~28~

12.1K 1.1K 761
                                    

Nasıl öleceğini hiç düşünmemişti. Donarak, yanarak, boğularak ve daha fazlası... İnsanlar en acısız ölümü hep daha sempatik bulurlar. Peki en acısız ölüm hangisi?

Ona göre sevdiği bir şeyin onu öldürmesi ölmek için güzel bir yol gibi görünüyordu. Uyuşturucu uğruna ölüme sürüklenmek... Tamamen acısız, özgür ölmek... Belki de düşünülebilirdi.

Gözlerini birkaç saattir olduğu gibi tavandan ayırmadı. Denemekten korkar mı bir insan? Jungkook denemekten korkuyordu. Uyuşturucusuz birkaç saat geçirmeyi denemeye korkuyordu.

Derin bir nefes aldı ve gözlerini sıkıca yumdu. Jimin haklıydı. Daha ne kadar ayakta kalabilirdi. Gün geçtikçe daha fazla zayıflıyordu. Sadece fiziksel olarak değil...hafızası, ruhu, refleksleri de gün geçtikçe zayıflıyordu.

Yeme isteği azalıyor sürekli kusuyordu. Kendisi de en az Jimin kadar görüyordu uyuşturucunun üzerindeki etkilerini. Ama vazgeçemiyordu.

"Zavallısın Jungkook... Küçücük bir hapa bağımlı zavallı birisin..."

Kendi kendine konuşarak içindeki boşluğu kapatmaya çalışıyordu. Yalnız değildi. Çaresizliği onu asla yalnız bırakmıyordu. Uzun bir süre gözleri kapalı duran genç çocuk bir degişiklik yaparak yanıbaşında duran telefonunu eline aldı.
Birkaç numara tuşlayarak telefonu kulağına götürdü.

1. Çalış...

Umutsuzca telefonun karşı tarafındaki sesi bekledi.

2. Çalış...

Bekledi...

3. Çalış...

Yine bekledi... Arama sonlanıncaya kadar telefonu kulağından ayırmadı.

Onu özlüyordu. 1 gün değil 2 gün hiç değil tam tamına 2 haftadır görüşmüyorlardı. Açıkçası onu görmek için evine veya okuluna gidebilirdi. Fakat her onu görmeye karar verip evden çıkacağı zaman onu en son gördüğündeki kırgın gözler geliyordu aklına.

En azından şimdilik uyuşturucuyla ilgili bir gelişme kat etmeden onu görmeye yüzü yoktu. Kalbinin en derinlerine sakladı onu bu 2 haftalık süre boyunca. En derine sakladı ki asla çıkamasın hep orada kalsın ağrısıyla kendini hatırlatsın.

Bir şeyler yapmalıydı. Onu deli gibi özlüyordu. 2 hafta boyunca yaptığı tek şey onu günde 5-6 kez arayıp telefonun çalış seslerini dinlemekti.

Telefonunu kenara atacakken aklına gelen şeyle vazgeçti. Tekrar ekrandan bir numara tuşlayarak kulağına götürdü

Tek çalış ve telefon açıldı...

"Alo Jungkook uzun zaman oldu."

Sıkıntıyla kafasını kaşıyıp yatakta oturur pozisyona geldi.

"Oh evet Namjoon. Bu gece buluşmaya ne dersin?

Karşı taraf saşkınlığını belli eden bir sesle konuştu:

"Hayırdır? Bu tarz sözleri söyleyen taraf genelde hep ben olurum."

Söylediği doğruydu. Jungkook'un ağzından bu tarz davetler duymamıştı. Bu davetin arkasında bir şeyler olduğundan çok emindi. Jungkook gerilmişti. Dişlerini sıkarak sakin tutmaya zorladığı sesiyle konuştu.

"İstemiyorsan benim için hava hoş. Ne de olsa verdiğin maddeler hâlâ duruyor."

"Haa yani bu buluşma madde için değil öyle mi Jungkook Bey? Peki söyle bakalım ne işler çeviriyorsun?"

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now