~22~

12.9K 1.2K 258
                                    

Ona karşı kimseye hissetmediği duyguları hissettiğinden emindi. Daha önce ne kimseyle bu derece yakın olmuş ne de bu duyguları kimseye beslemişti.


Onun için ilk olan bu olaylar içinde bulunduğu durumu anlamlandırmasını zorlaştırıyordu.



Onunla sıradan iki arkadaş olmadığını biliyordu. İki arkadaşın arasında öpüşme gibi şeyler geçmeyeceğini de çok iyi biliyordu. Fakat sadece birkaç kez öpüşmek onları sevgili veya iki aşık yapar mıydı?


Tamam, belki biraz kuruntu yapıyor olabilirdi fakat şu an onunla ne olduğunu veya Jungkook'un ona karşı ne hissettiğini bilmesi gerekiyordu. 


Karanlık orman yolunda yürürken bir yandan da bunları düşünüyordu. Öyle ki Jungkook'a hâlâ onu nereye götürdüğünü sormamıştı.


Arabanın farlarını görünce hızlandılar. Sonunda ulaşabilmişlerdi. Jimin de ne kadar huzurlu olsa da bu korkunç yerden bir an önce ayrılmak istiyordu.


Arabaya bindiklerinde onları karşılayan sıcak hava donmuş parmaklarının ve burunlarının çözülmesine yardımcı olacaktı. 


Jimin ellerini birbirine sürterken arabayı çalıştıran Jungkook'a döndü:


"Hâlâ gecenin bu vaktinde nereye gideceğimizi söylemedin."


Jungkook unuttuğu şeyin Jimin tarafından hatırlatılması üzerine elini ensesine attı.


"Haklısın söyleyeceğim fakat endişlenmeni istemiyorum. Her şeyin kontrolüm altında olduğunu bilmeni istiyorum Jimin."


Jimin hafifçe gülümsedi. Konuyu az çok tahmin edebiliyordu. Endişelenmeye başlamıştı bile.


"Böyle demen endişemi dindirmek yerine alevlendiriyor Jungkook."


Jungkook gözlerini yoldan ayırmadı.


"Pekâlâ. Şu an Namjoon'un barına gidiyoruz. Bana telefon etti. Bir hafta boyunca beni ve seni görmemesi onu şüphelendirmişe benziyor. Bugün, 1 hafta önce olduğu gibi, tekrar Yugyeom ile birlikte ona çalışacağım."


Jimin kafasını salladı fakat anlamadığı bir yer vardı.


"Peki beni neden oraya götürüyorsun?"


Jungkook yanındaki minik bedeni korkutmadan anlatabilmek için kelimelerini seçerken çok dikkat ediyordu.


"Sadece seni görmek istediğini söyledi. Endişelenecek bir şey yok. Müşterileri ona hâlâ bağlı mı kontrol etmek istediğinden genellikle böyle yapar."


Jimin kafasını sağındaki cama çevirip dudağını ısırmaya başladı. Her ne kadar ona güvense de endişelenmeden duramıyordu.



Jungkook Jimin'in sessiz kalmasından onu korkuttuğunu anlamıştı. Barın kapısına geldiklerinde çocuğu rahatlatmak amacıyla ona dönüp gülümsedi.


"Ne olursa olsun yanında olduğumu ve seni koruyacağımı bilmeni istiyorum Jimin-ah. Rahatla, ki eğer rahatlamazsan Namjoon'u şüphelendirebiliriz. Korktuğunu biliyorum ama seni o yerde asla ama asla tek başına bırakmam. Güven bana." 



Jimin, ona gülümsemesiyle bile güven veren çocuğa karşılık gülümsedi.


"Güveniyorum."

Jungkook gülümsemesini genişletti. Bara girmeden Jimin'e hatırlattı:

"Oh, bir de annene haber versen iyi olacak. Merak etmiştir. Saat baya geç oldu."

BAĞIMLI / JİKOOKWhere stories live. Discover now