~16~

13.7K 1.4K 432
                                    

Jimin Jungkook'a yolun sonunda bir kafeyi tarif etmişti. Jungkook da oraya doğru sürmüştü. Yol boyunca da ara sıra sohbet etmişlerdi.

"Burada durmalısın."

Jungkook Jimin'in dediği gibi durdu ve etrafı süzdü. Etrafta kafeye benzer bir yer görünmüyordu.

"Kafenin burada olduğuna emin misin?"

Jimin gülümsedi. Tabiki emindi. İlk bakışta kimsenin göremeyeceği bir yere getirmişti onu. Kendisinin kafa dinleme yerine, henüz kimsenin keşfetmediği sakin bir yere.

Jimin Jungkook'un kolundan çekiştirdi. Büyük caddeyi geçip terkedilmiş evlerin ara sokağından girdiler.

"Burada nasıl bir kafe olabilir ki?"

Jungkook Jimin'in nerelere geldiğini merak ediyordu. Böyle harabe bir yerde  Jimin gibi korkak birinin ne işi vardı ki?

"Soru sorma da yürü az kaldı."

Jimin Jungkook görmese de gülümsedi. Şimdi böyle dese de kafeyi görünce çok beğeneceğine emindi.

Başka bir ara sokaktan girince sokakta slow bir müzik yankılandı. Jimin gülümseyerek Jungkook'a baktı. Jungkook merak içinde etrafına bakıyordu.

Sonunda müziğin geldiği kapının önünde durdular. Jungkook içeri doğru adım atan küçük çocuğu izledi.

Jungkook içeriden yükselen slow eski tarz müziğin etkisiyle hayran hayran etrafa bakıyordu. Duvarlar açık kahve rengindeydi. Üzerinde mükemmel çizilmiş portreler asılıydı.

Ara ara yazılan güzel yazılar Jungkook'un gözüne takılıyor, yazıları okuma isteği bastırıyordu.

Jimin tahta masalardan birine oturarak Jungkook'u izledi. Jungkook etrafına hayranlıkla bakarken Jimin de aynı şekilde ona öyle bakıyordu.

Jungkook onu izleyen çocuğun karşısına oturarak merakla sordu:

"Burayı nasıl keşfettin? Harika bir yer gerçekten."

Jimin çocuğun meraklı havasını sevmişti.

"Müziği sayesinde. Bir gün burdan geçerken keşfettim. Önyargılı olmadım ve içine girdim. Gördüğün gibi dışı ile hiçbir alakası yok."

Daha sonra gülümseyip siparişini söyledi. Jungkook da söyleyince masada yalnız kaldılar.

Jimin çalan şarkıya mırıltı şeklinde  eşlik ederken Jungkook dakikalardır aklında dönüp duran soruyu sordu.

"Onunla neden o ücra köşede tartışıyordunuz?"

Jimin gelen soruyla gerildi. Ona anlatmaması için bir sebep yoktu. Ya da anlatması için. Fakat ona anlatmak istiyordu.

"Bara geldiğim gece beni oraya getiren Taehyung'tu. İlk kez bir bara gidiyordum bu yüzden yanımdan ayrılmayacağına söz verdi. Fakat daha gelir gelmez içecek almak için gitti ve geri gelmedi. Saatlerce orada gelmesini bekledim. O gün onda kalacaktım ve gelmezse de sokakta kalırım diye çok korktum. Bu yüzden onu o tehlikeli barda saatler boyu bekledim. Ama o gelmedi. Dolaylı yoldan başıma gelenler onun suçu ve biz de bunu tartışıyorduk."


Jungkook'un sinirden kanı köpürüyordu. Onu bilmediği bir yerde üstelik bir barda nasıl yalnız başına bırakabilirdi ki? Keşke onu orada yumruklasaydım diye düşündü.

Kahveleri getiren marjinal tarzlı adam masaya koyup uzaklaştı.

Jungkook'un sinirden çenesi kasılıyordu. Karşındaki çocuğun dolu gözlerini gördüğünde içi sızladı.

"Ona dersini verebilirim."

Evet ona dersini vermekten zevk duyardı.

Jimin Jungkook'un dediği  karşısında  gözlerini şaşkınlıkla açtı.

