cesaret sorunsalı

2.4K 242 91
                                    

Bugün farklıydı. Koridorda gördüğüm herkes heyecanla birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı ve bazılarının çaktırmamaya çalışarak bana baktığına yemin edebilirdim.

En sonunda zıplaya zıplaya yürüyen birinci sınıflardan bir kızı kolundan tutmuş ve duvara itmiştim.

"Yah Seolhyun unnie derdin ne senin?"

Belli etmek istemese de korkuyordu. Özellikle birinci sınıfları çok dövdüğüm söylentisi onu baştan aşağı titretiyordu sanırım.

"Konuş velet, neden bugün millet farklı davranıp duruyor?"

Gözlerimi kısarak yüzümü yüzüne yaklaştırmıştım. "Birisi mi geldi?"

"Unnie haberin yok mu?"

"Aptal, haberim olsa neden senin gibi bir ezikle zaman kaybedeyim?"

Kız gözlerinin önüne gelen bir tutam kızıl saçı kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

"Seokjin oppa bugün okulu ziyaret edecekmiş."

Dişlerimi sıkarak hırlarcasına konuşmuştum. Bilgiyi kesik kesik veriyordu ve delirmeme az kalmıştı.

"Hangi Seokjin?"

"K-Kim Seokjin oppa. H-hani şu muhteşem yakışıklı yüzü ve devasa omuzları olan oppa."

"YAH BU SEOKJİN OPPA!"

Yan taraftan gelen kız çığlıklarıyla önümde duran kız koşar adımlarla yanımdan ayrılmıştı. Bahçede olmalılardı.

Hızlı adımlarla önümdeki kız sürülerini iteklemiş ve onunla yüz yüze gelmiştim.

Pembe saçlarını sarıya boyamıştı. Yine çok heybetliydi ve uzun boyu daha da uzamıştı. Beni gördüğünde gülümsemişti. Gülümsemesi her şeye rağmen aynıydı.

"Seol."

"Seokjin."

Birkaç adımda yanımda ilerlemiş ve dip dibe gelmemizi sağlamıştı. "Seni çok özledim, sevgilim."

İnanamazcasına kafamı iki yana sallayıp ona bakmıştım. "Kafan mı iyi? Seninle herhangi bir bağımız kalmadı bizim Seokjin."

Beni hiç takmayarak geniş kollarını bedenime sarmış ve çenesini başımın üzerine koymuştu. "O zamanlar için üzgünüm."

"Seol!"

Adımı seslenmenle kendimi Seokjin 'den iterek birkaç adım geriye gitmiştim. Anında yanıma gelmiş ve ellerini omuzlarıma koyarak kendince bir koruma alanı çizmiştin.

"Sen de kimsin?"

Seokjin sarı saçlarını karıştırmış ve gülümseyerek elini sana uzatmıştı. "Kim Seokjin."

Onun gülümseyen ifadesine karşın yüzünde kindar bir ifadeyle sana uzattığı elini itmiştin ve bu sırıtmak istememe sebep olmuştu. Giderek bana benziyordun ve bu felaket hoşuma gidiyordu.

Seokjin 'in gözleri omzumdaki ellerindeydi. Kafasını eğerek gülümsediğinde tüylerim diken diken olmuştu.

"Anlıyorum ki artık kalbin bana ait değil."

"Ne?"

"Sen kimsenin sana dokunmasına izin vermezsin Seol ve şimdi omzundaki ellere teslimiyet gösteriyorsun."

"Bu seni ilgilendirmez."

Kıskançtın, bunu çok güzel ifade etmiştin doğrusu.

"Sadece selam vermek için gelmiştim dostum sakin ol. Onun artık benim kızım olmadığını anladım."

"Haklısın, Seokjin."

Şaşırmış bir ifadeyle bana bakarken sana doğru dönmüş ve ellerimle iki yakandan sertçe kavrayıp seni kendime çekmiştim. Dudaklarım tüm herkesin önünde dudaklarınla bir bütün oluşturduğunda şaşkınlık halinden sıyrılmış ve ellerini yanaklarıma koymuştun.

Seokjin 'in arkamızdan iç çektiğini duyabiliyordum ama umrumda değildi. Şu an yaptığımız şey o kadar doğru hissettiriyordu ki...

Ayrıldığımızda sana bakarak gülümsemem bizi izleyen neredeyse tüm okulu şoka uğratmışa benziyordu. Bazıları telefonlarını çıkarıp fotoğrafımızı bile çekmişlerdi.

"Öldürüyorsun, Jung."

"Beni mahvediyorsun, ma lionne."

Senden felaket derece de çok hoşlanıyorum.

smile problematic | hoseokWhere stories live. Discover now