43. bölüm

9.8K 597 112
                                    

   Elimde makasla Aleyna'nın yanına giderken Kevser zorla tutuyordu Aleyna'yı. Aleyna Kevser'in elini ısırıyor, Kevser bunun omzunu cimcikliyor falan... Üçüncü dünya savaşına zemin hazırlıyorlardı.

   Aslında tüm hata bendeydi. Neden koltuğun üzerine sakız bırakıyorum, pardon çiğnenmiş sakız bırakıyorum bilmiyorum. Bence ben onu rahat etsin diye oraya oturttum. Başka açıklaması olamaz.

   Kızlar eve geldiğinde, Aleyna direk koltuğa yatmıştı ve sakız saçlarının arasında dünya turuna çıkmıştı. Sonradan fark ettiğimiz için sakız iyice olduğu yeri beğenmiş ve bağlanmıştı. Ve ben, mükemmel ben, şimdi onu kesecektim.

   "O makas saçıma değdiği anda ölümlerden ölüm Beğen Masal!" diye haykırdı Aleyna. Bayağı bir bağırmış olmalı ki, cevap vereceğim sırada kapı çalmıştı. Kapıyı gidip açtığımda komşum yanımdan fişek hızıyla geçip oturma odasına koşmuştu. "Kim Masal'ı öldürmeyi göze alacak kadar gerizekalı?" diye bağırmıştı.

   Kevser ve Aleyna anında elini kaldırdığında kahkaha attım. "Biz," demeyi de ihmal etmediler. Gülerek yanlarına giderken elimdeki makasla akrobatik hareketler yapmaya çalışıyordum. Makası amuda kaldırıyordum falan, tabii işin eğlencesi komşum beni görüp salak bakışları atana kadardı.

"Neyse, siz bana virüs bulaştırmadan ben gideyim," deyip tekrar kapıya yönelen komşumun peşinden gittim. Fazla boy farkımız olmadığı için şanslıydım sanırım. Kulaklarına geliyordum. Uzundu ama bende kısa sayılmazdım.

"Arkadaşların bence yamyam," dedi mükemmel kahverengi terliklerini giyerken. Beyaz çorapla beraber çok güzel yakıştığını düşündüğüm için güldüm ve kafamı kaldırıp gözlerimi kısarak ona baktım. "Senin arkadaşlarını tartışmayalım istersen," dediğimde kafasını salladı ve "Onlar farklı dünyadan," dedi.

   Giydiği mavi kazağın ve altındaki siyah eşofmanın, dağınık saçlarıyla birlikte onu yemek isterken, beni kendine çekip sarıldı. "Ama sen hepsinden daha anormalsin." Güldüm ve kollarım beline dolalıyken kafamı geri çekip ona baktım. "Teşekkür ederim."

   Yanağımı öptükten sonra el sallayarak evine girdi. Makası kaldırıp ucunu üfleyerek kapıyı kapattım ve salona doğru yürüdüm. "Evet Aleyna, olacaklara hazır mısın?" Ben cevap vermesini beklerken o çığlık attığında, Kevser'le birkaç gündür üzerinde çalıştığımız kötü adam kahkahasını attık.

Bir gün sonra

   Mutfaktan burnuma doğru yolculuğa çıkan mısır kokularını gülümseyerek içime çektim. Kafama yediğim yastıkla yaralayıcı bakışlarımı Kübra'ya çevirdim. İnsanlar öldürücü bakışlar atar, ben onlar ölmesin diye yaralayıcı bakışlar atıyorum. Ne mükemmel insanım gerçekten...

   İrem köşedeki masada oturmuş ona İngilizce anlatan Eylül ablayı dinliyordu. Birazdan Kübra da yanlarına gider ve yardım ederdi. Ben mi, bense Irmak'a ceza veriyordum. Bana patlamış mısır fotoğrafı atmıştı. Benimde canım çektiği ve üşengeç bir insan olduğum için yaratıcı tehtidlerimle Irmak'ı bize gelmeye zorlamıştım. Sonuç olarak, bende toplanmıştık.

"Hadi köle nerede benim patlamış mısırım," diye seslenirken aynı zamanda ağa gibi koltuğa yayılıp televizyonu açmıştım. Tekrar kafama yastık yediğimde yastığın geldiği tarafa baktım. "Sensin köle," deyip dil çıkaran Irmak, homurdanmama sebep olmuştu. En küçük bendim, haliyle en yaramazda bendim.

"Masal televizyonun sesini biraz kısar mısın?" diye bana seslenen Eylül ablamla hemen televizyonu kapattım. Söz büyük yerden olunca, tırsıyordum ve kabuğuna çekilen salyangoza dönüyordum.

| Bilinen Anonim |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin