Bölüm stoğum yetersiz bakiye gösteriyor ama bölüm atmadan da duramıyorum.
----------------------
"Seolhyun sana bir sürprizim var." Avuçların kapalı, gözlerin heyecandan parlarken karşımda duruyordun.
"Sürprizlerden nefret ederim."
Nefret kelimesini duyduğun an gülümsemiş ve başını hafifçe yana eğmiştin. Nefret ettiğim şeyleri duydukça gülüyor olman sinirlerimi çok bozuyordu.
"Bunu seveceksin."
"Şimdiden nefret ettim."
"Aah ma lionne huysuzlanma hemen."
"Boş konuşmaya devam edecek misin? İşim var, çocuk."
Gözlerin elimdeki telefona kaymış ve oynamakta olduğum oyuna gözlerini devirmiştin. "Radyasyonla beyin hücrelerini öldürmeye sende bayağı meraklısın."
"Hücre katliamım seninle boş yapmaktan daha zevkli bak işte."
Homurdanmış ve elimdeki telefonu çekip uzağa koymuştun. "Katliamına biraz ara ver o zaman çakma Adolf Hitler."
"Tarih bilgin gözlerimi yaşarttı aptal."
"Of sadece gözlerini kapatsan?"
Oflayarak gözlerimi kapatmıştım. "Al kapattım işte."
Arkamdan dolandığını duyabiliyordum. Arkama geçerek birkaç dakika kısık homurdanmalar eşliğinde bir şeyle uğraşmıştın.
"Neden beceriksiz olduğunu hissediyorum?"
"Çok sabırsızsın."
Ve sonra boynuma değen soğuk metali hissetmiştim. Gözlerim açılıp bakışlarım aşağıya doğru inerken sınıf lambasının ışığı altında parlayan kalın zincir gözlerimi kamaştırmıştı.
Zincir orta kalınlıktaydı ve büyük harflerle ucunda yazan NIGHTMARE D yazısı kaşlarımı kaldırmama sebep olmuştu. İtiraf etmeliydim ki güzel duruyordu. Güzel ve basitti.
"Beğendin mi?"
"Çekmecemde durması için güzel bir şey."
Bakışlarını kaçırarak elinle saçlarını dağıtmıştın. Üzüldüğünü anlayabiliyordum. "Sorun değil, kabul etmen yeterli."
"Teşekkür ederim."
Ben dahil ağzımdan izinsizce çıkanlara şaşırırken gözlerin ilk defa bu kadar çok parlamıştı sanırım. "Ah, rica ederim."
"Çok resmi konuştun, salak. Resmi konuşmalardan nefret ederim."
"Bende orijinal Seolhyun nerede kaldı diyordum."
"Boş konuşuyorsun ezik."
Seni üzmekten nefret ediyorum Jung.
