28. bölüm

11.7K 780 115
                                    


"Şu kitabı uzatsana." Gözlerimi yazdığım kâğıttan ayırmadan kolum kalınlığındaki koca kitabı komşuma uzattım. Şuan kütüphane de bize verilen ödevleri yapıyorduk. İkimizin de bir rapor hazırlaması gerekiyordu ve biz de demiştik ki, neden kendimize ekşın yaratmayıp kütüphaneye gitmiyoruz? Ne ekşını diyeceksiniz, o kitapları bulmak başlı başına bir ekşın.

Önceden yazdığım raporun şimdi ingilizcesini yazmaya çalışıyordum ki kelimelerin yarısını komşuma soruyordum. Ama tabi unutmamak lazım, az önce kendi işime ara verip daha hızlı yazsın diye kitaptan ona yazması gereken yeri okumuştum. Yani koca bir sayfayı.

"Belim ağrıdı,"diye sızlanıp geriye doğru esnedim. Etrafta insanların olduğu aklıma gelince uzaylı olduğumu anlamaları için hemen normale döndüm. Ama komşumun radarlarına takılmıştım. Bana bakıp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Hayır yani komik olan neyse anlamıyorum.

"Yaz şu yazını almıyım seni ayağımın altına," diye homurdanıp önüme düşen saçlarımı topuzumu tutturduğum tokama sıkıştırdım.

"Senin beni ayağının altına alabilmen için boyunun uzun olması gerekiyor." Gerçekler yüzüme su gibi çarparken yüzümü buruşturdum.

"Biliyor musun o ansiklopedi kafana çok yakışır," dedim gözlerimi kısarak tutmakta zorlandığım soğuk sesimle.

"Bence senin eline hiç yakışmaz," dedi şirince sırıtıp. Sırıtmadan önce yutkunduğunu görmüştüm. Üzgünüm sende benim radarlarıma yakalandın bayım.

"Demek kendin vurmak istiyorsun kafana?" diye sordum alayla. Allahım şu kütüphanede bir yönetmen olsa da görse şu mükemmel şovumu. Vallahi çok güzel psikopat rolü yaparım. Gazete satan şu iki üç bölümde bir görülen çocuk da olabilirim.

"Ansiklopedinin kime daha yakın olduğuna bir bak istersen?" Gözüm bir elinin üzerinde bulunduğu ansiklopediye kaydı. Gözüm oradan ayrılmazken kitabın üzerinde ki elini iki yana salladı. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

   Hemen elime sözlüğü alırken "Sessiz olur musun ödev yapıyorum," dedim. Sözlüğün sayfalarını karıştırırken sözlüğü ters tuttuğumu görmemle göz ucuyla komşuma baktım. Yine gülmemeye çalışıyordu. Anlamıyorum ki bir sefer rezil olmasam ne olacak?

    Uzun bir parmak egzersizi merasiminden sonra kendi kitaplarımı çantama koyup kütüphaneden aldığım kitapları komşumun önüne ittim. Bana sorarcasına bakınca "Biraz centilmen ol da benim kitaplarımı da yerleştir. Onu da ben mi söyleyeyim?" dedim göz devirerek. Kitapları eline alırken gülerek kafasını iki yana salladı ve raflar arasında kaybolup gitti. Hazır o gitmişken derin derin nefesler almaya başladım. Olabildiğince rahat konuşmaya çalışıyordum ki sanırım bunu başarıyordum da, aslında kalbim çok hızlı atıyordu.

   Ben dalmışken gelip saçımı biri çekti. Kafamı kaldırınca bunun komşum olduğunu gördüm ve gülerek sandalyeden kalktım. Bu kütüphane yöneticilerinin ellerinden öpüyorum çalışmaya gelenlere ayrı bir alan yaptıkları için.

"Şimdi napıyoruz?" diye sordum. Şimdi eve gidip yatağa yatıp amaçsızca tavana bakmayı bende isterdim ama biraz daha zaman geçirmek istiyordum birlikte.

"Film izleyebiliriz." Hemen ona döndüm. Beni yanlış anlayıp "Y yada izlemeyiz boşver," diyerek bakışlarını yere indirdi ve elini ensesine attı. İçimden attığım sevinç  çığlıklarını karlı bir dağda atmış olsaydım çiğ düşeceğini bilseydi yine böyle tepki verir miydi acaba?

"İzleyebiliriz,"dedim omuz silkip gülümserken. Bakışlarını yerden çekip bana baktı ve gözleri duraklarımda takılı kaldı. Yutkunup önüne döndü.

| Bilinen Anonim |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin