13.Bölüm- Gözyaşının Acı Yakarışı

67.3K 3.6K 1.5K
                                    

Ben geldim.

Nasılsınız VH'ciler?

Sizi çok özledim ve duygu yüklü bir bölüm ile karşınızdayım. Diğer bölümümüz 300 oy aldığında gelecek. Sizi çok fazla zorlamak istemiyorum ve hemen bölüm ile karşınıza geçmek istiyorum.


Bu bölümün ithafı benim biricik Enesever'im Güli'ye gelsin. Kendisi her kitabımda yanımda olan ve her zaman beni destekleyen sayılı okuyucum arasında. Umarım bölümü seversin Güli. Sana layık bir bölüm olması için çabaladım. Seni çok seviyorum :)


Bölüm Şarkısı: Alessia Cara- River of Tears

Multimedia: Bölüm Sözü


İyi okumalar....


Aşk güçlü bir duyguydu.


Bir çok insanın tattığı ve acısıyla daha da yoğunlaşan bir histi. Varlığı, yokluğundan çok daha fazla yaralar bırakıyordu. Yine de dünyada en çok değer verilen duyguydu aşk. Peki bu doğru muydu evren için? Aşktan daha masum duygular yok muydu yaşadığımız hayatta? Bana göre vardı.


Bir bebeğin annesine ilk bakışı ve bir dostun varlığının kutsallığı... Hepsi benim için daha önemliydi. Özellikle bir bebek olarak yaşamanın ne olduğunu bilmeyen bir kız için dostluk çok daha mühimdi. Seni ayakta tutan ve katlanacağın zorlu hayatta dayanağın olan ağaç gibiydi. Kökleri o kadar sağlam olurdu ki, büyük bir deprem onu sallamadığı sürece her daim o ağaca tutunabilirdin.



Ve benim ağacım-dayanağım- o depreme uğramıştı...


Hayatımdaki ağacın köklerinden koparmayı denemişlerdi. Nefreti ve kini arkamda bırakmaya çalıştığım her an, duygularım daha da yoğun bir biçimde geri dönmüştü. Kana susamış vahşi bir hayvan gibi olmuştum. Tek bir hedefim vardı, o da sözde babam olacak o aşağılık herifti.


Adımlarım öfke ile ona yaklaşırken hırlar gibi bir ses çıkardım. Mavi gözlerim sadece nefretle ile alevlere boğulurken belime dolanan güçlü kollardan kendimi kurtarmayı denedim. Hayalimdeki kurduğum bütün intikam planlarını üstünde kullanmak istiyordum. O herifin ölmesini istiyordum. O şerefsiz piç benim hayatımdan sonsuza dek gitmesini istiyordum.


"Bırak." dedim tıslayarak konuşurken. Bedenime sahip çıkan kollar daha da sıkılaşırken kulağıma gelen nefes ile sakinleşmeyi denedim.


"Burada olmaz. Sakin olman gerek tehlike."


Bu tanıdık isim ve ses ile nefeslerimi düzenlemeyi denerken hareketlerimi yavaşça kontrol altına aldım. Babam olacak o aşağılık adama bakmazken arkamı döndüm ve hızlıca odanın çıkışına gittim. Koşan adımlar ile hava denilen o lanet ihtiyacı ararken gözlerimden akmaya hazırlanan yaşları kontrol altına aldım. Bir kere bile kendi için ağlamayan Ada Solmaz, ağacı için ağlamak üzereydi. Sıcaklığı ile içini umutla dolduran o çikolata gözler için endişeden ölebilecek haldeydi.


En sonunda bankların olduğu yere çıkmamla yere çöktüm ve zor da olsa sahip olmak istediğim oksijeni içime almayı denedim. Her bir nefes alış ayrı bir acıya neden olurken korku her zamanki gibi benliğimi sarmıştı. Kendim için hissettiğim duygular yerine sadece onu düşünür hale gelmiştim.


Kabuslarımdaki gibi o masum grinin siyaha bulanmasına korkmuştum...


"Ona savunmasız olduğunu gösterdin." diye konuştu yukarıdan bir ses. Bakışlarım hala bacaklarıma kilitlenmişken başımı ileri geri sallamaya başladım.


Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now