53. Bölüm

5K 472 56
                                    


"Emir bir kapa çeneni."

Bağdaş kurmuş elimdeki telefona bakarak önemli bir şeye bakıyormuş gibi yapıyordum..

"Kalbimi acıttın Masal. Canın acıdı mı?" Anlamayarak yüzüne baktığımda gülümseyerek açıklamayı yaptı. "Hani, benim kalbim sensin ya. Acıdı mı canın?" Ya şapşik.

"Neyse, sus." Gülmemek için zor duruyordum. Geldiğinden beri onu tersliyordum çünkü bir sebebim vardı.

"Masal noluyor ya? Yüzüme bile bakmıyorsun," dedi sonlara doğru mırıldanarak. Bizimde kendi sırlarımız var yiğidim, demedim tabii ki.

Oflayarak kafasını dizime koydu ve kollarını göğsünde birleştirip gözlerini kapattı. Bense dayanamayıp gizlice fotoğrafını çektim. Ben artık sabah uyandığımda yanımda götü başı yaymış bir şekilde yatan Emir'i görmek istiyordum.

"Seni kırdıysam özür dilerim," dedi ve kafasını bana çevirip gözlerini açtı. Halbuki hiçbir şey yapmamıştı.

"Gerçekten üzgünüm Masal. Bak ne yaptım bilmiyorum ama üzgünüm."

Birşey demeden gözlerimi ondan çekip televizyona baktım. Yapacağımız plana sokayım.

Bir süre sonra gözlerimi tekrar Emir'e çevirdiğimde, gözleri kapalı olduğunu gördüm. Uyuyup uyumadığını bilmiyordum, insanların birinin uyuyup uyumadığını nasıl anlıyordu onu da bilmiyordum. Gözleri kapalı mı kapalı. Gerisini boşverin. Allah'ın işine karışılmaz.

"Çiğköfte..." Mırıltısını duyduğumda sessizce kıkırdadım. Tam bir çiğköfte manyağıydı.

Kafasını tutup yavaşça dizlerimden kaldırdım ve koltuğun başında duran yastığı alıp Emir'in kafasının altına denk getirdikten sonra kafasını yavaşça yastığın üzerine bıraktım.

Yanına diz çöküp hafif aralık ağzıyla uyuduğunu düşündüğüm Emir'i izlemeye başladım. Kendime hakim olamayıp eğildim ve dudaklarına benim bile hissetmediğim derece küçük bir öpücük kondurup çekildim. Gerçekten seviyordum.

Emir'den

Masal, uyuduğumu sanıyorken beni evde bırakıp gitmişti ama zeki -aynı zamanda yakışıklı- ben sessizce onu takip etmiştim. Ta ki hayvanat bahçesine girene kadar. İlk başta maymunların olduğu tarafa girmiştim, belki arkadaşlarıyla özlem gidermeye gelmiştir diye. Ama orada değildi. Sonrada yılanların olduğu yer, ki bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Masal yılanlardan çok korkardı.

Sonuç olarak, demirlere yaslanmış çamura uzanmış olan su aygırını izliyordum. Param da gitmişti sırf buraya gireceğim diye. Ulan Masal...

Yanımdan geçen görevlinin hemen önüne zıplayıp omuzlarından tuttum. Şaşırmış yüz ifadesiyle birlikte bana bakınca ellerimi omzundan çektim. Bu teması Masal görseydi, beni o su aygırının yanına atacağına emindim.

"Mavi kot pantolonlu ve beyaz yıldız desenli tişörtlü kıvırcık saçlı bir kız gördünüz mü?" diye sorduğumda adam sinirli bir nefes verdi. Ne oldu yahu?

"Bunu sormamışsınız gibi yapıyorum," diyerek yanımdan öylece geçip gittiğinde çökmüş omuzlarımla demirin dibine oturdum ve bağdaş kurdum. Görevli bile beni sevmiyordu.

"Anne bak! Bir dilenci!" Yakınımda duyduğum cırtlak bir çocuk sesiyle yüzümü buruşturdum. Sesin geldiği yöne döndüğümde ise, elini bana doğrultmuş bağıran küçük çocuğu gördüm. Bana seslenmediğini umarak önüme döndüğümde çocuk dibimde bitmişti.

"Abi dilencilik yapmamalısın. Kendi paranı kendin kazanmalısın. Bu yaptığın yanlış!" Kaşlarım alayla havalanırken parmağını bana doğrultmuş konuşan çocuğa baktım. Ne diyor lan bu?

| Bilinen Anonim |Where stories live. Discover now