23.BÖLÜM

1K 98 60
                                    

naquet sana hiç bölüm ithaf etmemiştim. Bu bölüm sana aşkım... İyi geceler öpücüğü say.

Dünya savaşında sandığın kadar yalnız değilsin.

Sözleri kafamda çınlamaya devam ediyordu. Sanki biz az önce olan o andan ayrılmamıştık. Şimdi hep birlikte koltuklara dağılmış, babama ne diyeceğimizi düşünürken parmağımdaki yüzüğün üstünde bir kez daha turladı parmak uçlarım.

Gözlerimi Sehun'a çevirirken kalbim tekinsiz bir heyecanın pençesine düşmüştü. Parmaklarımız iç içe girdi. Yanağımı omzuna yaslayıp derin bir nefes alırken, "Çıkalım karşısına söyleyelim işte." dedi Jongin.

Konuyu bu kadar benimsemiş olması gülmeme neden olurken iç çektim. "Olmaz."

Sehun bana baktı. "Niye?"

"Sınav zamanına kadar beklememiz gerekiyor." diye mırıldandım. "Babam zaten şu sıralar izin vereceği varsa bile vermez. Bu sene çok hassas davranıyor."

"Luhan, zaten istemiyorsun." diye homurdandı Sehun. "Yine başının etini yiyecek hukuk okuyacaksın diye."

"Sehun ben söz verdim." dedim sessizce. "Ona hukuk okuyacağıma dair söz verdim. Bu yüzden bu kadar sakin bu sene."

"Sen de kaşınıyorsun ama ya." diye homurdandı huysuz bir sesle. Yanağımı omzundan çekip ona baktığımda devam etti. "Ben seni bu baskıdan kurtarmaya çalıştıkça sen kendini daha dibe çekiyorsun."

Kaşlarımı çattım. "Ya ne alâkası var?"

"Niye söz veriyorsun durduk yere... Ne güzel ikna olmuştu işte okumayacağına."

"Ona kızmak yerine teşekkür etsen keşke." diye mırıldandı Kyungsoo. Gözlerim onu buldu ve söylememesi için kaşlarımı yukarıya kaldırıp indirdim ama beni görmedi bile. "Sana o dosyayı getirebilmek için söz verdi babasına."

Sehun kısa bir an duraksama yaşayıp bana baktığında alelacele parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. "Öyle değil ya," dedim hemen. "Şimdi şöyle oldu..."

Kaşlarını çattı. "Nasıl oldu?"

"Şöyle ki... Yani senin doğum gününün olduğu gün ben dosyayı almak için babamın ofisine gittim."

"Ee..."

Ofladım. "Babam da ofisteydi işte... Onu oyalamak için en güzel fikir bu gibi gelmişti o an." Sonra karalara bağlamaması için gülümsedim. "Başarılı oldum da."

"Ne başarı ama..." diye homurdanıp ayağa kalktı. "Kendinden ödün vererek bir başarı elde etmişsin, çok güzel."

"Sehun, hayır..." dememe rağmen beni dinlemeden bahçeye çıktığında peşinden ofladım. "Niye böyle yapıyor bu adam anlamıyorum ki."

"Kendinden ufak bir çocuğun, aylarca aradığı dosyayı bir günde bulması zoruna gitmiş olmalı." dedi Jongin. Hepimizin bakışları onu buldu ama o tüm bunları halıya bakarak söylemişti. Ona baktığımızı fark ettiğinde ise başını kaldırıp bize karşılık verdi ve Gülümsedi. "Tabii bunlar sadece ihtimal."

Gözlerimi devirip ayağa kalktıktan sonra Sehun'un peşinden bahçeye çıktım. Verandada oturmuş, karşısındaki ağaçlara bakıyordu. Her zamanki haylaz ifadesinin yerinde gördüğüm boşluk kendimi iyi hissetmemi elbette sağlamadı. Okula ve seçimlerime ne kadar değer verdiğini biliyordum. Kendini kötü hissetmiş olmalıydı.

DÜŞLER SENFONİSİ /HUNHAN/Where stories live. Discover now