ikilem sorunsalı

2.4K 285 61
                                    

Yemek arasıydı. Fizik dersinden sonra midemin pek bir şey kaldıramayacağını bildiğimden yemeğe gitmemiş, çıkalı çok olmamış olan yeni bir oyun oynuyordum. Buraya kadar denklem gayet normaldi.

Seolhyun + telefon + oyun = Sakinleşmek

Ama elbette masamın üzerine sertçe vurulan bir el yoktu bu denklemin içinde. Sun Tae parlayan bakışlarla elini masanın üzerine 'pat' diye koyarak bana bakmıştı. "Seolhyun benimle çıkmaya ne dersin?"

"Siktir oradan derim."

Masanın üzerine eğilerek yüzünü bana yaklaştırmıştı. Açık olan ağzından burnuma dolan leş koku onun okulda az da olsa içtiğini anlamam için yeterliydi. "Sen beni seviyorsun ve bende seni seviyorum. Çıkmamamız için hiçbir neden yok."

Masamın üzerinde duran kalemi almış ve bilerek sivri ucunu alnına değdirip biraz da olsa geriye gitmesini sağlamıştım. "Güzel masal."

"İstersen geceleri sana a-" Sun Tae 'nin sözü, yakasına yapışan ellerinle kesilmişti. Öfkeli gözüküyordun, parmak boğumların beyazlamış bir halde yakalarından sıkıca kavramıştın.

"Sakın. Sözünü. Tamamlama. Piç herif." Dişlerinin arasından tek tek konuşurken ilk defa onunla cidden anlaşamadığını anlayabilmiştim. Anlamadığım şey ise neden beni savunuyordun ki?

"Sun Tae git buradan." Ellerin, onun ismini duymanla gevşemiş ve Sun Tae silkinerek sinirle sınıftan çıkmıştı.

Omuzların çökmüş bir halde yanıma oturmuş ve başının ellerinin arasına almıştın. "Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?"

"Ha?"

Kanlanmış gözlerini bana çevirmiştin. Üzgün gözüküyordun, çok sinirli bir üzgün.

"Onun bile adını söylüyorsun. Benim adımı söylemeyecek kadar mı nefret ediyorsun benden?"

Hayatımda daha önce böylesine bir ikilem yaşadığımı hatırlamıyordum. Haklıydın, hemde yerden göğe kadar haklıydın ama ne yapmam gerek bilmiyordum.

Kararsız gözlerim üzerinde gezinmişti. Bir cevap veremeyeceğimi anladığında gözlerin acıyla parlamıştı.

"Senden... nefret etmiyorum, Hoseok." Sesim ilk defa bu denli yumuşak çıkarken gözlerin şaşkınlıktan irileşmişti.

"Ne dedin?"

"Senden nefret etmiyorum Jung Hoseok."

"Kendimi özel mi hissetmeliyim?"

"Nasıl hayal ediyorsan öyle. Yine de senden hoşlanmıyorum."

"O niyeymiş?"

"Gwangju 'da doğmuşsun. Daegulu olmayanlardan hoşlanmam. Yeşil renginden de nefret ediyorum. Saçların turuncu, turuncudan da nefret ediyorum. Sürekli gülümsüyorsun, palyaço gibi. Palyaçolardan nefret ediyorum. Fizik dersi iyi olan insanlardan da nefret ediyorum. Ayrıc-"

"Ma lionne, nefret edilecek bu kadar çok şeyin arasında benden nefret etmediğin için mutluyum." Dediklerimi takmadığın anlaşılır bir biçimde gülümseyerek kafanı koluma yaslamıştın ama elbette bu birkaç saniye anca sürmüştü.

"Yılışma ezik."

Sürekli olay çıkardığı için gerizekalı Sun Tae 'den nefret ediyorum.

smile problematic | hoseokΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα