22.Bölüm- Katil

48K 2.9K 457
                                    

İyi akşamlar VH'ciler,

Nasılsınız?

Siz sözünüzü tuttunuz, ben de erkenden geldim.

Yeni bölüm 500 oy aldığı anda gelecek.

Ayrıca bu bölümü beni asla yalnız bırakmayan Ezgi'ye ithaf ediyorum. Umarım her zaman yanımda olursun kuzu.

Bölüm Şarkısı: Zam Hemsey- The Way ( Bu bölümü mutlaka bu şarkı ile okuyun.)

Bölüm resmi: Ada Solmaz ve Çağın Gürsoy

İyi okumalar...

22.Bölüm- Katil

Sana geliyorum, sana,

Beni anla, içimdeki şeytan.

Yalnız sensin doğru söyleyen.

Gerekince kaçan, gerekince gelen.

Denizin yüzünde geceleyin,

Karanlıkları işleyen renkleri görmek senden.

Senden, bazı kelimelerin farkedilmemiş güzelliğini anlamak,

Unutulmuş yaşama başlayıvermek birden.

-Özdemir Asaf-

Zincirleri kırmak.

Altı hece ve iki kelimeden oluşan olanaksızlık.

Tamı tamına bir hafta geçmişti.

168 saat.

604 800 saniye.

Bedenim duyduğum kelimeler ve anlatılan o derin hikayenin hissinden bir türlü çıkamamıştı. Aklımda planladığım hayata ve istediğim özgürlüğe karşı olan o karmaşık anların içinde kaybolmuş gibiydim. Zihnim birkaç çözüme ulaşıyor ama eylemlere geçemiyordum.

Çağın Gürsoy'dan kaçamıyordum.

Daha doğrusu kaçmak istemiyordum.

Üzerimde bıraktığı o keşfedilmemiş hislerin içinde boğuluyordum ve bundan haz duyuyordum. Onunla yaşadığım o küçük anların her birinden delicesine zevk almıştım ve bu zevk beni bilmediğim bu yola sokmuştu. Bu yol karanlık ve sisliydi. Yolumu bulmak için ihtiyacım olan hiçbir şey yoktu.

Sırf bu yüzden odasına girdiğim geceden beri onunla karşılaşmamak için her şeyi yapıyordum. Biliyorum, korkaktım ama yapabileceğim başka bir şey yoktu. Hissettiklerim çok yeni ve tehlikeliydi ve bir çözüm bulana kadar ona bakamazdım.

Kır zincirlerini güzelim.

Aklımda durmadan yankılanan bu söz ile ne yapmam gerekiyordu?

Yapamıyordum. Kıramıyordum. Anlık zevkler için bunu yapamazdım. Sonu gelmeyecek saçma bir ilişki için daha yeni özgür kalmış ruhumu başka bir kafese sokamazdım.

Peki tüm bunları Çağın Gürsoy'a nasıl anlatacaktım?

Onu gördüğüm anda tek istediğim bana tattıracağı yeni duygulardı. O buz mavisi derin gözlerde kaybolmaktı. Bu düşünce ile bedenim bir kez daha sarsılırken kum torbasına sert bir tekme geçirdim.

Nefes alışlarım sergilediğim her bir vuruşta düzensizleşirken sırılsıklam olan saçlarımı ellerimin arasından geçirdim. Parmak uçlarım ter ile kaplandı ve bileğimde takılı olan toka ile saçlarımı yere atıp özensiz bir şekilde topladım. Tabiki de özensizdi. Zaten bu aralar yaptığım her iş özensizdi. Bir haftadır hiçbir işime odaklanamıyordum. Odaklanmadığım için kendime delice bir öfke besliyor ve bunu üstümden atabilmek için spor salonundan dışarı çıkmıyordum.

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now