41.Bölüm- Mirakel.

En başından başla
                                    


Ölülerin nefesi yine ensemdeydi.

Omurgamdan aşağıya doğru inen titremelerin arasında bunu usulca hissediyordum. Keskin bir acı tüm çevremde bir hayaletmişçesine gezerken her şeyi hissediyordum. Bedenimi hafifçe saran ince beyaz gömleğin içinde soğuk havayı tüm benliğimde yaşıyordum.

Rüzgar beni arkasına almışken ve güneş artık bir daha gözükmeyecek şekilde yok olmuşken bazı gerçekleri anlamıştım.

Her şeyin bittiği hayatın kıyısına yaklaşmıştım.

Ufuk çizgisini gördüğüm maviliğin ortasında değildim artık. Mavilik artık daha korkutucu, daha acımasızdı. Karanlığın içinde tek başımaydım. Bir uçurumun kıyısında ölülerin nefesi ensemdeyken öylece duruyordum.

Sonucu bilerek öylece bekliyordum.

Gözlerimden akmaya hazır olan yaşlara söz geçirmek adına titrek bir nefes dudaklarımdan usulca dışarı çıkıverdi. Rüzgar çevremi daha da kaplamışken ince kollarım bedenimi sımsıkı sardı ve kelimeler benden izinsiz sessizce dışarı çıktı.

"İstiyorum.

Tanrı'ya yalvarırken gözlerimden akan yaşlar kadar istiyorum.

Biliyorum.

Mucize denilen o kelime kadar imkânsızı istiyorum."

Ölülerin nefesi ensemdeyken belki de Tanrı'ya yalvarmak için iyi bir vakit değildi ama kendimi durduramıyordum. Geride bıraktığım her şey zihnimde süzülürken kelimeler benden izin beklemiyordu. Sadece uçurumun kıyısında gerçekleri dile getirmek istiyordum.

"Engelleyemiyorum.

Acı bir yakarışı andıran umudumu engelleyemiyorum.

Yaşayamıyorum.

Umut gözlerimin önünde yitip giderken yaşayamıyorum."

Hıçkırıklar artık tüm bedenimi kaplamışken yaralar ile kaplanmış dizlerimin üstünde sertçe düştüm. Bedenimi kaplayan o gerçeksi acıyı görmezden geldim. Tam bu anda önemli olan ruhum iken onun için savaşmak istedim. Uçurumun kıyısında sanki yok olacakmış gibi kendimi kollarımın arasına gizledim ve yalnızlığım içinde rüzgara doğru usulca fısıldadım.

"Ölüyorum.

Aldığım her bir nefes bedenimi yakarken ölüyorum.

Biliyorum...

Biliyorum.

Maalesef biliyorum."

Bilmek yeter miydi? Gerçekleri kabullenmek her şeyi daha kolay hale getirir miydi? Yoksa her şey daha mı zor bir yola sapmıştı? Terk edemeyeceğim tüm insanların ismi zihnimde yankılanırken nasıl bu uçurumdan aşağıya doğru atlayacaktım?

Nasıl bunu başaracaktım? Ölüme kendi kararım ile gidebilecek miydim?

"Yapamam."

Hıçkırıklarımın arasında çıkan o tek kelime ile başımı yerden kaldırdım. Sarı tutamlar yüzümü kaplamışken bu hareketim ile usulca önümden çekildiler. Yaşlar ile ıslanmış yüzümü hiçbir şeyi umursamadan karanlık gökyüzüne doğru çevirdim ve kelimelerin anlamlarını düşünmeden konuşmaya devam ettim.

Varoluşun HissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin