5.BÖLÜM

1.5K 122 104
                                    

Bunun olmaması gerekiyorsa ve oluyorsa ne yapabilirsin ki?

Ben söyleyeyim; Hiçbir şey.

Öylece izlersiniz. Ve öyle yapıyorum. Tam dokuz gündür sınava adım adım giderken Sehun'a da adım adım yaklaşmayı öylece izliyordum. Olmaması mı gerekiyordu? Ama oluyordu. Ben de izliyordum.

Ve size yemin ederim, Sehun pamuk tarlası gibi bir adamdı.

Yorgun, bitkin ve sarsıcı bir akşamın sonundaydım. Henüz geceye çok vardı ama yorgundum işte. Babam, Sehun'la olan o tatsız konuşmadan sonra üzerimdeki baskısını arttırmıştı ama bana tek kelime edemiyordu. Laf aralarına sıkıştırıyor, çalışmam gerektiğini sıkı sıkıya söylüyordu. Bunu Sehun'a söylemiyordum çünkü aralarındaki tartışmanın adı olmak istemiyordum.

Olduğum durum zaten beni yeterince garip hissettiriyordu. Bir de böyle saçma tartışmalara hiç gerek yoktu.

Üstümü güzelce giyinmiş, merdivenlerden aşağıya inerken terleyen ellerimi pantolonuma silmekle uğraşıyordum. Sehun'la beraber dışarıda yemek yiyecektik. Bunu o teklif etmişti ve geriye çevirememiştim. Çünkü çok güzel teklif etmişti tamam mı?

Salonda oturan annem ve babama göz atarken en son Sehun'da duraksadım. Büyük ihtimalle babamın sorun çıkaracağını düşündüğünden buraya gelmişti. "Selam." dedim sessizce. Babamın aksi bakışları çok kısa bir an bana döndüğünde gözlerimi ondan özellikle uzak tuttum.

"Üşümeyecek misin böyle?" diye sordu Sehun. Bana doğru yürüdüğünü gördüğümde midem bir an için kasıldı. Ellerim fazla fazla sıvı salgılamaya başladı. "Üşüme ihtimalin yüksek." Gözleri kollarımda dolandı. "Şimdi üşümezsin ama birkaç saat sonra muhtemelen bacakların birbirine çarpmaya başlar."

"Üşümem." dedim yanıma ulaştığında. Babam tekrar bize baktı. Annem ise sessiz sedasız elindeki dergiyi inceliyordu. Bu durumun hoşuna gittiğine kalıbımı basabilirdim.

"Geç kalma." dedi babam sonunda konuştuğunda. "Seni sokaktan toplamak istemiyorum."

"Bunu daha önce yapmış gibi konuşuyorsun." diye geveledim ağzımın içinde. Babam bana ters bir bakış gönderdiğinde Sehun'da aynı bakışıyla babama karşılık vermiş, babamın başını başka bir yere çevirmesine neden olmuştu.

"Kesinlikle üşüyeceksin." dedi Sehun evden çıkarken. "O zaman ceketimi istediğinde sana ceketimi vermeyeceğim."

Vereceğini düşünmüştüm. Bir an için dudaklarımın aşağıya sarkacağını düşünsem de öyle olmadı. Umursamazca asansöre yürümeye devam etmiştim. Olsun, Sehun hâlâ pamuk gibi bir adamdı.

Büyük binanın içinden çıktığımızda ona baktım. "Ceketini istemeyeceğim." diye mırıldandım sessizce. Evet, hava serindi ama kollarımı birbirine saracağım veya bacaklarımı titreteceğim kadar sert bir soğuğa sahip değildi.

Sehun ceketinin cebindeki ellerinden birini çıkarıp burnumun ucuna dokundu. "Evet, isteyeceksin."

"Hayır ya, hayır." diye karşı çıkıp kaşlarımı çattığımda bu durum onu daha da keyiflendirdi. "Eğer istersem vermezsin, olur biter tamam mı?"

Sırıttı. "Tamam."

"Kardeşim meşgulseniz sonra geleyim?" Bu ses Jongin'e aitti. Araba tam karşımızda durmuş, başını camdan çıkarmıştı ve bir kolu da o kapının dışındaydı. Hemen yan koltuğunda Kyungsoo vardı.

Off.

Sehun Jongin'e ters bir bakış attığında Jongin kafasını içeriye sokmak istedi ancak başını cama çarptı. Yüzümü buruşturdum. Acımış olmalıydı. "Kafanı cama çarpa çarpa ezerim seni."

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin