"Pişt baksana."
"Yine hangi saçma sebepten beni rahatsız ediyorsun?"
Teneffüs zamanıydı ve telefonum ile arama girerek boşa zaman kaybı yaratıyordun.
Gözlerimi telefondan alıp sana çevirdiğim sırada yüzünü yüzüme iyice yaklaştırmış ve dudaklarını büzmüştün. Gözlerimi istemsizce kısarak geriye çekildim.
"Nasıl bu kadar huysuz olabiliyorsun?"
Dudakların kalp şeklindeydi. Kalplerden tiksinirdim.
"Sana ne?"
Başını sağa doğru eğmiş ve gözlerin kısılacak şekilde gülümsemiştin.
"Ayrıca çok da dik kafalısın ma lionne."
Son dediğini anlamamış ve kaşlarımı çatmıştım.
"Oradan dediğini anlamış gibi mi duruyorum?"
Kıkırdamaya başlamıştın. Salak salak gülmen sinirlerimi bozuyordu.
"Fransızca 'da dişi aslanım demek."
"Saçma. Boş boş konuşma benimle."
"Dişi bir aslan gibisin. Sürekli huysuz ve tehlikeli."
Omuz silkmiştim.
"Kusura bak, umrumda değil ama belgesel izlemem."
Senden, dişi aslanlarından, Fransızca 'dan ve kalplerden nefret ediyorum.
