30. bölüm

10.7K 755 171
                                    


   "Lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevgi." Kapıya sert bir şekilde vurulunca susmak zorunda kaldım. Tam da melodiyi seslendirecektim. Ama seslendirseydim ağzımdaki macun aynayı boyardı herhalde. Bazen kafama esiyor da söylüyordum bu şarkıyı. Kafama estiği her zamanda yanımda Sevde oluyordu. Yazık kıza.

"Masal daha fazla kaldıramıycam lütfen sus," dedi kapıyı açıp yüzüme bulaştırdığım macuna kısa bir anlık gözü kayarken. "Aslında biliyor musun? Ne yaparsan yap." Yüzüne bakıp kıkırdadım ve macunun ona doğru sıçramasına vesile oldum. Ufak bir çığlık atıp geri çekildi. "Ne tuhaf kızsın anlamıyorum ki," diye bağırdı kapıyı çekip çıkarken. Ben tuhaf değilim. Siz fazla normalseniz ben ne yapabilirim?

   Yüzümdeki ve ağzımdaki macunları temizleyip havluyla kuruladıktan sonra içerde kendine oje süren Sevde'nin yanına gittim. Kendimi bildim bileli oje sürmemiştim. Bazen sen nasıl kızsın diye kendi kendime soruyordum evet. "Anırmaların bitti mi?" diye sordu yanına oturunca. O ona anırma diyor bense diş fırçalamak. Bence o kelime yanlış kullanıyor. "Anlatım bozukluğu olan bir cümleye cevap vermem ben!" diye göğsümü kabartıp mutfağa doğru ağır adımlarla  ilerledim. Ta ki arkamdan "Cümle değil soru," sesini duyunca ya kadardı tüm egolarım. Ona döndüğümde gözlerini kısıp sinsi bir edayla "Şekerim," dedi.

   Koca camı kaplayan perdenin önüne geçip bir ajan gibi açtığım köşeden karşı evi gözetledim. Çıkıp çıkmadığını bilmem gerekiyordu yani değil mi? Nasıl olsa bu su balonlarının sahibini bulması gerekiyordu.

  Bu sabah yine evini gözetlerken bir çocuk geldi ve kapısını tıklattı. O sırada dışarı çıkıp olmayan çiçeklerimi suluyor gibi yapmaya başladım. Komşum ona sarıldı ve birkaç bişey konuşup gülüştükten sonra onu içeri aldı. Bir bana böyle sarılmadın zalım diye içimden geçmedi değil. Evet işin aslına gelirsek Sevde'yi komşumun arkadaşı burada diye çağırmıştım. Hani olurda böyle bir elektriklenme alırlar falan diye. Tabi bizim küçük -hiçte küçük değil- kızımızın bundan haberi yok. Olsa o ojeyi bana içirir. O yüzden şht! Bu bizim küçük sırrımız.

   Su balonlarını koyduğum sepeti sürükleye sürükleye kapıya gitmeye başlarken Sevde de oje sürme işlemini tamamlamış peşimden geliyordu. Bana çocuk gibisin diyordu. Amma ve lakin birazdan asker adesına girip o su balonlarını her isabet ettirdiğinde 'headshot' diye bağıracağına eminim.

"Ulan Sevde kıvırtacağına gel de bir el at," dedim gerçekten bana inat olsun diye kıvırmaya çalışan Sevde'ye. Kapıyı açıp cephanemi kapının yanına koydum duvardan destek alarak çömeldim. Duvarda yıkılmazdı herhalde.

"Bak şimdi Sevde plan-" diye başlamışken Sevde eliyle ağzıma vurdu. Ağzımı tutarken bana göz devirdi. "Tamam Masal kaç kez anlattın. Onlar dışarı çıkınca su balonlarını atıcaz falan filan. Onlar evden çıkana kadar da burada bekliycez. Çünkü biz ameleyiz." Bu sefer ben ağzına vurdum. "Biz değil sensin amele."

"Sen bana nasıl vurursun paçoz," diye bağırıp kafama vurmaya başladı. Bir elimi yüzüme siper ederken diğeriyle saçını çekmeye çalıştım ama uzattığım elime de bir tane vurunca geri çektim ve ayağımla girişmeye başladım. Ayağımla vurduğumda geriye düştü. Kahkaha atmaya yelteneceğim sırada arkadan bir ses duydum.

"Asla düşmanına arkanı dönme."

   Kafama yediğim su balonuyla ıslak saçlarım yüzüme yapışırken Sevde nin kafasına bir tane daha vurup cephanelerimin yanına çömeldim. Sevde'ye baktığımda 'Anam!" diye bağırıp evin arkasına koştuğunu gördüm. Ulan vicdansız ulan vicdansız.

"Ya Sevde hani anca beraber kanca beraberdi!" diye bağırdım. "Napiyim ya!" diye bağırdı arkadan. Göz devirdim ve kafamı biraz uzatıp nerede olduklarına bakmaya çalıştım. Ama uzattığım gibi duvara su balonu atmaları bir oldu. "Kahretsin," diye mırıldanıp düşünmeye başladım. Görünüşe göre buradan böyle bakıp göremeyecem. İçeriye girip camdan baksam... Ya ben çok akıllıyım. Seni seviyorum kendim.

   Bir hızla içeri girip büyük bir leğene su doldurdum. İçine de birkaç
-onlarca- buzu içine attıktan sonra bayağı bir uğraşın sonucunda merdivenlerden yukarı çatıya çıktım. Çatıda komşumun evinden tarafa bakan bir teras tarzı bişey vardı. Aynı şeyi düşünüyoruz değil mi?

   Kapıyı sürükleyerek açtıktan sonra elimdeki leğeni yere koyup geriye doğru esnedim. Mermer duvardan biraz sarkarak aşağı baktığımda şansıma milyonlarca kez teşekkür ettim. Tam da evimin köşesinde, daha açık izah etmek gerekirse bulunduğum yerin tam altında ellerinde su balonlanlarıyla bekliyorlardı.

   Leğeni artık kopmak üzere olan kollarımla zorla kaldırıp mermer taşın üzerine koydum. Biraz kaydırıp rotayı belirlediğime emin olduğumda bağırdım.

"Asla düşmanınıza kafanızı eğmeyin." Kafalarını kaldırmalarına izin vermeden koca leğen dolu buzlu suyu aşağı döktüm. Ben kötü kız kahkahalarımı atarken komşum ve arkadaşı ağızları açık bir şekilde yukarı kaldırdı kafalarını. "Kapayın ağzınızı sinek girecek," dedim gülerek. "Olum dondum lan!" diye bağırıp komşumun evine doğru çıkıp hızla girdi komşumun arkadaşı. Komşum hala bana bakıyordu. Gülümseyip elini tehtid edercesine salladı.

"Bu burada bitmedi uzaylı şeytan." Elimi onu geçiştirmek istercesine salladım. "Hep öyle derler zaten."

   Gülerek evine girdi ve koşuşunun bile ne kadar havalı olduğunu düşündürten bir ben bıraktı ardında.

   Sıradaki planımız ne biliyor musunuz? Bu su balonlarını Sevde'ye yedirmek.





Alın size yebe deli okuyucular zkadjskdjskkd
Sayısalım kötü geçti merak eden varsa zmskdkd Sanki düşmana sormuşlar soruları
Neyse sizi daha fazla bekletmeyeyim dedim ve işte yeni bölüüüm
İyi okumalar💜

  

| Bilinen Anonim |Where stories live. Discover now