48. bölüm

6.8K 603 101
                                    

   Saçımı topuz yaparak elime anahtarlarımı aldım ve kapıyı açıp evden çıktım. Ayakkabılarımı da giydiğimde tam komşumun evine yönelmiştim ki onun da evden çıktığını fark ettim. Canım benim ne kadar da düşünceli. Benim onu çağıracağımı anlamış ve ben yorulmayayım diye kendisi beni çağırmaya gelmiş. Ay yerim.

"Bende seni çağırmaya geliyordum," deyip bana gülümsediğinde az önce ki düşüncelerim puf oldu. "Bende seni çağıracaktım," dediğimde kafasını kaşıdı. "Şey ben seni bir yere götürecektim ama..." İçimden 'yuh' dedim. Beni mi bekliyordun bacım ya? Senin şimdi benimle gelip anonimi dövmen lazım. O muşmula suratlıyı dövmen lazım!

"Bende seni bir yere götürecektim. Önce benim götüreceğim yere gitsek? Acil de." Anlayışla kafa salladığında boynuna sarılıp yanağından öptüm.

"Canım sevgilim benim! Şimdi düş önüme gerizekalı." Homurdanarak önden yürümeye başladığında kolundan tutup onu ters gittiği yönden çektim ve doğru yolda yürümeye başladım.

Bir hafta önce anonimle nerede ve ne zaman buluşacağımızı kararlaştırmıştık. Tabii canım komşumun bundan haberi yoktu ama hadi ama canım ne gerek var. Ehehe.

"Çok uzak değil merak etme. Hemen şurada." Gülerek onu sırtından ittire ittire yürümeye devam ettim. Homurdanması hiç kesilmiyordu.

"Benim gideceğim yerde bu tarafta zaten. İşime geldi buradan gitmen," dedi bana dönüp göz kırparak. Göz devirip güldüm. Kararlaştırdığımız park görüş açıma girdiğinde sıçraya sıçraya o tarafa ilerledim. "Burası! Hadi gel!" Sevincim kesinlikle sevgilimin anonimi döveceği içindi.

Bana kaşlarını çatarak bakan komşuma elimle gel işareti yaptım. Adımlarını yavaşlatmış çatık kaşlarıyla yanıma geliyordu.

Kendimi bir banka attığımda o daha parkın kapısından girmemişti. "Şimdi biriyle buluşacağız." Yere değmeyen ayaklarımı sallandırmaya başladım.

Telefonuma mesaj geldiğinde hemen açtım.

anonim: Vardın mı?

missme: Geldim. Hadi sende gel de sevgilim seni dövsün.

anonim: Sevgilin beni dövemez

missme: Nah

anonim: Karşıya bak

Kafamı kaldırdığımda elinde telefonla bana bakan komşumu görünce dudağımı ısırsım. "Kenara çekil birini görmem lazım."

Komşum kılını bile kıpırdatmadığında göz devirdim. İnsanlıktan nasibini almış mıydı acaba bu çocuk?

"Olum çekilsene," dedim ayağa kalkıp yanına giderken. Onu kolundan tutup kenara ittirdiğimde karşıya baktım. Daha açıklayıcı olmak gerekirse boş parka.

"E hani nerede bu..."diye kendi kendime mırıldanırken telefonu tekrar açtım.

missme: Nerdesin kardeşim?

anonim: Kardeş deme lazım olur sevgilim.

missme: Höst! Ne sevgilimi! Bak sevgilim seni gebertir ha!

anonim: Sevgilin sevgilinle aynı kişi olduğunda sevgilin sevgilini dövemez.

missme: Hı?

O sırada yan tarafımdan bir öksürük sesi geldiğinde komşuma döndüm. "Bekle azıcık." Onu geçiştirerek yine telefona döndüm. Kimdi bu yahu?

missme: Hadi çık ortaya

anonim: Yanındayım zaten

missme: Yanımda sevgilim var gerizekalı

anonim: Sevgilin benim

"Ya bu ne saçmalıyor..." diye mırıldanırken birden belimden tutup havaya kaldırıldım. Telefon elimde öylece dururken komşumun sırtıyla bakışıyordum.

"Demek kaçır beni? Pekala. Bende seni kaçırırım." Ne olduğunu anlayamazken sırtını cimcikledim.

"Ben sana çiğköfte yemeyi teklif eden kişiyim, güzelim." Cimciklemeyi kestiğimde beni omzundan indirdi ve yüzüme baktı.

"Eee? Beni bir kaşık suda boğacaktın hani?" dediğinde bu konuşmaları nereden bildiğini sorguluyordum. "Aç telefonunu." Dediğini yapıp telefonu açtığımda ekranda gezinen parmaklarını izledim. O sırada telefonuma mesaj geldiğinde sesli okudum.

"Eee çiğköfte yemeye gitmiyor muyuz?" Sorarcasına ona baktığımda sırıttı ve göz kırptı. Yok canım. O olamaz. Nerede kamera? Ağzımın içine mi sakladınız nerede kamera!

"Hadi, gitmiyor muyuz?" Elini bana uzattığında emin olmak için anonime mesaj attım.

missme: Sevgilim?

anonim: Lan karşındayım geri zekalı niye burdan yazıyorsun? Hadi çiğköfte yemeye. Naş naş

Gülerek kafamı kaldırdığımda oda güldü.

"Sevgilim seni dövecek," dediğimde cevap vermek için çok beklemedi. "Sevgilim seni yolacak."

"Sanırım kendimi dövemem."

"Sanırım kendimi yolamam."

Aynı anda konuştuğumuzda tekrar güldüm ve sırtına atladım. "Hadi beni çiğköfteciye götür kahverengi eşekli çobanım." Gülüp bacaklarımdan tuttu.

"Yeter ki siz isteyin çirkin kraliçem." Koşmaya başladığında boynuna sarıldım.

Bu çocuk hayatımın merkezi olmaya başlıyordu. Git gide daha da bağlanıyor, kopması imkânsız hale geliyordum. İğne ipliğiyle başlayan arkadaşlığımız şimdi zincire dönüşmüştü. O zinciri hiçbir şey, hiçbir güç koparamazdı. O zincir benim duygularımla daha da güçleniyordu. O zincir benim ve Emir'in duygularından besleniyordu.


| Bilinen Anonim |Where stories live. Discover now