24. bölüm

10.4K 801 80
                                    

   Söve söve öndeki komşuma yetişmeye çalışıyordum şu anda. Bir süredir okula beraber gidiyorduk. İngilizce raporumu yazmayı sürekli ertelediğim için sabahlamıştım. Uzun lafın kısası acayip uykum vardı. Komşum kapıyı çaldığında uyanmıştım. Nasıl hazırlandığımı bile bilmiyorum. Ama tabi ki komşum beni beklememiş gülerek "Sen bana yetişirsin ben yavaş yavaş gidiyorum!" diye bağırmıştı. İyi ki yavaş yavaş gidiyor.

"Ulan beklesene ayakkabı giyişine kurban olduğum," diye bağırdım bıkkınlıkla. Yetişmeye çalışıyordum ama adımlarını hızlandırmış koşar adımlarla ilerliyordu. Benimle derdi ne anlamıyorum.

"Salyangoz gibi olman benim suçum mu?" diye sordu durup. Arkasını döndü, aramızdaki dağlar kadar mesafeyi görünce ağzı açıldı. Ama ağzının açılması çok sürmedi, yüksek sesle gülmeye başladı birden.

"Ne gülüyosun be çöp kovası!" diye bağırdım var gücümle. Ellerimi dizlerimin üzerine koyup biraz dinlendim. Kafamı kaldırdığımda yürümeye başladığını gördüm.

"Yeter ama be! Bende niye mal gibi sana yetişmeye çalışıyorsam..." Elimle kafama vurup yavaş yavaş yürümeye başladım. Bir şarkı açıp kulaklığımı taktım ve kafamı yere  eğerek dinlediğim şarkının sözlerini mırıldanmaya başladım.

   Bir süre sonra kulaklığımın biri çekildi ve sonbaharda olmamıza rağmen mevsime ters köşe yapan güneş yüzünden yanımdaki gölgeyi gördüm. Ah bu gölgeyi nerde görsem tanırım. Gölgesi bile yakışıklı maşallah.

"Ya senin bırak kulaklığımı diye çemkirmen ve beni kovalaman gerekiyordu. Bu sayede de hızlı bir şekilde üniversite ye varmış olacaktık." Güldüm ve kafamı yavaş yavaş iki yana salladım. "Çok film izliyorsun komşu."

"Komşu ne ya?" diye sordu.

"Cidden sana kelimeyi açıklamamı mı istiyorsun?" diye sordum gözümü kısarak.

"Soruya soruyla cevap verilmez."

"Hani nerede yazıyor o kanun." Düşünür gibi yaptı. Gülerek sırtını pat patlayıp "Zorlama bence daha fazla,"dedim. Güldü.

   Telefonumda ki şarkıyı değiştirmek için telefonu açtığımda, ekranın üstünde tarih belirten kısımda gördüğüm gün ile duraksadım. Gözüm seğirmeye başladı. Komşum kulağındaki kulaklığı çıkarıp geri geri gitmeye başladı. Birde sırıtıyor meymenetsiz.

" Bu gün günlerden ne canım komşucuğum,"diye sordum gözüm seğirmeye devam ederken. Geri geri giden komşumun üzerine doğru yavaşça ilerliyordum.

"Dur bir düşüneyim," dedi ve elini çenesini altına koyup dudağını büzdü.

"Pazar galiba."

   Kendimi tutman için hiçbir neden kalmadı. Belki telefonumdaki tarih yanlıştır diye düşünmüştüm ama... Komşumun bir pislik olduğu gerçeğini atlamış olmalıyım. Düzeltme yapıyorum, yakışıklı bir pislik.

"Gel beni yorma." Kafasını iki yana salladı gülerek. Adımlarımı hızlandırdım, bunu fark ettiği anda arkasını dönüp koşmaya başladı.

"Ulan sen doğduğunda seni yere mi düşürdüler! Düştüğünde beynin kulağından mı fırladı! Gel buraya dövücem seni!"







| Bilinen Anonim |Where stories live. Discover now