"O benim arkadaşım. Nasıl böyle bir şey söylersin?!"

Jungkook sinirle Jimin'e döndü. Ne saçmalıyordu bu çocuk böyle? Birde ona arkadaş mı diyordu? Sesinin tonunu kontrol edemeyerek konuştu:

"Tanrı aşkına ne arkadaşı?! Kim böyle bir şeyi  arkadaşına yapar?"

Jimin Jungkook'un söylediği ile dolu gözlerini ellerine dikti. Elleriyle oynamaya başladı.

"Biliyorum fakat her insan unutabilir."

Jungkook çocuğun masum halini görünce sinirini yatıştırdı. Şimdiden sesini yükselttiği için pişman olmuştu.

"Jimin, insanlar küçük şeyleri unuttukları zaman görmezden geliriz. O çocuk ceketini, anahtarını veya parasını unutmamış. Uyuşturucu ticareti yapılan bir barda masum birini unutmuş. Bu görmezden gelinemez."

Laflarını karşısındaki çocuğu kırmamak adına küçük bir çocuğa anlatır gibi anlatmıştı. Jimin dolu gözlerini ona şevkatle bakan koyu kahve gözlere çevirdi. Ona güven veren bu gözlerden başka bir yere bakmak istemiyordu. Belki de saatlerce izleyebilirdi.

Bir süre sonra iki çocuk kahvelerini bitirip küçük kafeden çıktılar. Hava kararmıştı ve iyice soğumuştu. Hızlı adımlarla  Jungkook'un arabasına ulaştılar.

İçeri girer girmez donmuş olan uzuvları teker teker çözülmeye başladı. Jungkook arabayı çalıştırdı ve konuşmadan yolu izledi.

Onun için üzgündü. Naif bedeninin bu kadar yükü kaldıramayacağını tahmin edebiliyordu. Yüzünü yan koltuğa çevirdiğinde küçük çocuğun uyumuş olduğunu gördü.

Jimin'in evine geldiklerinde çocuk hala uyanmamıştı. Jungkook ona baktı. O kadar güzel uyuyordu ki o an bir melek olduğunu düşündü.

Güzel yüze doğru yaklaştı. Onu şuan burada doyasıya öpebilirdi fakat karşılaşacağı tepki ne olurdu bilemiyordu. Parmaklarını kahverengi tutamlardan geçirdi.

Güzel yüze düşen birkaç parça kâhkülü eliyle geriye itti. Ona karşı ne hissediyordu hala bilmiyordu fakat bildiği bir şey vardı o da ona karşı beslediği duygular her neyse basit, gelip geçici bir şey değildi.

Jimin yerinde kıpırdandığında Jungkook geri çekildi. Yavaşça çocuğa seslenerek onu güzel uykusundan uyandırmayı denedi.

Jimin adını bir kaç kez duyduktan sonra kendine geldi ve minicik olduğu yerde doğruldu.

"Ne çabuk geldik."

Jungkook kafa sallayarak gözlerini ovuşturan çocuğu hayranlıkla izledi.

"Bugün için teşekkürler. Seninle iyi vakit geçirdik ve bunu sevdim. Tekrarlayalım."

Gülümseyerek ona çok derin bakan çocuğun omzunu patpatladı. Tam elini çekip arabadan inecekken Jungkook elini tutup onu durdurdu.

Minik eli avcunun içine alarak sol göğsünün üstüne-kalbine- götürdü. Jimin elinin altında atan kalbin sahibine saşkınca bakıyordu.

Jungkook güzel yüze yaklaştı. Yaklaştıkça kalbi daha hızlı atıyordu. Jimin'in de kendisinden bir farkı yoktu.

Dudaklarının arasında 3-5 santim kala durdu ve gözlerini Jimin'in gözlerinden ayırmadı.

"Bana ne yaptın böyle?"

Sesi fısıltı gibi çıkmıştı.

Jimin, Jungkook'un ne kastettiğini anlamamıştı. Elini sımsıkı tutan el ve o elinin altında ışık hızıyla atan bir kalp düşünmesini zorlaştırıyordu.

"Yıllar boyunca atmadığına inandığım bu taş kalbi nasıl iyileştirdin? Anlat. Anlat ki bende anlayabileyim."

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now