir de eğer çiçeklere karşı özel bir ilginiz varsa, sen benim diğer hayatta ki kopyam olabilirsin bile diyebilirim. Sizler gibiyim işte. Çilekeş yaşıyorum.

Liseyi bitireli bir sene oluyor. Dershane de sayılarla hiç aram olmamasına rağmen sayısal bölümündeyim. Matematik bilen insan zekidir der babam. İnanmasam da der işte.

Bir de çok hoş bir arkadaşa sahibim.

Kyungsoo.

Benim ilk ve tek en yakın arkadaşım. Arkadaşım demeye bile dilim varmıyor aslında kardeşim. Bunu babam duysa, sanırım ağzıma kaşığının tersiyle falan vurmaya kalkabilir.

"Luhan, koş!" diye bağırdı arkamdan Kyungsoo. Arkadaşlar, eğer elinizde tekeri patlamış bir bisiklet varsa, metroya koşmanız hiç kolay olmuyordu. Kyungsoo'ya bunu anlatabilmek için elimdeki bisikleti atar gibi öne doğru ittirdim.

"Merdivenler var!" diye sızlandım, yanımızdan geçen insanlar bize tuhaf tuhaf bakarken. Kyungsoo bana hiç aldırmadan avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

"Durdurun metroyu! Tutun lütfen!"

Bir an hiçbir işim yokmuş gibi durdum ve onun kırmızıya dönen suratına baktım. "Metroyu mu?"

Artık o metroyu kaçıracağımızı kabullenmesi gerekiyordu. Yine de koşmaya devam ettim. Merdivenlere ulaşmıştım ki, sert bir duvara çarpmamla yere düştüm. Bu duvarı kim koymuştu buraya?

Bisikletin birkaç demiri dizimi zedelerken üstüme düşen bisikleti bir başka el üstümden çekti. Bu Kyungsoo değildi. O olsaydı eğer, ellerinden tanırdım.

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin