~2~

16.6K 1.4K 567
                                    

Jeon JungKook'u derin ve bir o kadar da keyifli uykusundan uyandıran telefonunun zil sesi olmuştu.

Lanetler ederek güzel yatağından kalktı. Uyuşturucu yüzünden kırmızı olan gözleri şimdi uyandığı için daha da kırmızıydı.

Telefonunun ekranında yazan isimle sinirlenmişti. Bu adam onu rahat bırakmayacak mıydı Tanrı aşkına?

Telefonu sinirle açtı ve kulağına götürdü:

"Ne var NamJoon?"

Sesinin sandığından yüksek çıktığını karşı tarafın suskunluğundan anlamıştı. Derin bir nefes aldı. Ellerini dağınık saçlarından geçirdi ve orada tuttu.

"Uyuyordum da.."

Sesi bu sefer öncekinin açıklaması niteliğindeydi.

Karşı taraf heyecanla konuştu:

"Sana bir iş buldum."

JungKook işte şimdi daha da sinirlendi. Ne zaman parasını vermemişti ki ona?

"Sana paranı vereceğimi söyledim. Ne diye acele ediyorsun ki. 1 hafta içinde getirmezsem ne yaparsan yap. Şimdi kapat. Uykuya ihtiyacım var."

JungKook tam kapatıyordu ki karşı taraf telaşla konuştu:

"Dur kapatma. Paranı öde diye söylemedim. Sana ihtiyacım var. Hem daha erken ve ek para kazanmanın neresi kötü?"

JungKook adamı dinlediğini ve devam etmesini belirtmek ister gibi bir ses çıkardı.
NamJoon mesajı almış olmalı ki söyleyeceklerine devam etti. JungKook'un kabul etmesini gerçekten istiyordu.

"Bana barımdan müşteri bulan adam başkasıyla anlaşmış. Beni sattı. Bu gece onun yerine iş yapar mısın? Sadece denemelik. İstemezsen devam etmezsin. Paranı geceden sonra peşin veririm. 500 kağıt. Ha bir de 3 güne yetecek madde alırsın. Ne dersin?"

JungKook'a mantıklı gelmişti. Tehlikeli işlerden korkmazdı, ki bu yüzden mafyalarla çalıştığı bir işi vardı.

Kabul edecekti tabiki çünkü bir iki gün mafyalar onun gelmemesini söylemişti bu da demek oluyordu ki para kazanacağı her hangi bir yer yoktu. Para yoksa madde de yoktu ki bu JungKook'u delirtme safhasına getirirdi.

"Kabul. Bana sadece ne yapmam gerektiğini anlat. Gerisi bende." Soğukkanlılıkla cevapladı.

NamJoon cidden sevinmişti ki sesine yansıyordu. Bir satıcının elemanını kaybetmek, isteyeceği en son şeydi çünkü müşteri toplayan eleman yoksa müşteri de yoktu. Müşteri yoksa para da yoktu.

"Güzel.Şu an saat 16.00. Bar 20.00 de aktif hâle gelmeye başlıyor. 2 saat sonra buraya gel sana ne yapman gerektiğini açıklarım."

JungKook onaylayan bir mırıltı çıkardı ve telefonu kapattı. Evet para ve madde ayağına gelmişti.

Başının ağrımasıyla  neredeyse 2 saattir beynine uyuşturucu gitmediğini farketti.

Telaşla pantolonunun cebindeki haplardan birini dilinin altına yerleştirdi. Daha sonra kendini yatağa bıraktı. Günün sonunda daha fazla madde alacağını hayal ederek kendini zevkin doruklarına saldı.

*****

Taehyung ve Jimin sıradan bir okul saatinin ardından farklılık adına bir kafeye, oturmaya gittiler. 

Taehyung Jimin'in aksine biraz daha tehlikeli dünyalara alışıktı. Bu yüzden Jimin'i bugün ikna etmek istiyordu. Kahvelerini yudumlarken Taehyung Jimin'e baktı ve konuştu:

"Bugün akşam biryerlere gidelim mi?" Jimin arkadaşının ani sorusu üzerine afalladı.

"Ne gibi bir yerlere Tae?"

Tae'nin bakışlarından bu yerin lunapark, sinema veya bir alışveriş merkezi olmadığını anlamıştı.

"Ya işte eğlenelim diyorum. Seni şu dışarı dünyasına birazcık sokmam lazım."

Jimin bakışlarını kahvenin üzerindeki kremşantiye dikti ve onunla oynamaya başladı. Konuşma onun hoşuna gitmeyen bir yere geliyordu.

"Buranın arkasında bir bar var. Bir kaç kez gittim. Sınıftakiler de bugün oraya gitmeyi planlıyor."

Tae heyecanla konuşuyordu. Belli ki gerçekten bugün o yere gitmek istiyordu. Jiminle...

"Sınıftakilerin gidecegini nerden biliyorsun?"

Jimin, Taehyung'un buna da bir cevabı olduğunu bile bile sordu. Belki bir umut gitmemek için  bahane uydururdu.

"Azıcık telefonunla ugraşsan sınıf grubundaki konuşmaları görürsün sevgili arkadaşım. Gerçekten mükemmel bir bardır Jimin-ah. Hem alkolsüz içecekler de var."

Son cümlenin üzerine Jimin kaşlarını çattı. Tae'nin böyle demesi onu sinirlendirmişti. Annesi yasakladığından veya korktuğundan degildi alkollü şeyler içmemesi. Kendi istemediğindendi.

"Peki. Geleceğim. Fakat beni orada yalnız bırakmamaya söz vermelisin."

Taehyung sevinçle ellerini çırptı. Daha sonra parmaklarını  izci yemini şekline getirip havaya kaldırdı.

"Ben Kim Taehyung, benim aksime masum olan biricik arkadaşım Park Jimin'i barda yanlız bırakmamak adına ve onu ordaki tüm kötülüklerden koruyacağıma söz veriyorum."

Jimin arkadaşının bu tavrına ve sevincine gülümsedi. Sanırım bir gecelik  kaçamaktan bir şey olmazdı?

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now