~3~

15.4K 1.3K 912
                                    

Jimin yalvaran gözlerle annesine baktı. Evet izin almaya çalışıyordu ve başarısızlığa giden yol onu bekliyormuş gibi görünüyordu.

"Hadi ama anne. Bu gece Taehyunglar'da kalmama izin ver."

Annesini bakışlarını kaçırdı. İlgisiz görünmeye çalışarak ocaktaki yemeği karıştırıyordu. Oğlunun böyle şeylere alışmasını istemiyordu.

"Söz veriyorum vücuduma zarar verecek maddeler yok. Sadece erkek erkeğe bir gece yapalım diyoruz."

Annesi bıkkınlıkla nefesini verdi. Belki de bu kadar fazla korumacı olmamalıydı.

"Pekâlâ. Gidebilirsin."

Jimin duyar duymaz annesinin boynuna atladı. Şimdiden yaşanacak geceyi düşünüyordu. Heyecanlıydı. Annesi konuşmaya devam etti:

"Fakat seni uyarıyorum. Alkol ve sigara kullanmak yok. Arkadaşların kullansa bile o ortamdan uzaklaşacaksın. Anladın mı beni? "

Jimin başını salladı ve yukarı çantasını hazırlamaya gitti. Aslında planda Taehyung'ta kalmak yoktu fakat annesine gece eğlenmeye ,bara, gidiyorum diyemeyeceğine göre böyle bir yalan uydurmuştu.

Bara saat 9 gibi gideceklerdi bu yüzden vakti vardı. Taehyung onu almaya gelecekti fakat, saat erkendi bu nedenle de bekleyecekti.

Yatağına kendini attı ve heyecandan tırnaklarını kemirmeye başladı. Size tuhaf gelebilir fakat o hayatında böyle kaçamaklar yapmamıştı.

*****

Jungkook bara doğru adımlıyordu. Saat 7'ye geliyordu. Bar daha aktif değildi. Kim NamJoon'dan işi öğrenmek amacıyla gelmişti.

Barın kapısından içeri girdi. Aktif olmamasına rağmen boğucu hava yüzüne çarpmıştı. Adımlarını merdivene yönlendirdi ve satıcısının kapısına vardı.

Kapıyı açtı ve görüş açısına ilk olarak Kim NamJoon girdi. Yine her zamanki gibi yakışıklıydı. Aslında bu tiple bir çok kişiyi- kız erkek fark etmez- tuzağına düşürebilirdi diye düşündü Jungkook.

Başıyla selam verip içeri gireceği sırada gözüne NamJoon'un yanındaki kişi takıldı.

Uzun boyluydu. Siyah saçları vardı ve beyaz tenine mükemmel uyuyordu. Siyah boğazlı bir kazakla bacaklarını saran kot bir pantolon giymişti.

Jungkook çocuğun fiziğini incelemeyi bırakıp yüzüne baktı.

Gözleri baygın bakıyordu. Göz altları mosmordu. Jungkook çocuğun  madde kullandığına yemin dahi edebilirdi. Gözünün altında küçük bir ben vardı ve bu onu çekici yapıyordu. Jungkook karşısındaki kişinin gerçekten yakışıklı olduğuna kanaat getirdi.

Karşılarındaki koltuğa yayılıp NamJoon'a baktı. Namjoon açıklama gereği duyarak lafa girdi:

"Jungkook bu Yugyeom. Kendisi müşterim aynı senin gibi. Ve yine senin gibi bu gece yardımcı olacak." Namjoon bu kadarının yeterli olduğunu düşündü.

Yugyeom Jungkook'a elini uzattı. Jungkook çocuğun eline bir de yüzüne baktı sonra elini sıktı. Aralarında bir rekabet olacak mıydı? Kim daha çok müşteri toplarsa fazladan madde alabilir miydi? Jungkook'un kafasını işgal etti bazı sorular.

Kafasındaki sorulardan Yugyeom'un sesiyle kurtuldu:

"Bana ne yapacağımı anlat."

Namjoon söze girdi:

"Sadece bağımlı olduğunu düşündüğünüz kişileri bana yönlerdireceksiniz. Tabiki beni ve mallarımı överek. Bunun dışında sazan avlayacaksınız."

Yüzünde pis bir sırıtış belirdi. Jungkook açık konuşmasını istiyordu. Şimdiden sıkılmıştı.

"Nasıl yani?"

NamJoon'un yüzündeki sırıtış daha da büyüdü.

"Buraya çok fazla lise öğrencisi gelir ve böyle şeylere meraklıdırlar. Anlarsınız ya ilk sefer onlara ucuza verip alıştırırız daha sonradan zaten bağımlı olacakları için parası ne kadar olursa olsun alacaklardır. Siz onları avlamaya bakın."

İki çocuğa göz kırpıp odadan çıktı. Jungkook'un aklı son fikre yatmamıştı. Tamam bağımlı birini kandırabilirdi fakat hâlâ masum birini bu illete sokamazdı.

Yugyeom denen çocuğun ne düşündüğünü merak ediyordu bu yüzden konu açtı:

"Neden burdasın?"

Yugyeom gözlerini Jungkook'a dikti alayla sırıttı.

"Beleş uyuşturucu." Diyip göz kırptı.

Kafasını koltuğun arkasına yasladı. Jungkook onun 'uyuşturucu' diye bağıran gözlerini fark etmişti. Cebinden iki hap çıkarıp bir tanesini çocuğun önüne attı.

Yugyeom kafasını eğdi ve koltuğun üzerine düşen cisme baktı. Bu çocuk da beleş madde verdiğine göre karşılık isteyecektir diye düşünmeden edemedi. Hapı eline alıp Jungkook'a gösterdi:

"Ne istiyorsun?"

Jungkook omuz silkti.

"Bir şey istediğim yok  sadece küçük bir iyilik. Fakat... şu sazan avlama işi hakkında ne düşünüyorsun? Sence mantıklı mı?"

Çocuk sessizce güldü. Hapı dilinin altına koydu ve başını geriye attı.

"Bana şuan burada mantıklı olan tek bir şey söyle. Sonra ona karar verirsin."

Jungkook düşündü. Yugyeom haklıydı.

Fakat yine de şu sazan işini yapıp yapmamakta kararsızdı.

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now