~12~

13.8K 1.2K 575
                                    

Radyoda çalan slow bir müzik ve birbirlerine karşı tek kelime etmeyen iki genç...


Jimin ve Jungkook dakikalardır birbirlerine tek kelime etmemiş göz ucuyla dahi birbirlerine bakmamışlardı. Aralarında belirgin bir gerginlik vardı ve bu iki tarafın da işini zorlaştırıyordu.


Jungkook yanındaki çocuğun şuan ne hissettiğini deli gibi merak etse de bir türlü çözemiyordu. Mutlu mu, mutsuz mu, pişman mı, anlayamıyordu.


Jungkook nihayet barın sokağına geldiğinde arabayı yavaşlattı.


"İlerden sağa dönmelisin."

 

Dakikalar sonra aralarında geçen ilk cümleydi bu. Jungkook güzel sesin sahibine döndü. Gitmesini istemiyordu. Peki neden?


Jimin'in dediği gibi sağa döndüğünde çocuğun yine tarif etmesini bekledi.


"Dümdüz ilerleyip ilk soldan girmelisin."


Jungkook çocuğu dinledi ve arabayı dümdüz sürdü. Fakat içinden hız yapmak istemiyor aksine bu yolculuk saatler sürsün istiyordu.


Bir süre sonra Jimin'in tarif ettiği evin önünde durdular. Jimin, Jungkook'a döndü. Jungkook ona değil boş sokağa bakıyordu.


Jimin'in bu duruma canı sıkıldı. Bu kadar mı çabuk istiyordu gitmesini? Veda etmeyecek kadar...


"Gitsem iyi olacak."


Jimin'in sessizliği bozan cümlesini duyar duymaz ona döndü Jungkook. Boynundaki atkıyı çıkarmaya çalışırken hemen lafa girdi.


"Sende kalabilir."


Jimin elini boynundan çekip  çocuğa baktı. Sonra ona çok derin bakan gözlere yaklaştı.


Jungkook Jimin'in bu hareketi karşısında şaşırdı. Ne yapacağını görmek için heyecanla bekledi.

Güzel yüz Jungkook'a daha fazla yaklaştı. Bir kaç saniye sonra yanağında hafif bir yumuşaklık hissetti.


Jimin dolgun ve sıcak dudaklarını soğuk yanağa bastırdı. Kötülükten uzak saf ve masum bir öpücüktü bu.


Jungkook gözlerini kapattı. Yanağındaki masumluğu hissetti. Sıcak baskı yerini soğuk havaya bırakınca Jungkook gözlerini açtı. Arabanın içi sıcak olsa bile Jungkook yanağındaki soğukluğu hissetti.


Jimin biraz geri çekildi. Göz hapsini bozmayarak güzel gülümsemesini bahşetti sersemlemiş çocuğa.


"Her şey için teşekkürler."


Daha sonra aradaki mesafeyi çoğaltarak arabadan indi. Jungkook ise hiç bir şey diyememişti. Çabucak gitmişti küçük çocuk.


Jungkook arkasından onu izledi. Eve girene kadar oradan ayrılmadı.


Jimin içinde bir boşluk hissediyordu. Belki bir daha onu hiç göremeyecekti. Belki de yarın arardı.


Kapıyı çaldı. Annesi kapıyı açar açmaz biricik oğlunun boynuna atladı. Güzel kokuyu ciğerlerine çekti. Onu 1 günde bile çok özlemişti.


"Hoşgeldin Jimin-ah."


Jimin cevap vermedi. Sadece sarıldı. O da annesini özlemişti. Geri çekilir çekilmez annesi onu kolundan mutfağa sürükledi. Daha sonra ise yemek masasına oturttu.


"Eminim çok açsındır. Annen senin için çok erkenden kalkıp yemekler hazırladı. Bolca ye."


Annesi gülümseyerek şaşkın çocuğun karşısına oturdu. Jimin saşkındı çünkü masada birçok yemek türü vardı. Annesi nasıl birkaç saat içerisinde bunları yapabilmişti?


Jimin kafasını salladı. Açtı çünkü sabah da çok bir şey yememişti. Eline çubuklarını alıp mükemmel yemekleri teker teker tattı.


"Eee ilk yatılı gecen nasıldı?"


Annesi merak içinde sormuştu çünkü böyle şeylere ikisi de alışık değildi. Jimin başını yemekten kaldırdı. Aklına dün gece gelince yanaklarına ateş hücum etti.


"Gayet güzeldi."


Bakışlarını kaçırması annesinin dikkatini çekmişti.


"Arkadaşlarınla aranda bir şey mi oldu?"


Annesinin ani sorusunu yanlış anlaması üzerine boğazına takılan yemek yüzünden öksürmeye başladı. Annesi oğlunun bu haline şaşırmış ve su uzatmıştı. Jimin aniden sesini yükseltti.


"Ne?-ne gibi bir şey olabilir ki?!"


Annesi oğlunun bu hallerinden daha çok süphelendi.


"Tartıştınız mı diye ima etmiştim. Niye bu kadar telaş yaptın?"


Jimin annesinin açıklaması üzerine rahatlamıştı. Derin bir nefes aldı ve cevapladı:


"Sadece Taehyung'la biraz tartıştık. Hepsi bu."


"Anlıyorum. Bugün okuldan kaytarmana izin verebilirim ama yarın gidiyorsun ona göre."


Jimin kısaca başını salladı. Annesi masadan kalktı ve onu yalnız bıraktı.


Jimin telefonuna baktı. 2 mesaj vardı. Mesajı gönderen ismi görünce canı sıkıldı. Bu Taehyung'tu.


'Konuşmalıyız.'

'Lütfen...'


Jimin mesajı okuyunca içi titredi. Biliyordu eğer onu görürse yumuşardı. Fakat yaptığı, affedilecek bir şey değildi. Onu affetmemeliydi. Fakat yine de yarın onu görmek zorundaydı. Sonuçta aynı sınıftalardı.


Düşünmek için odasına çıktı. Yatağına uzandı ve beyaz tavanı izledi. Gitmeli miydi? Giderse onu affeder miydi? Affetmemeliydi. Ne olursa olsun onu uzun bir süre affetmemeliydi.


Onunla yüzleşmesi gerekiyordu ve bunu okulda herkesin içinde yapmak istemiyordu. Emindi yarın o Taehyung'u görmezden gelse bile arkadaşı peşini bırakamayacaktı. Bu sorunun okula yansımaması için onunla buluşmalıydı.


Telefonunu eline aldı ve mesaj attı

'Neredesin?'

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now